Forum

Nuri Bilge Ceylan v...
 

Nuri Bilge Ceylan ve Minimalizm

98 Gönderi
44 Üyeler
0 Reactions
34.8 K Görüntüleme
(@hegel)
Gönderi: 1157
 

KOZA: Yeniden birlikte yaşamayı deneyen ama sonuçta ayrılmak zorunda kalan yaşlı bir çiftin hikayesi.
http://www.nbcfilm.com/koza/story.php?mid=3
Sitenin geneli film ve NBC hakkında sana fikir verebilir.

SİNEMADA MİNİMALİZM
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sektörleşmeye başlayan sinemada, belli biçemlerin dayatılmasına bir tepki olarak çeşitli akımlar ortaya çıkmıştır. Minimalizm de belli bir kronolojik süreç geçirip kendisinden önceki kimi akımlarla etkileşime girerek olgunlaşmış bir sanat anlayışıdır. Doğmasında öncülük eden sanat akımlarının ortak özelliği, gerçekçilik, nesnellik, işlevsellik, sadecilik gibi oluşumlardan beslenmeleridir.
Ortaya çıkışı ve duruşu ile avant-garde/öncü bir sanat akımı olarak kabul edilen Minimalizm, “şeyler”in özünü araştırır, saf ve deneysel olandan yana tavır koyar. Nesnelliği ve öze yönelik bir formalizmi önceleyen bu akım, bilhassa biçimselliği ve estetizmi gözetmektedir. Bu anlamda aşırı kuralcı bir yapı söz konusu olduğu söylenebilir. Akımın ortaya koyduğu temiz, arı, yalın estetik anlayışı, 60′larda “Sanat sanat içindir” ilkesini yüceltmiştir. Aşırıya varan bir tüketim toplumu ruhuna karşı ortaya çıktığı görülen minimal akım, günümüz yaşam tarzlarında ve sanatta kendine ait yalın yeri korumaktadır. Minimalist sinemanın da, daha saf ve katışıksız bir sinema arayışının ürünü olduğu söylenebilir. Gereksiz eklentilerden arınmış, yeteri kadarı ile görsel ve öyküsel anlatımını kurmaya çalışan bir sinemadır bu. Anlatması gerekenden fazlasını anlatmayı, göstermesi gerekenden fazlasını göstermeyi gereksiz bulan bir görüşü temsil eden akım, “seçkin bir sadecilik” olarak nitelendirilebilir.
Minimalist Sinemanın temel özellikleri şu şekilde sıralanır:

- Amatör oyuncu kullanımı öncelenir. Profesyonelliğin sebep olduğu aşırı mimikli oyunculuktan kaçınılır.
- Oyunculukta sadelik ve doğaçlama tercih edilir.
- Bir oyuncu bir karakteri karşılar. Birkaç oyuncu aynı tipi oynamaz.
- Dekor ve objeler olabildiğince sade ve işlevseldir.
- Mümkün olduğunca doğal ışık kullanılır.
- Sabit kamera açıları ve uzun planlar tercih edilir.
- Yapay efektlere başvurulmaz.
- Dublaj yerine sesli çekim yapılır.
- Dış müzik gibi destek öğelere yer verilmez.

Gerçeği Gerçekle Düzeltmek

Sanat dilinin dolaysızlığı ile rağbet gören Minimalist Sinema, gerçekçi bir duruşun ifadesidir. Sadeci, kim zaman da belgeci bir tutumun, yaşamla paralel gelişen bir filmsel yapının oluşumudur. Yapay efektler ve bol aksiyonla yoğrulmuş sinema anlayışına karşın hayatın bir parçası gibi duran filmler üretmeye çalışan Minimalist yönetmenler, “gerçeği gerçekle düzeltmek” adına arındırılmış bir estetik anlayışı gözetmektedirler. Muhtevası en aza indirgenmiş bir sanata ulaşmanın hedeflendiği bu akımda, biçim içeriğe tekabül eder.

Bresson’un deyimiyle “bir kemanın yettiği yerde ikincisini kullanmamak” gerektiğini düşünen Minimalistler, kendiliğindenlik, tazelik ve yalınlık peşinde olmuşlardır. Hakikiyle sahtenin karışımının sahteyi verdiğini düşündüklerinden bu ikisini ayırma ihtiyacı hissetmişlerdir. Fakat hakikate dair bakış açılarının salt biçimsel bir titizlikle örülü olması, beraberinde bazı problemleri de getirmiştir.

Gerçekliğin parçalanıp yeniden kurgulanmasıyla elde edilen bir yapının, hakikati perdelediğini gören Minimalistler, “zaten güzel olan gerçeğe ek bir güzellik katmaya çalışmanın” gereksizliğini imleyen bu düşünceyi alternatif olarak sunmuşlardır. Fakat eleştirdikleri hataya düşerek oluşturdukları yapı, gerçekliğin hiç olmadığı kadar sıradan ve yoksunlaştırılmış bir başka türevidir. Zira gerçeğin kendisi, hatalı buldukları tarzlardaki kadar atraksiyon ve gösterişe yaslanmamakla beraber, onların savunduğu kadar durağan bir çizgi de takip etmeyebilir. Böylece damıtmaya çalıştıkları sanatı, farkında olmadan yoksullaştırdıkları görülür.

Minimalizmin salt formel yönünü sahiplenerek içini doldurabilmek pek mümkün görünmemektedir. Bu akımı sahiplenenlerin bazı kurallar belirlemeleri önemli bir seçkinciliği simgelemekle beraber bu durum, bir süre sonra kendilerini fazla sınırlıyor olmalarına sebep olmuştur. Resim sanatında hiçbir şey anlatmayan, konuyla ilişiği olmayan figürasyonlara, müzikte notasız ve sessiz eserlere imza atan minimalistler, sinemada ise mahrem olanın alanına girerek bu sanatı sırf izlenimci ve ifşa edici bir boyuta indirgerler. Sınırları zorlayarak gerçekliği değiştirmeye çalışanlara tepki vermek isterken, kendileri de bir başka sınır boyunda seyreder hale gelmişlerdir.

Minimalizm, onca şaşaa, süs ve blöfe aslında hiç de gerek olmadığının, hatta bu abartının sinemayı deforme ettiğinin fark edilmesi açısından önemli bir karşı duruştur. Gerçekliğin görkemde değil, küçük ve sade hayat tarzlarında olduğu fark edilmiş, sadeliğin gerçekliği seçkin bir dille ve fazlalıklardan kurtularak ortaya konmuştur. Ancak salt minimal akımdan hareketle bir sinematografi oluşturmaya çalışmak, faktörlerden kurtulamamaya ve sanatın özünden uzaklaşmaya sebep olabilmektedir. Minimalizm bir amaç değil, bir “sonuç” olabildiğince yaratıcılığı tetikleyecektir.

“Minimalist Yönetmenler” ya da…

Bu akımın bir sonuç olarak ele alınması gereği sebebiyle herhangi bir yönetmenin “minimalist” olarak tanımlaması, sınırlayıcı bir konum arz eder. Bu sebeple, “Minimalist yönetmenler” yerine, “filmlerinde minimal unsurlara rastlanan yönetmenler” şeklinde bir ifade kullanmak daha isabetli olacaktır. İlk olarak 30′larda, usta yönetmen Yasujiro Ozu?nun filmlerinde rastlanan bu üslup, Fransız yönetmen Robert Bresson?un yalın tarzı ve arınmış sinematografisinde de fazlasıyla görülmektedir. Müzikli ve danslı Hint filmleri arasından sıyrılıp kendi gerçekçi tarzını oluşturabilen bir yönetmen olan Satyajit Ray de bu grup içerisinde anılır.

Abbas Kiyarüstemi, Bahman Gobadi, Cafer Penahi gibi yönetmenleri barındıran İran Sineması ise sade anlatımı ve yapay olandan arındırılmış hikâye örgüsü ile bu akımın merkezinde yer alır. Dardanne Kardeşler, Kaurismaki Biraderler, Jim Jarmush gibi isimlerin de dâhil edilebileceği bu listenin Türkiye?deki en önemli temsilcisinin ise Nuri Bilge Ceylan olduğu söylenebilir. Aralarında daha pek çok ismin zikredilebileceği bu yönetmenlere ve sinematografilerinin minimal açılımlarına, yazımızın bir sonraki kısmında devam edeceğiz.

KAYNAKÇA:

Pelin Özdoğru, Minimalizm ve Sinema, Es Yayınları, 2004.
Robert Bresson, Sinematograf Üzerine Notlar, Nisan Yayınları, 2000.
İlhami Çiçek, Satranç Dersleri, Edebiyat Dergisi Yayınları, 1972.
Cahit Koytak, İlk Atlas, Yazı Yayıncılık, 1990.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 08/04/2009 4:06 pm
(@anila)
Gönderi: 120
 

"hegel"
Yazı için teşekkür ederim.Bu konu hakkında biraz olsun birşeyler anladım.

 
Gönderildi : 08/04/2009 9:40 pm
(@karatasa)
Gönderi: 2457
 

Burada (Fransa) şimdiye kadar konuştuğum insanlar tarafından tanınan iki yönetmenden biri Fatih Akın diğeri ise Nuri Bilge Ceylan. Bana öyle geliyor ki ben Amerikan sinemasını yeni keşfederken başkaları tekdüze şeylerden sıkılıp başka tatlar aramaya başlamışlar aradıkları tadı buldukları yönetmenlerden birisi ise Nuri Bilge Ceylan. Zamanında NBC ve sineması hakkında epey sert şeyler yazmıştım. Gerçi çok yumuşadığımı söyleyemem zira Nbc'nin internet sitesinde Anasayfa, Haberler linkinin ardından Cannes linkini görmem benim şüphelerimi kuvvetlendiriyor. Öte yandan bir şekilde bu adamın ve sinemasının geniş kitlelere açılıp, ciddi başarılara imza atması ise hoş bir duygu. En azından burdaki sohbetlerde bizim sinema sağlamdır, sizin festivallerden de ödüllerimiz var demek, ayrıca bir güzellik. Neyse iki arada bir deredeyim. Bunları yazarken filmlerini izlerken yaşadığım buhranları düşünüyorum bir yandan, değişmeyen planlar, ilerlemeyen bir kurgu, bitmek bilmez bir slayt gösterisi gibi ama yinede kendini bir şekilde izleten filmler. Neyse son haberlerden biri hoşuma gitti onu paylaşayım dedim.

Haber şöyle ;

"Chacun son Cinéma" projesi kapsamında ilk gösterimi 2007 Cannes Film Festivalinde yapılan Coen kardeşlerin kısa filmi "World Cinema" aşağıda izlenebilir. Film Nuri Bilge Ceylan'ın "İklimler" filmine göndermeler içeriyor. Ardından Coen kardeşlerin Alman Die Zeit gazetesinde film ile ilgili söyleşisi okunabilir.

Coen kardeşlerle söyleşi
Katja Nicodemus, Die Zeit, 25 Eylül 2008
Die Zeit: Cannes Film Festivali’nin 50. Yıldönümü için bir kısa film çevirdiniz. Filmde şöyle bir ütopya vardı: Bir çoban Amerika’nın herhangi bir yerinde bir sinemaya gider. Tesadüfen bir Türk sinemacının bir eserini izler. Bir ilişkinin dağılması üzerine yavaş bir filmdir bu. Ve çoban filmi beğenir.
Joel Coen: Çobanın izlediği film, Türk yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler filmi. Biz filmi iki sene önce gördük ve olağanüstü bulduk.
Ethan Coen: Bir çobanın bu filmi beğenmesi çok güzel bir tasavvur.
Joel Coen: Mesele elbette bir çobanın böyle bir filmi anlayamayacak olması değil.
Ethan Coen: Mesele, Amerika’da bir çobanın Türk filmi izleyebileceği sinemaların çok az olması. Joel Coen: Amerikalı çobanlar Türk filmleri izleyebilseydi ne güzel olurdu.
Ethan Coen: Ne güzel olurdu, evet.
Joel Coen: Evet.
(....)
August 2009

Kaynak ; http://www.nbcfilm.com/3maymun/news.php?mid=2 " onclick="window.open(this.href);return false;

Filmi indirmek isteyenler için indirme linki ;

http://www.nbcfilm.com/trailers/coens-flash.flv " onclick="window.open(this.href);return false;

