Yok lan. Benim izlediğim 70 yapımı antichrist'miş 😀 açıklayamam.
Ha bir de dönüp bana buldum tekrar izliyorum dedin.. Yani anlayabiliyorum aslında karıştırmanı da sabah da mı anlayamadın? Garip adam..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
John Frankenheimer'den Seconds'ı yeniden izledim, bu 4. izleyişim sanırım.
Her izleyişimde daha da emin oluyorum ki bu film gerçek bir başyapıt.
Başyapıt diye anıldığını duyduğum/gördüğüm ve özenle bulup izlediğim gayet vasat, fena olmayan ya da en iyi ihtimalle iyi sayısız filmle karşılaştırılamayacak kadar üstün bir film. Tematik olarak çok çok ilerici, çok derin anlamlar barındıran, çok cesur, şok edici bir içeriği var. Görsel olarak da gayet özenli olmasına rağmen göz boyamaya çalışmayan, hem kısa öz, hem sakin, ağırbaşlı ama aynı zamanda cüretkar bir film.
Birgün bu filmin yeniden çevrimi yapılacak, yeniden çevrim gayet s.çıp batıracak bu enfes hikayeyi ama en büyük faydası, bu muhteşem öncü filmin yeniden keşfedilmesini sağlamak olacak.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Antichrist-Lars Von Trier
2 saatir kendime şunu soruyorum, "Ne izledim ben ?", bazı açık kalan yerler için bir daha izlemem gerek ama midem pek kuvvetli değil, en son şu yorumu bularak zavallı beynimi rahatlatabildim, "Stalkervari sanatsal testere".
?10
http://www.imdb.com/title/tt0870984/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Nihilprophet nerden buldun, nasıl izledin? Beşiktaş mı?
Arkadaş indirmişti, onda izledik, torrent e düştü sanırsam.
Bu aralar, hayran olduğum filmlere döndüm yine, yeni birşey izlemeye elim gitmiyor.
Mann'in Ali'sini izledim. Daha önce de övmüştüm buralarda zaten.
Olamaz böyle bir film. Gerçekten olamaz. Mann bile tekrar yapayım dese beceremez. Neden? "Muhammed Ali gibi bir şahsiyetin filmini yapacaksınız. Sizce bu filmin senaryosunda neler var olur neler olmaz" sorusu çok zor bir soru.
İşte bu film, senaryosunun içerdikleri bağlamında inanılmaz derecede garip ama cesur, anlaşılmaz ama etkileyici, belgesel ama kurmaca ve tüm bunlar yetmezmiş gibi, "birşeylere vurgu yapma" çabasında da "oha!" derecesinde pornografik ama isabetli tercihlere ulaşabilmiş bir film. Will Smith hala gerzek filmler yapıyor, aslında bu herif çok iyi bir oyuncu. The Pursuit of Happyness'ta çok iyiydi örneğin. Rolü 5 kez ret etmişti, M. Ali kendisi aradı rica etti, anca kabul etti. Oscar töreninde birlikte göründüler.
Neyse, uzatmayayım, izlenecek yabancılara yazacağım bu filmi. Çok keyif aldığım, ara ara mutlaka döndüğüm bir film. Ve Ali Zaire'de sokaklarda koşarken insanlarla kaynaştığı, duvarlardaki resimleri gördüğü ve duygulandığı sekansta ben de her seferinde ağlıyorum ya. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Brüno
"Manyak" bir film. Borat bunun yanında gayet edepli kalır. Her tür cinsel organ görüntüleri ve şakalardan, eşcinsel kültürüne kadar, en olmadık yerlerde en absürd şeyleri yapmasına kadar bu adam gerçek bir deli. Adam gay kıyafetiyle ortadoğuya gitmiş o kadarını söyleyeyim. Bu arada homofobik değilimdir ama bu filmden sonra homofobik olabilirim. Tam bir şok. Şok u olsam gülsem mi karar veremiyorsunuz. O yüzden kaç puan vereceğimi de bilemedim. Tek diyeceğim sakın ailenizle falana izlemeye kalkmayın :))
http://www.imdb.com/title/tt0889583/ " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Sacha baron cohen tam bir deli, filmi izleyemedim daha, eminim yine sapıtmıştır, şu videodan eminem e yaptıklarına bakabilirsiniz 🙂
" onclick="window.open(this.href);return false;
Nefes
4/10
Gittim izledim,
öncelikle film çok kötü onu bir belirteyim,
Yani, konu zaten ortalarında netleşiyor, iki komutanın birbirleriyle olan kavgası&savaşı konu olarak alınmış. Diğerleri etrafına serpiştirilmiş.
Birbirleriyle olan kavga (biraz spoiler içerecek bundan sonrası )
asker komutanın, PKK'lı bir kadını vurarak yaralayıp arkasından sorgu sırasında, PKK'lı komutanı kışkırtması üzerine biraz PKK'lı komutanın intikamı olarak değişiyor.
Bir kere burası saçma, yani bir örgütün kaybettiği bir militanı için intikam savaşı vermesi gibi birşey var burada .
İkincisi, o PKK'lı komutanla, asker komutan arasındaki dialoglar çok basit ve itici biçimde hazırlanmış .
"Yoksulduk dağa çıktık" gibi tabirleride aralarda sırıtıyordu, "her yoksul dağa mı çıkıyor" edebiyatı zaten eksilmiyordu hiç.
Filmi kurtarmak için, duygu sömürüsü, "şehit anası" edebiyatı zorla sokulmuş filmin içine.
PKK çözümlemesi diyebileceğimiz, PKK nın dağa çıkışlarını kendilerince özetlediği 1-2 dakikalık bölüm ise fena halde kötüydü.
"Ama siz bayrağa bir de ay koydunuz yıldız olsa iyiydi" gibi dialogları duyduğumda "leş film" demeye başlamıştım.
Tahmin ettiğim gibi bir film, türk sinemasına bişey kattığını sanmıyorum :).
Ama, hedef kitle belli, epey sevecektir.
Çekimler fena değildi, efektler vs güzel hazırlanmış. İkinci bölümdeki çatışma sahnelerinde bazı yerler gayet iyiydi. Oyuncularda ünlü insanlar değil konservatuardan seçilmiş insanlarmış, oyunculukları da fena değildi 🙂
ayrıca;
film 35mm olarak çekilmiş.
kamera olarak : Arricam Lite 35mm & Zeiss mercekler kullanılmış.
hasta la victoria siempre
Sonunda Public Enemies'i izledim.
Bir ara "Görkem bu filmi beğenir/beğenmez" gibi bir sohbet yapılmıştı, aramayayım şimdi, gerekli değil ama açık ve net söyleyeyim: Görkem bu filmi beğenmez.
"Sinemada görsellik" diye popomu yırtarım ama "görselliğin hizmet edeceği birşey yoksa ortada yerim ben öyle görselliği" dedim elli kere, yine diyorum dostlar. Yedim ben öyle görselliği.
Michael Mann denince akla birçok şey gelir belki ama "Alışılmış tiplerin sürüklediği hikaye" akla gelecek şeylerden değildir. Mann'in hikayelerinin merkezinde her zaman "karakter"leri vardır. Ve biz o karakterleri tanırız en ince ayrıntıya kadar. Yan karakterler bile ayrıntılı olmasalarda küçük nüanslarla tanıtılır, sunulur. Bu Heat'te de böyledi, Köstebek'te de, Ali'de de, Colleteral'da da hatta iyi bir film olmayan Miami Vice'ta da. Bu filmde filmi başından sonuna kadrajda yer alıp da filmin sonuna kadar suratını doğru dürüst göremediğimiz yardımcı herifler var. Hikayenin merkezindekiler bile filmin sonunda hala yabancı. Bale'in oynadığı herif kim yaa? Baş ajan. Adam mı i.ne mi onurlu mu onursuz mu zengin mi yoksul mu fevri mi sakin mi evli mi bekar mı çoluk çocuğu var mı hayatta önem verdiği şey ne ve özetle: Ben bu adamı seveyim mi sevmeyeyim mi? Ona saygı mı duyayım nefret mi? Nasıl bir insan ki bu adam? 5-6 kez gördüğümüz Emniyet Müdürünü ondan daha iyi tanıyoruz yahu. Yuh!
Coni dep.... Oynuyorsun da kamera kaydetmiyor be abi. "Görselliği abartılı" diyordunuz da "Mann bu, öyle saçmalamalar yapmaz" dedim kendimce ama izlemeden de birşey söylemeyeyim dedim, haklıymışsınız. O dijtal çekimler, karanlık ışıklar, garip renkler. Özenildiği falan belli de bir şeye hizmet etmiyorlar ki. OLan güzellikleri de çekmeyen, kaydetmeyen, sunmayan bir kamera, ışık, renk kullanımı var burada. Öyle durumun içeriğini veren, zor durumu paylaşan kişilerin bakışlarına hapseidlen kamerayı severim ama buradaki durum bambaşka. Görmeyelim diye yapılıyor sanki.
Filmde 2 tane an var, gerisi tamamen keyifsiz ve boş:
2- Fİlmin sonundaki kulağa fısıldanan kelime. Ve alsında bu kelime halmesi çok zekice ama daha iyi kullanılablirdi, o ayrı. Hadi yine güzel sayalım.
Mann'dan ikinci hayalkırıklığı Public Enemies. 4/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Michael Mann'ı ben de severim. Mavi renge olan tutkusunu, ünlü görüntü yönetmeni Dante Spinotti aracılığı ile muhteşem bir şekilde yansıtmıştır. Özellikle "Manhunter" (1986) filminde. Sonradan tekrar çekildi, "Red Dragon" adıyla. Dr. Hannibal ilk bu filmde gözükür. Oynayan da benim çok tuttuğum adamlardan Brian Cox -pek çok filmde yan rollerde görürsünüz-. Filmin müzikleri, özellikle Kitaro'nun yaptıkları çok iyidir. Michael Mann'ın kendine özgü tarzı vardır. Bu da onu ayrıcalıklı yapar. Görüntüler bir tarafa, onun karakterleri genellikle mesleklerinde üst noktalara gelmiş, işin pisliğine bulaşmadan pişmiş ve bezmiş kişilerdir. Kahraman olmaya niyetleri yoktur. Bu genellikle bir zorlamayla olur. "Manhunter"daki FBI Ajanı Will Graham (William L. Petersen) gibi, "The Insider"daki Dr. Jeffrey Wigand (Russell Crowe) gibi, "Collateral"daki taksi şoförü Max (Jamie Foxx) gibi. Buradaki Mark Ruffalo karakterinin başına gelenler düşünüldüğünde, fazlasıyla klasik anlatımın dışına çıkıldığı görülür. Bu da Mann'in cesaretini ve yaratıcılığını gösterir. Kötüler de en az iyiler kadar güçlüdür. Hatta daha da güçlüdür. Saf kötü değildirler. Hepsinin bir sebebi vardır ve karmaşık kişilikleriyle etkileyicidirler. Mesela David Fincher'ın "Seven"ı çekerken, "Manhunter"dan etkilenmediğini söyleyemezsiniz. Ben Michael Mann'ı John Carpenter'a benzetirim. Çok daha iyilerini yapabileceklerini bir şekilde ispatlarlar.
"Manhunter (1986)" Theatrical Trailer
https://www.youtube.com/watch?v=
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Offf.... Amman dostum, Carpenter'la Mann'i aynı cümle içinde görmek bile beni germeye yetti.
Seveni vardır, dikkatli konuşayım ama Carpenter çok kötü bir yönetmendir bana göre. Mann ise çok iyi.
İkisini de seveni alkışlarım, benim göremediğim birşeyler görmüş derim.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Paranormal Activity'i sonunda izledim. Oh be.. Beklediğimize değmiş valla. Gerim gerim gerildik. Ancak klasik Hollywood korkularını sevenler bayağı sıkılacaktır. Tam bir gerilim tadmak isterseniz buyrun ama, diken diken tüylerden acı çektim resmen..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Nefes'le ilgili bir şeyler karaladım. İlgilenenler buraya tıklayarak okuyabilirler.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Okudum ben :=) güzel noktalara değinmişsin,
fakat
Ardından geleceklere iyi bir başlangıç olmuş. Hatalar bolca ama güzellikleri daha de bolca.
Sinemamız için iyi bir adım.
bu adım olsa olsa, çatışma anı gibi aksiyon sahneleri açısından bir adım olur ?
hasta la victoria siempre