Forum

Mustafa Akkad
 

Mustafa Akkad

13 Gönderi
6 Üyeler
0 Likes
5,003 Görüntüleme
(@firtinacan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

mustafa akkad filmleri gerçekten beni çok etkilemiştir.kariyerinde üç film çekmesine rağmen mustafa akkad bir yönetmenlik dehasıdır. başkahramanının görünmediği film (çağrı) ne kadar büyük bir ilgi toplamıştır ve de o film oscara aday olmuştur ve ne kadar çok benimsenmiştir ki o film vesilesiyle binlerce kişi müslüman olmuştur.insanlar ne kadar ilgiyle izlemişlerdir ki;film 30 yıl öncesinde çekilmesine rağmen hala seve seve izlenmektedir.

mustafa akkad kanal7 ile yaptığı ropörtajı paylaşmak istiyorum:

Çağrı... Tekrar tekrar izlenmiş olsa da, yine de her izleyişte izleyiciyi derinden sarsmayı başaran, sinema tarihinin en başyapıtları arasıda yerini almış ünlü bir film. İslam'ın doğuşunu ve yayılmasını anlatan bu film, 24 yıldır sinema izleyicini derinden sarsıyor... Ve Çağrı, Ömer muhtar filmi ile birlikte Batı'da İslamiyet'i tanımayan pek çok insana dinimizin ne adına savaştığını ve sıkıntıler çektiğini gözler önüne sererken, pek çok Müslüman'ın da hayallerinde canlandırdığı karakterleri beyaz perdede görmesine vesile olmuştu.

Mustafa Akkad, aslen Suriyeli olmasına rağmen Amerika'da yaşıyordu... Hollywood'un uzağındaydı ama yaptığı filmler, onun o dünyanın en büyük yönetmenleri arasında sayılmasını engellemiyordu.

Üstelik başrol kahramanları filmde görünmediği halde büyük bir başarı sağlamış şaheser olan Filmin yönetmeni mustafa Akkad bu büyük başarıyı yakalarken şüphesiz çok büyük zorluklar yaşamıştı. Ve terör onu aramızdan koparıp aldı.
Ürdün'de düzenlenen otel saldırılarında yaralanan ünlü Suriyeli film yönetmeni Mustafa Akkad tedavi gördüğü hastanede bugün hayatını kaybetti. Onunla birlikte kafasında canlandırdığı iki büyük filmin projesi de hayata veda etti.

Mustafa Akkad, ölümünden kısa bir süre önce İstanbul'da Kanal 7'nin sorularını yanıtlamış ve hayata geçirmeyi düşündüğü iki büyük projeyi açıklamıştı. İşte o tarihi görüşmede, yönetmenin söyledikleri:

> Çağrı filmi fikri nasıl oluştu?
> Çocuğum olunca şöyle bir duyguya kapıldım: Çocuklarıma dinlerini öğretmeliyim dedim ve sorumluluğumu hatırladım. İşte Çağrı projesi böyle ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için. Ama bu hiç kolay olmadı. Çünkü Holivud'da Antony Quin'in başrolde oynadığı bir İslami film yapmak gerçekten zordu. Çünkü Holivud geleneğinde İslam'a dair her şey çirkin..."

> Peki film, nasıl bir tepkiyle karşılandı? Çağrı'nın etkisi ne oldu?
> Tepkiler olağanüstüydü... Binlerce kişi Müslüman oldu... Özellikle Amerika'da siyahlar arasında İslam hızla yayıldı.. Elhamdülillah etkisi çok büyük oldu. Şu anda bile bütün dünya televizyonları filmi yayınlıyor. Üniversiteler, video klüpleri filme büyük önem veriyor.

> Peki Çağrı, sizce neden bu kadar etkili oldu?
> Özellikle Amerikan kamuoyunu dikkate aldım. Onlara kendi mantıkları ve dilleriyle hitap ettim. Filmde Hristiyanlıkla İslam arasındaki ilişkiye, Hz. Meryem'e vurgu yaptım. Sahneleri bu mantıkla çektim...

> Ve yıllardır konuşulan bir söylenti... Filmin başrol oyuncusu ve filmde Hz. Hamza'yı canlandıran Antony Quin, Müslüman oldu mu?
"Antony Quin, İslam'dan çok etkilendi.. Çekimler bittikten sonra bana şunu söyledi: "Ben Müslüman olmadım ama İslam dinine artık daha çok saygı duyuyorum. Çok etkilendim"...

ABD ORDUSU OPERASYON İÇİN ÇAĞRI'YI İZLEDİ

Mustafa Akkad, bu arada, yakın zamanda gerçekleşen ve gündeme gelmeyen bir olayı da anlattı.. Amerikan ordusu, Afganistan operasyonunda Çağrı'nın kasetlerini izlemiş...

"Amerikan Ordusu, Afganistan'a girmeden önce Çağrı'nın tam yüz bin video kasetini aldı. Askerler filmi, İslam hakkında bilgi almak amacıyla izledi..."

Çağrı'da filmin baş kahramanı yani Hz. Muhammed görünmüyor... Buna rağmen film baştan sona ilgiyle izleniyor... Mustafa Akkad, "Baş kahramanın görünmediği bir filmi çekmek zor almadı mı?" sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor...

"Çok zor oldu... Sadece baş kahraman değil, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali.... Hiç biri yok. Hatta Hamza, diğerleri olmadığı için var... Müslümanlar izlerken, Hz. Muhammed'in yokluğundan dolayı bir sıkıntı çekmediler... Ama yabancılar için bu bir sorundu. Bir de metnin Ezher Üniversitesi tarafından onaylanması gerekiyordu. Çok zorlandım. Ama mutluyum, mesaj yerine ulaştı..."

> Peki Hz. Muhammed ve diğer İslam büyükleri, filmde neden gösterilmedi?
> İslam alimleri, buna onay vermiyorlar. Ama verseler bile ben o yüce kişiliği göstermezdim. Bunun doğru olmadığına ben de inanıyorum. Sadece Hz. Muhammed'i değil, Hz. İsa'nın, Hz. Musa'nın da canlandırılmasını onaylamıyorum. Onları göstermek, onların yüceliklerini gölgeler. Ben yaptığımdan memnunum."...

Yönetmen Mustafa Akkad, Çağrı'yla ilgili çok ilginç anılar da anlattı..

İşte onlardan biri...

"Hz. Hamza'yı şehid eden Vahşi rolünü, kaldığım otelde çalışan elektrik teknisyenine verdim. "Filmde rol alır mısın?" dedim, kabul etti.. Hz. Hamza'yı öldürecekti. Biraz eğitim verdik. Ve öldürme sahnesini çekiyoruz. Kameraları yerleştirdik, figüran oyuncular, yani askerler yerlerini aldılar. Rol gereği Vahşi, askerler arasından sıyrılacak ve Hamza'yı öldürecekti. Ama bunu bir türlü yapamadı. Askerleri oynayanlar, Vahşi'nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı... Filme kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, Hamza'yı öldürecek diye Vahşi'nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı. Sahneyi tam beş kez çekmek zorunda kaldık. Sonunda askerler oyuncuları zor ikna ettim..."...

Ve filmde Vahşi'yi canlandıran elektrik teknisyeninin başına gelenler...

Mustafa Akkad, çok ilginç anısını bakın nasıl anlatıyor...

"Film bitti.. Tüm dünyada gösterildi.. Aradan bir yıl geçti. Bir gün telefonum çaldı. Açtım, "Ben Çağrı'da Vahşi'yi oynayan Salim" dedi.. "Ooo ne yapıyorsun" dedim. Bana çok kızgındı. "Allah'ından bulasın, hayatımı perişan ettin" dedi... "Ne oldu" dedim. Anlattı: "Sokakta yürürken insanlar lüzüme tükürüyor. Sokağa çıkamaz oldum. İşimden atıldım. Hamza'nın katili diye kimse iş vermiyor." dedi..."

> Holywood'da çekilen ve tüm dünyayı kasıp kavuran pek çok film insanlık anlayışlarını derinden etkiliyor... Bu filmlerde, İslam ve Müslümanlar, genellikle 'olumsuz' bir imajla çıkıyor seyircinin karşısına...Nedir bu filmlerin mantığı?
"Amerikan sinemasında Müslümanlar, hep çirkin bir tipleme ile canlandırılır. İslam'ı bir terör dini gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunda Holivud'a egemen olan Yahudi etkisinin rolü büyük.."...

> Peki o dünyada İslam için olumlu filmler çekmek nasıl mümkün olabilir?
> Bütün iş parada. Ben para buldum Çağrı'yı çektim, Ömer Muhtar'ı çektim. Finans olursa sorun kalmaz. Finans sorununu İslam dünyasının çözmesi gerekir.

> Peki Ömer Muhtar projeniz nasıl oluştu?
> Bir sinema filmi olarak Ömer Muhtar'la gurur duyuyorum. Bu filmde sinema sanatının tüm inceliklerini kullandım.

>Bu filmde en etkilendiğiniz sahneler hangileri oldu?
> Ömer Muhtar'ın tutuklanarak hapiste elleri kelepçeli olduğu bir sahne var. Bu şekilde abdest almaya çalışıyor. Arka planda ezan sesi var. Ömer Muhtar'ın yanı başında ise bir İtalyan subay nöbet tutuyor. Bu sahne bence çok etkileyici oldu..

Filmdeki etkileyici ikinci sahne ise Ömer Muhtar'ın idam sahnesinde, idam gerçekleşince kadınların zılgıt çekmesi... Bu sahneden dolayı Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah beni kutladı. Çünkü o, şehadetin üzülecek bir şey değil sevinilecek bir şey olduğuna inanıyor. Nasrallah, oğlunu İsrail askerleri öldürdüğünde taziyeleri değil kutlamaları kabul etmiş..."

FATİH VE EYYUBİ'Yİ ÇEKMEK İSTİYORDU

> Yeni projeleriniz var mı?
> İki projem var. Selahhaddin Eyyubi filmi ve İstanbul'un fethi... İstanbul'un fethi, farklı dinlerin bir arada özgürce yaşadıkları Osmanlı'yı anlatan bir film olacak. Hangisi için para bulursam, onu önce yapacağım.

***

Ne yazık ki bu iki muhteşem proje artık Akkad'ın izinden gidecek yeni kuşak müslüman yönetmenlerin boyun borcu olarak kaldı. Bir anlamda bu iki film İslamiyet'in görkeminin Batı medeniyetine anlatılabilmesi için ünlü yönetmenden yeni kuşak sinemacalıra bir vasiyettir...

Haber7

saygılar...

 
Gönderildi : 12/06/2006 5:46 am
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

insanlar kulturunden ve yasantisindan uzaklastikca daha uzun yillar akad adi ortada kalir cunku yapilmis en kaliteli is onunki.(message)
direk veya dolayli hristiyanlik ve yahudilik propagandasi yapan binlerce film (ki bunlarin buyuk cogunlugu yuksek butceli ve yildizlarla dolu dunyaca unlu filmler) ortalikta dolasirken islamiyeti anlatan yuksek kaliteli tek film olmasi zaten bugun neden islamiyete karsi dunyada cephe alindigini da acikliyor anlayan beyinlere.
isin acisi ise yakin gelecekte de bunun degismeyecegini aksine kotuye gidecegini gosteriyor butun isaretler.
Dininden veya irkindan utanan insanlarla dolu bu ulke ve diger ortadogu ulkeleri. obur tarafta ise daha birkac sene once gittigi amerika icin 'god bless america' diyen gocmenler.
kurulmaya ugrasilan bir tezgah ve buna uymaya dunden razi nice beyinsiz. sadece yazik diyorum.

