Zelig - 9/10 (Film elbette ama mocumentary de diyebilir miyiz?)
Woody Allen'ın 1983'te çektiği şaheser, başyapıt. Film, sanki bir belgeselmiş gibi kurgulanmış. Bir anlatıcısı var ve gerçek olduğu iddia edilen görüntülerden/tarihsel olaylardan oluşuyor. Bu belgeselde, 20'lerin Amerikası'nda oldukça meşhur olan Leonard Zelig isimli bir adamın hayat hikâyesi anlatılıyor. 20'lerin siyah beyaz görüntüleriyle süslenen filmde, arada bir, o dönemin tanıkları da tıpkı bir belgesel diskuruna uygun olarak Zelig'le ilgili anılarını anlatıyorlar. Peki kim bu Zelig ve özelliği ne?
Kısaca Zelig (Woody Allen) bir "insan bukalemun"dur. Kendini güvende hissetmek ve insanlar tarafından sevilmek için, karşısındakinin kılığına bürünen psikotik bir vakadır. Karşısında bir Çinli varken gözleri çekik göz hâline gelir, 130 kiloluk adamında yanında o da kilo alır vs. vs. Dr. Flethcer (Mia Farrow) isimli psikolog da, Zelig'i tedavi etmek için didinip durur. Hem mizah dolu, hem eleştirel hem de çok özgün bir film. Seyredilesi.
Filmden küçük bir alıntı:
Dr. Fletcher: Neden başkaları gibi olmak istiyorsun?
Zelig: Güvende olmak için. Başkaları gibi olmak güvenlidir.
Zatoichi - Takeshi Kitano
Kitano izlerken hala İbrahim Tatlıses buhranlarım tutuyor ama hakkını yemeyelim; bu film gerçekten harika. Büyük bir keyifle izledim.
---Filmle ilgili bilgi içerir---
Etrafındakilerden farklı bir adam olan Çıkıkçı'nın hikayesi. Bütün ninjalar, samuraylar vs. tek tipken o sarı saçları ve kör gözleri ile görünür bize; aslında biraz da Yeşilçam tadında. Nedensizce saldırır kötülere, nerden gelip nereye gittiğini bilmeyiz ve ara ara Kitano işçilerin melodileri ile dinlendirir bizi. Kopuk olaylar, absürdlük ve komedi. Varoluşa ufaktan giydirmeler üzerine kötüleri yok etme çabasının hikayesi. Film biter, bütün kötüler yok olur ve karnaval başlar filmin sonunda. Dünyanın kötülerden temizlenmesini kutlar iyiler, bir çok kişinin anlam veremediği o son sahnede. Seviniriz, mutlu oluruz. Çıkıkçı yok olur, belki de zaten yoktur. Belki sadece kötüler vardır.
---Filmle ilgili bilgi içerir---
Dövüş sahneleri için bile izlenecek bir film. Film bütün halinde Takeshi'ye yabancı olanlar için anlamsız gelebilir ama izlemenizi öneririm.
Zelig - 9/10 (Film elbette ama mocumentary de diyebilir miyiz?)
Woody Allen'ın 1983'te çektiği şaheser, başyapıt............
Çok merak ediyorum Woody amcanın bu işini. Biryerlerde çok titizlendiği ve önem verdiği ile ilgili birşeyler okumuştum. İzleyeceğim.
3 Maymun
Zatoichi - Takeshi Kitano
Kitano izlerken hala İbrahim Tatlıses buhranlarım tutuyor ama hakkını yemeyelim; bu film gerçekten harika. Büyük bir keyifle izledim.
---Filmle ilgili bilgi içerir---
Etrafındakilerden farklı bir adam olan Çıkıkçı'nın hikayesi. Bütün ninjalar, samuraylar vs. tek tipken o sarı saçları ve kör gözleri ile görünür bize; aslında biraz da Yeşilçam tadında. Nedensizce saldırır kötülere, nerden gelip nereye gittiğini bilmeyiz ve ara ara Kitano işçilerin melodileri ile dinlendirir bizi. Kopuk olaylar, absürdlük ve komedi. Varoluşa ufaktan giydirmeler üzerine kötüleri yok etme çabasının hikayesi. Film biter, bütün kötüler yok olur ve karnaval başlar filmin sonunda. Dünyanın kötülerden temizlenmesini kutlar iyiler, bir çok kişinin anlam veremediği o son sahnede. Seviniriz, mutlu oluruz. Çıkıkçı yok olur, belki de zaten yoktur. Belki sadece kötüler vardır.
---Filmle ilgili bilgi içerir---
Dövüş sahneleri için bile izlenecek bir film. Film bütün halinde Takeshi'ye yabancı olanlar için anlamsız gelebilir ama izlemenizi öneririm.
Bence Zatoichi'nin en güzel yanı müzikleri.. Zaten bayğaı övgü aldı müzikleriyle de.. En güzel Kitano eserlerindendir.
Zelig de benim sevebildiğim tek Woody Allen filmi sanırım (son dönemkileri dahil etmedim)
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Zelig - 9/10 (Film elbette ama mocumentary de diyebilir miyiz?)
Woody Allen'ın 1983'te çektiği şaheser, başyapıt............
Çok merak ediyorum Woody amcanın bu işini. Biryerlerde çok titizlendiği ve önem verdiği ile ilgili birşeyler okumuştum. İzleyeceğim.
İzle payi, cidden süper. Listemin tepesindeki Crimes and Misdemeanors ile Deconstructing Harry'yi bile zorlayabilecek bir film. Ekşi Sözlük'te, Woody Allen'ın bu filmdeki eskimiş görüntüyü elde etmek için, negatiflerin üzerinde tepindiği yazıyor : )
Zelig - 9/10 (Film elbette ama mocumentary de diyebilir miyiz?)
Woody Allen'ın 1983'te çektiği şaheser, başyapıt............
Çok merak ediyorum Woody amcanın bu işini. Biryerlerde çok titizlendiği ve önem verdiği ile ilgili birşeyler okumuştum. İzleyeceğim.
İzle payi, cidden süper. Listemin tepesindeki Crimes and Misdemeanors ile Deconstructing Harry'yi bile zorlayabilecek bir film. Ekşi Sözlük'te, Woody Allen'ın bu filmdeki eskimiş görüntüyü elde etmek için, negatiflerin üzerinde tepindiği yazıyor : )
Evet, Hegel'in bana verdiği ve hala geri vermediğim 1986 basımı Ve Sinema isimli kitapta(dergi?) Woody amcam anlatıyor o konuyu. Teknik imkan yokmuş ellerinde negatifleri ezmişler, duşun altından geçirmişler. Her defasında yeni şeyler deniyorlarmış montaj için. Ne zorluklar. Ama hayal gücü işte.
88 Dakika
4/10
Al Pacino iyice düşürüyor kendini! Detaylar olarak çok eksik olan film bir sürü file veriyor.
*our AC-130 in the air
Nick Cassavetes - alpha dog (Justin Timberlake güzel oyunculuktu ..)
Zack and Miri Make a Porno
seth rogen yine izlenmeye değer, eğlenceli pineapple exprs. kadar olsa da yine de yer yer at gibi güldürebiliyor.
7.4 imdb biraz abartı gerçi o derece beklenti sarsar
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
Kevin Smith filmi olduğundan doğal o kadar yüksek not olması. Çok köklü hayranları var KS'nin ben de dahilim onlara :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Barton Fink
Mükemmel bir film. Evet Özgür, bence Coen'lerin en iyi filmi budur. Benim için Coen Sıralaması
1.Barton Fink 9/10
2. Big Lebowski, No Country for Old Men, Fargo 8.5 / 10
3. Ve diğerleri...
olarak belirlenmiş oldu. (Kusura bakma Eylem 🙂 )
Kendi yalıtılmış hayal dünyalarında yaşayan, kendini özel zanneden / zannetmeyen tüm Amerikalılara müthiş bir tokat bu film. (ki bence sadece Amerikalılarla sınırlı kalmıyor bu durum.)
işte buuuu !!! Ne oldu Duuüüüüdddd ! :D:D
Darwin Ödülleri filmi ile ilgili bir yazı
Darwin ödülü, olağanüstü ve en aptalca yollar bulup kendilerini öldüren kişilere verilen yıllık onur ödülüdür.
Ödül 1987 yılında verilmeye başlandı. 1995 yılı Darwin ödülü birincisi, kola makinesinden bir soda almaya çalışırken makinenin üzerine düşmesiyle ölmüştü. 1996 birincisi, arabasına JATO aygıtını (uçaklara yol gösteren otomatik aygıt) monte eden ve yoldan çıkıp 30 metre aşağıdaki kayalıklara çarpan bir hava çavuşuydu. Ve 1997 yılı birincisi ise, Los Angeles' dan Larry Walters...
Larry' nin çocukluk rüyası uçmaktı. Yüksek okuldan mezun olur olmaz pilot olma umuduyla Hava Kuvvetleri' ne başvurdu. Ama ne yazık ki gözleri yeterince iyi olmadığı için başvurusu reddedildi. Öylesine üzülmüştü ki, bütün gün evinin arka bahçesinde oturarak geçen uçakları izliyordu. Üstelik hava üssünün yakınına taşınmıştı. Ve bir gün Larry karar verdi, uçacaktı... Yöredeki ikinci el ordu eşyaları satan bir dükkandan iki hava balonu ile birkaç helyum gazı tankı satın aldı. Eve döndüğünde balonları kayışlarla demir çerçeveli, bezle kaplı sandalyesine ve ardından sandalyeyi bir halatla cipin tamponuna bağladı ve balonları helyumla şişirdi. Balon yerden birkaç metre yükselince test etmek için üzerine tırmandı. Memnundu, çünkü balon çalışıyordu. Yanına birkaç sandviç ve saçma atan bir tüfek aldı. Böylece iniş zamanı geldiğinde balonu patlatabilecekti. Balonun ardından sürüklenen sandalyeye ulaştı.
Larry'nin planı halatı kestikten sonra evinin arka bahçesinden havalanıp, 900 metre kadar yükselerek uçmak ve birkaç saatlik bir uçuştan sonra yere inmekti. Balonları birer birer patlatarak alçalmayı düşünüyordu, ama sonuç farklı olacaktı...
Ve 10 Mart 1997'de cipe bağladığı sandalyesinin ipini kestiğinde, sandalyeli balon sandığı gibi yavaş yavaş yükselmedi; bir top mermisi gibi Los Angeles semasına fırladı. En fazla 900 metre yükseleceğini sanıyordu, oysa daha ilk anda yatay bir uçuşla 7000 metreye ulaşmıştı. O yükseklikte Larry, balonlara ateş etme riskine giremedi; üstelik dengesi de bozulmuştu. Kısacası başı iyice dertteydi.
Böylece soğuktan donarak, korku ve dehşet içinde 14 saatten fazla havada kaldı, oradan oraya sürüklendi. Sonunda en kötü şey oldu: Los Angeles Uluslarası Havaalanı'nın üzerindeydi!!!
- baço
İlk anda 7000 metreye ulaşırsa anında beyni kulaklarından akar zaten. Abartılı bir yazı bence..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.