Karanlıktakiler - Çağan Irmak 5 / 10
Dur şu adamı olabildiğince olumlu gözlerle izleyeyim dedim.
En fazla bu puanı verebilecek kadar sevdim o da oyunculukların hatrına.
Yok yok bu adamı sevemiyeceğim, bana hiç hitap edemeyecek. Öyle duruyor.
Filmini görmedim ama artık eminin ki sen bu adamı sevemeyeceksin sanırım. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ya izlerken dedim at bütün önyargıları, film başladı, "aaa bak ne güzel gidiyor seveceğim galiba" dedim, bazı beğenmeyeceğim yönlere bile "kabul edebilirim" dedim, ama film ben beğenmeye çalıştıkça bir hal aldı ki "dıloy dıloy" 🙂
Yani şu adam bir kere de kendini sıkmadan bir film yapsın rica edeceğim.
(Mustafa Hakkında Her Şey'i ayrı tutuyorum. Ulak'ı izlemedim.)
Hep böyle kendini kasan bir adam konumunda. Filmlerinde hep bir his "fazlalığı", izleyiciyi yönlendirme çabası seziyorum.
Acıklı bir durum daha acıklı olsun, ne yapsam da izleyiciyi etkilesem... Kafasından böyle düşünceler geçtiğini hissediyorum.
Ha olabilir, yapılabilir, ama ben pek sevmiyorum.
500 Days of Summer'ın ön gösterimine gittim bugün.
Tek kelimeyle muhteşemdi. Bu romantik komedilerde artık her izlediğime en iyisi buydu diyorum, sonra daha iyisi geliyor. When Harry Met Sally'le yarışabilecek kalitede ve güzellikte bir film diyeyim, siz iyiliğini anlayın.. Of Zooey oooooooooooooooofffffffffffff....
Bu arada bilet sponsorum Özgür'ü buradan öperim. Kendi gitmedi bana verdi biletini çok merak ettiğim için filmi (gerçi baskı kurmasam hiç aramayacaktı ya :D). Öperim tekrardan.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Umut - Murat Aslan 10/9
Son zamanlarda izlediğim en etkileyici Türk filmiydi. Ayrıca iddia ediyorum ki çoğu insan bu filmi izlerken gözyaşlarını tutamaz. Seda Bakan hariç oyunculuklar gerçekten mükemmel. Uzun zamandır bir film beni bu kadar duygulandırmamıştı. Gerçekten tebrik etmek lazım. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
yapma abi o film 9 alamaz almamalı.
biribiryle bağlanmamış olaylar, başlarda babam ve oğlum özentiliğ, gereksiz yere koyulmuş mafyanın alacak verecek davası ve bir sürü klişe sahneler ile arabeskin dozunun kaçtığı film olmuş.
valla kamerası gzüel , mikrofonu güzel, teknik ekipmanı güzel bir yeşilçam filmi.
hasta la victoria siempre
Devrim Arabaları'nı izledim sonunda, Cemal Gürsel'in on numara bir adammış gibi gösterilmesi haricinde filmi beğendiğimi söyleyebilirim.
Wristcutters: A Love Story
8/10 veriyorum. Hikaye anlatım renkler herşey güzeldi. Sinemaya yeni bişey katmadığı ve başyapıt olamayacağı içün bi de keyfimden 2 puan kırdım. Güzeldi yaa izleyiniz. Eğlencelik olarak gayet iyi
yapma abi o film 9 alamaz almamalı.
biribiryle bağlanmamış olaylar, başlarda babam ve oğlum özentiliğ, gereksiz yere koyulmuş mafyanın alacak verecek davası ve bir sürü klişe sahneler ile arabeskin dozunun kaçtığı film olmuş.
valla kamerası gzüel , mikrofonu güzel, teknik ekipmanı güzel bir yeşilçam filmi.
Dediğin gibi bir Yeşilçam filmi gibi görünebilir. Fakat benim için Yeşilçam çok değerlidir ve Türk sinemasında bugüne gelinmesinde en önemli noktalardan biridir. Ayrıca sende biliyorsunki bizim ülkemizde bu tip filmler tutuluyor. İnsanlar bu şekilde yaşanılması olağan olan durumları düşünmeyi ve kendini o insanların yerine koymayı seviyor. Bunun sonucundada bu tip filmler seviliyor.
Ayrıca ben Babam ve Oğlum'u izlemedim o yüzden o konuda bir yorum yapamıcam. Fakat şunu söyleyebilirim ki bu film bir şekilde her insana birşeyler hissettirebilecek bir film.
Yeşilçam dandik, taklit, ucuz ve kötüdür. Sadece anılarımızı seviyoruz biz Uğur'cum. Sinema anlamında bakarsan belki 50 tane film sayabilirsin binlerce film içinden. O da Yeşilçam değil, Türk sineması yapmaya kasmış abilerin filmleridir..
Evet Özgür abi anılarımızı seviyoruz ama bu bir gelişme değil midir yinede? Yani o sayabileceğimiz o 50 film Yeşilçamla birlikte gelişip daha sonra devam eden film sektörünün ürünü değil midir? Kısacası Yeşilçam Türk sinemasının gelişimi değil midir?
Pandora'nın Kutusu - Yeşim Ustaoğlu
6/10
Çok güzel ve gerçekçi bir akış, iyi oturmuş karakterler, iyi diyaloglar, havada kalan hikaye, anlaşılamayan mesaj...
- baço
Davetsiz
4/10
Sırf sonu için bu 4 puan
Little Ashes - 6/10
http://www.imdb.com/title/tt1104083/ " onclick="window.open(this.href);return false;
1922'de Madrid göreneksel değerlerin, caz, Freud ve yenilikçiliğin tehlikeli etkileri arasında bir meydan okuma savaşı.Salvador Dali, büyük bir sanatçı olma tutkusuyla 18 yaşında üniversiteye girmiştir.Onun utangaçlığının ve şahlanmış göstermeciliğinin garip harmanı, üniversitede sosyal tabakadan iki kişinin dikkatini çekmiştir; Federico García Lorca ve Luis Buñuel.
Film bu üçlünün gençlik dönemlerini, dostluklarını, farklı yönden ilişkilerini ve kendi dallarında bir ressam, bir şair ve bir yönetmen olarak yükselişlerini konu almaktadır.
---
Robert Pattison hayranı hatunların izlediğinde şok geçirecekleri bir film (gay burda ve her tür muamele var yani). Yine de "iki erkek arasındaki aşkın" şu ana kadar anlatıldığı en iyi filmlerden biri olsa gerek. Özellikle bir ay ışığında yüzme sahneleri var ki, biri hatun olsa muhteşem romantik gelecekti 🙂
- baço
Eastwood'tan Gran Torino'yu izledim.
Pek sevmediğim bir herif olan Eastwood yine bildiğimiz Eastwood. Yine silah, yine yumruk, yine kısık gözler, yine maço erkek, yine Amerikan milliyetçisi yaşlı, aksi bir adam. Eastwood yine canlandırmakta hiç zorlanmayacağı bir karakteri/tipi oynuyor.
Walt, çeşitli, gayet kabaca çizilmiş sebep ve kişiler dolayısı ile nefret ettiği uzakdoğulu komşuları ile yakınlaşıyor vs. Yine klişeler, yine sonu başından belli karakter dönüşümü. Yine kaba dramatik yapı.
Ama yine ciddi bir yönetmenlik zanaati gösterisi, yine iyi oyunculuk, yine matematiği kusursuz senaryo, yine özenli teknik işçilik, yine yine yine.
Buraya kadarki haliyle filme 5-6/10 verir geçerdim. Ama bu film, bu notlardan fazlasını hak ediyor. Çünkü;
Karakterler, bu tip bir filmde çizilmesi beklenenden çok daha (iyi, güçlü, özenli falan değil" "sağlam" ve "inandırıcı" çizilmiş. Walt'ın komşularının kızıyla ve oğluyla diyalogları, konuşmaları, yakınlık biçimleri inanılmaz derece hoş ve sevimli. Bu derece zıt karakterleri bir araya getirmek zor değil belki (komşuluk yeter) ama onları inandırıcı bir biçimde yakınlaştırmak ve arkadaş etmek gerçekten zor iş, Waeswood bunu kusursuzca başarmış. Replikler çok çok sağlam, sevimli, komik ve doğal. Yapılan konuşmaları, sohbetleri, takışmaları kısaca ikili tüm diyalogları izlemek gerçekten çok keyifli. Komik bir film olmasa da ben çok eğlendim izlerken gerçekten. Çünkü tipler dediğim gibi çok sağlamlar. Kimse kimseye benzemek, ortak yan bulmak, yakınlaşacak sebep bulmaya için uğraşmıyor. Karakterleri bu kadar sağlam yapan da bu galiba.
Hikayenin vardığı noktayı açık etmeden şöyle birşey söyleyeyim: Bu finalle verilen mesaj, tamamen Waeswood'un kendisi ile, kendi kişiliği ve kariyeri ilgili bir mesaj. Gayet de mantıklı ve anlaşılır. Tatmin edici mi? Herkes böyle düşünmeyebilir ama bana göre öyle.
Özetle film bence 7/10. İyi, izlemesi keyifli, sinematografisi sağlam, içeriği yine tartışmaya açık ama kendi içinde istikrarlı bir film Gran Torino.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;