 
Gönderildi : 12/06/2006 6:01 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

İstanbul'un fethi'ni herhangi hollywood filminin bütçesi kadar(troy,king arthur,alexander)bütçeyle çekebilirleyse gerçekten çok iyi bir film olabilir.Ne zamandır görmek istiyorum böyle bir film.Ama dini katmazlarsa araya.

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 12/06/2006 6:01 am
(@firtinacan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

İstanbul'un Fethi filmi için 70-90 milyon dolar gibi bir bütçe gerekiyormuş.rahmetli ölmeden önce bu filmi yapabilir miydi bilmiyoruz ama inşAllah bize nasip olur bu filmi çekmek.gerçekten harika bir film olur.Türkiyenin tanıtımı için çok güzel bir araç olurdu.en büyük hayalimdir bu filmi çekmek. belki çok büyük bir hayal ama inşAllah hayal olarak kalmaz.
İstanbul'un fethi'ni herhangi hollywood filminin bütçesi kadar(troy,king arthur,alexander)bütçeyle çekebilirleyse gerçekten çok iyi bir film olabilir.Ne zamandır görmek istiyorum böyle bir film.Ama dini katmazlarsa araya.

böyle bir filme dini nasıl katmazsın abi yahu.

saygılar...

 
Gönderildi : 13/06/2006 7:34 pm
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

acikcasi 90 milyon dolar cok ucuk bir rakam bence, turk zekasi ve yaratici bir planlamayla 20 milyon dolar gibi bir paraya dunya arenasina cikartilabilecek kalitede bir is cikar. Ama onemli olan arada para yiyen yapimcilarin veya taseronlarin veya gereksiz kisilerin olmamasi.
Nasil olur diyen olursa ornek: bu ulkede ciddi bir projeye para almadan caycilik bile yapmaya razi nice yetenekli insanlar ve gencler var. ozel bir plato kurulup teknik malzeme duzenlendikten sonra (mesela montaj sistemleri,ses teknik malzemeleri,elbette bol bol mac g5 falan) projede calismaya gonullu ve yetenekli insanlara ayirabilecekleri zamana gore is bolumlemesi yapilarak isin pre ve post produksiyon islemlerindeki yuk azaltilarbilir,ayni sekilde yetenekli3d 2d artistler de bulunur, yine bir suru universite mezunu ama henuz kariyeri olmadigi icin is bulamayan yetenekli ic mimar,dekorator,muhendis,mimar,ressam vesaire var, bunlarin yardimlariyla cok rahatlikla kaliteli setler sanat tasarimlari yapilir.
Dunyada sesini duyurmak isteyen pekcok oyuncu gonullu olarak rol alacaktir (hulya avsar memedali gibi isimlerden bahsetmiyorum,gercek oyunculardan bahsediyorum)
elbette butun bu insanlar bu isi sadece ecdadi anlatmak icin yapmaz,ana dusunce kendi kariyer ve portfolio larina dunya capinda bir is koyabilmektir. ayrica bu insanlarin proje boyunca yemek,yol ve hatta yatacak gibi giderleri karsilanir.
simdi anlatinca sacma gibi gelsede eger saglam bir yapim projesi ve cok iyi koordine edilmis bir yontem olursa mucize sonuc verir.

fetih ve din konusuna hic girmek istemiyorum,uzerinde durdugu toprak parcasinin (bu baglamda istanbul,ve genel olarak bakarsak butun anadolu) ne amacla feth edildiginden habersiz lalelere diyecek lafim yok benim.
Zaten fatih Sultan Mehmet han da istanbulu; peygamber in istanbulu feth edeni yuceltmesi gercegine duydugu hayranliktan degilde sadece bogazda yali yaptirmak ugruna feth etmisti.

ayrica dini katmaya ne gerek var canim, adamlar gunluk hayat filmi cekerken bile yahudi,hristiyan,kilise mesajlarini dosuyorlar, biz fetihin dayandigi ulvi temeli kirk yilda bir cektigimiz filme yansitirsak ayip olur.
onlarin her yil cektigi bir suru dini icerikli filme karsi bizim de 'mesaj' filmimiz var (bizim bile degil araplarin) son 30 yildir, kalkipta simdi yenisini cekmenin ne alemi var degilmi?

 
Gönderildi : 14/06/2006 1:11 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

böyle bir filme dini nasıl katmazsın abi yahu.
saygılar...

din katılırsa bence yine başka yönlere çekilir diye düşünüyorum.
Mesela en son örnek Kurtlar Vadisi:Irak'taki zikir sahneleri fln.
Tabiki Osmanlı islam kültürüyle bezeli illaki anlatılacak ama bunu üst düzeyde yapıp dini bir film yapmak kötü olur diye düşünüyorum.

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 14/06/2006 2:06 am
(@firtinacan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

acikcasi 90 milyon dolar cok ucuk bir rakam bence, turk zekasi ve yaratici bir planlamayla 20 milyon dolar gibi bir paraya dunya arenasina cikartilabilecek kalitede bir is cikar. Ama onemli olan arada para yiyen yapimcilarin veya taseronlarin veya gereksiz kisilerin olmamasi.
Nasil olur diyen olursa ornek: bu ulkede ciddi bir projeye para almadan caycilik bile yapmaya razi nice yetenekli insanlar ve gencler var. ozel bir plato kurulup teknik malzeme duzenlendikten sonra (mesela montaj sistemleri,ses teknik malzemeleri,elbette bol bol mac g5 falan) projede calismaya gonullu ve yetenekli insanlara ayirabilecekleri zamana gore is bolumlemesi yapilarak isin pre ve post produksiyon islemlerindeki yuk azaltilarbilir,ayni sekilde yetenekli3d 2d artistler de bulunur, yine bir suru universite mezunu ama henuz kariyeri olmadigi icin is bulamayan yetenekli ic mimar,dekorator,muhendis,mimar,ressam vesaire var, bunlarin yardimlariyla cok rahatlikla kaliteli setler sanat tasarimlari yapilir.
Dunyada sesini duyurmak isteyen pekcok oyuncu gonullu olarak rol alacaktir (hulya avsar memedali gibi isimlerden bahsetmiyorum,gercek oyunculardan bahsediyorum)
elbette butun bu insanlar bu isi sadece ecdadi anlatmak icin yapmaz,ana dusunce kendi kariyer ve portfolio larina dunya capinda bir is koyabilmektir. ayrica bu insanlarin proje boyunca yemek,yol ve hatta yatacak gibi giderleri karsilanir.
simdi anlatinca sacma gibi gelsede eger saglam bir yapim projesi ve cok iyi koordine edilmis bir yontem olursa mucize sonuc verir.

fetih ve din konusuna hic girmek istemiyorum,uzerinde durdugu toprak parcasinin (bu baglamda istanbul,ve genel olarak bakarsak butun anadolu) ne amacla feth edildiginden habersiz lalelere diyecek lafim yok benim.
Zaten fatih Sultan Mehmet han da istanbulu; peygamber in istanbulu feth edeni yuceltmesi gercegine duydugu hayranliktan degilde sadece bogazda yali yaptirmak ugruna feth etmisti.

ayrica dini katmaya ne gerek var canim, adamlar gunluk hayat filmi cekerken bile yahudi,hristiyan,kilise mesajlarini dosuyorlar, biz fetihin dayandigi ulvi temeli kirk yilda bir cektigimiz filme yansitirsak ayip olur.
onlarin her yil cektigi bir suru dini icerikli filme karsi bizim de 'mesaj' filmimiz var (bizim bile degil araplarin) son 30 yildir, kalkipta simdi yenisini cekmenin ne alemi var degilmi

20 milyon dolara çekilmesi zor gibi be.her ne kadar gönüllü sinemacılarımızın olduğunu düşünsekte.bu iş gerçekten rahat 40 milyon doları bulur.çünkü böyle bir film için kurulacak platolar ve özel efektler oldukça büyük paralar demek oluyor.

😀 😀 son paragrafta yazdıkların çok hoşuma gitti valla.çok doğru.

firtinacan demiş ki:

böyle bir filme dini nasıl katmazsın abi yahu.
saygılar...

din katılırsa bence yine başka yönlere çekilir diye düşünüyorum.
Mesela en son örnek Kurtlar Vadisi:Irak'taki zikir sahneleri fln.
Tabiki Osmanlı islam kültürüyle bezeli illaki anlatılacak ama bunu üst düzeyde yapıp dini bir film yapmak kötü olur diye düşünüyorum.
nasıl başka yönlere çekilir mesela?

bence kurtlar vadisindeki zikir sahnesi çok hoş oturtulmuş araya.yani filmin baş kahramanlarından biri hasan mesut 'un oynadığı şeyhti. e ortada bir şey varken zikir sahnesinin olması gayet normal. e istanbulun fethinde de böyle olmalı.yani ortada Akşemseddin gibi bir hoca var. Fatih Sultan Mehmet'te zaten "daha fazla yer alalım" ve ya "bizansı yıkalım" diye İstanbulu feth etmemiştir ki. dv-art ta dedi; peygamberin övgüsüne mazhar olmak için İstanbul'u feth etmiştir. zaten Fatih tek başına da feth etmemiştir.Akşemseddin gibi bir üstadı olmasaydı nasıl istanbulu feth ederdi. bence dini bir film yapılması hiçte kötü olmaz aksine yabancı ülkelerde Türkiyenin tanıtımı olacağı için Türklerin ne kadar hoşgörülü olduğunu dünyaya gösteren bir film olurdu.

saygılar...

 
Gönderildi : 14/06/2006 2:39 am
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

ben hala 20milyon dolarin yetecegini dusunuyorum, hollywood da filmler pahali olur cunku dogulu zekasi yoktur adamlarda, blue screen gerekir gider firmadan alir hemen metrekaresine yuzlerce dolar vererek,hic 'gidip bir kumascilari dolassak' diye dusunmez.
'nereden biliyorsun' diyenlere 'aynen sahit oldum' derim, ama ayni durumda bir turk hemen 'ya bizim kumascilari bir dolasalim bu tonda kumas varmi diye' diyebilir,
ayni sekilde atiyorum eger set icin yari sert hamur gerekse gidip hemen firmasindan alirlar ama akilli bir insan el isi ustalariyla calisarak kisa surede ayni kalitede isi ucuza cikartabilir.

hatta buna benzer bir olaya da amerikalilar bile alisti mattebox olayini sert karton veya plastikten yapip gidip orjinal mattebox a binlerce dolar bayilmiyorlar (indy sitelerini inceleyebilirsin)

kisacasi dedigim gibi siz hollywood un butce sisirmelerine bakmayin, mesela orumcek adam gibi filmlerde butcenin yarisi oyunculara,yonetmene falan gidiyor, geri kalanida iyice sisirilmis butceler.

 
Gönderildi : 14/06/2006 2:48 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

nasıl başka yönlere çekilir mesela?

bence kurtlar vadisindeki zikir sahnesi çok hoş oturtulmuş araya.yani filmin baş kahramanlarından biri hasan mesut 'un oynadığı şeyhti. e ortada bir şey varken zikir sahnesinin olması gayet normal. e istanbulun fethinde de böyle olmalı.yani ortada Akşemseddin gibi bir hoca var. Fatih Sultan Mehmet'te zaten "daha fazla yer alalım" ve ya "bizansı yıkalım" diye İstanbulu feth etmemiştir ki. dv-art ta dedi; peygamberin övgüsüne mazhar olmak için İstanbul'u feth etmiştir. zaten Fatih tek başına da feth etmemiştir.Akşemseddin gibi bir üstadı olmasaydı nasıl istanbulu feth ederdi. bence dini bir film yapılması hiçte kötü olmaz aksine yabancı ülkelerde Türkiyenin tanıtımı olacağı için Türklerin ne kadar hoşgörülü olduğunu dünyaya gösteren bir film olurdu.
Türkiyenin tanıtımı olcağına inanmıyorum açıkcası çünkü üzerinde yaşanlar Türk değildi o zamanlar ve filmede Türkler olarak aktarılmayacak o topraklar Anadolu'ydu ve Osmanlı tarihi anlatılacak,Tabiki Türkiyenin tanıtımı olucak ama hoşgörülü olarak değil bence coğrafi olarak bir anlatım olucak.Görsel şölen yaşatılırsa hatta çok güzelde olur.

Bunun için zaten aklımda güzel isimler geldi bu yazıyı okuyunca.
Hoşgörülü yeri geldiği zaman barbardır bence Osmanlı padişahları 🙂

Ama Kurtlar Vadisindeki zikir sahnesi açıkcası bana saçma ve uzun geldi,Daha kısa tutulabilirmiş o uzunluk sanki birşeyler çağrışım yaptırıyor.Tabi ki o zamanlar dine daha bağlılardı(devlet işlerinde, mimaride fln..) bundan tabiki de filmde çok büyük yeri olmalı ama film boyunca 15dk cami çekip, 10dk namaz sahnesi fln olursa izleyiciyi sıkar vede bence başka yönlere çekilebilir biliyorsunuz k.v. ırak yine zikir sahnesinde filmden sonra tartışmalar konuşmalar yapıldı.derinlere indikçe zikir sahnesinin anlamını ortaya çıkardılar Polat rolündeki oyuncunun eski fotoğrafları çıktı bazı tarikat ve olaylara karıştığı fln fln.

Yani film çekilirken herşey objektif bir gözle filme işlenmeli bunu demek istiyorum ne çok ne az...

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 14/06/2006 3:49 am
(@hassonya)
Gönderi: 0
 

ben şuan fatih ve istanbulun fethi ile ilgili ileriye yönelik araştırmalar yapıyorum. birton kitabım ve ansiklopedim var bu konuyla ilgili...sürekli okuyorum.

ben 20 milyon doların yeteceğini düşünmüyorum böle bir prodüksiyon için...öle tasvirler varki akıl almaz...

bu arada dini bir film olmamalı diyenlere kesinlikle katılmıyorum...
Peygamberin istanbulun fethi ile ilgili söylediklerinin üstüne binlerce insan ölmüş. şehit olacam diye birbirleriyle yarışmışlar adeta.adamın vücuduna mızraklar oklar saplanıyor hala bayrağı dikicem diye tırmanmaya uraşıyor...

bu film görsel effectsiz olmaz. eskiyi yansıtabilmek adına ortamların genişletilmesi gerekecek bunun içinde görsel efekt allahın emri. özellikle askerlerin kapıştığı sahnelerde.bizansın kalelerinin olduğu sahnelerde. gemi sahneleri var onlarda...

birton insanın görev alması gerekli.fügrandan tut. ekipte kuvvetli olmalı. ben bu filmin yabancılardan desteksiz çekilebileceğini düşünmüyorum..(destek=görsel efekt anlamında)

çok büyük bir prodüksiyon...çokkkk

 
Gönderildi : 14/06/2006 3:52 am
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

öncelikle karşımızda bir manzara tasavvur edelim. "Din öğelerinin çıkartıldığı bir Çağrı filmi" bir düşünün ne kadar çağrı filmi olur öyle. Bugün çağrı filminin müzikleri kimi cep telefonlarında zil sesi olarak kaydedilmiş, Antony Quinn'i gördüğümüzde aklımıza hz.Hamza geliyor, filmi hala izleniyor. unutulmamış yani kısacası. Peki bunun tam tersini düşünün, ne kadar olur Çağrı filmi. Hiç. Peki İstanbul'un Fethi "Çağrı"nın getirdiği birşey değilmiydi. Belli saplantıları bırakalım artık, bürokratik engeller aşılınca bu işler olur. ayasofya müze oldu diye fatih'in namaz kılma sahnesini silecek miyiz. Ki Fatih'in namaz kılması demek, İstanbul artık bizimdir demektir.

Cennet'in Krallığını izlerken Selahaddin Eyyubi'yi iyi göstermişler dedik. Bunu demek neden bize zor gelmiyor. Neden adam çekmiş be! diyoruz. bizde çekelim abi. neyimiz eksik. paramız eksik mi diyeceksiniz. İstanbul fetedilirken Osmanlı asırlık bir krizden yeni çıkmıştı ve elinde maddi anlamda pekde birşey yoktu. Bakın destanlarımıza hep yoksullukla zenginliğin alt edilmesidir. Yeni bir destanı yazmanın vakti gelmedimi. Bunun için yürekli delikanlılar aranıyor. Bilgisayar başında birbirimizle tartışmayla değil. az laf çok iş diyorum yani. işte bu bizim İstanbul'u fetetmemizi sağlar. Yoksa biz hala devam ederiz "Adam çekmiş be" demeye.

 
Gönderildi : 14/06/2006 5:16 am
(@firtinacan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

nasıl başka yönlere çekilir mesela?

bence kurtlar vadisindeki zikir sahnesi çok hoş oturtulmuş araya.yani filmin baş kahramanlarından biri hasan mesut 'un oynadığı şeyhti. e ortada bir şey varken zikir sahnesinin olması gayet normal. e istanbulun fethinde de böyle olmalı.yani ortada Akşemseddin gibi bir hoca var. Fatih Sultan Mehmet'te zaten "daha fazla yer alalım" ve ya "bizansı yıkalım" diye İstanbulu feth etmemiştir ki. dv-art ta dedi; peygamberin övgüsüne mazhar olmak için İstanbul'u feth etmiştir. zaten Fatih tek başına da feth etmemiştir.Akşemseddin gibi bir üstadı olmasaydı nasıl istanbulu feth ederdi. bence dini bir film yapılması hiçte kötü olmaz aksine yabancı ülkelerde Türkiyenin tanıtımı olacağı için Türklerin ne kadar hoşgörülü olduğunu dünyaya gösteren bir film olurdu.
Türkiyenin tanıtımı olcağına inanmıyorum açıkcası çünkü üzerinde yaşanlar Türk değildi o zamanlar ve filmede Türkler olarak aktarılmayacak o topraklar Anadolu'ydu ve Osmanlı tarihi anlatılacak,Tabiki Türkiyenin tanıtımı olucak ama hoşgörülü olarak değil bence coğrafi olarak bir anlatım olucak.Görsel şölen yaşatılırsa hatta çok güzelde olur.

Bunun için zaten aklımda güzel isimler geldi bu yazıyı okuyunca.
Hoşgörülü yeri geldiği zaman barbardır bence Osmanlı padişahları 🙂

Ama Kurtlar Vadisindeki zikir sahnesi açıkcası bana saçma ve uzun geldi,Daha kısa tutulabilirmiş o uzunluk sanki birşeyler çağrışım yaptırıyor.Tabi ki o zamanlar dine daha bağlılardı(devlet işlerinde, mimaride fln..) bundan tabiki de filmde çok büyük yeri olmalı ama film boyunca 15dk cami çekip, 10dk namaz sahnesi fln olursa izleyiciyi sıkar vede bence başka yönlere çekilebilir biliyorsunuz k.v. ırak yine zikir sahnesinde filmden sonra tartışmalar konuşmalar yapıldı.derinlere indikçe zikir sahnesinin anlamını ortaya çıkardılar Polat rolündeki oyuncunun eski fotoğrafları çıktı bazı tarikat ve olaylara karıştığı fln fln.

Yani film çekilirken herşey objektif bir gözle filme işlenmeli bunu demek istiyorum ne çok ne az...

anadoluyu,istanbulu göstermek zaten Türkiyenin tanıtımını yapmaktır.coğrafi bir anlatım olmasıda güzel olur ama hoşgörü daha ağır basmalıdır.çünkü osmanlı istanbul fethedildikten önce ve sonra oraya hoşgörüyü götürmüşlerdir.istanbul fethedildikten sonra ayasofyanın içindeki papazlar ve ya herhangi bir rum mahallesindeki insanlar "osmanlılar bizi öldürecekler"diye tırıs tırıs tırsarken fatih sultan mehmet onlara canlarını bağışlamıştır.hatta onları yerlerinden,yurtlarından bile atmamışlardır.eğer osmanlıda hoşgörü olmasaydı müslümanlar,hristiyanlar,ermeniler bilmemkimler 500 yıl boyunca aynı coğrafyada kardeşçe oturmazlardı.her neyse konumuz o değil.

kurtlar vadisideki zikir sahneleri ne kadar saçma ne kadar değil bilmiyoruz.uzun dediğin topu topu 3 dk.

tabiki 15 dk.cami gösterince ve ya 10 dk. namaz gösterince insanlar sıkılır.ama din sadece namazdan ve ya camiden ibaret değildir.ayrıca 10 dk. olmasa da 1 dk.boyunca askerlerin toplu halde(kaçyüzbin kişi bir düşünün artık) namaz kıldığını gösteririm.bir hayal etsenize.

ben şuan fatih ve istanbulun fethi ile ilgili ileriye yönelik araştırmalar yapıyorum. birton kitabım ve ansiklopedim var bu konuyla ilgili...sürekli okuyorum.

hasan abi bilmem sende varmı ama cahit tanyolun Kuruluş ve Fetih Destanı kitabı bu yönde yazılmış güzel bir eser.tavsiye ederim...
http://www.pozitifpazarlama.com/urundetay.asp?DepartmentID=1&ProductID=180

ayrıca efektlerle ilgili yabancı destek almak lazım demişsin.aman aman bu yabancılara güven olmaz efectlerin arasına türkiyenin aleyhinde gizli mesajlar koyarlar. 😀
Cennet'in Krallığını izlerken Selahaddin Eyyubi'yi iyi göstermişler dedik. Bunu demek neden bize zor gelmiyor. Neden adam çekmiş be! diyoruz. bizde çekelim abi. neyimiz eksik. paramız eksik mi diyeceksiniz. İstanbul fetedilirken Osmanlı asırlık bir krizden yeni çıkmıştı ve elinde maddi anlamda pekde birşey yoktu. Bakın destanlarımıza hep yoksullukla zenginliğin alt edilmesidir. Yeni bir destanı yazmanın vakti gelmedimi. Bunun için yürekli delikanlılar aranıyor. Bilgisayar başında birbirimizle tartışmayla değil. az laf çok iş diyorum yani. işte bu bizim İstanbul'u fetetmemizi sağlar. Yoksa biz hala devam ederiz "Adam çekmiş be" demeye.

doğru diyorsun.artık elin amerikası yapmış demeyelim biz yapalım.ama yapmak için de babayiğit canını kanını feda edebilecek filme inanan ve güvenen bir yapımcı bulmak lazım tak diye 40-50 milyon dolar verebilecek. 😉

saygılar...

 
Gönderildi : 14/06/2006 8:00 am
(@omega_works)
Gönderi: 1503
 

Yarın Mustafa Akkad'a vefa gecesi

Çağrı ve Ömer Muhtar filmleriyle beyaz perdenin İslami destanlarını yazan ünlü yönetmen Mustafa Akkad yarın şanına yakışır bir etkinlikle anılmaya hazırlanıyor.

Türkiyeli sinemaseverlerden ‘Akkad’a vefa’ gecesi olarak nitelenen etkinlik dünya medyasının da ilgisini çektiği için katılımın yoğun olması bekleniyor..

9 Kasım 2005 tarihinde Ürdün’ün başkenti Amman’da uğradığı bombalı bir saldırı sonucunda hayatını kaybeden dünyaca ünlü Suriyeli Müslüman yönetmen Mustafa Akkad, önümüzdeki pazar akşamı şehadetinin ikinci yıldönümü vesilesiyle, kendisinin destansı yapıtlarını izleyerek büyümüş Türk sinemaseverlerinin düzenlediği bir “vefa organizasyonu” kapsamında törenle anılacak.

İKİ TELEVİZYON NAKLEN YAYINLAYACAK

Sinema yazarları, kısa film yönetmenleri ve sinemaseverlerden oluşan bir grubun ortak çabalarıyla düzenlenen “Anma Gecesi”nde, Akkad’ın sanatçı kişiliği ve geride bıraktığı kültürel miras üzerine yapılacak konuşmaların yanı sıra, ünlü yönetmenin hayatını anlatan bir de belgesel film sunulacak.

Öte yandan, 25 Kasım 2007 Pazar akşamı 18.00-22.00 saatleri arasında Bakırköy-Yenimahalle Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan “Anma Gecesi”ne iki ulusal televizyon kanalı da tam destek vererek, töreni başından sonuna dek naklen yayınlayacaklarını açıkladılar.

Törenin, Akkad’ın, hayatın her alanında “yüksek kalite”ye inanan titiz kişiliğine uygun bir biçimde, olabildiğince yüksek standartlarda gerçekleştirilmesi için son iki aydır ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiklerini ve ulaşabildikleri her kapıyı sabırla aşındırdıklarını anlatan Organizasyon Komitesi Başkanı Ali Murat Güven şunları söyledi:

“Hiç bir ticarî amacı bulunmayan bu anma toplantısı, sinemanın küresel propagandadaki stratejik öneminin farkında olan, Mustafa Akkad’ın ‘Çağrı’sıyla, ‘Ömer Muhtar’ıyla büyümüş bir sinemasever topluluğunun ülkemizdeki genç-yaşlı bütün Akkad hayranlarına içten bir armağanıdır. O yüzden de organizasyonu ta en başından beri herhangi bir kişi, kurum ya da topluluk adına sahiplenmedik; ‘düzenleyen’ sözcüğünün geçtiği pek çok yere ‘Türkiyeli sinemaseverler’ ibaresini koyduk” şeklinde konuştu.

Taliban örgütü eylemcilerinin düzenlediği bombalı bir saldırıda vefat eden Akkad için düzenledikleri bu toplantının -Akkad’ın filmlerini son 30 yıldır döndüre döndüre gösteren- İslâm ülkelerinde bir “ilk” olduğunu da hatırlatan Güven, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Mütedeyyin câmianın genç kuşakları, inancımızda son derece özel bir anlamı olan ‘vefa’ sözcüğünü nicedir unuttular. Oysa, vefa olmayan bir yerde sağlıklı bir inanç da olmaz. ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözünü kendimize yeniden kılavuz edinip, bizleri biçimlendiren bütün özel insanları sevgiyle, rahmetle ve saygıyla anmayı bileceğiz. İnanmış insanlar olarak hepimiz, yeni-liberalist dalganın topluma hoyratça pompaladığı bu hastalıklı bakış açısından tez zamanda kurtulup, vefa sözcüğünün aslî anlamını yeniden hatırlamak, çevremizdekilere sık sık hatırlatmak ve insanı insan yapan bu ulvi değeri ulusal kültürümüz içinde en üst düzeyde yaşatmakla yükümlüyüz.

Mustafa Akkad da pek çok dönemi çilelerle dolu olan yarım asırlık Hollywood serüveninde, Müslümanların gitgide bozulan küresel imajını düzeltmek, İslâm’ı yeryüzündeki diğer insan topluluklarına dosdoğru bir biçimde aktarabilmek için bütün samimiyetiyle çırpınmış bir dâvâ adamıydı. Yalnızca iki filmle, kitleler üzerinde yüzlerce, binlerce sıradan filmin ya da kitabın yapabileceğinden çok daha güçlü bir etki bırakmayı başardı. Hem saygı uyandıran kişiliği, hem de bizlere yâdigar kalan o destansı filmleri ve tamamlayamadığı projeleri nedeniyle, hepimizin ona tartışılmaz bir vefa borcu var. İşte, biz de bu anma töreni vesilesiyle ona olan borcumuzun en azından bir dirhemini geri ödemeye çalışacağız. İslam dünyasının yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük yönetmen olan rahmetli Akkad kendisi için ellerimizi açıp hep birlikte okuyacağımız bir Fatiha’ya elbette ki fazlasıyla lâyıktır.”

Sinema sayfalarının sevilen yazarları Akkad için birarada

Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Dr. Halid Raad’ın da önceki gün yaptığı yazılı bir açıklamayla, “İki komşu millet arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarını daha da pekiştirecek olan bu anlamlı jestten çok büyük bir mutluluk duyduğunu” belirttiği “Anma Gecesi”ne bu ülkenin Ankara ve İstanbul’daki diplomatik misyonundan çok sayıda konuk katılacak. Törenin açış konuşmasının, etkinliğe Büyükelçi Raad adına tam yetkili olarak geleceği açıklanan olan Suriye Kültür Ataşesi ve yazar Velid Hasan Rıdvan tarafından yapılması bekleniyor. Rıdvan’ın konuşmasının ardından ise beyazperdede “Biz, onu ve filmlerini çok sevmiştik” adlı bir belgesel film gösterilecek. Yeni Şafak gazetesi sinema yazarı Ali Murat Güven tarafından hazırlanan ve dublaj sanatçısı Cahit Şaher tarafından seslendirilen bu belgeselde, Akkad’ın hayatının pek çok sinemasever tarafından hiç bilinmeyen, son derece ilginç ayrıntılarına yer veriliyor.

ÜNLÜLER MUSTAFA AKKAD'I ANLATACAK

Bu arada, Organizasyon Komitesi, “Anma Töreni”ne konuşmacı olarak katılması kesinleşen bazı gazeteci, sinemacı ve yazarların isimlerini de açıkladı. Verilen bilgiye göre, törende Nihal Bengisu Karaca (Zaman Gazetesi Yazarı), Hakan Albayrak (Yeni Şafak Gazetesi Yazarı), Hüsnü Mahli (Akşam Gazetesi Yazarı), Sefer Turan (Kanal 7 Dış Haberler Müdürü, Gazeteci-Yazar) Mahmut Nedim Hazar (Zaman Gazetesi Yazarı-Senarist), İhsan Kabil (Sinema Yazarı, İBB Kültür A.Ş. Sinema Birimi Sorumlusu), Prof. Dr. Sami Şekeroğlu (Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi Direktörü) ve Muhammed Erkam Bülbül (Kısa Film Yönetmeni) sırayla söz alarak, Akkad’ın mücadeleci kişiliği ve sineması üzerine görüşlerini konuklarla paylaşacaklar. Konuşmacılardan yazar Hakan Albayrak’ın tören tarihinde bir konferans için Viyana’da, Prof. Dr. Sami Şekeroğlu’nun da bir ödül töreni vesilesiyle Erzurum’da bulunması nedeniyle, her iki konuşmacının etkinliğe “video konferans” yöntemiyle katılacağı açıklandı.

İki ulusal kanaldan dostane işbirliği

İstanbul’un en yeni toplantı salonlarından biri olan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenecek “Mustafa Akkad’ı Anma Gecesi”, salonda bulunan konukların yanısıra, Türkiye içinde ve dışında yaşayan Akkad hayranlarının da bu vefa gösterisine katılımlarını sağlamak için Hilâl TV ve TV Net kanallarının ortak yayınıyla canlı olarak ekrana gelecek.

Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Hilâl TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Sarıhan ve TV Net Genel Yayın Yönetmeni Şenol Kazancı, ismi Türkiye’deki milyonlarca sinemasever için gelmiş geçmiş diğer pek çok yönetmenden daha farklı anlamlar ifade eden Mustafa Akkad’ın aziz hatırasına, iki yayın kuruluşunun tam bir dostluk ortamı içinde tarihî bir işbirliğine gittiklerini vurguladılar. Sarıhan ve Kazancı, her iki kanalın ekip ve ekipmanlarından oluşan ortak bir teknik kadro eliyle gerçekleştirilecek canlı yayının, aynı anda hem Hilâl TV hem de TV Net’de izleyicilerle buluşacağını belirtti.

Girişin serbest olduğu “Anma Gecesi”ne, toplam 500 koltuk kapasiteli salonun elverdiği ölçüde konuk kabul edilecek. Gecenin sunuculuğunu da üstlenen Ali Murat Güven, Cem Karaca Kültür Merkezi’nin koltuk kapasitesini ancak belli ölçüde aşabileceklerini, izdihama yol açmamak için makûl bir sayıdan sonraki konukları televizyon yayınlarına yönlendireceklerini açıkladı.

“Şehadetinin İkinci Yıldönümünde Akkad’ı Anma Gecesi” etkinliği, Albayrak Holding, Yeni Şafak Gazetesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Asyanur Copy Center, Ajans Media Class, Nükte Ajans, Aztek Film Yapım ve Reklâmcılık, Merhaba Pastaneleri, Mehmet Emin Öztürk Grafik Tasarım Atelyesi ile diğer bazı Akkad hayranı kişi ve kuruluşların maddî ve manevî destekleri sayesinde gerçekleştiriliyor.

Organizasyon Komitesi Başkanı Güven, toplam maliyeti 60.000 YTL dolayında olan bu etkinliğin 1.000 ilâ 5.000 YTL tutarındaki kimi tâlî masraflarını karşılamaları için başvurduğu İstanbul’daki beş büyük ilçe belediyesinin, kendilerine iletilen destek taleplerini “Hiç bütçemiz yok” diyerek reddettiklerini belirtti.

Haber7

Tek noktaları sevmedim hiç... Benim için sadece üç nokta vardır... Çünkü tek nokta son'u, Üç nokta sonsuzluğu anlatır...

 
Gönderildi : 24/11/2007 11:58 pm
Paylaş: