Forum

ZAMAN TAŞI (SÜRE:5:...
 

ZAMAN TAŞI (SÜRE:5:10)

13 Gönderi
7 Üyeler
0 Reactions
1,867 Görüntüleme
(@onurerdogan)
Gönderi: 63
Başlığı açan
 

Eleştirilerinizi bekliyorum arkadaşlar. 🙂

https://vimeo.com/301360017

şifre: 55

 
Gönderildi : 21/11/2018 12:12 am
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

sanırım zaman taşıyla geriye gidiyor ve olaylar tekrar aynı şekilde gelişecekmiş mesajı veriyorsunuz. eşiyle olan sahneden ve en son gizli kamera sahnesinden bunu anladım. eğer böyleyse tam olarak doyurmuyor bizi. biraz daha vurgulu bir final gerekirdi bence.
sibel karakterinin performansı diğerlerinin yanında çok silik kalmış. zaten arkasından gösteriyorsunuz ama sesi sırıtıyor. bıçağı kafasına mı boynuna mı sapladı bilmiyorum ama çok uçuk bir hareket o. 🙂 ışık bazı planlarda iyiydi. plan sekanslar çekmenizin sebebini merak ettim.
durum çok büyük olduğu için bizi o dünyaya çekip oraya inandırmadan her şey bir anda olup bittiğinden pek inanamadığımızı düşünüyorum. böyle kurgular (hikaye kurgusu) sanat yönetimine çok ihtiyaç duyuyor ve düz mekanda verince zaten bir sıfır geriden başlıyor. bazı replikler sırıtmış bence kızın "ikimiz kaldık, iki aşık" demesi falan.
beni filme inandıran erkek oyuncunun inanması oldu. biraz daha yedire yedire, yayılarak işlenseydi daha iyi olurdu gibi geliyor.

 
Gönderildi : 21/11/2018 1:27 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

"ölümüm senin sonun olacak" bu tarz ifadeler çok sırıtıyor. İnsanlar öyle bir ruh hali içindeyken böyle düzgün cümleler kuramazlar.

sibel karakteri çok kötü oynamış, ne yazık ki.

Fikir güzel, fakat aceleye gelmiş fazlasıyla. Daha iyi bir senaryo ile, ve daha iyi oyunculuklar ile çok daha etkileyici ve vurucu hale getirilebilecek bir filmmiş.
Plan-sekansın da etkisi var burada tabi. O da birçok anı ve duyguyu kaçırmamıza neden olmuş.
Bana kalırsa bunların hepsi bir şekilde daha kabul edilebilir hale gelmiş olsaydı, festivallerden ödüllerle/gösterimlerle dönme şansı yüksek bir filmdi. Çünkü öykü iyi bana kalırsa, fikir güzel, fakat iyi bir fikrin, iyi bir filme gidemeyeceğinin tipik örneklerinden biri olmuş. (Fikir içinde bir tek sibel'in kendini bıçaklaması çok rahatsız edici. Bunlar öyle birden verilebilecek kararlar değil. Evet Sibel kendini öldürsün, ama daha iyi bir olay örgüsü gerekiyor. Sibel'in, belki de aradan zaman geçtikten sonra adamın bir türlü geçmeyen pişmanlığının bir neticesinde benzer bir intihar psikolojisine sürüklendiğini gösterebilirdin. Böylesi daha gerçekçi olurdu. Elinde çok kuvvetli bir hazine varken, aceleyle kaybetmişsin. Kadın bir yandan ablasının ölmesinin pişmanlığı, ama bir yandan buna sevinmesi, çünkü adamı kazanmış olması, bir yandan adamı kazanmışken aslında kaybetmesi vs. gibi ikircikli durumlar altında, çok daha derin işlenebilirdi.)

Sonuca cidden üzüldüm.
Nacizane tavsiyem, senaryolarınızı tanımadığınız, ama yetilerine güvendiğiniz insanlara okutun.
İyi yolda olduğunuzu düşünüyorum. Daha iyi işler çıkacaktır.

 
Gönderildi : 21/11/2018 3:44 pm
(@halostendap)
Gönderi: 4108
 

bence kadın oyuncuları saymazsak çok güzel bir kısa film olmuş. Şiir gibi eksiltili bir anlatım tercih etmişsiniz sonda, adam isteyerek öldürüyor bu kez karısını. harika olmuş. ancak bu sona göre adamın baştaki karısının intiharına tepkisi pek uyumlu değil gibi geldi bana. sonu daha önceden tahmin etmemizi böylece daha çok doyum almamızı sağlayacak ipuçlarını filme yedirseydiniz on numara beş yıldız bir film olurdu diye düşünüyorum. tabi daha iyi kadın oyuncularla.

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 21/11/2018 5:48 pm
(@yasinilcebay)
Gönderi: 27
 

güzel bir film izledik teşekkürler. daha iyisi tabiki olabilirdi. Sibel karakteri ve ışık kullanımı olumsuz bulduğum yerler. tebrikler...

 
Gönderildi : 21/11/2018 7:04 pm
(@paul-newman)
Gönderi: 68
 

Fikir fazla orijinal değil ama güzel. Orijinalliği açısından ; Kelebek Etkisi, yakın zamanda çekilmiş Wish Upon filmi ve bazı kısa filmlerde benzer deterministik denebilecek temaların fantastik ögelerle işlendiğini hatırlıyorum. Güzel çünkü; bu fikir kısa filmlere uygun ve ilgi çekici. Vurucu plot pointler, açığa çıkarmalar yapılabildiği için kısa film türünde iyi işler çıkabilir iyi işlendiğinde.

Sibel karakteri üzerine söylenen her şeye katılıyorum. Keşfedilmeden bırakılmış bir karakter. Motivasyonları üzerine hiç bir şey bilmiyoruz. Sadece hikayenin gidişatını ilerletmek açısından yaratılmış bir karakter gibi. Davranışlarını, seçimlerini bir araya koyduğumuzda anlamlı bir bütün oluşturamıyoruz, ete kemiğe bürünemiyor.

Ana iki karakter Sibel kadar kaotik gözükmüyor. Davranışları arasında tutarlılık kurup motivasyonlarını anlayabiliyoruz. Buna rağmen derinlemesine işlenmediği için stereotipik kalıyor ama onu eleştiremiyorum. Çünkü filmin uzunluğundan bunun farkında bir seçim olduğu anlaşılıyor.

Bence de biraz daha uzatılabilir, karakterler daha derin işlenebilirdi. Müzik kullanımından hoşlanmadım. Ama bu şahsi fikrim sayılabilir. Yoğun duygular yaşatmak için dramatik müzikler kullanılmasından hoşlanmıyorum. Bence duyguyu önce senaryo yaratmalı. Senaryo bunu başardıktan sonra seyirci ayırdına varmadan müzik girebilir. Burada müzik her yeri kaplamış.(Tabi, kısa filmde söylediğim gibi bir müzik kullanımı çok zor, süre kısıtlı olduğu için.)

Kameranın kullanımını, kurguyu vs. de beğendim. Ama renkte sorun var gibi. Belki de vimeonun sıkıştırmasından kaynaklıdır, bilemiyorum.

 
Gönderildi : 22/11/2018 2:57 am
(@paul-newman)
Gönderi: 68
 

"ölümüm senin sonun olacak" bu tarz ifadeler çok sırıtıyor. İnsanlar öyle bir ruh hali içindeyken böyle düzgün cümleler kuramazlar.

Yazıp yazmamak arasında gidip geldim ama bu eleştiriye katılmıyorum. Etrafta sürekli "insanlar x durumdayken y tepkisi vermezler" düşüncelerinden yola çıkarak yapılan eleştiriler görüyorum. Bence bu tarz eleştiriler çoğunlukla yanlış. İnsan davranış repertuarı her durum için oldukça geniş ve farklı insanlar çok farklı, beklenmedik tepkiler verebiliyorlar. Hatta öykücülük çoğunlukla bununla alakalı, çünkü davranış normdan sapmadığı sürece ilgi çekici durumlar yaratabilmek çok zor. Bence önemli olan, norm dışı davranışı, yaratılan durumla, karakterle, hikayeyle özdeşleştirip inanılır kılabilmek.
Mesela Dogville filmi şımartılarak, hiçbir zorluk görmeden büyümüş pasifist bir kadının bir köyü içerisinde çoçuklarla beraber yakarak öldürmesi üzerine. Filmin çözüldüğü noktaya kadar yapılan her şey bu aşırı olasılık dışı olayın inanılır bir düzeye getirilmesinden ibaret.

Buradaki örnek üzerine konuşacak olursam: İntihar intikam amaçlı yapılabilen bir şey. Karakter de bu güdüyle hareket ediyor. Dolayısıyla cümle karakterin motivasyonunu yansıtıyor. Kurulması zor bir cümle de değil. 4 kelimeden ibaret. Ben bu cümlenin o durumda çıkmaması için bir sebep göremiyorum.

İntihar dürtüsel davranan insanlarda sık görülen bir şey. Burada karakterin dürtüsel davrandığı da hissettirilmiş. Bu yüzden o sahnede herhangi bir inandırıcılık problemi olduğunu düşünmüyorum.

 
Gönderildi : 22/11/2018 3:26 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

"Bence önemli olan, norm dışı davranışı, yaratılan durumla, karakterle, hikayeyle özdeşleştirip inanılır kılabilmek."

Buna bir itirazım yok zaten. Ama demek ki bu olmamış ki böyle bir eleştiri yapmışım.
Öte yandan kapsayıcılığı bu kadar geniş tutarsak, karakterin söylediği her sözü "insanın davranış skalası geniş" diye meşrulaştırabiliriz. Dolayısıyla bunun bir sınırı olmalı.

Burada ağızdan çıkan sözü karakter yerine, yazarın ağzından çıkmış bir söz gibi hissediyorum ben.
Oturmuyor. Bu birçok kısa filmde de karşılaştığımız bir şey ayrıca.

Kanıtı ispatı olmayan bir şey üzerine konuştuğumuz için de "ben böyle hissettim" dışında bir şey diyemem. Belki itiraz cümlem fazla geneldi. İnsanlar böyle tepki vermezler gibi, o kafa karıştırdı. Bana hala vermezler gibi geliyor ama bu konunun da uzmanı değilim neticede, ama bir adım geri giderek, burada verilen tepkiyi oturtamadığımı söylemekle yetinebilirim. Ben inanmadım.

 
Gönderildi : 22/11/2018 3:42 pm
(@paul-newman)
Gönderi: 68
 

Burada ağızdan çıkan sözü karakter yerine, yazarın ağzından çıkmış bir söz gibi hissediyorum ben.
Oturmuyor. Bu birçok kısa filmde de karşılaştığımız bir şey ayrıca.

Böyle söyleyince biraz daha hak verdim. 🙂

Ben genel olarak o tarz genellemere karşı olduğum ve sık karşılaştığım için tepki verdim. Film üzerine biraz daha gidildiğinde haklı da çıkabilirsiniz. Ben de konunun uzmanı sayılmam ama psikoloji mezunuyum. O yüzden böyle genellemeler görünce irrite olmaya koşullandım. Çünkü psikolojide hiçbir zaman mükemmel korelasyonlar kuramıyoruz. Normalden sapan davranışları görüyoruz ve bazen anlamlandıramıyoruz da.Bazen bir vaka geliyor, genel kabul görmüş tüm görüşleri değiştiriyor. Mesela birkaç on yıl önce çocuk intiharı imkansız görünürdü ama bu vakalar açığa çıktıkça incelenmeye başladı.(Chazz Petrella, Boy interrupted gibi aramalarla belgesel örneklerine ulaşılabilir.)

Ha, evet. Hikaye ve psikoloji farklıdır. Meşrulaştırmamız için bir şey gerekir. Ama bence bunu yaparken hikayenin ögeleri içinde kalmak gerekli. Hikayeyi ortak akıla göre ikna edici kılmak önemli. O konuda hem fikirmişiz zaten. Karşı çıkmak için söylemiyorum şu an. Ortak kanımız olduğunu düşündüğüm için tekrar ediyorum sadece.

Neyse ya. Sanırım içimi boşaltmak istedim bu konuda. 🙂

 
Gönderildi : 22/11/2018 4:06 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Ne güzel işte, iç boşaltmak için yazıyoruz zaten çoğu yazdığımızı. Devam edelim. 🙂

Ben aksine çok abzürt bir şey söylebileceğini de düşünüyorum mesela.Klişeleşmiş kalıplaşmış sözler değil beklentim.
Örneğin kendini vurmadan önce, balıkların yemini verdin mi deyip tetiği çekse bana daha inandırıcı gelir.
Burada çıkan söz üzerine fazla düşünülmüş bir söz gibi geliyor. Fazla düzgün ve anlam içerikli. Aynı anlamı "senin ağzına sıçıcam" diyerek de verebilirsin. Bunu anlatamıyorum tam olarak ama, his işte, böyle geliyor.

 
Gönderildi : 22/11/2018 4:15 pm
(@paul-newman)
Gönderi: 68
 

Kendi çevremi ve genel olarak Türkiyeyi düşündüğümde, söylediğiniz tepkiler bana da daha mantıklı geliyor. Hepimiz eğitimliysek de bu eğitimi okul çağının ileri safalarında özümseyebiliyoruz çünkü. Karmaşık cümleler kurabilen, entellektüel konuşan yanımız kişiliğimize geç eklemlendiği için yoğun duygular yaşarken o çekirdeğe inecekmişiz, basit davranakmışız gibi...

Ama ne biliyim, İngilterede "posh" diye tabir ettikleri sınıftan, 7 yaşında latince öğrenmeye başlamış bir adamın 10-15 kelimelik cümle kurması da daha mantıklı geliyor aynı durumda kaldığında. Bu sefer beklentim bu oluyor. 🙂

 
Gönderildi : 22/11/2018 4:28 pm
(@bagimsiz)
Gönderi: 752
 

Melahat intihar etmeden önce ara ara nereye bakıyor anlamadım. Zaman taşı niye yerde o sırada onu da çözemedim. Bunun dışında hikayenin ana amacı çözülüyor neyse ki, adamın kameraya bakışı çemberi tamamlıyor. Oyunculuklarla ilgili yorumlara katılmamak mümkün değil, bu denli göze batmasında plan sekans tercihi de rol oynamış belli ki.

 
Gönderildi : 22/11/2018 11:32 pm
(@onurerdogan)
Gönderi: 63
Başlığı açan
 

Arkadaşlar değerli eleştirileriniz için çok teşekkür ederim. Dikkate alıp yorumlar yaptınız sağ olun. Benim için artık tüm şansızlıkları kırıp başlamam gerekiyor dediğim bir film süreci oldu. Filmi bitirebildim demek çok önemliydi. Yaşadığımız handikaplara rağmen bir eser koyduk ortaya...
Filmde tek sekans kullanmak gibi bir niyetim yoktu, çekim için bir sürü kararlar almam gerekiyordu. Çekim anı geldiğinde daha fazlasını aldım. Filmi sekiz dokuz dakka olarak planlamıştım, tek sekans olması iki dakika kısaltmıştır. Birde kısa film için büyük hikaye, kilit cümleler olmadan anlatılamaz gibi geliyor. Üç karakterde zaman taşını biliyor ve kadında bu yüzden "ölümüm senin sonun olacak" demesi bana yapay gelmedi. Kadın yeniden yaşayacağını biliyor... Diğer kadında kimi seçeceğini görmek için intihar ediyor.
Samsunda yaşayan birisi olarak çekimleri istanbul'da yapmaya karar verdim, öpüşme sahnesinden dolayı samsunlu oyuncular sıcak bakmadı. Bu yüzden ön hazırlığı olmadı... çoğu şeyi çekim anında karar verdik. Oyuncuların provası da buna dahil... İçlerinde en tecrübelisi erkek oyuncuydu ki onun gayreti filme katkı sağlıyor.
2.sahnede oynayan kızın hiç oyunculuğu yok ve ilk gün çekimlerin çok gecikmesine neden oldu, erkek oyuncunun tırmandırma çabasıyla 2. sahne geçiyor bir şekilde... Bu yüzden kızın yüzünü 2. sahnede göstermemeye çalıştım, tek sekans olmasının sebebi de bu... Ayrıca Sibel duygusuzluktan çok tutkulu bir aşık olarak planladım hikayede, her türlü riski alabilecek kadar aşık ama kızda bu tutkuyu göremediğimiz için bazı cümlelerde zayıf kalıyor. Daha hırçın ve deli dolu bir kadın olmalıydı orda...
Senaryoda bir iki diyolog dışında eksik görmüyorum ama yönetmen olarak kusurları olan bir film oldu.
Şartları baktığımda ise kriz yönetimini iyi yaptığımı düşünüyorum, bu kadar kötü koşullarda iyi sonuç aldığımı düşünüyorum. İki kişiyle film bu kadar olur, sağlam bir kadro olsaydı bu film çok daha yüksek bir yerde olurdu ama iyiki yapmışım. Kattığı tecrübeye değerdi.

 
Gönderildi : 23/11/2018 8:26 pm
Paylaş: