Kiliseden bozma sinemaya gidince Hacı'mı oldum 😛
Aslına bakarsan çok keyif, sefa durumunda değilim. Geleli 4 ay oldu, henüz bir iş bulamadım. Erken emeklilik bu olsa gerek 😀
Yinede vakit buldukça geziyorum tabi, mesela bu gün iş bulma ajanslarını gezeceğim:)
Ken Loach'ı severim, Eric Cantona'yı daha da çok severim. Film bana çok eğlenceli geldi, Loach'ın anlattığı basit İngiliz işçi sınıfı hikayelerinden biri daha ama bu kez içinde Cantona var. Benim gibi İngiltere'den gelen ilk kankasına 7 numara Eric the King forması sipariş eden biri olmasanız bile keyifli seyirliktir. Filmin adındaki looKing kelimesinde bile Cantona'ya olan göndermeyi ve hayranlığı görmek mümkün.
Filmdeki bir gerçek tezahüratın videosu ve sözleri, futbol çok eğlenceli şey.
https://www.youtube.com/watch?v=
We'll drink, a drink, a drink, to Eric the King, the King, the King,
He's the Leader of our football team,
He's the greatest Center Forward,
That the world has ever seen.
Bu da futbol sahalarının gördüğü en büyük karizmanın videosu. 🙂
İyi bilimkurgu. Daha iyi olabilir miymiş, evet. Ama yine de iyi film. 7.5/10
Yaklaşık 3 yıldır arşivimde duran, iki kez izlemeye niyetlenip başaramadığım Kubrick'in Barry Lyndon'ını izledim sonunda.
Hayatımda gördüğüm en iyi sanat yönetmenliklerinden biri bu filmde. Hayatımda gördüğüm en iyi kadrajların bazıları burada. Hayatımda gördüğüm en iyi görüntü yönetmenliklerinden biri (özellikle renk kullanımı). Zaten tüm bu dallara oscar almış, bilmiyordum, bakınca gördüm.
Ama film (küfürleri hazırlayın) ancak 5-6/10.
Fİlm inanılmaz derece uzun. Tamamı gereksiz birçok ve gereğinden çok uzun çok fazla sekans var.
Yirmiikitrilyonuncu dakikadaki erken ölüm, otuzsekiztrilyonuncu dakikadaki duello ve kırkyeditrilyonuncu dakikaya denk gelen finaldeki imza hariç duygulandığım, karakterlerin o anki hislerini paylaştığım tek bir an olmadı. Çünkü ustanın istediği bu. Ama ustanın neden bunu istediği hep ama hep bir muamma zaten. Bana göre, ustanın eşsiz sinema dili, eşsiz sinema anlayışı bu hikayeye uygun değil. Bu hikaye, Kubrick'in anlatacağı hikaye değil.
Filmin finaline yakın anlarda bile, baş karakteri iyi tanıdığımı iddia edemem, iddia edeni de tebrik ederim. Eşi, oğlu, yakınındakiler? Hangisini yeterince tanıdık ki? Şöyle şöyle bir durumda nasıl hareket edecekleri ya da neler yapabilecekleri konusunda bir fikrimiz oldu? Kim iyi kim kötü? BU şart değilse bile kim nasıl biri? Hiç öğrenemedim. Zaten duygulandığımı belirttiğim anlar, karakterleri anlamaya bir adım daha yaklaştığımı hissettiğim anlar. Karakterlerin hepsi klişe ama hiçbiri içerisinde bulundukları kişilikleri taşıyan davranışlarda bulunmuyorlar, bulunuyorlarsa da hikayeye hizmet edecek kadar. Gerçekçi, rahat, akıcı, "içlerinden geldiği" gibi değil. Fİlmdeki duygusal patlama anları ancak "eh artık!" denince söz konusu oluyorlar. Başka çare kalmayınca.
Ve bunu inşallah birgün yapacağım. Fİlmde, bir karakteri yakın ya da orta yakın plandan alıp geriye, genel plana açılan zoom kaç tane var acaba, birgün bunu üşenmeyip sayacağım. İki basamaklı olduğuna kesin eminim. Aynı çekim. O kadar fazla ki filmin yarısında sonra birçok çekimde, çekim başladığı anda "al işte, bir tane daha geliyor" demeye başadım ve hemen hepsinde tutturdum. Kubrick kamerayı ne yazık ki çok çok kısır kullanmış. Usta zaten çoğu zaman en doğru tek bir yere koyar kamerayı, biliriz. Ama burada abartılı halde bu tercih.
Ve senaryonun uzunluğu kadar çok ciddi bir "yapaylık" sorunu var. Hİkayeyi özünde biliyoruz, izleyenler bir düşünsün. Baş karakterin yaşadıları, filmin sonunda öyle birini inşa ediyor, tamam. Bir hikaye olarak gerçek bir "sinema malzemesi". Ama filmin başındaki, ortalarındaki birçok sekans hiç olmasa da olur. Ve çok daha kısa olsalar da olur. OLanları bilmek ve etkilerini düşünerek hikayeyi izlemek başka şey, herbir olanı dakikalarca izlemek başka şey. Bu "dakikalarca"ya gerek yok. Ne olduğunu bilmemiz yeterli. Barry'yi soyan herifleri ilk kez o su içerken görmesek de olur. Barry'nin önlerinden geçmesi yeterli.
Ve, karakterin yaşadığı herşeyi en ince ayrıntısına kadar görüyoruz ama dediğim gibi, filmin sonunda hala tam olarak nasıl biri olduğunu bilmiyoruz. Onurlu ya da onursuz, yenik ya da galip, pişman ya da rahat anlamında değil. Yaşadıklarının etkisiyle biçimlenmiş tarafı değil, gen'inde, temelinde naısl biri ki Barry? Ne Kubrick onunla bir duygusal paylaşıma girmemize izin veriyor, ne de herifin yaşadığı ortamlar onun rahat davranmasına izin veriyor? Ortamlar, mekanlar, sosyal ilişkiler disiplinli, Kubrick'te disinlinli. Filmi hazırolda izlemek lazım sanki.
Sevdiği kadına aşık oluyor da neden evlendikten hemen sonra fahişelerle takılıp duruyor? Bekarken bunu yapmıyor da neden evlendikten sonra? KArısı onun için süs olmuş. Neden? İlk anda aşık oldu yahu! Neden olay sırf paraya kaydı? Sonra özür diledi de ne değişti? Neden özür diledi?
Bu hikaye baştan sona çeşitli tercihlerle, sürüklenmeler ve bunların sonuçları ile, yapılanların bedelleri ile ilerleyen bir hikaye. Karaktere bütünleşmedikten ve onun neyi neden yaptığını anlayamadıktan sonra nasıl bir paylaşım söz konusu olabilir?
Büyük bir hayalkırıklığı....
Yanılıyorumdur ben herhalde yaa.... Barry Lyndon iyi bir filmdir yaa! Hata bende olmalı! Offf....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Yanılıyorumdur ben herhalde yaa.... Barry Lyndon iyi bir filmdir yaa! Hata bende olmalı! Offf....
Hata yok ki.
Sana göre bana göre...
Bilgiye, birikime, kültüre, hayata, çevreye, algıya göre...
Fazla düşünmemek lazım bence üzerinde.
İyidir kötüdür. Konuşulur, sonuç genelde pek değişmez.
Önemli olan konuşmadır ama.
Pazar - Bir Ticaret Masalı - Ben Hopkins
İyi gibiydi ama bir Türk filmi gibi izleyemedim bir türlü. Altın Portakal'da nasıl Türk filmi kategorisinde ödül aldı anlamadım. İzlenmesi gerekli diye düşünüyorum.
Fazla düşünmemek lazım bence üzerinde.
Önemli olan konuşmadır ama.
Ben ikisini bir arada beceremiyorum. 🙂
Düşünmemek, önemsememek demek. Önemsemeyecek olsak da uğraşmayız, edinmeyiz, izlemeyiz be KEzzAP.
E önemsediğimiz şeyi de paylaşmak içn burada değil miyiz?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Wolverin Başlangıç ve Yıllardır aklımda olp bir tülür izleyemediğim Arnie'nin Son Muhteşem Kahraman'ını izledim.
Volverin gayet sıradandı. Vasat bir aksiyon işte. Pişman olmadım ama bittiğinde saate bakıp sıradaki cd'ye uzandım hemen. 5-5,5/10
Son Muhteşem Kahraman ise çok bomba bir filmmiş. Duymuştum zaten ününü falan. Göndermelerden, taşlamalardan, laf sokmalardan, klişelerle hem dalga geçip hem kullanmalardan geçilmiyor. Gerçekten oldukça eğenceli bir iş. 7/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
İyi bilimkurgu. Daha iyi olabilir miymiş, evet. Ama yine de iyi film. 7.5/10
sonu biraz fenaydı. ama "ego" hadisesinin dibinden girmişler elemanlar.
Toker, oraya gelene kadar Ay'da öyle bir enerji üretecek ortam yok zaten. He ilerde olur belki dedik ona. Senin dediğine de ilerde ucuzlar belki diyelim.
Sickman çok bilir Ay'ı. Su olduğunu da biliyordun sen kesin.
Ben de birebir aynı noktaya takıldığımdan bayağı soğumuştum filmden. Beklenti kötü bir şey.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Hiç düşünmemiştim Ay'da su olabileceğini. Fakat Ay'da bile önemli miktarda su varsa biz Mars'a kesin yerleşeceğiz bu o demek.
Bence bu filmin de önce iç hikayesini yazdılar sonrasında arka plana Ay'ı koydular. Öyle gibi geldi bana izlerken.
Ay'ı da tecrit için seçmişlerdir. Güzel filmdi ama işte benim beklediğim "o" film değildi.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Inglorious Basterds
4/10
Çok karmaşık bir film. Çok komik, çok dehşet yerleri de var çok sıkıcı, çok gerilimsiz yerleri de. Aslında Tarantino bu filmde biraz şunu demeye çalışmış bence; vahşet olmadan da sizi gerebilirim. Bazı yerlerde de yapabilmiş ama genelde değil. Zaten tam olarak vahşetten de vazgeçememiş. Brad Pitt'i ise son derece komik buldum. Hele İtalyanca konuşma (!) sahneleri gerçekten komikti.
Filmin sanırım bir ilk olan yönü; şu ana kadar hep yahudileri zavallı durumda görürken, bunda birçok naziyi de o durumda görüyoruz. Ama Tarantino'nun tükendiği konusunda bir delil daha teşkil ediyor bu film bence. Toplam puanını düşük veriyorum. Görüntü yönetimi olarak vasatın üstüne çıktığı yerler var, mesela kızın sinemanın yuvarlak penceresine yaslanmış halini unutmam heralde hiç. Gerçekten müthiş estetikti. Ama genelde yine vasattı bence...
- baço
Tarantino'nun son filmi de, son birkaç filmi gibi üzerine fikir birliğine varılamayan bir iş oldu. İlginç herif yaa. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;