Naçizane fikirlerim belirtmek isterim. 1:42-43 bağlayan noktada aks hatası var. Kızın üzerini değiştiği sahnede de aynı aks hatları devam etmiş. Kızın kapıdan içeri girip kediye yakşaltığı sahnede sanırsam ya dolly veya slider kullanmışsın kedi yanlız yatakta iken bir anda kızın orda belirmesini dikkatimi çekti. filmin Süresi genel olarak sanki biraz daha kısa olabilirdi. Oyuncu performanslarına değinecek olursak senin performansın gayet iyiydi ama bayan oyuncu için aynı şeyleri söyleyemem. 3:33 de başlayan sahnede kızın bir anda uyandığını görüyoruz daha sonra evin koridorunda devam eden sahenin sonunda bence en etkili sahne burasıydı tekrardan yataktan uyandırman rüya içinde ruya kısmı hiç gerçekçi gelmedi bana.. eğer aynı noktada kızı tekrar uyandırsaydın yaşadığı halisilasyonu anlayabilirdrim gibi.
Sesler ve ve kurgu iyiydi sadece renk tonları pek sevemedim. Emeğinize sağlık tekrardan tebrikler.

teşekkürler fakat aks hatası yok. 🙂 ilk sahnelerde jump cut var.

jump cut tekniğiyle çekmişsin yani sıçramalı kesme 🙂 sonuçta devamlılığı keser buda sinemada bir tekniktir. ama ben öyle düşünemedim 🙂 ama genel olarak sevdim

Öncelikle filmin paylaşılma zamanı yanlış. Akşam 21 sonrasında veya daha geç zamanda izlemeye sunulsa daha iyi etki bırakırdı.

Hikayeyle ilgili sıkıntı, çocukla ilgili net bir bilgi sahibi olamıyoruz. Kadın düşük mü yaptı, yoksa çocuk vardı da adamın bir hatasıyla mı öldü? Ben bu soruyu cevaplayamıyorum. Sesler genel olarak güzel, ortalamanın üstünde bence. Sadece kadın eve döndüğündeki kapı sesleri (özellikle kapanış) gerçekçi gelmedi ve hipnoz sahnesinde senin konuşmalarına biraz yankı eklense daha iyi olurdu. Ayrıca kadının "babacığım" demesinin ardından müzikle bir vurgu yapılarak ortam gerilseydi, etki de artardı.

Öncelikle filmin paylaşılma zamanı yanlış. Akşam 21 sonrasında veya daha geç zamanda izlemeye sunulsa daha iyi etki bırakırdı.

Hikayeyle ilgili sıkıntı, çocukla ilgili net bir bilgi sahibi olamıyoruz. Kadın düşük mü yaptı, yoksa çocuk vardı da adamın bir hatasıyla mı öldü? Ben bu soruyu cevaplayamıyorum. Sesler genel olarak güzel, ortalamanın üstünde bence. Sadece kadın eve döndüğündeki kapı sesleri (özellikle kapanış) gerçekçi gelmedi ve hipnoz sahnesinde senin konuşmalarına biraz yankı eklense daha iyi olurdu. Ayrıca kadının "babacığım" demesinin ardından müzikle bir vurgu yapılarak ortam gerilseydi, etki de artardı.

sesi bu hale getirene kadar çok uğraştım. sana da veremedim 🙁 çocuk konusunu isteyerek açık bıraktım. ölüm mü, düşük mü, çocuğa ne olduğu şu anki duruma göre seyircide subjektif oluşması işime geliyor.

Beğendim, hoşuma gitti.
Gizem türünün bütün avantajlarını çok iyi kullanmışsın. Öyküden, senaryodan şüpheye düştüğüm noktalarda da, toparladı denilebilir. (En büyük sıkıntım, neden anlatmayıp, hipnoz ediyor noktasında çıktı aslında. Ama olabilir mi, neticede tekniğinin bir parçası olabilir. Burada bilmediğim alanlara giriyorum, ama bilmediğim için de sadece soru olarak kaldı. Bu noktada bir eleştiri alabilirsin eğer bir ön araştırma yapmadıysan.)

Kurgu tekniği, ritmi vs. her şey gayet yerinde bana kalırsa.

Tek büyük sıkıntı senin de bir türlü çözemediğin, farkında olduğun ama pek de elinde olmayan sanat yönetimi problemleri. Bir pskiyatristin evinde hissetmiyoruz. (Kliniği var, maddi olarak daha iyi bir ev umarsın, perdeler, yatak, duvarlar uymuyor.) Ama buna yapacak bir şey yok işte.

Öte yandan görsel olarak, düşük ışığın sıkıntısını çekmişsin. Bunu seninle konuşuyoruz. Türkiye'deki kısa filmlerde, evrensel olabilmiş Hollywood tarzı alanlara girdiğimizde, sanat yönetimi uyuşmazlıklarını (bunda kastım, halı desenli kapılarda gerilim-korku çekince uyuşmuyor gibi, ama bu bir hata değil. Bu doğal bir sonuç aslında, bugüne kadar bu türün örneklerini izlediğimiz hiçbir Hollywood filminde öyle bir kapı olmadığı için tuhaf geliyor. Bunu yukarıda yaptığım sanat yönetimi eleştirisinden ayırıyorum. Kliniği olan bir psikayatristin evine en yakın evde çeksen de benzer sorunlar olabilirdi yani.) bir kenara bırakarak konuşuyorum, olmayan bir görsel doku var. Adını koyamıyoruz tam, ama bir şekilde olmuyor. Bunun tespit ettiğim iki nedeni var (daha çok hipotez seviyesinde bunlar, tam bir yargıya varmak için denenmeye muhtaçlar) Kamera konusundaki sorunlarda evrensel kaliteye yaklaştık, ama lens konusunda, eksiğiz, fakiriz sanıyorum. Yani daha iyi bir lensle daha kaliteli görüntü olabilirdi. İkincisi ise ışıkla ilgili. Bu filmin ışık seviyesiyle ilgili hiçbir problemim yok. Renk düzenlemesiyle ilgili de. Fakat filmin sonunda istediğin ışık seviyesi ile benzer bir seviyede çekince, yani görüntüyü düşük pozlayınca üzerine de biraz renk ekleyince o istediğimiz havaya erişemiyoruz sanıyorum. Oysa ki log çekmenin en mühim avantajlarından biri biraz daha fazla pozlayarak, postta aşağı çekebilmek. Burada radikal bir sağa pozlamadan bahsetmiyorum. Bunun için de tabi sahip olduğumuzdan daha fazla ve iyi ışık kaynaklarına ihtiyacımız var ve onların yönetimine elbette.

Bunlar filmini izleyince tartışmak istediğim konuların özeti oldu.
Başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum. Altyazılar bir elden geçsin. Fontlar değişiyor. Bazı hatalar da var. Festival vs. gibi düşüncelerin var mı? Bu tarz batılı hikayeleri, batıda bir festivale göndermek sorun olabilir, zaten onlarda olan bir şeyi çekiyorsun, yerel dokunuşlar istiyorlar, (burada bir festivalde seçici jüri üyeliği yapıyorum bu aralar oradan da biliyorum) ama daha konsepti olan festivallerin ilgisini çekebilir.

Eğer kaldırmayacaksan da ana sayfaya koyabiliriz bence.

Ekleme: paranormal bir şeyler de olabileceğine dair bir soru işareti de bırakmak istedin sanırım, öyle bir şeyler de aldım hikayeden?

hepsine katılıyorum. sanat yönetimi en çok yapabilmek istediğim unsur fakat olmuyor. senaryoyla çok fazla oynadığım için ev bir psikoloğun oldu ve yapacak bir şey bulamadım. bu yüzden geniş açı da kullanamadım. hipnoz konusu senaryo matemetiği açısından kaçamadığım kullanmam gereken bir şey oldu. yine hipnozdan önceki sahne aslında senaristin serimi diyalogla yapmaya muhtaç kalmasından kaynaklı. paranormal olayı bilinçli olarak hissettirmek istedim. tam olarak bir karara varılmasın, bir alt kişilik mi yoksa gerçekten bir şey mi var diyerek ikili oynamayı tercih ettim. desperado'nun takıldığı yatakta uyanma sahnesi de bununla ilintili, uyuduğu yerde uyanmıyor ve o sahne gerçek miydi rüya mıydı bununla ilgili seyirci subjektif ne düşünürse düşünsün istedim.
seste yine her şeye yetişemeyip üstüne bir de oynayınca kontrolü kaybetmemden dolayı sıkıntı var.
sonuç olarak amacım vimeo'da staff pick olabilecek kalitede bir şey üretmekti ama oraya varamadı. geçen sene çektiğim filmden ise çok daha iyi oldu. seninle de konuştuğumuz bir türlü istediğimiz noktaya gelmemesinin senaryoyla çok ilintili olduğunu düşünmeye başladım. hala senaryoda doğru yapı kuramadığımız için yapaylık yaşıyoruz bence.

festivallerden pek ümidim yok ama gösterim falan alabilir diye bir süre tutucam. şu an gizli youtube'da. türkiyeden de bi akbankı deneyeyim dedim şu an onun başvurusu varmış. 2 3 aya açarım sanırım kilidi. anasayfaya koyabiliriz sevinirim.

Elimizde ki imkanlar dahilinde üretmeye çalışıyoruz. bence işin matematiğini bildiğimiz halde eksik kalan noktalar bence senaryo ile alakalı senaryoya uygun atmosferi en uygun şekilde vermek istediğimizde mekansal kaynaklı problemler çıkmaya başlayınca senaryonun da matematiği ne yazık ki değişiyor kendi işlerim için söylüyorum. Sanat yönetmeni olmasını çok isterdim ama bulunduğum bölgede bile elle tuturlur işler yapan kimselerde yok...Faktörlerden bir diğeri ise oyuncu sıkıntısı ve doğru düzgün ekip kurulamaması bağlıyorum . Neticede her şeyi kendimiz yapıyoruz ve önemli olan kıstasları kaçırmış oluyoruz buda hanemize eksi olarak yazılıyor.
Senaryo yaz , ekip kur,mekan araştırması yap,oyuncu bul,çekim planlarını yaz,çekim takvimi belirle,kurgunu yap, coloristlik yap ışık şefinde yok ,ses teknisyenin yok, saymayacağım sırasıyla bir çok kişinin işini yapmaya kalkınca bazı şeyleri kendimce kaçırıyorum. Bütçe desen o hiç yok kime nasıl derdini anlatacaksın 🙁 ve herkes bireysel olarak bir şeyler üretiyor veya üretmeye çalışıyor. Neyse işte öyle yani 🙂 jeang film gayet iyiydi ortalamanın bence çok üstünde ingilizce altyazı konusunda kezzap doğru bir noktaya değinmiş. Başrılar dilerim. Çanakkaledeyim elimden ne gelir bilmiyorum yakın olan varsa elimden geldiğince yapabileceğim bir durum olursa seve seve yardımcı olurum. sevgiler saygılar.

teşekkürler Desperado28

0.55'de kadını kontrol için gelen adamın ayakları duruma göre fazla kendinden emin, daha temkinli olması beklenir. Son adımda kadının yüzünü kapatması kontrol ettiğini düşündürüyor ama. Eve giriş çekimlerinde, mavi atmosferde, pozlamayı biraz sağa alarak ve karakteri ayrı aydınlatarak postta oynama aralığı bırakılması doğru olurdu. Böyle hem karakter fona gömülmüş, biraz da backlight olmadığı için, hem de istenen doğal ışık ortamı saat algısı kırar halde. Gündüz ama gece gibi görünüyor. Destekleyici ışık pek yok maalesef, sonraki sahnelerdeki sarı ışık dışında özellikle. Ki o planlar daha dengeli. Planların dar kalması gayet doğru tercih. Evi tanımamıza gerek yoksa tabi. Karakterin evde olduğunu çok yakınındaki materyallerden anlayabiliyoruz, alışılageldiğin doğal yansıması olarak.

Filmin en belirgin korku planındaki kadrajlar, kamera hareketleri, kamera taşıyıcı seçimleri, özellikle üst açı çekimi özenli ve yerinde. Bu plan ve sonraki sahneler öncekilere benzer görsel formlarda devam ediyor. Ama tungsten daha durmuş, keşke soğuk ve sıcak dengesi daha iyi, ışık kaynakları kullanılarak verilebilseydi. Tekniğe yeterince değindim sanıyorum, adam geldiğinde, kadının ilk plandaki gibi bitkin düşüşü ikileme olmuş, kısa film için fazla. Ama adam daha iyi düşmüş, kadın daha kontrollü bırakmıştı kendini. Bu arada adamın sen olduğunu jenerikten öğrendim. Hemen sonrasındaki yağmur taneli, şimşekli plan geçiş için belli ama fon falan olmadığı için daha önceki gibi biraz yadırganıyor. Bir de o kadar yağmurda adam nispeten kuru gelmiş dedirtiyor. Bu yağmurlu geçişten sonra yine yakın başlamışsın sorun değil ancak adamın sağına dalgın bakışıyla başlamasından sonra soluna, yarasına baktıktan sonra o yöne konuşması beklenir ya da boşluğa konuşuyor olabilir. Devamında öyle bir izlenim de var ama sonra kadraj ve duruş da biraz değişerek bakış yönünü belirlediğini görüyoruz adamın. Burada net bir aks hatası var. İki oyuncu da kameranın soluna bakarak konuşuyor. Yine burada kadının açısı sabit tutularak algı tırmalamayan bir haldeyken adamın açıları tabi tek başına çekmenin handikapıyla fazla oynanmış. Bu da 30 derece kuralını hatırlatıyor. Tekniğe yeterince değinmemişim demek.

Biraz da senaryoya değineyim. İlgi çekici bir tema, doğmamışın bıraktığı ruhsal etkiler üzerine gitmek. Tabi sadece ruhsal değil bu hikayede, metafizik işaretler var, kadının çıkardığı sesler ve adamın da gördüğü lamba sönmesi gibi. Aldatıldığı için çocuğunu düşüren kadının nefretini körükleyen bir metafizik öğe kadını hapis altına almış durumda. Bu akıl tutulması ya da unutkanlık halinde istediğini yaptırıyor. Bunları yazıyorum. Çünkü feedbackte önemli olan bir şey bana göre, izleyen ne anladı mevzusu. Bu tema, üzerine yazılan replikler ve sade oyunculuklarla senaryo dengeli ilerliyor, eksiği hissedilmiyor belki ama fazlası da görülmüyor.

Umarım çok şey katan bir film olabilmiştir. Deneyimin ötesinde görüyorum bunu, bir iki tık üste çıkılsa, bunun için daha fazla fedakarlık ve cesaret istiyor tabi, sinemacı kişiliği bile görebileceğimizi sanıyorum. Emek veren herkesi, sayıca fazla değil gerçi, bu bir yandan anlamlı, bir yandan eksik ama neyse işte, tebrik ediyorum.

teşekkürler Bağımsız kezzap gibi senin eleştirilerin de doğru. adamın yatakta uzandığı sahneye kimsenin değinmemesine sevinmiştim. orada kamerayı diğer oyuncuya bıraktım (o da kız arkadaşım ikimiz yapıyoruz :)) ve bakış yönü, açı hatalı oldu. sonradan boşluğa bakılıyormuş hissiyatı oluşuyor diye ve esasında artık filmden çok soğumam sebebiyle uğraşmadım. film pek çok şey kattı. eğer oyunculuğa bulaşmasaydım yine tek adam olarak daha iyisini yapabilirdim. bir dahakine oyuncu koyup kendim bulaşmayacağım.

Inshort Film Festival Sonuçları bu akşam açıklanacak.
Ben de başvurmuştum. Filmfreeway den gelen seçildi mesajları yanlış.
9 Filmle başvurana bile 9 filmi de seçildi mesajı gitmiş.
yani başvuran hemen herkes "yanlışlıkla" veya festivalin belki de "artniyetle" populer olmak amacıyla hemen herkese seçildiniz mesajı yollaması olayı var.

Rebel Minded Festival is ekonomik sıkıntılardan dolayı bu yıl yapılmayacakmış . Ben de dahil tüm başvuranların hepsine "semi finalist" siniz mesajı gitmiş. Yani seçilme filan yok aslında.

Lift off sessions ise her başvuruyu seçtiğini söylüyor
"Guaranteed screening to all submitters. "

Dolayısıyla laurel ler pek gerçeği yansıtmıyor olabilir

ayşegül hanım burada "film şu festivale seçildi, buradan şunu aldı" gibi bir ibare görüyor musunuz? görmüyorsunuz. laureller videoya gömülü. neyin ne olduğunu ben de biliyorum. filme eleştiri yapsaydınız herkes için daha faydalı olurdu.

ayşegül hanım burada "film şu festivale seçildi, buradan şunu aldı" gibi bir ibare görüyor musunuz? görmüyorsunuz. laureller videoya gömülü. neyin ne olduğunu ben de biliyorum. filme eleştiri yapsaydınız herkes için daha faydalı olurdu.

Tabii ki o ibareyi filmin belirttiğiniz ilk mesajdaki link te görüyorum: işte:

Nasıl oldu da sizin gözünüzden kaçtı anlayamadım.

keşke biraz alçak gönüllü olsaydınız da video' ya "gömdüğünüz" kısımlar kesin olmadığı için şimdilik çıkartsaydınız. Ya da yukarılardan "moderatörlük" ahkam' ı kesmeseydiniz.

"moderatör" sıfatıyla "herkes için daha faydalı olurdu" yerine bu durumdan herkesi bilgilendirseydiniz.
Filminize gömen ben miyim.
üstelik benim filmler için de aynen "seçildi" denildi ve sizden daha gerçekçi olarak "seçildi" laurel'ini kullanmadım.

"neyin ne olduğunu ben de biliyorum" demeniz "herkes için daha faydalı olur" düşüncenize ters düştü bence.

Siz bol moderatörlük avantajlarınızı kullanmaya devam edin yine de.