Bonus;

nbcfilm.com sitesinde yer alan videoları indirebileceğiniz bir link ;

http://www.nbcfilm.com/trailers/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 26/08/2009 5:05 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Pek ödüllü Bornova Bornova filminin yönetmeni İnan Temelkuran, NBC'nin Uzak filminin görüntüsü bok gibi demiş. Ahan da linki:
http://www.taraf.com.tr/makale/8646.htm " onclick="window.open(this.href);return false;

Kendisi bir dahi olabilir diye düşünüyorum. Uzak'ın görüntülerinin bok gibi olduğunu dünya üzerinde ilk tespit eden insan sanırım kendisi. Ne güzel, ne güzel. Ülke sinemamızın böyle güzide insanlara ve tartışmalara ihtiyacı var zaten. Ne marjinal, ne marjinal!

 
Gönderildi : 30/11/2009 2:41 am
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Pek ödüllü Bornova Bornova filminin yönetmeni İnan Temelkuran, NBC'nin Uzak filminin görüntüsü bok gibi demiş. Ahan da linki:
http://www.taraf.com.tr/makale/8646.htm " onclick="window.open(this.href);return false;

Kendisi bir dahi olabilir diye düşünüyorum. Uzak'ın görüntülerinin bok gibi olduğunu dünya üzerinde ilk tespit eden insan sanırım kendisi. Ne güzel, ne güzel. Ülke sinemamızın böyle güzide insanlara ve tartışmalara ihtiyacı var zaten. Ne marjinal, ne marjinal!
Sonraki açıklamayı da yazalım, bakalım ne yumurtlamış über-yönetmenimiz sayın Temelkuran:
Uzak filminde salonda iki adamın televizyon karşısında oturduğu sahnelerde görüntü kötüdür. Ama Uzak, Türk sinemasında görsel düşünülmüş birkaç filmden biridir.
Görsel düşünülmüş film. Hmm.

Nuri Bilge Ceylan'ın yerinde olsam ve nefret yaymak diye de bir suç olmasa, bakın şahitsiniz, tripodla girişirdim bu adama. Bildiğin tripod, her ayağıyla, Allah ne verdiyse. Çok görsel düşünürdüm, gözüne gözüne.

 
Gönderildi : 30/11/2009 12:56 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Ali Ünal Uzak üzerine güzel bir okuma yapmış. Paylaşmak istedim:

http://www.eylemplani.com/uzak/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 10/12/2009 1:25 am
(@hegel)
Gönderi: 1157
 

Nuri Bilge Ceylan sinemasına genel bir bakış,

GERÇEKÇİ GELENEĞİN İZİNDE:

KRACAUER, “BASİT ANLATI” VE NURİ BİLGE CEYLAN SİNEMASI

Aslı Daldal, Doğu Batı Dergisi, Sayı:25, Kasım, Aralık, Ocak 2003-2004

1995’te ilk kısa metrajlı filmi Koza ile Cannes’a katılmaya hak kazandığından beri Nuri Bilge Ceylan, alışılmış film kalıplarının oldukça dışında görünen sade ve yalın anlatımı, fotografik gerçekliği temel alan görsel kalıpları ve içe dönük, gösterişten uzak kişiliği ile sinema çevrelerinde büyük dikkat çekti. Bu dikkat sadece hayranlık ve beğeniden ibaret değildi. Ceylan’ın ilk uzun metrajlı filmi Kasaba (1997) genel olarak “bütüncül bir sinemasal anlatı diline sahip olmadığı”, Ceylan’ın “fotoğrafları olarak başlayıp öylece bittiği” yönetmen’in ikinci uzun metrajlı çalışması Mayıs Sıkıntısı ise “hiçbir şey anlatmadığı” “oyuncularının yeterli olmadığı” gibi eleştirilere uğradı. Hatta bu eleştiriler zaman zaman Nuri Bilge Ceylan’ın genel sanat anlayışını da hedef aldı: “Bu” nasıl bir sanattı? Hayatı, yaşantıyı olduğu gibi aktarmak, o yaşantının içinden gelen amatör oyuncuları oynatmak, sesi, müziği, diyalogları olabildiğince azaltmak, ritmi düşürmek nasıl bir seyir zevki, nasıl bir “sanatsal yükseliş” hissi verebilirdi?

