Yes Man 4/10
Aslında çok eğlenceli bir filmdi.
Niye bu kadar az puan verdin düdük derseniz. Jim Carrey'in kariyerindeki en zayıf film.
Senaryosunu ben yazıp burada bi yapımcıya götürsem yemin ederim daha hiç bir işimi okumazlar.
Jim Carrey'e gülmemek elde değil. Görüntüsü iyice yaşlanmış olsa da yine kırıp geçirdiği kendi mizanseleri müthişti. Fakat senaryo yine söylüyorum hem kötü bir yalancı yalancı araklaması hem de klişe bir matematiğe dayanıyordu. Boş vaktiniz varsa izleyin.
Kendi başlığı var sanıyordum, yanılmışım galiba.
The Reader'ı izledim az önce. Yine "yuh" der misiniz bilemiyorum ama bence enfes bir film. Hep diyoruz ya, "hikayeler tükendi".... İşte hikaye.
Filmde izleyiciyi memnun etmek için eklenmiş, rahatlatma yaratacak, özdeşleşme sağlayacak ve bunlara ek olarak beklendiği gibi ilerleyen tek bir şey bulamadım açıkçası. Karakterler arası ilişkiler, dengeler çok garip, rahatsız edici ve üzerine yorum yapılması güç biçimde inşa edilmiş. Bu açıdan garip bir film. Yönetimi, teknik işçiliği çok çok iyi. Oyunculukları da (Kate'i iyi bulmayanlar var, biliyorum ama) bence çok başarılıydı.
Ve şöyle bir tespit oluştu kafamda, tam olarak ifade edebilir miyim bilmiyorum ama: klasik sinema anlayışıyla çekilmiş ama hiçbir klişe içermeyen ve bu açıdan eşine az rastlanır bir film bu. Görmeyenler görmeye çalışsın, tavsiye ederim. Ama dinlenmiş ve boş bir zihinle tercihen.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Benny's video
Bence harika çizilmiş bir karakter ve sıradışı bir senaryo idi. Haneke iyi adam valla benim kafadan. Asosyal gencimiz bir cinayet işliyor fakat kendini değil olayı örten ailesini suçlu görüyor. Işte bunu sevdim. Bir de bu film zerkalo'yu izlemeye çalışırken ilk 20 dakikada 3 kere uyuyakalınca iyi geldi. Sadece bir kez dalmışım. Ayrıca no country for old man deki ölüm edevatıni yakından tanıma fırsatınız oluyor.
Başkalarının Hayatı....
Bir dönem inanılmaz övgülerle tanıtılmış, SİYAD listesinde zirvelerde yer almış bir film.
Evet, "iyi" bir film, seyredilmeli. Ama "çok iyi" değil. Duyduğumuz kadar övgüyü hak eden bir film değil yani.
6,5/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Babam ve oğlum'u bir kere daha izledim
Filmin bütününe yayılmış yoğun duygusallığın formülünü çıkartmaya çalıştım ama başaramadım çoğunlukla. Oyuncuların muhteşem performansı, ağlatırken birden güldüren sahneler filme çok iyi işlenmiş. Gerçekten izlediğim en duygusal film diyebilirim. 2 ya da 3. izleyişim hala ağlatıyor bu kadar olur. Üstüne tez yazılır bu filmin duygusallık formülünün...
- baço
Korkuyorum Anne - Reha Erdem
Bazı kitapları okursunuz okursunuz okursunuz ve okurken de zevk alırısınız da kitap bittiğinde hiçbir şey hatırlamazsınız ya, aynen öyle bir filmdi. Geçiş dönemi filmi sanırım. Denemiş Reha Erdem.
Hayat Var - Reha Erdem
Hayat Var - Reha Erdem
Tamam onu izledin de, ne diyorsun film hakkında bari bir kaç cümle yazı ve on üzerinden bir not olsun film hakkında. Yoksa kimse kimsenin ne izlediğiyle ilgilenmez, bir yorumu yoksa eğer.
Hayat Var - Reha Erdem
Kesin beğenmedi:D Kezzap'la atışmamak için yorum yapmamış dicem ama en zevk aldığı şey :D:D
😀
Ben izlemedim daha filmi. Atış serbest. 😀
Filmle ilgili yazacaklarım, film başlığını şenlendirecek.
Not: İlk fırsat bulduğumda yazıcam.
Ben de Baco gibi “Babam Ve Oğlum”u bir kez de televizyondan izledim. Çağan Irmak ile aynı yaşta olmamdan dolayı birçok şey tanıdık geldi. 1986 – 88 arası telsiz salgını. Hatta o zamanlar çocuk masal hattı 066’da kaçak vardı. Masal dinlerken konuştuğunuzda başkaları da duyuyordu. Bu yolla bir çok telefon arkadaşlığı kuruldu. Bu günkü chat’in atalarıydı. Ben bile bulaşmıştım. Dönemi çok iyi algılayan bir yönetmen. Zor, sıkıcı zamanların naif anlarını süzüp, kalan kısmını atarak (durağan hayatın çekilmezliği) önümüze koyuyor. Ve gerçekten çok büyük oyunculuklarla büyülü anlar yaratıyor. Çetin Tekindor her şeyiyle oynuyor. Sesi bile yeter; sanki vücudundan çıkıp, “abi ben de ayrıca oynıyım be” der gibi kuvvetli. Fantom ormanda 10 kaplan gücündeyse, Çetin abi de kamera karşısında 10 oyuncu gücünde. Daha çok şey söylenebilir filmle ilgili. Filmde kullanılan müziğin duyguyu katlayan etkisini de unutmamak gerekir. Zeki baba, NBC, Semih K. Biraz da müziğe ödün vermedikleri için ‘kaybediyorlar.’ Ben de bu üçlü gibi düşünüyorum. Bırakın müziği, kesmelere, yanıltıcı açılara, bilgisayar başı kandırmacalarına bile karşıyım. “Bu durumda müdahale edilmemiş, işlenmemiş ‘hayat’ı nasıl perdeye dökeceğiz derseniz?” ben de bunu düşünüyorum. Ulaşılması gereken, insanın varması gereken nokta sinemadan, sanattan, eylemden, paradan vs.den arındırılmış bir nokta. Ölmeden ölmek.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Leolo - Jean-Claude Lauzon
Hayalgücü yüksek bir çocuğun gözünden ve dilinden kendi hayatını izlediğimiz bir film. Çok acaip çarptı. Tam da forumda sinema kimin için olmalıdır tartışmaları alevlenmişken herkesin izlemesini öneririm. Pişman olmayacaksınız.
Yüzüklerin Efendisi Serisinin tamamını sadece çok küçük molalarla izledim. Eğer özlediyseniz (Herbirini sadece birer kez izlemiştim daha önce) kafanızda yerindeyse gayet izleniyor yani, hatta bir arada izlemek daha hoş oluyor. Çok keyif aldım gerçekten.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
THX 1138
Minimalist bilimkurgu, hem de holivuttan, hem de Lucas'tan. Enteresan geldi bana. Holivutçulardan nasıl çıkmış böyle bir film, gişede zarar etmiştir herhalde. Nerde bunun aksiyonu, nerde bunun dramatik yapısı dedim film boyu.
Neyse filmle ilgili duygularım karışıkça, sevmekle sevmemek arasındayım. Gerçi çok saçma bir ortamda, pek dikkatimi veremeden izledim. Adam akıllı tekrar izlesem daha çok severim belki. Filmi görün derim; cidden enteresan, türün nadir örneklerinden gibime geldi.