Merhaba. Sorunuz bu haliyle pek cevap verilebilecek gibi durmuyor. Biraz daha açmanız gerek... Öykünüz var da senaryolaştırmak mı istiyorsunuz, yoksa yazarlığa sıfırdan mı başlamak istiyorsunuz ya da teknik açıdan mı destek istiyorsunuz bunları paylaşmalısınız.

Hayırlısı inşaallah... Selametle.

Hem hikayem var senaryolayaştıramıyorum hem de senaryoyu ilk defa yazacağım

Arama motorlarından ya da bu siteden arattığınızda, size yardımcı olacak bir çok doküman bulabilirsiniz ancak bulacağınız bu dokümanlar size sadece "senaryo nasıl yazılır" kısmında yardımcı olacaktır. Yani işin teknik tarafına... Gerisi ise yeteneğinize kalmıştır. Allah ne kadar yetenek verdiyse...

hiçbir mevzu karakterin kafasında geçmesin. her şeyi olaylarla ve atmosferle anlatmaya çalış. kısa film yazacağın için "böyle böyledir ta ki.."deki "ta ki" olayını çabuk vermeye çalış. doruk noktasına doğru geliştir bu "ta ki" yi. sonra çözümle.
yok ya iyi anlatamadım ama şimdi silesim de gelmiyor 🙂

Benim verdiğim dramatik yazarlık derslerinde en temel başlıklar aşağıdakilerdi. Dikkat etmen gerekenler bu kadar çok...

1.- Dramatik Nedir
Dramatik Malzeme Seçimi
2.Dramatiğin İlkeleri
(Toplumsal-Düşünsel Boyut İlkeleri)
3.- Dramatiğin İlkeleri
(Yoğunluk-Devingelik
İlginçlik- İnandırıcılık İlkeleri)
5. Çatışma Nedir
6. Çatışma Nasıl Kurulur
7.Çatışmanın Temel Dinamikleri
8. Olay Nedir
9. Olay Tasarımı
10. Olay Tasarımında Baş- Orta- Son Gelişimi
11. Dil Tavır İlişkisi Nedir
12. Karakterin Temel Nitelikleri (Güçlülük)
13. Karakterin Temel Nitelikleri (Kendilik Duygusu)
Karakterin Temel Nitelikleri (Özgünlük)
14.Karakterin Temel Nitelikleri (Etiketleme)

Adam vazgeçecek yazmaktan belki de 🙂

Yav bırak yazmayı, ben de hazır yazılmışı var. 🙂
Macera arıyorsan özel mesajdan bana elektronik posta adresini bildir ben de elimdeki senaryoları sana göndereyim sen de yapımcılara benim senaryolarımı pazarla. Elde edilecek gelirden sana % 30 pay vereyim. Hem bu sayede senaryo kalıpları ile senaryo satma süreçlerini de tecrübe etmiş olursun.
Saygılarımla,

Hazır yazılmış bir hikayeyi senaryo formatında yazmak istediğinizi anlıyorum. Çok basit bir şekilde senaryo tekniğini şöyle anlatabilirim.

Hikayenizi sahnelere bölün. Bir sahne, üç özellikle tanımlanır. Mekan, zaman, dekor. Bu üç özellikten biri değiştiğinde yeni bir sahne başlar.

Hikayeyi zihninizde bir filmmiş gibi oynatın ve gördüklerinizi duyduklarınızı yazın. Görüntüye dökülemeyen bir şey, senaryoda yer almaz.

Bir sahneyi yazarken ilk olarak pasif bilgilendirme yapmalısınız. Yani sırasıyla Işık, Ses, Hava Koşulları, Dekor ve son olarak Karakter Tanıtımı yapmalısınız.

Diyelim ki hikayeniz Nasrettin Hoca'nın bir fıkrası olsun.

"Hoca' nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca' nın önüne.
- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
- Eti kedi yedi, demiş.
- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
- Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?"

Sahne 1 Dış/Gün/Sokak

Sabah saatleri… Küçük bir kasabanın ahşap yapılı evlerinin bulunduğu bir sokakta altmış yaşlarında beyaz sarıklı ve yeşil cübbeli bir erkek (Nasrettin Hoca) elinde büyükçe bir tesbihi çekerek ağır adımlarla yürümektedir.
Bir kasap dükkanının önünden geçer.

Dış Ses (Nasrettin Hoca)
-

Nasılda canım pirzola çekti, şöyle ocakta iyicene kızarmışından, yanında da yayık ayranı..
Kasap vitrininin önünde etlere bakan bir kedi vardır.

-Kedi Sesi-
Nasrettin Hoca kasap dükkanının kapısına doğru yürür ve içeri girer.

Sahne 2 İç/gün/Hocanın evi

Elli yaşlarında şalvarlı bir köylü kadın (Hocanın Karısı), şömineye benzer büyükçe bir ocağın üzerinde kazan içerisinde bir şey kaynatmakta ve elindeki sopayla kaynayan sıvıyı karıştırmaktadır.
Hoca elinde bir kumaşa sarılmış paketle içeri girer.

Nasrettin Hoca

- Hanım, şu elimdekini al hele.
Hocanın Karısı elindeki tahtayı bırakır. Eşarbını düzelterek Hocaya yönelir.

Hocanın Karısı

- O ne ki bey, yine ne aldın, Allah cezanı vermesin

Fistan almaya akçe vermezsin.

Nasrettin Hoca sitemkar bir edayla paketi karısına uzatır.

Nasrettin Hoca

- Dır dır edip başımın etini yiyeceğine, akşama
Şu pirzolaları pişir de bir güzel yiyelim.

Nasrettin hoca dış kapıya yönelir.

Nasrettin Hoca

- Hadi eyvallah.

Kadın elindeki pakete bakarak sinsi sinsi gülümser.
[align=center]

Dış Ses (Hocanın Karısı)

- Ben sana edeceğimi bilirim herif.

Sahne 3 Dış/gün/bahçe

Hocanın karısı kıvırta kıvırta bahçe duvarına doğru yürür.
Bahçe duvarının hemen üzerinden başını uzatarak eliyle ağzına siper yaparak bağırır.

Hocanın Karısı

- Huuu, huuu, hayriyeee, nazmiyeee, nuriyeee… huuu.. komşulaaar.

Sahne 4 Dış/gün/komşunun evi
Nasrettin hocanın evinin hemen yanındaki ahşap evin üst katındaki bir pencereyi kırk elli yaşlarında bir köylü kadın açarak dışarı sarkar.

Köylü Kadın

- Noldu hacı abla, niye bağırıyon öyle.

Sahne5 dış/gün/bahçe
Hocanın karısı bahçe duvarının yanında bağırmaya devam eder.
Hocanın Karısı
- Hayriyeee gıııızzz.. Nuriye ile nazmiyeyi de al, bana gel.
.
.
.
..

............................................

Herhalde bir fikir vermiştir.

Hazır yazılmış bir hikayeyi senaryo formatında yazmak istediğinizi anlıyorum. Çok basit bir şekilde senaryo tekniğini şöyle anlatabilirim.

Hikayenizi sahnelere bölün. Bir sahne, üç özellikle tanımlanır. Mekan, zaman, dekor. Bu üç özellikten biri değiştiğinde yeni bir sahne başlar.

Hikayeyi zihninizde bir filmmiş gibi oynatın ve gördüklerinizi duyduklarınızı yazın. Görüntüye dökülemeyen bir şey, senaryoda yer almaz.

Bir sahneyi yazarken ilk olarak pasif bilgilendirme yapmalısınız. Yani sırasıyla Işık, Ses, Hava Koşulları, Dekor ve son olarak Karakter Tanıtımı yapmalısınız.

Diyelim ki hikayeniz Nasrettin Hoca'nın bir fıkrası olsun.

"Hoca' nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca' nın önüne.
- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
- Eti kedi yedi, demiş.
- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
- Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?"

Sahne 1 Dış/Gün/Sokak

Sabah saatleri… Küçük bir kasabanın ahşap yapılı evlerinin bulunduğu bir sokakta altmış yaşlarında beyaz sarıklı ve yeşil cübbeli bir erkek (Nasrettin Hoca) elinde büyükçe bir tesbihi çekerek ağır adımlarla yürümektedir.
Bir kasap dükkanının önünden geçer.

Dış Ses (Nasrettin Hoca)
-

Nasılda canım pirzola çekti, şöyle ocakta iyicene kızarmışından, yanında da yayık ayranı..
Kasap vitrininin önünde etlere bakan bir kedi vardır.

-Kedi Sesi-
Nasrettin Hoca kasap dükkanının kapısına doğru yürür ve içeri girer.

Sahne 2 İç/gün/Hocanın evi

Elli yaşlarında şalvarlı bir köylü kadın (Hocanın Karısı), şömineye benzer büyükçe bir ocağın üzerinde kazan içerisinde bir şey kaynatmakta ve elindeki sopayla kaynayan sıvıyı karıştırmaktadır.
Hoca elinde bir kumaşa sarılmış paketle içeri girer.

Nasrettin Hoca

- Hanım, şu elimdekini al hele.
Hocanın Karısı elindeki tahtayı bırakır. Eşarbını düzelterek Hocaya yönelir.

Hocanın Karısı

- O ne ki bey, yine ne aldın, Allah cezanı vermesin

Fistan almaya akçe vermezsin.

Nasrettin Hoca sitemkar bir edayla paketi karısına uzatır.

Nasrettin Hoca

- Dır dır edip başımın etini yiyeceğine, akşama
Şu pirzolaları pişir de bir güzel yiyelim.

Nasrettin hoca dış kapıya yönelir.

Nasrettin Hoca

- Hadi eyvallah.

Kadın elindeki pakete bakarak sinsi sinsi gülümser.
[align=center]

Dış Ses (Hocanın Karısı)

- Ben sana edeceğimi bilirim herif.

Sahne 3 Dış/gün/bahçe

Hocanın karısı kıvırta kıvırta bahçe duvarına doğru yürür.
Bahçe duvarının hemen üzerinden başını uzatarak eliyle ağzına siper yaparak bağırır.

Hocanın Karısı

- Huuu, huuu, hayriyeee, nazmiyeee, nuriyeee… huuu.. komşulaaar.

Sahne 4 Dış/gün/komşunun evi
Nasrettin hocanın evinin hemen yanındaki ahşap evin üst katındaki bir pencereyi kırk elli yaşlarında bir köylü kadın açarak dışarı sarkar.

Köylü Kadın

- Noldu hacı abla, niye bağırıyon öyle.

Sahne5 dış/gün/bahçe
Hocanın karısı bahçe duvarının yanında bağırmaya devam eder.
Hocanın Karısı
- Hayriyeee gıııızzz.. Nuriye ile nazmiyeyi de al, bana gel.
.
.
.
..

............................................

Herhalde bir fikir vermiştir.

🙂 Çok güzel ifade etmişsiniz. Tebrikler.
Muhtemelen çok iyi fikir vermiştir.
Şimdi arkadaş bundan sonrasını korku senaryosuna çevirsin.
Hocanın eşi, o mutfakta kazanın içinde çevirdiği aslında....
Diğer kadınlar sürünerek bahçe kapısından giriyorlar; kapının eşiğinden içeriye de aynı şekilde sürünerek giriyorlar. Zombiler kabilesinden:)))
İşim var az:) Bu konu çok su kaldırırdı 🙂 Az saraydım konuya iyiydi de:) Komedi birşey çıkar buradan...

Hatta böyle başlayıp; öylesine çıktığım çok işten sonra ilerledikçe aklıma daha güzel fikirler gelmiştir...:) ONucuncu :)))

Eyvallah ama ben artık fikirdi, ilimdi, irfandı, bütün bunlardan uzaklaşıp, işi iyice geyiğe sardım.
Yeni arkadaşlara artık sizler yardımcı olursunuz.

Eyvallah ama ben artık fikirdi, ilimdi, irfandı, bütün bunlardan uzaklaşıp, işi iyice geyiğe sardım.
Yeni arkadaşlara artık sizler yardımcı olursunuz.

Buna üzüldüm dostum. 🙁
Umudunu kaybetme. Bir gün çocuklarına kalır. Onlar sahip çıkar. Birisine ilham olur.
Sıkıntı yapma.
Yazmaktan da geri durma.
İlhamın ve enerjin bol olsun.

Ne üzülüyorsun yaa 🙂
Beni de ağlatacaksın.
Oysa ben şimdi stressiz rahat ve dingin bir şekilde forumda geyik yapıp, mutlu oluyorum.
Projelerimi gerçekleştirmek adına amatör (yeteneksiz anlamında değil de, sadece henüz yaptığı işlerden para kazanamamış) ergenlerin peşinden artık koşmuyorum. 🙂
Senaryolarımı da emekli olunca, (iyi bir emekli ikramiyesi de alacağım) kendim bir ekip kurup çekeceğim. (umarım site bir on sene daha devam eder de ben de ekip bulmakta zorlanmam) 🙂

abi şimdi kısa filmden başla işte 🙂 kısa film çekmek için emekli ikramiyesine gerek olmaz sanıyorum 🙂

Yav ne adamsın. 🙂
Senin esas derdin beni gaza getirip uyduruk bir kısa film çektirip sonra da sitene yükletmek 🙂

Bu arada geyiği bırakıp bir sosyal meşajda 🙂 vereyim.
Türkiye'de yaklaşık 2000 tane senaryo (yaklaşık bin kadar amatör senarist adayı ile daha önce en az bir senaryosu filme çekilmiş yaklaşık 200 profesyonel senaristin de projeleri) çekilmeyi beklemektedir. Türkiye'de önemli olan senaryo yazmak değil, yazdığın senaryoyu pazarlayabilmektir. Daha doğrusu, hali hazırda saçma sapan senaryoları çekerek gişede batan yaklaşık 70-80 beceriksiz yapımcıya ulaşarak, senaryolarını kakalayabilmektir. Bu yüzden Türkiye'de senaryo yazmaya başlamadan önce; senaryoyu pazarlayıp pazarlayamacağına yönelik bir fizibilite çalışması yapılmalıdır.
Saygılarımla,