Düzenli takip ettiğim bir facebook grubundaki tartışmayı buraya taşıyorum. Şöyle ki, bazı besteciler "şu kadar gün uyumadım, bu kadar saattir yemek yemiyorum, tüm dünyayla ilişkimi kestim ve aldığım işi bitirdim" şeklinde mesajlar yazıp yaptıklarıyla gurur duyuyorlar. Film müziği bestecilerinin dışında pek çok freelancer çalışan için durum böyle. Bazı büyük isimler ise bundan dolayı gurur duyulmamasını ve böyle bir çalışma düzeninin onaylanmaması gerektiğini söyleyip bu konuda yakınıyorlar.
Bir tarafta çok çalışıp, insani yaşamdan fedakarlık yaparak kazanma meselesi var. Diğer tarafta verimli çalışma ve alınabilecek işlerden fedakarlık etmek var. Ben ikinci cümlemdeki taraftan yana olduğum için cümlelerim size taraflı gelebilir. Fakat ikinci tarafın seçilmesi çoğunlukla başarıyı getirmiyor. Masa başı işlerde dahi yerine göre kan ve ter akıtmak şart. Belki bazılarımız, başlarda çok çalışır sonra isim yapınca proje seçer, istediğim sürede işi bitiririm diye düşünebilir ancak film müziği sektöründe sürekli olarak zamanla yarışıyorsunuz. Bahsettiğim grupta Hans Zimmer dahil Hollywood'taki pek çok isim var. Bazı kişiler, "uykunu almadan, doğru düzgün beslenmeden yaptığın iş de düzgün olmaz" derken, buna karşı gelen kesim ise "zaten sevdiğin işi yapıyorsan çalıştığını hissetmezsin" diyorlar.
Sizin bu konuda görüşünüz nedir? Eğer burada çalışan konumunda değilseniz, hangi tür kişiyle çalışmak isterdiniz? Mesela çekeceğiniz film için iki besteci geldi. Biri dedi ki, ben gece gündüz çalışır işi bitiririm. Diğeri ise, günde 8 saat çalışır aynı işi yaparım dedi. Daha çok çalışanı mı seçerdiniz, yoksa daha az çalışıp aynı şeyi yapacağını söyleyeni mi?
Bu arada forumda bir anket eksikliği olduğunu farkettim ve hemen yukarıdaki gibi bir özellik ekledim. Şu an için sadece yöneticiler böyle mesaj içine içerik ekleyebilirler. Bir de bu ankete özel olarak ziyaretçiler de oy kullanabilir.
Daha az çalışıp aynı içeriği bana sunacaksa onu tercih ederim. Gece gündüz verimsiz çalışmaktansa, planlı ve daha az sürede verimli ve etkin çalışmak ilk tercihim olur. Bu arada oyla butonu çalışmıyor sanırım.
Evet oylama butonunda bir sıkıntı varmış. İyice test ettikten sonra yeniden denerim.
Sadece besteci olarak bakmayıp, geniş bir çerçevede "freelance bir profesyonel" olarak ele aldığımda konuyu, ben de gece-gündüz çalışmak yerine prensipli ve medeni saatlerde çalışılması gerektiği kanaatindeyim. Mesela eve asla iş götürmem, götürülmemelidir bence. Ayrıca şuna da inanıyorum, "yemem, içmem, uyumam, iş bitene kadar çalışırım" diyen freelance bir arkadaşın müşteri cephesinde çok fazla saygı uyandırmadığını düşünüyorum. Biraz tok satıcı olmak lazım, saygı öyle uyandırılıyor. Kendine saygısı olanın kendini insafsızca paralamaması gerekir diye düşünüyorum, hele hele alınacak para ufak bir meblağ ise... Biraz alınacak parayla da alakalı. Para maalesef prensipleri esnetebiliyor, en azından benim için. Normalde piyasada X liraya yapılan bir işi, siz 3X liraya yapıyorsanız, müşteri farkınızı hissetmek istiyor; daha doğrusu ekstra bir ilgi istiyor. Ancak bu esnetilen prensiplerin de tabii ki bir sınırı var. Mesai saatleri dışında beni arayan müşteriyi hiç hoş karşılamam mesela. İstediği kadar para vermiş olsun, sinirlenirim. Çünkü ben net bir teslim tarihi veriyorum, özellikle mesai dışında aranmak istemediği baştan belirtiyorum, buna rağmen benim lafım çiğneniyorsa tepki göstermem gerekir. Yoksa önünü alamam. Kısacası ben kendim müşteri olsam, çalışma saatleri net ve medeni olan biriyle çalışmayı tercih ederim. Gece-gündüz benim için çalışacağını söyleyen kişinin kalitesinden şüphe ederim.
Konuyla ilgili bir film izlemek isteyen olursa Heart Attack (2015) tavsiye ederim. Grafik alanında çalışan bir freelancer, doktor tavsiyesiyle gece uykusu almaya ve düzgün beslenmeye başlıyor ancak bu esnada yeni iş alamayıp müşteri kaybediyor. Akabinde biraz farklı olaylar vs. harika diyemesem de izlediğim güzel filmlerden biriydi.
Zor bir soru.
Güvenebileceğim bir kıstas olmadığı sürece direk yanıt veremiyeceğim.
Ben hemen hemen aynı zaman dilimlerinde 2 farklı kişiyle çalışmak zorunda bırakıldım.
Şu tarihe kadar teslim edeceğim diyen kişi müziği geciktiriyordu. Deadline a çok az kalmıştı.
Çaresizlik içinde ikinci bir kişiye de projeyi götürdüm. Zamanında ve düzeltmeler dahil son halini deadline yetiştirdi.
Ben de ikincinin müziğini kullandım.
Birinci müziği ne mi yaptım:
2 ay sonra filmin biraz farklı versiyonu gerekti, ona da ilkini geç teslim eden kişinin müziğini kullandım.
Her zaman B, C planların olmazsa ortada kalıyorsun. Aynen aşağıdaki başka bir örnekte olduğu gibi:
Bir kameraman sabah 10 çekimlerine gelmedi (Gece yarısı whatsapp ta 3 lere 4 lere kadar online olduğunu farkettim ama uyarmanın kabalık olacağını düşünüp uyarmadım)
Mecburen kendim halletmek durumunda kaldım.
Birkaç gün sonra bir sonraki gün çekimlere neden çağırmadığımı sorduğunda, güvenemediğim için diyemedim.
Alternatif bulmak zorunda kalmıştım. şans eseri buldum da. Bulamayabilirdim de
Daha az ama daha verimli çalışmak sadece mümkün değil, aynı zamanda sağlık ve üretkenliği korumak için de kritik önem taşıyor. Saat sayısı yerine işin kalitesine odaklanmak, vücudunuzun kaynaklarını tüketmeden daha iyi sonuçlar elde etmenizi sağlar. İş günü boyunca verilen düzenli molalar enerjiyi geri kazanmaya ve konsantrasyonu artırmaya yardımcı olur, bu da genel üretkenliği artırır. Buna ek olarak, yeterli dinlenme profesyonel tükenmişliği önlemeye yardımcı olur ve motivasyonu yüksek seviyede tutar.
Tabikide verimli çalışmak çok çalışıp boş çalışmakta var 🙂