Forum

En Son İzlediğiniz ...
 

[Sabit] En Son İzlediğiniz Film

2,486 Gönderi
176 Üyeler
0 Reactions
404.2 K Görüntüleme
(@sanitarium)
Gönderi: 0
 

Görkem'cim belki de ben filme girişmeden çok beklentili oldum.J.Depp çok proje seçer, seçicidir,oynuyorsa filmin iyi olma ihtimali hayli yüksektir diye düşündüm.belki de ondan yanıldım.
ama seyrettikten sonra Sergio leone'ninkileri ya dasevdiğin gangster filmleri ile yan yana koy,bir daha hatırla, ben yaptım ve sonucu değiştiemedim.
ne bileyim warren beatty'nin oynadığı filmlere bile tekrar geri döndüm bir türlü bu filmi daha üste çıkaramıyorum.benden de kaynaklanıyor olabilir.

ogni suono diventa realta...

 
Gönderildi : 16/08/2009 1:51 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Public Enemies (Halk Düşmenları) 5/10
seyrettiğim en sıkıcı gangster filmleri listesinin başına yerleştiririm.
karanlık bir atmosfer çizmek isterken tümden sıkıcı bir şey çıkmış ortaya.J.Depp'e de yazık etmişler.
sinematografi adına da çok ahım şahım şeyler bulamadım.
içide gangster hikayesi olan filmi izlemek istiyorm diyenlerin son seçeneği olsun.
1970'lerde çekilen, o zamanın aksiyon anlayışına göre çekilen, Jean Paul Belmondo ve Alain Delon'un oynadığı gangster filmleri çok daha akıcı.
"eh işte" veya "olmasa da olur" bir film benim için.
Bence çok olumlu bir yorum olmuş bu. Bale'ın sırf reklam için sonradan eklenen bomboş ve gereksiz karakterinden, leş gibi gece çekimlerinden, felaket karşılaşma sahnesinden falan hiç bahsetmemişsin. Umut verici bir yazı olmuş ama tahminimce Görkem beğenecektir. Ya da beğenecek bir şeyler bulacaktır :).

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 16/08/2009 2:48 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Zeynep'in Sekiz Günü - Cemal Şan 6.5 / 10

İyi başlayan, iyi devam eden fakat ortasındaki çok önemli bazı sahnelerde görsel anlatımındaki etkiyi kaybeden bir film olmuş.
Dayı ile konuşma sahnesi gerçekten çok kötü mesela. Flash-Tv dizilerinde bile daha iyi bir ışıklandırma var neredeyse. Senaryo anlamında gayet başarılı bulduğum bu film, bahsettiğim yerlerde etkisini çok kaybediyor ve sıkıcılaşıyor.

Oyunculuklara gelince gayet başarılı bulduğumu söylemeliyim. Gerek Fadik Sevin Atasoy'u gerekse, Mustafa Üstündağ'ı.
Mustafa Üstündağ başarılı bir oyuncu olduğunu bana kanıtladı bu filmle kiendisinin "Muro" olduğunu öğrendiğimde küçük çaplı bir şok geçirdim. Çünkü bir oyuncu birbirinden dağlar kadar farklı iki rolde de akıla kazınan bir performans sergiliyorsa bence önemli bir artıdır bu.

Neticede vaktiniz varsa izleyin derim.

 
Gönderildi : 16/08/2009 2:28 pm
(@kaydirakliyilan)
Gönderi: 0
 

Zeynep'in Sekiz Günü - Cemal Şan 6.5 / 10

Fırat Dilberin Sekiz Gününüde izlemelisin, özellikle Nesrin Cevadzadenin performansı için izlenmeli. Çokda güzel hatundur. 🙂

http://www.vimeo.com/firarland
http://www.flickr.com/photos/firarland/

 
Gönderildi : 16/08/2009 3:12 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Rıza - Tayfun Pirselimoğlu 8 / 10

Filmi sevdim. Özellikle görsel olarak fakirliği, İstanbul'un kıyıda köşede kalmış bir otel çerçevesinde çok iyi yansıtan, "bekleme" hissinin de desteğiyle vicdan sorgulamasını gayet basit bir biçimde anlatan bir film olmuş.

Filmde görsel doku olarak Demirkubuz'un Kader öncesi filmlerini hatırladım fakat o filmlerden daha zengin bir sinematografik anlatım olduğunu düşünüyorum.

Fakat birçok kişinin de filmin temposu nedeniyle filmden sıkılacağını düşündüğümü de belirteyim.

http://www.imdb.com/title/tt0969325/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 17/08/2009 2:34 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

İki Çizgi - Selim Evci 6 / 10

Film sonunda ve bazı noktalarda yakaladığı derinliği filmin bütününe yayamamış gözüktü benim için.
Görsel olarak, gayet "düzgün, temiz" bir film , HD'nin de bunda katkısı var elbet -bu bir oranda yapaylık da katıyor haliyle-, bu da karakterlerin izole edilmiş, yapay, "tertemiz" yaşantılarını anlatmak konusunda başarılı fakat dediğim gibi zaman zaman derinleşen ama genelinde yüzeyde kalan bir filmdi bana kalırsa.

Gülçin Santırcıoğlu hem çok güzel, hem de çok iyi oynamış.
Ama erkek oyuncu için (Kaan Keskin) aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

 
Gönderildi : 18/08/2009 3:01 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

To livadi pou dakryzei (Ağlayan Çayır) - Theodoros Angelopoulos 9/10

İki buçuk saatlik bir görsel şölen diyeyim önce.
Neredeyse sahne içinde hiç kesmenin kullanılmadığı, fakat buna rağmen film boyunca hareket halinde bir kameranın gökyüzünde süzülmesinin etkisiyle gösterdiği hayatların içine derinlemesine girebildiği can acıtan müthiş bir film.
Film 1919-1945 arası Yunanistan'ına, savaşa, aileye çok dokunaklı bir bakış atıyor. Film özellikle son bir saatinde hiç ummadığım bir yöne evrilerek beni yüreğimden vurdu. Sanırım daha fazla Angelopoulos izlemeliyim.

Düzeltme: Filmdeki mükemmel müziklere değinmeden geçmemek gerekiyor.

İşte ana tema müziği, filmden müthiş bir karenin eşliğinde:

https://www.youtube.com/watch?v=

 
Gönderildi : 22/08/2009 3:25 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

LAnet olsun yaaa!
Harry Potter'ı hiçbir zaman çok önemsemedim, hiçbir filminden çok fazla şey beklemedim ama sevimli, eğlenceli, özenli olduğunu kabul ve iddia ettim hep. Ara ara uğramak, iki yılda bir "nerede kalmıştık?" demek hoştu yani. Bir sinema filmi olarak çok iyi değil ama iyi, hoş, izlemeye değer şeyler barındıran filmlerdi hemen hepsi. Ama Melez Prens resmen kötü bir film. Hikaye ilerlemiyor, yönetmenlik gayet kısır ve estetik dışı. İşin sevimliliği de kalmamış yani. Üzüldüm valla. Zaten hem vizyona oynayan hem de iyi olabilen az film var, Harry'yi de kaybettik. Ölüm Yadigarları zaten diğerleri ayarında bir roman değişmiş, son film de kötü olacak gibi.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 23/08/2009 5:15 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bence en iyi filmiydi serinin :). Senaryosu kötü olanlardandı ama film olarak en olmuşlarındandı. Kötü tarafı şu ki kitabı okumayanlar için fazla havada bir film, o da dediğim gibi senaryosunun pek iyi olmayışından.

Ama hiçbir zaman kitapları kadar olamaz tabii, kitapların yanında tüm filmler felaket ötesi.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 23/08/2009 6:55 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Big Fish - Tim Burton 8.5 / 10

Charlie'nin Çikolata Fabrikası'yla birlikte izlemediğim bir Tim Burton filmiydi.
Zaten çoğunuz böyle bir şaheseri kaçırmamıştır diye düşünüyorum.
Müthiş bir hayal gücü, kendisine has ince espriler, duygusal sahneler, müthiş bir görsellik.
Makaseller en sevdiğim Burton filmiydi, sanırım artık değişti.

Mükemmel.

http://www.imdb.com/title/tt0319061/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 23/08/2009 11:34 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

Les yeux sans visage/Eyes without a face (1959) 8/10

Plastik cerrahi temalı fransız yapımı korku filmi. Bu çok ilginç bir film. Daha önce izlediğim hiçbir filme benzemiyor diyebilirim. Çok sert sahneleri var ve gerçekten ürpertici olabiliyor.

Ayrıca çok iyi bir yönetmenlik var bana göre diyecektim ki yanılmamışım. Yönetmeni Georges Franju aynı zamanda Cinémathèque Française'nin kurucularındanmış. Sessiz dönem filmlerini çağrıştıran dışavurumcu, sürreal bir üslup ve görsel bir sinema dili var filmin.

ek: bunun dvdsinden adamın bir de belgeseli çıktı paristeki mezbahalarla ilgili. kan gövdeyi götürüyor. 😯

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 24/08/2009 1:54 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Les yeux sans visage/Eyes without a face (1959) 8/10

Plastik cerrahi temalı fransız yapımı korku filmi. Bu çok ilginç bir film. Daha önce izlediğim hiçbir filme benzemiyor diyebilirim. Çok sert sahneleri var ve gerçekten ürpertici olabiliyor.

Ayrıca çok iyi bir yönetmenlik var bana göre diyecektim ki yanılmamışım. Yönetmeni Georges Franju aynı zamanda Cinémathèque Française'nin kurucularındanmış. Sessiz dönem filmlerini çağrıştıran dışavurumcu, sürreal bir üslup ve görsel bir sinema dili var filmin.

Çok ilgimi çekti.

 
Gönderildi : 24/08/2009 2:22 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Yine uzunca bir süredir izlemek istediğim bir filmi nihayet izledim. Woddy Allen'ın Manhattan'ı.
Dürüst olmam gerekirse sinema deyince aklıma Woddy Allen sinemasındaki çok az şey gelir. Bu kadar fazla konuşma, bu kadar fazla kelime, bu kadar fazla sözle anlatım, karakter de değil neredeyse karakterin yaptıkları ve söyledikleri odaklı bir kamera kullanımı ve haliyle sadece konuşulanları, tartışılanları sunan görsellik.

Bu film de aynen bu yapıya uyuyor. Çok fazla konuşma, hep karakter hep karakter, hep sözle anlatım, hep söylem. Ama yine de gerçekten çok çok keyifli, çok çok iyi bir film Manhattan. Sinema denince aklıma en son gelenleri tek başına toplayabilen tek adam bu herif. Kamera tadını çıkarmamıza izin vermiyor da olsa enfes oyunculuklar, sekansların temposu sebebiyle doya doya sunulmuyorsa da enfes replikler, kurgu incelenmesine izin vermiyorsa da şaşırtıcı/düşündürücü durumlar. Dopdolu br film Manhattan. Tek birşey eksikti filmde: Sağlam bir Türkçe dublaj. 🙂 8/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/08/2009 11:37 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Yorumunun yarısına doğru masanın altında kovada her adim ıslak tuttuğum odunu kapıp yanına geliyordum ki, iyi yorumlara geçince uçak biletini iptal ettirdim hemen. Foruma bot yazdırıcam. Vudi babaya laf eden olunca otomatikman banlanıcak ya da Ali.Ünal'a konu devredilip derin lugatül Türk kelamlarına boğulmasına karar verilecek. Ayrıca görseli yok dediğin Manhattan filminin meşhur köprü altı manzara sahnesi çok komedi şovuna (family guy vs.) malzeme olmuş güzellikte, kültlüktedir. Ay lav vudi.

 
Gönderildi : 26/08/2009 1:34 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Yorumunun yarısına doğru masanın altında kovada her adim ıslak tuttuğum odunu kapıp yanına geliyordum ki, iyi yorumlara geçince uçak biletini iptal ettirdim hemen.

Senden böyle bir tepki geleceğini bilmeliydim. 🙂

Görsellik meselesi başka. Woddy'nin görselliği zayıftır demiyorum, Woddy, güçlü görselliğe ihtiyaç duymaz, güçlü görselliğe zemin hazırlayan bir adam değildir diyorum. Zerre politik ve siyasi içeriğe bakmazken gerçek bir Oliver Stone hayranı olmam neyle açıklanabilir?

Manhattan beklediğimden de iyi çıktı. Çok iyi bir film gerçekten. Annie Hall (En iyi filmi budur herhalde diyordum) kadar var hemen hemen. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 26/08/2009 2:48 am
Sayfa 54 / 166
Paylaş: