Forum

Neden Bazı Türlerde...
 

Neden Bazı Türlerden Daha Fazla Başyapıt Çıkıyor?

30 Gönderi
12 Üyeler
0 Reactions
4,846 Görüntüleme
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Valla ben hiç de öyle düşünmüyorum Dude. İstersen izlediklerin varsa örnek ver, istersen ödül vs. sisteminden gir olaya, istersen varsa yakın zamanda kültleşmiş komedi korku söyle, bilelim.

Kısmen konuşmuştuk bunu aslında zaten. Şu an sinema sektörünün komedi damarı 2 alttürün elinde. Parodiler (Scary Movie) ve cinsel içerikli gençlik komedileri. Bunlar en fazla hasılat yapan ve en fazla konuşulan komediler. BUnlar dışında Jim Carrye kendi başına bir komedi kulvarı teşkil ediyor. Ben en son Dumb and Dumber'da çok gülmüştüm ve belki de gençtim. Kendisi de eskisi kadar fazla komeid yapmıyor. Adam Sandler zaten yeterince gıcık bir herif bana göre ama önemli bir komedyendir, eyvallah. Gerçekten komik ve iyi filmini gören var mı?

Görkem sana saygıda kusurum yoktur bilirsin de hem yazdıklarımı okumuyorsun, hem de bu mesajınla da bariz bir şekilde gösterdiğin gibi takip etmediğin bir piyasaya gereksiz yere laf ediyorsun.

Birincisi yukarıda da dedim, "bunlara belki başyapıt diyemeyiz ama durum hiç de çok çok kötü değil.".

Korkudan başlayalım, tabii ki bunlar sinemayı kurtaracak yeteri sayıda değil, ama kaliteli ile kalitesizi ayırmak da bize düşüyor. İlk aklıma gelen 2000li yıllara ait korku filmleri Rec ve El Orfanato. Del Toro'dan devam edersek Pan'ın Labirenti ve del Toro'nun yapımcılığını üstlendiği pek çok film. Sonra ben şu Uzak doğululardan, neydi adı, iki tane kız kardeşin olduğu filmde gerildiğim kadar çok az filmde gerildim, orjinal Karanlık Sular'da ciddi anlamda çığlık attığımı hatırlıyorum. Daha örnekler çok. Bunlar birer başyapıttır demiyorum, durum hiç de çok çok kötü değil diyorum.

Komediden ise tamamen kopmuşsun verdiğin örneklere bakılırsa. Daha son bir ay içinde dediğin örneklerin dışında kalan iki film vizyona girdi, Hangover, ki ortalama bir komediydi, bir de I love you, Man.. I Love you, Man benim uzun zamandır izlediğim en en iyi komedilerden.. İnanılmaz güldüm ve senaryosu da gayet güzel. İzlediğim günden beri Özgür'e izle diyorum, daha izlemedi.. Çok tatlı bir komedi, kadın-erkek ilişklerini öyle güzel bir şekilde erkek-erkek arkadaşlık ilişkisine çeviriyor ki izlemeye doyamıyorsunuz. Sonra Kevin Smith filmleri var. Son dönemde çıkan Clerks 2 ve Zack and Miri Make a Porno gülmekten yerlerde sürüneceğiniz filmler (hitap ettiği kesime aitseniz tabii).. Sonracığıma Rob McKittrick'in Waiting'i var.. Daha da sonra son 5 yıldır Amerikan komedi sektörünü resmen altüst eden ve devrim yaratan Judd Apatow ve dadaşlar sendromu var. Yani hadi diğlerini duymadım, bu akımı nasıl görmezden gelirsin? Apatow'un sadece IMDB sayfasını veriyorum, o yeterli kendi başına: http://www.imdb.com/name/nm0031976/ " onclick="window.open(this.href);return false; . Yapımcısı ve yönetmeni olduğu filmlerin neredeyse tamamını izledim ve sanırım sadece 2 tanesinde gülmedim. Eh, sayılara bakılınca bence gayet iyi bir oran.

Dikkat ettiysen daha komedileri saymayı bitirmedim ama kara komediye giremedim bile.. Zaten genelde başyapıtlar komediden değil kara komediden geliyor.. Wes Anderson sinemasını nasıl görmezden gelirsin bir kere? Cinayet sebebi bu benim için.. Coenler peki? Hadi Lebowski'den sonra ben pek tutamadım kendilerini ama dünyayı salladılar be ya.. Daha dün Sideways'i yazdın, American Splendor'ı yazdın mı hatırlamıyorum.. Bak daha Amerikan sinemasındayız, yurtdışına da açılamadık. Tatt av Kvinenn'e ne diyeceğiz? O kadar güzel bir kadın erkek ilişkisi anlatımı olur mu be birader (evet çok fazla yabancı komedi izlemiyorum doğrudur :))?

Animasyonlara ise hiç ama hiç girmiyorum. Steve Carell'a da..

Şimdi lütfen çıkıp da "ama bunlar saf komedi değil" klişesine girmeyelim. Hiçbir tür artık saf değil. Günümüzün bir şartı bu. Dizilerin ise yeri burası değil sanırım ama The Office ve iptal edilen Arrested Development gibi diziler çıkmaya devam ettiği sürece durumumuz iyi sayılır.

Yazımdan kızgınmışım gibi algılanabilir, yok öyle bir şey :). Gayet iyi oldu hatta yazı, ben de unuttuklarımı hatırladım. Birkaçını tekrar izlemek lazım..


ekleme:
Bu arada şunu eklemeyi unutmuşum. Komediler söz konusu olduğunda dil sorunu normalden çok daha önemli hale geliyor. Ne yazık ki espriler her dilde o dile özgüdür. Türkçe'de komik olan bir şeyi İngilizce'ye, İngilizce'de komik olan bir şeyi de Türkçe'ye çevirmek genelde mümkün değil. Örneğin bir "That's what she said esprisi" vardır. Ne yazık ki hiçbir şekilde Türkçe bir karşılığı yok. Tek cümlelik bu espriyi benim insanlara anlatmam paragraflar alıyor, e bu filmde yarım saniye sürüyor, anlamadıysa orada gitti o espri, ben yerlerde karnımı tutarken, yanımdaki boş boş ekrana bakabiliyor. Komikliğin şanslıysanız %50si genelde de %80-90'ı kaybolup gidiyor. Komedileri algılamada dil çok önemli o nedenle.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 03/08/2009 7:46 pm
(@baco)
Gönderi: 3562
 

Ben beğendim valla güzel ve yön gösterici bir yazı olmuş, sağolasın düd.

- baço

 
Gönderildi : 03/08/2009 7:57 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Aramızda saygı falan derdi hiç olmadı, olmazda zaten. Bunu geçelim hemen. Senin genel tarzını da bilirim. Kızgın halini de. 🙂 Onu da geçtim. 🙂

Yazdıklarını okumuştum, okumadan yorum yapmam tabii ki, anlatamadım demek ki. İzlemediğim bir piyasa da sayılmaz, ulaşabildiklerimi izliyorum, ulaşamadıklarmıla ilgili olarak da mutlaka hem izleyici görüşlerini (sizin yani) hem de eleştirmenlerin yıldız tablolarını mutlaka incelerim. 4 ya da 5 yıldız almış komedi ya da korku hatırlamıyorum.

Gülüyorum izlediklerimde, korktuğum da oluyor. Ama film bittiğinde çok iyi bir film izlemiş gibi hissetmiyorum kendimi anlatabiliyor muyum? BU ayrı bir his.

Rec bomba'ydı gerçekten. Onun dışında saydığın filmlerden japonlardan çok izlediğim oldu, yukarıda söyledim. Ama yeterli değiller bence (Dediğim gibi the Eye ve Karanlık Sular hariç). Diğer bir husus, kötüleri çok fazla, mecbur bizi gafil avlayıp izletiyorlar kendilerini biri ikisi, türlere gıcık kapmaya başlıyoruz belki de.

KOmedi meselesinde erişebildiklerimi edinip izleyeceğim mutlaka, adını andıklarının her birini tavsiye olarak kabul ettim. Ama Clerks gibi filmler bana pek komik gelmiyor açıkçası. Belki zevklerimiz farklı. Ve Sideways, American Splendor, Wes Anderson sinemasını falan tam olarak komedi olarak kabul edemeyiz Eylem, düşünsene. Çok sevdiğimi bilirsin (About Schmidt'i çok az insan benim kadar çok kez izlemiştir. Yemin ediyorum en az 20), Wes Anderson inanılmaz derece iyi bir herif, Alexander Payne de öyle (biraz benzetirim zaten) Ama yine de bunlar Dumb and Dumber'la aynı amaçla izlenecek filmler değil. Scary Movie serisinden inanılmaz derecede nefret etmeme rağmen eşim ne zaman "hadi yürü pc başına, bu gece dvd benim" deyip scary movie koysa benimde gülmekten çatladığım 2-3 sekans ya da çekim oluyor, itiraf edeyim. Ama başka tek bir inanılmaz derecede kötü sekans ya da çekim bitiyor filmi gözümde.

Ama olaya şöyle bakalım Dude: Bana son 10 yılın en iyi 20-30 filmini sayacak olsan kendi zevkine göre, içinde kaç korku kaç komedi olur?

Bunu da konuşmuştuk alsında. EN çok güldüren en iyi komedi filmi midir acaba falan diye. Ama söylediğim gibi suç filmleri, polisiye, karakter dramı falan gibi türlerin bende oluşturduğu duygunluğu komedi ve korku bir türlü oluşturamadı.

Son olarak, geçen gün Modern Zamanları izledim belki 15. kez. Yemin ediyorum, yemek yedirme makinesi sekansı ve elemanın tepsiyi müşteriye getirirken dans eden kalabalığa kapılıp elinde tepsiyle pistte dolandığı sekansta yerlere yattım gülmekten. ( Dans eden kalabalığın arasında sadece bir el ve tepsi görünüyor ya, olamaz böyle sevimli ve komik bir an!)

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/08/2009 8:18 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bak yine diyorum, ben bunlar başyapıttır demiyorum, sadece durum çok çok kötü demene katılmıyorum, onu dile getirdim.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 03/08/2009 9:01 pm
(@kaydirakliyilan)
Gönderi: 0
 

Görkem belki incelemişsindir ama şu linklere bir göz at abi istersen. Belki yazılarda bahsedilen filmlerde gerçekten beğeniceğin filmler çıkabilir.
http://www.otekisinema.com/?p=4628 " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.otekisinema.com/?p=1320 " onclick="window.open(this.href);return false;

http://www.vimeo.com/firarland
http://www.flickr.com/photos/firarland/

 
Gönderildi : 03/08/2009 9:54 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Eyvallah Dude, itirazım yok.

Sağol kaydıraklıyılan

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/08/2009 11:06 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Sürprizbozan
Suç filmleri ve polisiye alttürü başyapıt kaynıyor resmen. Son 20 yılda belki 10 tane başyapıt çıkardı bu kol. Goodfellas, Ucuz Roman, Se7en, Kuzuların Sessizliği, Fargo, Lebowski, The Heat, Angel Heart, Memento, Olağan Şüpheliler.... Ki kara film dokusu ile 1940 ve 50'ler de de bu tür çok revaçtaydı. Neden?

O dönemlerde bir de aşk filmleri de revaçtaydı, bir sürü başyapıt verdi ama günümüzde aşk filmi diye birşey kalmadı neredeyse. (Pedro Almodovar olmasa hiç yok diyesim geliyor) Bunun nedeni ne?

Sinemanın ilk yıllarında varsa yoksa komedi (Chaplin, Keaton) ve korku (Alman Dışavurumculuğu) vardı. Birçok başyapıt çıktı. Peki neden günümüzde komedi başyapıtları yok?

Bilimkurgu? Dönem dönem bu kadar "düzenli" başyapıt vermiş bir tür daha varmıdır acep? Metropolisten 50'lerin istila filmlerine, 2001'den Blade Runner'a, Matrix'e. Hemen her 20 yıllık dönemin aslanlar gibi bilimkurgu başyapıtları var.

Aksiyon vs. tamam. Bunun teknik olanaklarla direk bağlantısı var. Yine ekonomik, siyasal, sosyal etkilerle dönem dönem bazı türler piyasaya hakim olur, bu hep böyle olmuştur zaten ama belli türlerden daha çok başyapıt çıkması, bazı türlerin ise çoğu vasat örneklerle karşımıza gelmesi biraz garip değil mi? Neden komedi türü bitti gibi birşey? Neden günümüz korku filmleri yerlerde sürünüyor? Neden aşk filmlerinin soyu tükendi?

Forumdaki bütün mesajlarını ve başlıklarını özenle takip ediyorum. Gerçekten genç sinemacılara katkın çok büyük oluyor. Haa şimdi sen kabul etmezsin ama bu bir gerçek. Hatta geçenlerde bir arkadaşıma gösterdim yazılarını, resmen fanatiğin oldu. Sürekli bana yeni başlık açıp açmadığını soruyor. Yazılarının çıktısını alıp dosyalamış; "bak ben bunlarla film yapacağım" diyor. Zaten başlıkların bile ilham veriyor: "Neden Bazı Türlerden Daha Fazla Başyapıt Çıkıyor?"
Açtığınız başlıkların her biri ders niteliğinde. Okul gibi yahu. "Yaşayan En Büyük 10 Erkek Oyuncu" başlığıyla yaşayan en büyük 10 erkek oyuncuyu öğrendik. Hele "Dereyi Tanımadan Paçayı Sıvama Meselesi" adlı başlık yok mu. Mesele. Evet, mesele demişsin zaten, o mesele orda çözüldü işte, tam o başlık altında. Mesele, mesela. Cem Sultan gibi... Müthişsin yav.
Keşke liseye gidiyor olsaydım. Defterimin önüne, hemen "mopak" ın üstüne doldururdum bütün başlıklarını. Yeni nesil yapıyordur nasılsa. Kaplumbağa da sıkıldı balkonda. Yarın götürüp salacağız zaten. Fuat Abi mekanlar tamam, seni çok seviyoruz Abi.
Görkem, başarılarının devamını temenni ederim. Daha nice güzel başlıklarla karanlık sinema dünyamıza bir mizar etkisi yaratman dileğiyle.

 
Gönderildi : 04/08/2009 5:23 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

"Böyle şeyler yazmayın yahu, ne gerek var" yaklaşımı klişeleşmiş bir tirplerin en önde gidenidir. İlgi görmek, takdir edilmek en büyük mutluluktur şüphesiz. Yalandan, abuk nezaket cümleleri sıralamayacağım, bu yazdıkların beni gerçekten çok mutlu etti, sağolasın dostum. Ama bu kadar övgüyü ve henüz bir sinemacı olmak için fazlaca tecrübesiz olmam dolayısı ile "genç sinemacılara yol gösterme" gibi bir etkiyi kaldırabileceğimi de pek sanmıyorum. Çok iyi bir film yapıp, birkaç çok iyi senaryo yazıp hatta belki kaynak teşkil edebilecek bir kitap yazıp böyle bir övgü duysaydım belki biraz daha rahat olabilirdim ama şu an için sadece bir parça "eyvah!" halindeyim.
Şimdilik elimden geleni yapmaya devam edeceğimi, zaten bundan ziyadesiyle keyif adığımı ve hele bir de övgülere mazhar olunca "gel de yazma!" hissiyatında olduğumu belirtip teşekkür etmekle yetiniyorum.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 04/08/2009 12:16 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Başlığın sorusunun cevabını düşünüyorum, düşünüyorum hala tatmin edici bir cevap bulamadım.
Başyapıt ne demek, önce bunu tanımlasak ya.
Hangi film başyapıt oluyor, kim buna karar veriyor?

Şİmdi KEzzAP, bu zor bir soru, bir yandan bunun üzerine yazıyorum ben zaten. Ama hemen her film türü, sinema tarihi boyunca güncellenmiş, değişim geçirmiş, günün sosyal, kültürel şartlarına uyum sağlamıştır. Örnek vermeyeyim, laf uzamasın. Bu senin sorduğun "başyapıt nedir? Buna kim karar veriyor?" sorusunun cevabını aramak ayrı bir araştırma konusu.

BEn kendimce şöyle bir tanım verdim başyapıta:

"Sinemanın içerdiği anlatım tekniklerinden biri ya da birkaçı üzerine yenilikler getirmiş, mevcut teknikleri geliştirmiş, geliştirmese de kullanımları üzerine farklı bakış açıları ya da uygulamaları oluşturabilmiş, tüm bunlara ek olarak, sinemanın daha önce ilgilenmediği ya da keşfetmediği konuları, karakterleri odak almış ve bunlar üzerine kayda değer şeyler söyleyebilmiş filmler başyapıttır"

Kendimce başyapıt olarak gördüğüm ya da sinema aleminin başyapıt olarak gördüğü filmlere baktım olanağım dahilinde, ortak nokta olarak bu tanımı çıkarabildim.

İşte günümüz korku ve komedilerinde ne sinemasal ne tematik yenilik, bütünlük, kendine has'lık göremiyoruz pek.

Yakın zamandan örnek versek işte adı geçti, Dövüş Kulübü bomba gibi patlamıştı. Matrix ortalığı dağıtmıştı. Bir Düşe Ağıt milleti perişan etmişti. Harry Sally'yle tanışınca üzerine ne muhabbetler dönmüştü. Hot Shots türevi filmler zaten başlı başına olaydı. Ama şimdi göremiyorum ben öyle birşey. İyi'ler var ama öyle tüm sinema alemini etkilemiş bir komedi ya da korku görmedik bayağı zamandır.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/08/2009 5:49 pm
(@baco)
Gönderi: 3562
 

"kayda değer şeyler söyleyebilmiş filmler" kısmı en güzeli bence.

- baço

 
Gönderildi : 18/08/2009 5:52 pm
 Mino
(@mino)
Gönderi: 0
 

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Thirty-Six_Dramatic_Situations " onclick="window.open(this.href);return false; (36 dramatik durum)

Bahsettiğiniz türlerde bu durumlardan daha fazla yararlanılabilme ihtimali çıkıyor. O yüzden ilgili yapıt daha dolu dolu gelebiliyor. Yine de kesin çizgilerle sonuca varmak söz konusu değil (-abiliyor ekini ondan sık kullandım)

 
Gönderildi : 18/08/2009 5:55 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

"kayda değer şeyler söyleyebilmiş filmler" kısmı en güzeli bence.

Yani.... ??
Öyledir belki ama bu da kişiden kişiye değişen birşey. Bana göre kayda değer şey, sana göre belki de zırvalıktır. 🙂
Bunu netleştirmek güç. Ama yine de bu tanımın birşeyleri bir parça da olsa açıkladığını düşünüyorum.

Mino, haklı olabilirsin.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/08/2009 5:57 pm
(@baco)
Gönderi: 3562
 

Farketmez ki sana göre bana göre olayı. Zaten başyapıtlar da öyle değil mi? Listelerden görüyoruz bunu. Son derece postmodern bir ortamız yani 🙂 Ben sadece bana göre en önemli şey bana bir şey anlatması demek istedim. Benim yüreğime dokunduysa, derisi detay kalır.

- baço

 
Gönderildi : 18/08/2009 9:06 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
 

Le Dîner de Cons (Salaklar Sofrası) gayet başarılı bir komedi ama son zamanlarda diye kastettiğimiz zaman dilimine girer mi bilmem. 1998 yapımı. Ayrıca komedi midir, orası da tartışılır ama ben çok gülmüştüm ilk izlediğimde. Kült veya başyapıt diyemem ama hatırlanası bir film

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 11/10/2009 7:34 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Le Dîner de Cons (Salaklar Sofrası) gayet başarılı bir komedi ama son zamanlarda diye kastettiğimiz zaman dilimine girer mi bilmem. 1998 yapımı. Ayrıca komedi midir, orası da tartışılır ama ben çok gülmüştüm ilk izlediğimde. Kült veya başyapıt diyemem ama hatırlanası bir film

Komedi midir diye tartışmaya gerek yok kesinlikle komedidir. Hatta süper komedidir. Ben hala bazı sahnelerini açar açar izlerim. Süper bir filmdir.

 
Gönderildi : 11/10/2009 4:21 pm
Sayfa 2 / 2
Paylaş: