One happened night kendi kategorisinde baş yapıttır. Günümüzde hala kullanılan tüm romantik komedi tekniklerinin tamamını ilk kez bu filmde uygulamışlardır.
Baco, esas mesele antikacılık değil benim bakışımda. Bir Gecede Oldu, Özgür'ün dediği gibi kendi türünde bir başyapıttır, bunu rahatça görebilirsin. Ama bana göre o türün hiçbir filmi, sinema sanatında ya da sektöründe bir başyapıt olamamıştır ki. Bundan bahsetmiştik bir ara. Bakın, birçoğumuz en iyi filmler listeleri verdik, hangisinde korku filmi var? Yok. Hangisinde römantik komedi var? Yok. Hangisinde Belgesel var? Yine yok. Bazı türler, kökleri çok eskilere dayansa da genelin içerisinde başyapıt çıkaramamış türler. Bunu ayrıca konuşmak lazım belki.
Antikacılık söz konusu değil çünkü o tarihlerden birçok film sayabilirim bana göre gerçek birer başyapıt olan. Ama bu film onlardan biri değil.
Bence kirli çürük ve adi bir baş yapıt 🙂
Bunu izlemedim ama izleyeceğim eyvallah 😉
- baço
Kirli, Çürük ve Adi bir istisnadır. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Kirli Çürük ve Adi komedi filmidir bence. Romantik komediye girer mi ki? bence girmez.
Kirli Çürük ve Adi komedi filmidir bence. Romantik komediye girer mi ki? bence girmez.
Romantik komedi diye birşey olmaz ki aslında, o Hollywood'un gişe icadı. Garip bir kırma.
- baço
Kirli çürük ve adiyi sadece komediye örnek olarak almıştım ben. Romantik komedi ile ilgisi yok kesinlikle.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
the great escape.
enfes. acayip keyif aldım.
network.
şahane. tam benlik.
philedelphia story.
hoş. efsanevi oyuncular.
ashes and diamonds.
ilginç. beklediğimden çok farklı, yer yer mizahi.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
isteyenler için ayrıntılı bilgi veriyorum:
the great escape.
2. dünya savaşı sırasında bir alman esir kampında tutulan ingiliz ve amerikan subaylarının gerçek hikayesinden. süper bir ekip oluşturup çok profesyonelce, bir askeri operasyon titizliğinde bir kaçış planı hazırlıyorlar. çok heyecanlı ve keyifli bir film.
network.
tam benlik derken tam sizlik de olabilir. sonuçta tv dünyasına eleştirel bir bakış burada çoğu kişinin ilgisini çekecektir. zeitgeistte bu filmden bölümler göstermeleri de tesadüf değil çünkü iki film de aynı tema üzerine.
daha önce izleme fırsatı bulamadığım için pişmanım çünkü favorilerimden oldu.
philedelphia story.
tiyatro oyunundan uyarlama ve bir oyun tadında. oyundaki kadın karakter zaten katharine hepburnden esinlenerek yazılmış ve sahnede de onun tarafından oynanmış. sinema uyarlamasında cary grant ve james stewart eşlik ediyor. stewart bu oyunuyla oscar almış. aslında oyununu beğenmediği için nasıl olsa kazanamam diye törene gitmeyecekmiş. sonra telefonla arayıp "bi şey demiyoruz ama gelsen iyi olur ceyms" demişler.:)
ashes and diamonds.
andrzej wajdanın bir filmi. yine ikinci dünya savaşında olay. polonyalı genç bir direnişçinin bir komünist yöneticiyi öldürmesi gerekiyor. bu yanlış adamı öldürüyor ve sonra bir otelde asıl adamla karşılaşıyor. tekrar öldürmek için adamın yanındaki odayı tutuyor ve suikaste hazırlanıyor. ama o sırada otelin barındaki kızla tanışıyolar sevişiyorlar falan. bizim genç direnişçi ilk kez birine bağlılık duymaya başlıyor, hayatının anlamı değişmeye başlıyor. daha önce hiç tatmadığı duygular ve önüne tüm ihtişamıyla açılan yeni, keşfedilmeye hazır bir yol. aşkı ve cinselliği keşfeden gencimiz artık o eski çocuk değildir. öldürmek onun için kolay değildir artık. vazgeçmek, her şeyi bırakıp sevdiğiyle çok uzaklara gitmek ister ama artık çok geçtir.
kahramanımız komünisti vurabilecek mi? bedeli ne olacak bu cinayetin? sevdiği kız onu her şeye rağmen sevebilecek mi? sonunda sevenler kavuşabilecekler mi? aşk mı yoksa vatan mı önce gelecek? hepsinin cevabı bu filmde.
yeterli açıklama olmuştur umarım.:)
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
murmur of the hearth (1971) louis malle
bir ana-oğul aşk hikayesi. 😯 15 yaşındaki laurentin ergenlik deneyimi.
yarı otobiyografik. iyi sinema.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Daha önce izlemiştim ama yenilemek istiyordum. Sideways'i izledim.
Ve artık daha da eminim ki Alexander Payne, mutlaka özleyeceğim nadir birkaç isimden biri. Sideways baştan sona çok sevimli, çok özenli, çok gerçekçi, çok dramatik ve aynı ölçüde komik, kusursuz bir film. Bu tarz filmleri seven biri için başucu kaynağı, vazgeçilmez bir örnek bana göre.
Karakterler enfes, oyunculuklar kusursuz, senaryo resmen iğne oyası. Oscar dahil (senaryo) 100 tane falan ödül almış bir film zaten. Hemen her anında/karesinde ek anlamlar var, dikkatli gözlere daha da keyif verici bir film bu. Görmeyenler mutlaka tecrübe etsin. Ben bu filmi tavsiye başlığına da yazayım bir ara. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
AAAaaa ama Görkem, Sideways'le ilgili bi torba konuşup içinde şarap kelimesi geçirmemek? tcik tcıık.. 🙂
AAAaaa ama Görkem, Sideways'le ilgili bi torba konuşup içinde şarap kelimesi geçirmemek? tcik tcıık.. 🙂
Evet, bu doğru aslında. Şarap... Film belki de sırf şarap üzerinedir. Yıllanacak film Sideways....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Neredeyse ezberlediğim Natural Born Killers'ın yönetmen kurgusunu izledim. Aralarında 4 dakika var. İzlemeyenler bulaşmasın, izleyenler yönetmen kurgusunu illa izlemek istemeyeceklerse buyursunlar. 4 dakikaya neler neler sığmış bakın bakalım:
2- Hapishanede yayın odasından kaçtıklarında yanlarında genç bir kameraman (kameralar bozuldu deyipte Mickey'nin "sana yazık olacak" diye öldürmeye niyetlendiği ama bir video kameranın varlığı ile hayatı kurtulan eleman) ve Gale'in yardımcısı olan kadın da vardı. Kaçışta bir ara ortadan kayboluyorlardı birden. İşte onların öldüğü çekimler var bu kurguda. Gale'in eline silah alıp ilk kez atet ettiği, polislere sıktığı koridor çekimi vardı ya. İşte orada oluyor ve onları polisler öldürüyor. Normal kurguda sadece kadın yardımcıyı yerde görüyorduk, şimdi kurşun yağmuruna tutulduğunu da görüyoruz. Ayrıca çekim odasından kaçarken kendisine yol göstermesini istediği gardiyanın parmaklarını eliyle kıvırıp kırıyor Mickey. Silah kullanamasın diye sanırım.
3- Filmin sonunda grup kaçınca hapishane müdürü ve ekibi mahkumlar tarafından öldürülüyorlardı hatırlayın. Kapı kapanıyordu ve koridorda devasa bir kalabalık geliyordu. BU kurguda mahkumların müdür Dwight'ın başını kestikleri ve bir sopanın ucuna taktıkları görülüyor.
4- Gale'in sağa sola ateş açtığı görülüyordu ilk kurguda ama kimseyi vurduğu görülmüyordu. Burada gayet net görülüyor.
5- Müdür Dwight ve kaçaklar merdivende karşılaşıyorlardı da Mickey müdürün adamını öne çıkarıp "onu öldürürüm" diye tehtit savuruyordu. Müdür de "zaten ölmüş sayılır" diyordu ve ateş ettiriyordu. Ama ateş edildiğini görmüyorduk. BUrada görüyoruz. Müdür, kendi adamını da öldürtüyor orada.
6- Birçok kanlı ve iç kaldırıcı sahne var bu kurguda. Yİne merdivende Mallory Gale'in eline ateş ediyordu ya, burada kamera elin üzerinde oluşan delikten aşağıyı gösteriyor örneğin. İsyanda kısa kısa gösterilen birçok şiddet anı burada uzun. Bir gardiyan çamaşır makinesine sokuluyor ve düğmeye basılıyor. Bir gardiyan (Müdürün en tuttuğu iki adamdan kısa boylu olanı) fırına sokuluyor ve yine düğme. Tüm o isyanda biraz daha fazla şiddet var bu kurguda. BOğaz kesmeler, asmalar vs.
7- Net olarak hatırlamamın olanaksız olduğu çok kısa, saniyelik bazı anlarda var çeşitli önemsiz yerlerde. Ve bazı çekimler 1-2 saniye daha uzun. Giriş sekansında var mesela.
Sanırım bu kadar. HEpsini tek izlemeyle yazdım vallahi. Dedim ya, ezberlediğim film. Ek çekimler ampül gibiydi bana. 🙂
Genel olarak filme çok fazla şey katıldığı söylenemez bu kurguyla. Yani, sadece birşeyler daha açık ve net sadece. Daha iyi ya da daha kötü değil, filmin ritminde de hiç mi hiç düşüş falan yok.
Katil Doğanlar zaten bana göre muhalif bir başyapıtta olması gereken herşeyi içeren hatta başyapıtın tanımına katkı yapan bir film. Hiç şüphesiz, ruhumla verdiğim puan 10/10. Oliver Stone'un en favori yönetmenlerimden biri yapan film. Ve çok çok şükür ki Taratino bu filmi yönetmek için para bulamamış.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ve çok çok şükür ki Taratino bu filmi yönetmek için para bulamamış.
Katılıyorum. Filmi ben e çok severim, çok etkilemiştir beni. Juliette Lewis'i hep böyle aykırı rollerde görüyoruz zaten, kesin kafadan kontak o kız. Yalnız spoiler'da yazdığın 1. madde bence çok önemli. İyi ki çıkartmışlar, kafamı karıştırdı yani...
- baço
Öyle mi gerçekten? Ben o kadar önemli görmedim ya.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
ball of fire (1941)
billy wilder ve charles brackett yazmış. howard hawks yönetmiş. zamanında böyle bir ütopya gerçekleşmiş, evet.
konu tabii ki dahice: 8 bekar bilim adamı 7 yıldır bir ansiklopedi yazmaktadırlar ve s harfine kadar gelirler. takribi 3 seneleri kalmıştır. bu elemanlardan dilbilgisi ve edebiyat uzmanı olanı 7 senedir kapandıkları için güncel argoyu kaybettiklerini ve ansiklopedideki argo bilgilerinin yanlış olduğunu anlar. sokağa çıkıp insanları dinleyerek güncelleme işine başlar ve olaylar gelişir.
şahane olmuş vesselam.