Forum

En Son İzlediğiniz ...
 

[Sabit] En Son İzlediğiniz Film

2,486 Gönderi
176 Üyeler
0 Reactions
405 K Görüntüleme
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Buried

Film resmen kendini toprağın altında bırakmış. İçeriğindeki serüven öyle orantısız ayarlanmış ki seyirci filmin sonunda neler olabileceğini büyük bir olasılıkla tahmin ediyor. Hatta finalinde, o heyecan verilmek istenen her saniyede bile asla mutlu son olmayacak dedirtiyor. Bunun nedeni, gösterilmeyen karakterler öyle bir keskin çizgiyle oluşturulmuş ki seyircide, ne merak ne de heyecan bırakıyor.

Sadece bir avuntu döngüsü kurulmuş. Eminim ki bu film, 90’lı yıllarda bir Hollywood filmi olsaydı, sadece ABD’ye karşı yapılan siyaset dışında, film daha çok yedirilir ve seyirci film boyuncu büyük bir beklenti içinde umut taşıyabilirdi.

Senaryonun içeriğinde zekice hazırlanmış hiçbir şey yok. Kolay ve basit bir senaryoya sıradan bir yönetim uygulanmış.

Filmin tek gider yanı, boğulma korkusu taşıyan insanların daha bir hissiyatına dokunduğu için onlar tarafından övgüye doyurulmayacak bir film olurluğudur.

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 31/05/2011 5:26 am
(@homeros)
Gönderi: 0
 

Fur: An Imaginary Portrait of Diane Arbus
6/10

TV'den dublajlı olarak ve bir taraftan da ödev yaparak izlediğim için de bana kötü gelmiş olabilir, bilmiyorum ama Diane Arbus gibi bir şahsiyetin hikayesi anlatılacaksa anlatılacak kısmın bu kısım olmaması gerektiğini düşünüyorum.

 
Gönderildi : 31/05/2011 5:45 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Aki Kaurismaki'yi bu kadar geç tanımanın üzüntüsüyle birlikte;

The Man Without a Past

Critcker: 100 / 100

Sanırım bundan sonra bolca referans alacağım yönetmenlerden olacaklar kardaşıyla birlikte.
Tulitikkutehtaan Tyttö/The Match Factory Girl (1990) Bunu da izle bir. Tabi Aki'nin uzmanı payitahttır.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 31/05/2011 12:22 pm
(@toker)
Gönderi: 0
 

Aki Kaurismaki'yi bu kadar geç tanımanın üzüntüsüyle birlikte;

The Man Without a Past

Critcker: 100 / 100

Sanırım bundan sonra bolca referans alacağım yönetmenlerden olacaklar kardaşıyla birlikte.
Tulitikkutehtaan Tyttö/The Match Factory Girl (1990) Bunu da izle bir. Tabi Aki'nin uzmanı payitahttır.

aki kaurismaki'yi "şöyle iyi, böyle iyi" gazından bağımsız olarak düşünürsem, en iyi ihtimalle "kendine özgü" sıfatıyla etiketleyebiliyorum. the man without a past nefes kesici bir film, evet ama kaurismak'nin külliyatında aynı çizgiyi göremiyoruz. hani leningrad cowboys'u falan bu yorumun dışında tutarak söylüyorum. bence geçmişi olmayan adam haricinde tek kayda değer filmi de "i hired a contract killer" dır. ilk taşı en minimalist olanınız atsın efenim.

 
Gönderildi : 31/05/2011 9:57 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Midnight Cowboy - john schlesinger 8/10

Bu filmden sonra Bilal'e çapsız bir yorum yaptım. Haddimi aştım. Çok büyük incelemeler yapmadığım halde idda ettim.Amerikan Sineması 1965-1979 arasında birşeyler denemiş. Yapmış. Elde etmiş. Gerisi Bilo'nun dediği gibi kayıp kuşak. Günümüzde de bağımsız temsilcileri saymazsak Amerikan sineması adına elimizde ustaların ürünleri için sadece " Başka bişey " demek geliyor içimden. Çok iyi şeyler izliyoruz ama bu filmlerin bu dönemin işleri bir acayip. Başka bir tat bırakıyor bende. Sydney Lumet, Coppola, Scorsese vs. Bu da o tatda bir filmdi. Sevmeyen yine sevmeyecektir ama ben çok sevdim. Bu filmin iki başrol oyuncusu aynı anda oscar'a aday gösterildi. En iyi uyarlama Oscar'ını da eve götürdü.

 
Gönderildi : 01/06/2011 5:44 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Unknown

6/10
riiiilızz dıı kıreekın
Güzel filmi, türkçe replikler göz doldurdu:D

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 01/06/2011 7:10 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Midnight Cowboy - john schlesinger 8/10

Bu filmden sonra Bilal'e çapsız bir yorum yaptım. Haddimi aştım. Çok büyük incelemeler yapmadığım halde idda ettim.Amerikan Sineması 1965-1979 arasında birşeyler denemiş. Yapmış. Elde etmiş. Gerisi Bilo'nun dediği gibi kayıp kuşak. Günümüzde de bağımsız temsilcileri saymazsak Amerikan sineması adına elimizde ustaların ürünleri için sadece " Başka bişey " demek geliyor içimden. Çok iyi şeyler izliyoruz ama bu filmlerin bu dönemin işleri bir acayip. Başka bir tat bırakıyor bende. Sydney Lumet, Coppola, Scorsese vs. Bu da o tatda bir filmdi. Sevmeyen yine sevmeyecektir ama ben çok sevdim. Bu filmin iki başrol oyuncusu aynı anda oscar'a aday gösterildi. En iyi uyarlama Oscar'ını da eve götürdü.

Böyle tuhaf, zıt ikililer dönemin pek çok filminde mevcut. Scarecrow (1973) Al Pacino ve Gene Hackman ikilisi de benzer bir serüvenin içindedirler. O dönem gerçekten de her anlamda bir çok şeyin denendiği bir dönem. En azından bilinç yoluyla bir devrimin gerçekleşemeyeceği ispatlandı. Bir şeyler olacaksa kendiliğinden, birdenbire olacak.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 02/06/2011 12:09 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Midnight Cowboy - john schlesinger 8/10

Bu filmden sonra Bilal'e çapsız bir yorum yaptım. Haddimi aştım. Çok büyük incelemeler yapmadığım halde idda ettim.Amerikan Sineması 1965-1979 arasında birşeyler denemiş. Yapmış. Elde etmiş. Gerisi Bilo'nun dediği gibi kayıp kuşak. Günümüzde de bağımsız temsilcileri saymazsak Amerikan sineması adına elimizde ustaların ürünleri için sadece " Başka bişey " demek geliyor içimden. Çok iyi şeyler izliyoruz ama bu filmlerin bu dönemin işleri bir acayip. Başka bir tat bırakıyor bende. Sydney Lumet, Coppola, Scorsese vs. Bu da o tatda bir filmdi. Sevmeyen yine sevmeyecektir ama ben çok sevdim. Bu filmin iki başrol oyuncusu aynı anda oscar'a aday gösterildi. En iyi uyarlama Oscar'ını da eve götürdü.
Seinfeld'in bir bölümünde bu filmin finaline gönderme var, ben de ilk gördüğümde henüz bu filmi izlemediğimden anlamamıştım da geçenlerde bir daha izledim gülmekten öldüm. Çok severim, dünyanın en iyi oyuncusu(larından diyim hadi) Hoffman bu filmde ayakkabısının içinde çakıl taşıyla oynamış, bildiğin gibi ol ey varlık dedim kendi kendime..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 03/06/2011 5:11 pm
(@lg)
Gönderi: 0
 

Limitless

bence ortalamanın üzerinde bir film, ya da son zamanlarda çekilenlere bakarak fena durmuyor yani... görüntüyle, çekimlerle çok fazla desteklenmişti adamın hap öncesi ve sonrası ama baş karakterin oyunculuğu gerçekten çok iyiydi, gözleriyle duruşu ve bakışıyla kararlılığını, kendine güvenini çok iyi veriyordu... sonuna kadar merakla, sıkılmadan takip ediyorsunuz, büyük ihtimalle de devamı olacak, böyle bitmez bu...

 
Gönderildi : 03/06/2011 9:02 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Midnight Cowboy - john schlesinger 8/10

Bu filmden sonra Bilal'e çapsız bir yorum yaptım. Haddimi aştım. Çok büyük incelemeler yapmadığım halde idda ettim.Amerikan Sineması 1965-1979 arasında birşeyler denemiş. Yapmış. Elde etmiş. Gerisi Bilo'nun dediği gibi kayıp kuşak. Günümüzde de bağımsız temsilcileri saymazsak Amerikan sineması adına elimizde ustaların ürünleri için sadece " Başka bişey " demek geliyor içimden. Çok iyi şeyler izliyoruz ama bu filmlerin bu dönemin işleri bir acayip. Başka bir tat bırakıyor bende. Sydney Lumet, Coppola, Scorsese vs. Bu da o tatda bir filmdi. Sevmeyen yine sevmeyecektir ama ben çok sevdim. Bu filmin iki başrol oyuncusu aynı anda oscar'a aday gösterildi. En iyi uyarlama Oscar'ını da eve götürdü.
Seinfeld'in bir bölümünde bu filmin finaline gönderme var, ben de ilk gördüğümde henüz bu filmi izlemediğimden anlamamıştım da geçenlerde bir daha izledim gülmekten öldüm. Çok severim, dünyanın en iyi oyuncusu(larından diyim hadi) Hoffman bu filmde ayakkabısının içinde çakıl taşıyla oynamış, bildiğin gibi ol ey varlık dedim kendi kendime..

Bilmez miyim olum. voight'in arabasını alıyordu goerge. Şu muhabbet işte : " onclick="window.open(this.href);return false;

Bu da kramer'ın jon voight'in kolunu ısırdığı sahne euheuh : " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 06/06/2011 4:11 am
(@homeros)
Gönderi: 0
 

The Unknown (2011)
7/10

Sürprizbozan
Özellikle Almancı detayları komiğime gitti, yan evden gelen seks sesleri esnasında duyulan şu sözler "ahhh, uhhh evet, evet aslanım benim, harikasın, evet".

 
Gönderildi : 06/06/2011 5:35 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Midnight Cowboy - john schlesinger 8/10

Bu filmden sonra Bilal'e çapsız bir yorum yaptım. Haddimi aştım. Çok büyük incelemeler yapmadığım halde idda ettim.Amerikan Sineması 1965-1979 arasında birşeyler denemiş. Yapmış. Elde etmiş. Gerisi Bilo'nun dediği gibi kayıp kuşak. Günümüzde de bağımsız temsilcileri saymazsak Amerikan sineması adına elimizde ustaların ürünleri için sadece " Başka bişey " demek geliyor içimden. Çok iyi şeyler izliyoruz ama bu filmlerin bu dönemin işleri bir acayip. Başka bir tat bırakıyor bende. Sydney Lumet, Coppola, Scorsese vs. Bu da o tatda bir filmdi. Sevmeyen yine sevmeyecektir ama ben çok sevdim. Bu filmin iki başrol oyuncusu aynı anda oscar'a aday gösterildi. En iyi uyarlama Oscar'ını da eve götürdü.
Seinfeld'in bir bölümünde bu filmin finaline gönderme var, ben de ilk gördüğümde henüz bu filmi izlemediğimden anlamamıştım da geçenlerde bir daha izledim gülmekten öldüm. Çok severim, dünyanın en iyi oyuncusu(larından diyim hadi) Hoffman bu filmde ayakkabısının içinde çakıl taşıyla oynamış, bildiğin gibi ol ey varlık dedim kendi kendime..

Bilmez miyim olum. voight'in arabasını alıyordu goerge. Şu muhabbet işte : " onclick="window.open(this.href);return false;

Bu da kramer'ın jon voight'in kolunu ısırdığı sahne euheuh : " onclick="window.open(this.href);return false;
Hehe, otobüs sahnesini de unutma 🙂

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 06/06/2011 1:41 pm
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Amelie

10 yıl… Ve anlık mutluluğum, gecikmiş randevunun kollarında… Ayak parmağımın üstünde yükselen bedenim, jenerik müziğiyle dans eder halde…

Mucizeyi yaratan Amelie… Mucizeye inanmadığı ilk günde camlaşmak üzere olan kalbini, kırılganlığa bir adım kala usta bir ressamın ellerinde ısıttırarak kendi mucizesini yaratır.

Ve gecenin parıldayan yıldızları arasına saklanmış meleklerden ufak bir istek: Amelie’nin kollarının arasında çıplak göğüslerine yasladığı kişi olmayı arzulardı bu hayalperest yazar. İkisinin birbirine benzediği şüphe gerektirmez bir gerçektir.

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 07/06/2011 2:26 am
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Avatar

Görselliği ve hayalgücünü kutlamak gerekir.

Sonrası ise bla bla bla'dır. Bilindik sinema klişeleri vs vs vs…

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 09/06/2011 3:15 am
(@tolga-depo)
Gönderi: 0
 

Ayı - L'Ours - 1988

9.5 / 10

Bu filmi yönetene de yönetmen diyorlar, diğer filmleri yönetene de yönetmen diyorlar. Haksızlık.

 
Gönderildi : 09/06/2011 12:49 pm
Sayfa 126 / 166
Paylaş: