Forum

En Son İzlediğiniz ...
 

[Sabit] En Son İzlediğiniz Film

2,486 Gönderi
176 Üyeler
0 Reactions
404.1 K Görüntüleme
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Kezzap, kötü sinematografiden falan bahsetmiyoruz. İnterlaceli bir görüntünün perdeye yansıtılımasından bahsediyoruz. Mahfeder insanın gözünü kocaman perdede..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/07/2009 12:22 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

interlace'i göremezsin ki, karanlık olur sadece ve geçirgen. İğrenç bişey olur tabi.

- baço

 
Gönderildi : 26/07/2009 12:54 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Uğur Yücel'in filmine gidilmezken, Güneşi Gördüm'e gidilmesi ise bambaşka yerlere varıyor.

Bence de.
Biri popülistken diğeri gerçekçi oluyor benim gözümde.
Haliyle biri bildiğin sömürü yoluyla gişe yaparken diğeri "rahatsız edici" olduğundan izlenmiyor.
(Rahatsız edici olup da izlenebilirsin tabi, o zaman o gerçekten büyük başarıdır.)
Tabi reklam ve isim faktörü de önemli. Hatta çok.

Eylem, dediğin doğrudur. Ama şunu diyorum.
Kaç kişi "bu film izlenmiyor, hiçbir şey görünmüyor, gitmeyin" gibi bir şeyi duyduğu için gitmemiştir bu filme.
Bunu soruyorum.

 
Gönderildi : 26/07/2009 1:29 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Tabii canım, orası bir gerçek. Yani esas sebep o değil, sadece onun da etkisi vardır diyorum. Ben izleyeli yıllar oldu, bir daha izlemek lazım.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/07/2009 2:16 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

The Gray Man

Tuhaf bir seri katil hikayesi. 30-40'lı yıllarda geçiyor. Film boyunca baya sinir oluyorsunuz. Vasattan çok öte değildi bence. 3/10.

http://www.imdb.com/title/tt0478329/ " onclick="window.open(this.href);return false;

- baço

 
Gönderildi : 26/07/2009 5:43 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

All Quiet on the Western Front (1930)

Çok iyi bir filmdi. 1930 yapımı olması beni en çok şaşırtan yanı oldu. Dile kolay anneannemle yaşıt. Hem mesajı hem sinema diliyle gayet modern bir film. 1. dünya savaşı dönemini anlatan çok film yok zaten. Savaş atmosferini yaratmakta çok başarılı.

2. dünya savaşının henüz piyasada olmadığı bir dönemde çekilmiş. İnsanlık hiç akıllanmıyor. Sonradan çekilen savaş karşıtı filmler de bu filmin tekrar çekiminden ibaret sanki. Platoon örneğin (ki bence daha kötü bir film). Kahramanlık hikayelerini dinleyip bi gazla savaşa giden ve orada savaşın gerçek yüzüyle tanışan bir genç teması. Hep aynı hikaye. Ne uğruna savaşıyoruz, ne uğruna ölüyoruz?

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 26/07/2009 7:03 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

Ice Age 3 / Buz Devri 3

Herhalde Türkçe dublajlı izlemeye bayıldığım tek film diyebilirim. Gerçekten gülmekten gözlerimden yaşlar geldi. Önceki bölümler kadar iyi ve matrak. Hele yeni gelen bir gelincik karakteri var ki aman Allah. Yok böyle birşey ya. Adamlar uzmanlaştı bu karakter olayında. Tüm tipler dehşet resmen. 10/10 veriyorum bir animasyon film olarak.

- baço

 
Gönderildi : 28/07/2009 7:17 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Metin Erksan'dan Susuz Yaz'ı izledim. Uzun yıllar önce izlemiştim, çok iyi diye hatırlıyordum zaten.
Ve ne yazık ki kısmi bir hayalkırıklığı içerisindeyim. Duyumlarım hep filmin bir başyapıt olduğu yönündeydi ama bence ne yazık ki durum hiç de öyle değil. Kuşkusuz filmin çok başarılı olduğu taraflar var ama genel olarak vasatla iyi arasında bir film. 6/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 29/07/2009 4:31 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Frank Capra'dan Bir Gecede Oldu'yu izledim. Hoş bir film, sevimli. Ama bahsedildiği gibi de bir başyapıt sayılmaz bence. 6,5/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 31/07/2009 1:51 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Abi ikidir aynı dönemin filmlerine hayal kırıklığı diyorsun:) One happened night kendi kategorisinde baş yapıttır. Günümüzde hala kullanılan tüm romantik komedi tekniklerinin tamamını ilk kez bu filmde uygulamışlardır. Hala daaynı şeyleri izliyoruz. Neye göre hayal kırıklığı dedin mesela Görkem hocam. Aynı türden bi cameroun diaz filmi izlemiş olsan eh vasattı dersin şu anda.Düşün yani 70 sene geçmiş aradan ve hala günümüz romantik komedisine eş değer bir senaryoya sahip bir film. Romantik komedici anılmak istemem ama o filmi ben izlediğimde böyle düşünmüştüm.Su gibi akmıştı film. Hatta izlediğimde üzüldüğüm bir şey daha var o da bir Ayhan Işık hayranı olarak hayal kırıklığı yaşamıştım. Ulen Ayhan Işık sende yalanmışsın be! Nen var nen yok hepsini Clark Gable 'dan almışsın. Sigara tutuşuna kadar. Yuh demiştim. 🙂

 
Gönderildi : 31/07/2009 2:45 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

En başta şahsen ben romantik komedi denen türü, kendi içinde fazla katı, fazla zorlama, fazla yapay bulurum. Ki buna birçok kişi hak verecektir ki romantik komediler zaten birer masaldır. Tiplerinin sevimliliği ile prim yapmaya çalışırlar, izleyiciye bekleneni verirler ve evet, herkes mutlu olur. Ki dediğin doğru, günümüz romantik komedilerinin neyi varsa bu filmde hepsi "icat edilmiş". Ama bu filmin de kendine has bazı sorunları var:

Sürprizbozan
Birincisi hikaye, bir romantik komedi olmasına ek olarak da biraz zorlama. Mesela kızın babası öyle zengin despot bir baba olarak çizilmişken filmin sonunda direk bambaşka bir karaktere büründü. Clark Gable'ın gazeteci karakteri hem bir yandan paparazi havasında, zengin aile kızının hikayesini yakalama çabasında ama bir yandan da prensip sahibi, paraya önem vermez adam edasında. Zengin kız aşık oldu gazeteciye, tamam, herkes herkese aşık olur falan ama aralarındaki o didişme ve çekişme hiç de yeterli gibi değil. Kadının aşkını ilan etmesi sekansı falan senaryoda gayet mantıklı dururken (adam sevdiği kadını adaya götürecek vs. Kadının bundan etkilenmesi gayet anlaşılır) icra edilişi, oradaki oyunculuklar falan yeterli sayılmaz. Ve Ötesinde Clark Gable müthiş bir aktör olsa da dediğim gibi uyanık, vurdumduymaz, yarı serseri gazeteci rolünde nedense pek karaktere uygun oynamamış gibi geldi bana. Böyle bir karakter için fazla oturaklı, fazla güvenilir, fazla düzenli/tertipli. (Bavulda düzenli eşyalar, pijamalar vs.)

Özetle keyifle izledim bu doğru ama daha iyi olabilirdi. Hemen aklıma gelen örnek, yakın dönemin başyapıtlarından Şahane Hayat çok daha tertipli, ikna edici ve başarılı bir film. (Sonunda gözlerim doldu vallahi)

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 31/07/2009 4:05 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

Abi ikidir aynı dönemin filmlerine hayal kırıklığı diyorsun:) One happened night kendi kategorisinde baş yapıttır. Günümüzde hala kullanılan tüm romantik komedi tekniklerinin tamamını ilk kez bu filmde uygulamışlardır. Hala daaynı şeyleri izliyoruz. Neye göre hayal kırıklığı dedin mesela Görkem hocam. Aynı türden bi cameroun diaz filmi izlemiş olsan eh vasattı dersin şu anda.Düşün yani 70 sene geçmiş aradan ve hala günümüz romantik komedisine eş değer bir senaryoya sahip bir film. Romantik komedici anılmak istemem ama o filmi ben izlediğimde böyle düşünmüştüm.Su gibi akmıştı film. Hatta izlediğimde üzüldüğüm bir şey daha var o da bir Ayhan Işık hayranı olarak hayal kırıklığı yaşamıştım. Ulen Ayhan Işık sende yalanmışsın be! Nen var nen yok hepsini Clark Gable 'dan almışsın. Sigara tutuşuna kadar. Yuh demiştim. 🙂

Bu yine antikacılık mevzu hocam. İlk bu yaptı 70 yıl önce de olsa değerli hesabı...

- baço

 
Gönderildi : 31/07/2009 6:07 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

One happened night kendi kategorisinde baş yapıttır. Günümüzde hala kullanılan tüm romantik komedi tekniklerinin tamamını ilk kez bu filmde uygulamışlardır.

Baco, esas mesele antikacılık değil benim bakışımda. Bir Gecede Oldu, Özgür'ün dediği gibi kendi türünde bir başyapıttır, bunu rahatça görebilirsin. Ama bana göre o türün hiçbir filmi, sinema sanatında ya da sektöründe bir başyapıt olamamıştır ki. Bundan bahsetmiştik bir ara. Bakın, birçoğumuz en iyi filmler listeleri verdik, hangisinde korku filmi var? Yok. Hangisinde römantik komedi var? Yok. Hangisinde Belgesel var? Yine yok. Bazı türler, kökleri çok eskilere dayansa da genelin içerisinde başyapıt çıkaramamış türler. Bunu ayrıca konuşmak lazım belki.

Antikacılık söz konusu değil çünkü o tarihlerden birçok film sayabilirim bana göre gerçek birer başyapıt olan. Ama bu film onlardan biri değil.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 31/07/2009 11:37 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Eternal Sunshine vardı sanki bir iki listede. Yoksa da olmalı. Ama tabii aklıma gelebilecek tek örnek. Ama burada daha önce de savunduğum En İyi ile En sevdiğim olayı giriyor. Benim izlemekten en çok keyif aldığım tür Romantik Komedi'dir ama Eternal dışında hiçbir örneği en iyi filmler listeme giremez.

Bir de olayın Woody Allen kısmı var..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 31/07/2009 3:02 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Global Metal izledim. Metal: A Headbanger's Journey'i sevenler mutlaka izlemeli, sevmeyenler de izlemeli, 2sini de izlememişler ikisini de izlemeli. Bu alt kültürün pek çok özelliğine güzelce değiniyor adam. Ancak bu kez, adı da üstünde küresel bir şeyden, yani küreselleşmenin de tam kendisinden bahsediyor filmi. Hindistan, Endonezya, İran gibi ülkelerdeki baskıcı rejimleri ve dogmaları gözler önüne koyuyor, gençlerin metale olan tutkusunu ele alıyor. Bunun sebeplerini anlamaya çalışıyor. Kültürlerin müziği ve müziğin kültürleri nasıl etkilediğini gösteriyor. Çin ve Hindistan'daki sahneler özellikle izlemeye değer. Keşke Türkiye'ye de gelseymiş dedim ama Türkiye'nin pek özgün grubu yok, genelde taklitle yetiniyoruz, bir de burada gidilen ülkelere göre nispeten daha açık bir ülke sayılırız ama 10 15 yıl sonra 2.si çekilirse belgeselin, İran'a vize alamadığı gibi bize de alamayabilir, bizde de uzun saçlı gençler sokaklardan toplanıp saçları kazınıp dayak atılıp gönderilebilir, metal dinlemek tamamen yasaklanabilir.. Çok güzel noktalara değiniliyor filmde. İsrail'e bile gitmiş, daha ne.. Herkes mutlaka izlemeli diyorum.

Ama yine o pembe gözlükleri üzerinde. Metalin yozlaştırılmış tarafına hiç değinilmiyor. Bir yerde Slayer'ın Angel of Death şarkısını soruyor İsraillilere (Yahudi soykırımı ile ilgili bir şarkı). Bir İsrailli de çıkıp Katolik Hristyanı bir vokale sahip olup da sahnede "Tanrı hepimizden nefret ediyor" diye bağıran bir grubun lafını niye ciddiye alayım demiyor..

Yine de gaza gelmemek mümkün değil. Sabah 3,5 ta bitti, yatamıyordum az daha gazdan :).

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 31/07/2009 3:39 pm
Sayfa 51 / 166
Paylaş: