Forum

En Son İzlediğiniz ...
 

[Sabit] En Son İzlediğiniz Film

2,486 Gönderi
176 Üyeler
0 Reactions
404.1 K Görüntüleme
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Leningrad Cowboys Go America - Aki Kaurismaki

Leningrad Cowboys isimli bir müzik grubunun, başlarında sömürgen bir menajerleri olduğu halde meşhur olmak için çabalamasını anlatırmış gibi yapıp başka başka şeyler anlatıyor. Aki Kaurismaki ile tanışmamış olanlar için güzel bir tanışma fırsatı. Gevrek, ironik ve iğneli bir tarzı var filmin.

Meraklısına not: Jim Jarmusch ufak bir rolde görünüyor.

 
Gönderildi : 17/03/2010 2:29 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Edge of Darkness
85'yılı dizisinin tekrar uyarlaması.
Oldukça güzel, sarıyor.
Komplo teorisi sevenler bakabilir, sonu muallak.Pek bağlandığı söylenemez.Olay örgüsü biraz yavaş ve gözden kaçar şekilde gidiyor. Mel Gibson ve Martin Campbell için izlenebilir.
7/10

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 17/03/2010 2:43 am
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

The Hurt Lucket
Academy Fuck You

 
Gönderildi : 17/03/2010 5:07 am
(@cogito)
Gönderi: 39
 

El Secreto De Sus Ojos Oldness (Gözlerindeki sır)-İspanya-2010 Yabancı film oskarı

Film, senaryo ve kurgu bakımından Holivudvari bir çizgide ilerliyor ve öyle de sonlanıyor.Bu durum açıkçası beni şaşırttı.Çünkü yabancı film oskarını kazanan filmler genelde birçok anlamda Holivud sinemasından farklılıklar taşırdı.Ait olduğu ülkenin kültüründen izler barındırırdı.Yani filmi izlerken daha ilk dakikada film bize 'ben yabancıyım' hissini yaşatırdı.Ama bu filmde o hissi hiç duymadım.Sanırım Akademi bu yıl oskarları dağıtırken geleneksel çizgiden epeyce uzaklaşmış.
Ama film güzel mi? Evet güzel.

Çok beklersen,hiçbir şey yapamazsın.

 
Gönderildi : 17/03/2010 5:28 pm
(@guybrush)
Gönderi: 41
 

The insider 10/6

hikaye çok güzel ki zaten olmuş bir olay. Mann i hiç sevmememin sebebini açıklıyor bu ve diğer filmleri.Yavaş, uzun ve geçiken bir film.

 
Gönderildi : 17/03/2010 6:21 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

The insider 10/6

hikaye çok güzel ki zaten olmuş bir olay. Mann i hiç sevmememin sebebini açıklıyor bu ve diğer filmleri.Yavaş, uzun ve geçiken bir film.

Michael Mann'ı sevmeyenleri dövüyorlar ya. 🙂

Şaka yapıyorum. 😉

 
Gönderildi : 17/03/2010 6:43 pm
(@guybrush)
Gönderi: 41
 

3 er 3 er gemeniz lazım 🙂

...ben şaka yapmıyorum 😛

 
Gönderildi : 18/03/2010 1:44 am
(@guybrush)
Gönderi: 41
 

life of david gale 109

tekrar izledim. mükemmel bir senaryo, kevin spacy den oyunculuk dersi. Bazı tutarsızlıklar yüzünden 1 puan eksik verdim.

 
Gönderildi : 18/03/2010 12:08 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

3 er 3 er gemeniz lazım 🙂

...ben şaka yapmıyorum 😛
Micheal Mann hayranı çoktur, sorun olmaz. 🙂

 
Gönderildi : 18/03/2010 5:23 pm
(@guybrush)
Gönderi: 41
 

shutter island 8/10

filmi bu gün sinemada izledim. İlk yarı uyuyacaktım az kaldı ama nedeni filmin kötü oluşu değil her zamanki gibi scorsese nin ayrıntı tutkusu. filmi begenerek ayık kalmaya calısarak izledim.( İlk yarının nerede gelecegini herzaman ki gibi tahmin ettim ve tutturdum tam on ikiden :D. söylemeden geçemedim 😀 )

ikinci yarı biraz daha hızlandı ve yüzümü yıkamam iyi gelmişti. Film çok güzel de bitti. Ancak yanımdaki 3 kız filmi anlamadı bende tereddütteydim, filmi izlediğim arkadaşım son anda bana söyledi ben

Sürprizbozan
intihar edicek sandım, arkadaşım, kafasını çizicekler dedi. Aslında orda yalan söyleyerek bir nevi intihar etmiş oldu kendini zombi yapmak için.

Bende gidip kızlara anlattım filmi onlarda mutlu ayrıldılar salondan ama ayarlayamadım yahu yanımdaki kız arkadasım yüzünden :D:D Bunuda neden anlattım bilmiyorum.

 
Gönderildi : 19/03/2010 1:56 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Kardeşim izleyip geldi dün. İnanılmaz güzel bir filmdi, son zamanlarda izlediğim en harika bi filmdi. bir dakika sıkılmadım ve filmin sonu öyle müthiş bitti ki.. gibi bi cümle kurdu. ilginç.

 
Gönderildi : 19/03/2010 2:42 am
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

"Revanche" isimli Avusturya'dan cikan bir film izledim yakin zamanda. Yonetmeni ve senaristi Götz Spielmann. Filmin hikayesinin yer yer alisilagelmis noktalari olsa da, ele alinisindaki tasarruf cok etkileyici. Son donemlerde moda olan kadraj kirliligi, hormonlu kurgu anlayisindan uzak, temposu yer yer agir ama asla aksak olmayan bir film "Revanche".

Filmin, agirlik olarak 4-5 karakter ile 122 dakikayi gogusledigini, oyunculuklarin cesur ve eksiksiz oldugunu, ama belki de en onemlisi izleyiciye tipik bir kefaret, kurtarilma hikayesi sunmadigini belirtmek lazim. Yani her ne kadar isledigi konu basliklari siradan olsa da, o konulari isleyip filmin sonunda onumuze konan nihai urunun aslinda orijinal oldugunu soylemem lazim. Zaten, gok kubbe altinda cok orijinal bir hikaye kalmadigini, orijinal olanin ekseriyetle isleyiste oldugunu sanirim bircogumuz kabullenmis durumdayiz.

Son olarak, kisaca filmin basi, gelisme kismi ve sonu itibari ile neden takdire sayan oldugunu aciklamaliyim. "Revanche" izleyiciyi alisageldigi vicdan azabi, ic hesaplasma, kefaret duygularinin cozumlemeleri ile kandirmiyor. Etkileyici olmak pahasina, kalkisabilecegi ucuz, kurgusal donum noktalarina basvurmuyor. Karakterlerin ic dunyalarinin aslinda bir film ugruna da olsa 90 dakikada 180 derece degismeyecegini, sinemanin temelinde yatan sirrin kameranin dogru yerde dogru zamanda olmasi gerektigi oldugunu, bir insanin agladigini, icinin kan agladigini hissetmemiz icin o insani salya sumuk yakin planda aglatmanin gereksiz oldugunu, kameradan izleyiciye gecmesi istenen duygunun sessiz, sedasiz, mutevazi bir sekilde de aktarilabilecegini, atesli bir sahneyi heyecanli muzik notalarina bogmaktansa mesela kirilan bir bardak sesi ile suslemeyi ogretiyor film bize. Sesin en az goruntu kadar konusabilecegini kanitliyor. Film cekerken mizansenin ne kadar etkili bir silah olabilecegini ogretiyor her karesi ile. Bu acidan "4 Months, 3 Weeks and 2 Days" filmi ile benzer. Yonetmen, sinemanin gerceklige olan mesafesinin filmdeki kamera pozisyonu sayisi ile ters orantili oldugunu dusunuyor sanki ve dogru kurulan bir setin olabildigince az sayida kamera pozisyonu degisikligi ile cekilmesi sonucu mizansenin izleyicinin once gozune, sonra kalbine ve yer yer midesine islemesine izin veriyor.

Belki, defalarca izlenelecek ve uzerine tezler yazilacak bir film degil "Revanche" ama en azindan varoldugunun bilinmesini hakediyor. Soyleyecek cok matah sozleri yok belki ama konustugu zaman dinletebiliyor kendini.

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 19/03/2010 1:07 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

JAY AND SILENT BOB STRIKE BACK (2001) - Yön: KEVIN SMITH

2 abazan, esrar satıcısının başlarından geçenler. Film özellikle ikinci yarıda temposunu iyice yükselterek gülmecenin dozunu arttırıyor. Çizgiroman, internet, sinema sektörünün içindeki çürüme, bölge polisleri arasındaki gerilim, fastfood tarzı beslenme-yaşama, ergenliğe adım atmalarıyla beraber büyük bir özgürlüğe kavuştuklarını sanan çocuklar ve bunun gibi acınası durumlarla bolca dalga geçen ve güldüren bir komedi. Silent Bob rolünde yönetmenin kendi oynuyor. Özellikle kompleksli zenci yönetmen rolünde Chris Rock çok iyi. Mark Hamill (Star Wars’ın Luke Skywalker’ı) gerçekte olduğu gibi, 3. sınıf filmlerin oyuncusu olmuş ve şaşkınlığı görülmeye değer. Wes Craven, Gus Van Sant kendilerini oynuyorlar. Daha birçok ünlü resmigeçit yapıyor. Sessiz Bob sessizliğiyle, sessiz sinema dönemine ve özellikle o zamanın komedyenleri Charles Chaplin, Buster Keaton ve Marx kardeşlere selam gönderiyor bir bakıma. Sessiz sinema teknolojiye direnemeyip sesliye geçişi kaçınılmaz olduğu gibi, kendisi de direnebildiği kadar direniyor konuşmamak için. Filmde hiç çıplaklık olmamasına rağmen, fazlasıyla bel altı espri ve komiklik mevcut. Ama bu hiç göze batmıyor. Bunları aşmışlar ve hayatlarına yedirmişler.

Amerikalı abazan genç modelini irdelemek gerekirse şunları söyleyebiliriz. Amerika devletinin prototipi gibi. Her şeye hakkı olduğunu düşünen, kendi doğrularının değişmezliğini iliklerine kadar hisseden, bu yüzden yaptıkları yüzünden sorgulanması gerektiğini düşünmeyen bir tip. S. Freud’un, İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) diye üçe ayırdığı zihnin oluşumunda, “id”e karşılık gelen davranış modelini sergileyen tip.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 19/03/2010 8:21 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

JAY AND SILENT BOB STRIKE BACK (2001) - Yön: KEVIN SMITH

2 abazan, esrar satıcısının başlarından geçenler. Film özellikle ikinci yarıda temposunu iyice yükselterek gülmecenin dozunu arttırıyor. Çizgiroman, internet, sinema sektörünün içindeki çürüme, bölge polisleri arasındaki gerilim, fastfood tarzı beslenme-yaşama, ergenliğe adım atmalarıyla beraber büyük bir özgürlüğe kavuştuklarını sanan çocuklar ve bunun gibi acınası durumlarla bolca dalga geçen ve güldüren bir komedi. Silent Bob rolünde yönetmenin kendi oynuyor. Özellikle kompleksli zenci yönetmen rolünde Chris Rock çok iyi. Mark Hamill (Star Wars’ın Luke Skywalker’ı) gerçekte olduğu gibi, 3. sınıf filmlerin oyuncusu olmuş ve şaşkınlığı görülmeye değer. Wes Craven, Gus Van Sant kendilerini oynuyorlar. Daha birçok ünlü resmigeçit yapıyor. Sessiz Bob sessizliğiyle, sessiz sinema dönemine ve özellikle o zamanın komedyenleri Charles Chaplin, Buster Keaton ve Marx kardeşlere selam gönderiyor bir bakıma. Sessiz sinema teknolojiye direnemeyip sesliye geçişi kaçınılmaz olduğu gibi, kendisi de direnebildiği kadar direniyor konuşmamak için. Filmde hiç çıplaklık olmamasına rağmen, fazlasıyla bel altı espri ve komiklik mevcut. Ama bu hiç göze batmıyor. Bunları aşmışlar ve hayatlarına yedirmişler.

Amerikalı abazan genç modelini irdelemek gerekirse şunları söyleyebiliriz. Amerika devletinin prototipi gibi. Her şeye hakkı olduğunu düşünen, kendi doğrularının değişmezliğini iliklerine kadar hisseden, bu yüzden yaptıkları yüzünden sorgulanması gerektiğini düşünmeyen bir tip. S. Freud’un, İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) diye üçe ayırdığı zihnin oluşumunda, “id”e karşılık gelen davranış modelini sergileyen tip.

Silent Bob da Kevin Smith'in kendisi zaten. Yalnız yönetmenin önceki filmlerini izlemediysen bu karakterler biraz havada kalabilir. Örneğin Chasing Amy'de bahsi geçen çizgiromanın yaratılış öyküsü falan vardır, yine aynı oyuncularla vs.. Karakterlerin ilk gözüktüğü yer de Clerks'dür. Hepsi KS filmleri tabii, hastasıyım ben.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 20/03/2010 5:48 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Clerks müthiş bir film.
Bu iki karakter de öyle. Normalde yabancı komedilerde çok gülmem ama bu ikili bildiğin kahkaha attırıyor.

 
Gönderildi : 20/03/2010 5:51 am
Sayfa 88 / 166
Paylaş: