Time (Shi Gan) - Kim Ki-duk

8/10

O kadar Hollywood filminden sonra o kadar doğal geldi ki bu film. Filmdeki mecazlar, gerek kadrajlarla gereks olaylarla anlatımlar gerçekten on numara. Filmin konusu da bir o kadar ilginç. Kimlikler üzerine bir sorgulama gibi bir cümleyle özetlenebilir sanırım. Filmin doğallığı gerçekten son noktada bence. İzlemeye değer...

http://www.imdb.com/title/tt0497986/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Ben bu filmi izlerken 7 kere durdurup, her durdurmada satırlarca not almıştım. ve hepsinde de boğazım düğümlenmişti. Film öyle şeyler sorgulatıyor ki insan düşünmekten korkuyor. Kesinlikle izlenmeli ve anlatmaya çalıştığı şey derin bir şekilde sorgulanmalı.

Zaman yolcusunun karısı
6/10

Ne tam bilim kurgu ne tam drama. Arada kalmış. Bilim kurgu öğelerin havada kalması dramanın da içine tam girememeye çok açıyor. Yine de farklı bir film denebilir.

http://www.imdb.com/title/tt0452694/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Disrrict 9'u izledim. 7,5/10. Gayet iyi bir film. Senaryosu biraz daha dolu ve ayrıntılı olsaymış başyapıta yaklaşırmış. Çünkü bilimkurgu sineması için yepyeni bir görsel dokuya sahip. Ama altını dolduramamış.

Hemen arkasından da Büyü'yü izledim. Haklısınız, yapılacak iş değil, Ferrari'den inip eşeğe binmek gibi diyeceğim ama daha teknik bir yorum yapayım:

OLAMAZ BÖYLE KÖTÜ BİR FİLM!

Bahsediliyordu zaten çok kötü diye. Hani bir de "lanetli film" tanıtım kampanyası ile rezaletin daniskasına bulaşmıştı, deneme gösteriminda yangın mangın olayları olmuştu. Allahım.... nedir bu yaa? İzlediğim en kötü filmlerden biri oldu kesinlikle. Dabbe'yi tahtından indirdi sanırım çünkü Dabbe'de ürktüğüm bir iki an vardı en azından. Sinema adına ne varsa katleden bir film. Kamera böyle kötü kullanılamaz. Bu kadar kötü yazılmış bir senaryo metni olamaz. Offf yani. Orhan Oğuz yılların sinemacısı. Babamız yaşında adam, çoğumuzun yaşı kadar sinemaya emek vermiş bir yönetmen. Nasıl böyle kötü yönetmenlik sunar, nasıl böyle bir işe imza atar anlamak olanaksız. Yemin ediyorum, hayatımda gördüğüm en kötü yönetmenliklerden biri bu. Oyunculuklar da dökülüyor çoğu anda ama buradaki bazı oyuncuların başka projelerde en azından yeterince iyi performans sundukları da kesin. Demek ki Orhan Oğuz'un oyuncu yönetimi de kötü. Kamerayı yöneteme, senaryoyu seçmeyi/yazmayı/düzenlemeyi becereme, oyuncuyu yöneteme.... Yapılan işin adı hala yönetmenlik mi?

Ve beni düşündüren birşey de şu ki: BU ve benzeri yapımların sahiplerine herhangi birimiz ulaşmaya çalışsak, proje götürmeye çalışsak ya da setlerinde çaycı olsak gördüğümüz bir hatayı hatta saçmalığı söyleyecek olsak açık ve net kimse bizi takılacak uzvuna takmaz. Ama hiç tanımadığım birçok ff üyesine kefilim ki, bu senaryoyu daha iyi yönetecek adamlar burada var. Daha iyi bir senaryoyu yazacak adamlar da var. Bir profesyonelin elinden böyle bir işin çıkması inanılır gibi değil. Gerçekten öyle şaşkınım ki (çok sayıda kötü film de izemiş biriyimdir, tecrübem yok değil yani) bunu kelimelere dökmem zor. Açık ve net, gönül rahatlığıyla: 1/10.

Orhan Oğuz'un "Dönersen Islık Çal" isimli filmini bilir misin? Dönemine göre fena sayılmayan nitelikte bir filmdi. Bir programa telefonla bağlanıp şöyle demişti: "daha öncede filmler çektim, kimse izlemedi, Büyü'yü çektim iki milyon izlendi". Şimdi de Arka Sokaklar denen ucube şeyi çekiyor zaten. Demek ki zamanın da bir şeyler yapmayı istemiş ama yapamamış, yenilmiş. Bu duruma nasıl bakmak gerekiyor bazen kestiremiyorum. Fakat yenilmeyenler var, vazgeçmeyenler ve sonunda da başaranlar var. O bu yolu seçmiş. Anlayabilir miyiz bilmiyorum...

Orhan Oğuz'un "Dönersen Islık Çal" isimli filmini bilir misin? Dönemine göre fena sayılmayan nitelikte bir filmdi. Bir programa telefonla bağlanıp şöyle demişti: "daha öncede filmler çektim, kimse izlemedi, Büyü'yü çektim iki milyon izlendi". Şimdi de Arka Sokaklar denen ucube şeyi çekiyor zaten. Demek ki zamanın da bir şeyler yapmayı istemiş ama yapamamış, yenilmiş. Bu duruma nasıl bakmak gerekiyor bazen kestiremiyorum. Fakat yenilmeyenler var, vazgeçmeyenler ve sonunda da başaranlar var. O bu yolu seçmiş. Anlayabilir miyiz bilmiyorum...

Amaç kendi filmini izletmek mi? Yoksa iyi film yapıp onu izletmek mi?

"daha öncede filmler çektim, kimse izlemedi, Büyü'yü çektim iki milyon izlendi"

Ciddi psikolojik sorunlar içeren bir cevap bu. Orhan Oğuz yazan kötü bir filmin onu mutlu etmesi, toplumdan alınmış bir hınç gibi geliyor bana. Siz buna layıksınız gibi bir demeç olmuş. Yazık.

Vavien 8/10

iki puan kırdım evet ama lafı bile olmaz. Böyle filmlere ihtiyacımız var. Engin Günaydın beni çok yanılttı. İmkanı olan herkes gitsin, bu film batmasın. Çok güzeldi.

Orhan Oğuz'un "Dönersen Islık Çal" isimli filmini bilir misin? Dönemine göre fena sayılmayan nitelikte bir filmdi. Bir programa telefonla bağlanıp şöyle demişti: "daha öncede filmler çektim, kimse izlemedi, Büyü'yü çektim iki milyon izlendi". Şimdi de Arka Sokaklar denen ucube şeyi çekiyor zaten. Demek ki zamanın da bir şeyler yapmayı istemiş ama yapamamış, yenilmiş. Bu duruma nasıl bakmak gerekiyor bazen kestiremiyorum. Fakat yenilmeyenler var, vazgeçmeyenler ve sonunda da başaranlar var. O bu yolu seçmiş. Anlayabilir miyiz bilmiyorum...

Amaç kendi filmini izletmek mi? Yoksa iyi film yapıp onu izletmek mi?

"daha öncede filmler çektim, kimse izlemedi, Büyü'yü çektim iki milyon izlendi"

Ciddi psikolojik sorunlar içeren bir cevap bu. Orhan Oğuz yazan kötü bir filmin onu mutlu etmesi, toplumdan alınmış bir hınç gibi geliyor bana. Siz buna layıksınız gibi bir demeç olmuş. Yazık.

Payi'ye katılıyorum ki çok üzücü bir demeç olmuş. 2 milyondan fazla kişinin izlediği birsürü gayet iyi yerli film var. Sanki "Türk insanı sinemadan anlamaz, öküzdür, kötü yapacaksın ki izlensin" gibi bir kasıt var, çok yazık gerçekten. Ben Orhan Oğuz'a "filminiz çok çok kötü" desem bana bu cevabı verse "Eşkıya'da mı çok kötü yönetilmişti?" derim. Ardından 10 tane daha film sayarım. Büyü proje olarak beni heveslendiren bir işti, ne yalan söyleyeyim. İyi şeyler vaat eden bir filmdi. Gayet iyi tanıdığımız bir alttürün ve klişe bir hikayenin bizim memlekete adaptesiydi. Sanat eseri beklemiyorduk, bu şart değil zaten ama en azından izlemesi keyifli bir iş olabilirdi.

Orhan Oğuz sektöre yenilmiş olabilir, bu durum, o insanı değersiz kılmaz. Türkiyenin en iyi müzisyenlerinden Özkan Uğur salak dizilerde oynuyor yıllardır. Ama kalkıp "ben 30 sene müzik yaptım, tek diziden kazandığıım parayı kazanmadım" demiyor. Ama hem 2,5 milyon izlenme edinip sinema adına iyi zanaat sunmak mümkündür. Acı olan çok kötü yönetmenliği, böyle bir gerekçenin ardına gizlemeyi denemektir. İsterse 20 katrilyon kazansın, Orhan Oğuz'un Büyü'deki işçiliği ve bunu sebepli bir yaklaşım gibi görmesi olayı bitirmiştir. Yazık, çok yazık.

Sayabilir misin bana o 10 filmi (2 milyon gişe yapmış da olacak) Görkem lütfen.

Yazık olabilir de sorunlu olduğunu iddia etmek saçma.

garden state
çok naif bir film olmasına rağmen sanırım en sevdiğim 3-4 filmden biri
keşke zach braff yeni filmler çekse.

Sayabilir misin bana o 10 filmi (2 milyon gişe yapmış da olacak) Görkem lütfen.

Yazık olabilir de sorunlu olduğunu iddia etmek saçma.

Hayır, sorunlu olduğunu iddia etmek hiç de saçma değil. Ve gördüm ki Dud, sana cevap verebilmek için (o 10 rakamını çok da özenerek söylememiştim) küçük bir araştırma yaptım, 10'dan fazla bile film sayılabilir. Ki zaten benim izlediğim en kötü filmlerden biri olduğu için 2 milyon sınırını aşmış tahminen her film iyidir Büyü'den bana göre ama izlemediklerime yorum yapmayayım. VErdiğim 10 rakamını "daha iyi" olarak yazmışım. Ben sana "daha iyi yönetilmiş" 10 film bile sayayım hemen, çünkü Büyü'nün olabilecek hemen herşeyi kötü:
Gora, Arog, Babam ve Oğlum, Vizontele, Issız Adam, Organize İşler, Eşkıya, Kahpe Bizans, Güneşi Gördüm, Nefes.... Tam 10 film. Zorlanmadan 10 film bulunca devam etmedim. Ama örneğin Gönül Yarası 2 milyonu geçti mi bilmiyorum, bu rakamı geçmiş başka filmler de vardır mutlaka.

Bu filmlerin hepsi iyi filmler olmayabilir (Bana göre zaten iyi film olmayanlar çoğunlukta) ama hiçbiri "çok kötü yönetilmiş" filmler değildir. Ve Büyü ile karşılaştırıldığında yapım kaliteleri, oyunculukları, kurguları, set ve yapım tasarımları kat kat üstündür.

http://boxofficeturkiye.com/film/2004193/Buyu.htm?filmop=hafta " onclick="window.open(this.href);return false;

Kasıt iyi yönetilmekse 100 tane de sayabilirsin tabii, ama hem düzgün bir film olup hem de en azından 1 milyon sayısına ulaşan filmler 10u ya anca bulur, ya da çok az geçer.

Ama bak Dabbe, Büyü, Reco vs. Bunlar hayvan gibi para getiren filmler ve insanların para kazanmak için kolay yolu seçmelerinde sorunlu bir taraf göremiyorum ben. Halklar hakedildikleri şekilde yönetilirse, hak ettikleri yapımları da izlerle ve buna sorunlu demek hatalıdır. Başka türlü de açıklanır ama onlara girmeyeceğim.

Bunlar hayvan gibi para getiren filmler ve insanların para kazanmak için kolay yolu seçmelerinde sorunlu bir taraf göremiyorum ben. Halklar hakedildikleri şekilde yönetilirse, hak ettikleri yapımları da izlerle ve buna sorunlu demek hatalıdır. Başka türlü de açıklanır ama onlara girmeyeceğim.

Bunun adı hırsızlık oluyor işte. Artık duygu hırsızlığımı dersin ne dersen de ama hırsızlık. Elinde imkan olan herkes halkı sömürmeye çalışırsa sen hepsine olur mu diyeceksin? Ben kendimi bildim bileli politikacılar anasını .ikiyor ülkenin. O zaman onlar da yesin. Ne yapalım. Halk bunu hak ediyor. Kimse bana gelip devrimden, yenilikten söz etmesin o zaman. Böyle gider bu.

Bu filme kötü diyebilirsiniz ama yapana hırsız demek abartıdan da öte olur. Adam filmini yapmış, sinemaya giden izlemiş. Gidenler iyi anlatmışlar ki sonradan da bir sürü insan gitmiş, film iş yapmış. Kimseyi filme zorla da götürmemişler ve film batabilirmiş de demek ki. E hal böyle iken hırsızlık olmaz bu, ticaret olur. Kötü bir malı iyi pazarlarlar ve satabilirler. Kanmayacaksın, kanıyorsan eğer benim paramı çaldınız ulen diyemezsin ki adama. Senin filmin sinemada yayınlanınca da aynı şeyler başına gelecek. İlla ki beğenmeyenler, çok kötü film diyenler çıkacak. Paralarını mı çalmış oluyorsun şimdi, hayır. Kendi rızasıyla gelmiş beğenmemiş, o kadar. Ha adam kötü sinemacı ve film çekiyor ise yapacak bir şey yok, kimseyi kısıtlayamazsın ki. Elinden kamerasını mı alalım. Ya da filmler belgeyle, ehliyetle mi çekilsin. O zaman nerede kalacak bağımsız sinema, çözümü yok.

Ha bir de bahsettiğin duygu hırsızlığı var, ama doğrusu duygu istismarı olabilir. Öyle ise eğer hangi filmleri o kapsama alacağız hangilerini çıkartacağız o da çok zor iş.