Devamı için: http://www.nbcfilm.com/uzak/press_dogubati.php " onclick="window.open(this.href);return false;

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 23/08/2010 3:42 pm
(@icarus)
Gönderi: 24
 

NBC Sineması bir okuldur.
NBC- UZAK Filmini tam olarak 7 kez izledim ve her izleyişimde bambaşka anlamlar, ayrıntılar çıkardım.
NBC Fotoğrafçılıktan geldiği için ve Minimalizm gibi doğa ile sıcak bir ilişki içerisinde olan temayı kullandığından, filmleri: dünyaca ünlü şahaser portrelerin hareket edenleri gibi geliyor izleyiciye.

Açıkcası- Sinemaya tutkum NBC sayesinde gelişti.
Nuri Bilge Ceylan, Türkiye'nin ilk Tarkovskysidir.

Önsezilere inanmam.
Batıl inançlara hiç güvencim yoktur.
İftiradan veya kinden kaçmam.
Dünyada ölüm yoktur.
Hepsi ölümsüz,
Her şey ölümsüzdür.

-Andrei Tarkovsky-

 
Gönderildi : 23/11/2010 11:31 pm
(@mecayonur)
Gönderi: 830
 

Nuri Bilge Ceylan çoğu filmiyle beni etkilemiş saygı değer bir üstaddır. Minimalizmi bende çok başka duygular uyandırıyor özellikle 3 maymun da ki planları üzerimde çok etki bırakmıştır ve hiç sıkılmadan izlemişimdir .kendisi Türkiye de en sevdiğim yönetmendir...

Shut your fucking bloody mouth!!!( çeviri: allah belanı versin! )

 
Gönderildi : 02/07/2011 2:39 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Minimalizm çok da benimsediğim, sırtlandığım ve önerdiğim bir sinemasal tarz sayılmaz. Nadir iyi örneğini gördüm.

NBC'nin de aslında gerçek bir sinemacı olduğunu ve ülkemizin çıkardığı, sinemanın silahlarına en hakim isimlerden biri olduğunu düşünmeme rağmen garip bir şekilde diyorum ki: "NBC'yi tek yaralayan şey, minimalizmi benimsemiş bir isim olması"

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 28/10/2011 2:05 am
(@eskici)
Gönderi: 98
 

Uzak nbc nin filmografisinde hem de türkiye sinemasında en önemli filmlerden biridir.Kendisni defalarca izledim ama kamera arkası görüntülerini internette bulamıyorum.Bulabileceğim bir adres var mı ya da elinde olan biri paylaşabilir mi?

 
Gönderildi : 07/11/2011 2:43 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Uzak nbc nin filmografisinde hem de türkiye sinemasında en önemli filmlerden biridir.Kendisni defalarca izledim ama kamera arkası görüntülerini internette bulamıyorum.Bulabileceğim bir adres var mı ya da elinde olan biri paylaşabilir mi?

Orjinal DVD'sinde bulabilirsin.

 
Gönderildi : 07/11/2011 3:06 am
(@eskici)
Gönderi: 98
 

Orjinal DVD'sinde bulabilirsin.

Internet üzerinde bulabileceğim bir adres var mı ya da elinde olan biri paylaşabilir mi?

 
Gönderildi : 07/11/2011 3:23 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Orjinal DVD'sinde bulabilirsin.

Internet üzerinde bulabileceğim bir adres var mı ya da elinde olan biri paylaşabilir mi?

Bu tarz illegal paylaşımlar yasak forumda.

 
Gönderildi : 07/11/2011 3:41 am
(@fthslck)
Gönderi: 57
 

önce kendinizi film yada sinema ne diyorsanız işte ona göre donatın... sonra Nuri B. C. nin ve diğer sinema adamlarının yaptığnı zaten çözersiniz. ayrıcada bir konuda uzmanlaşın.zaten herşey kendini belirginleştiriyor. çalışın bide eşşşekler gibi... ben sığır gibi çalışanlardanım...... mesela siz bu saatte uyurken ben hayvanlar gibi bu satırları sabahlara kadar bilgilerime dayanarak yazıyorum... sonrada sağa sola hayran olmuyorum herkes kusurlu... iyi okuyun .....ben bile...

Fatih SELÇUK

 
Gönderildi : 09/11/2011 8:25 am
Sayfa 3 / 7
Paylaş: