Forum

Sessiz Gece

57 Gönderi
32 Üyeler
0 Reactions
9,086 Görüntüleme
(@fulgura)
Gönderi: 5141
 

Tebrikler...

Tarantino ve Very Bad Things ekolünde güzel bir çalışma olmuş.

En sonda kan pek olmamış ama onun dışında göze batan pek bir hata yok. Yataktaki hatunun oyunculuğuna kusur bulunsa da zaten film içinde film çekiyor olduğundan o da senaryonun bir parçası olarak güzel oturmuş. İki kez kameraya baktı ama sonunda kamera onun çıkınca sorun kalmadı.

Genç neden ölmüş ya da ölü sanılmış gibi temel bir soru cevapsız ama olsun. Ekip iyi çalışmış.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 24/06/2011 4:46 am
(@yerli-film)
Gönderi: 0
 

Sürprizbozan
Girişteki diyalogda, arayanın “Harabedeyiz…” demesi, bunun üzerine konuşmanın sonuna yakın karakterin “Harabede misiniz?” diye yenilemesi bana göre biraz gerçekçiliği gölgelemiş, lakin bu kafa güzelliğine de vurulabilir.Sadece küçük gereksiz bir ayrıntı bu söylediğim.

Genel anlamda oyunculuklar güzel.Kenar mahalle ağzıyla da gayet iyi oynanmış.Ayrıca arabanın gitmemesine rağmen gidiyormuş gibi iyi oynanmış.Yatak sahnesinde kızın mahrem yerleri zaten gözüktükten sonra eliyle önce kapatmaya çalışması sonra iç çamaşırlarını giymeye çalışması gereksiz olmuş.Bir de dayının, seçim günlerinde ki kaset hikayesine benzeyen sahnesi, sanırım bir atıf(Ankara’da olduğundan böyle bir durum değerlendirmesi yaptım)

Görseller güzel, ama 16. dk'dan sonra daha iyi bir ışık var sanki.

Ne yalan söyleyeyim,klasik ölüm kalım hikayelerinin iyi işlemiş bir örneği.Yani sağlam bir film.Kopmuyorsun filmden.

Elinize sağlık…

Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.

http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 24/06/2011 2:00 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Kezzap yorumun için teşekkürler. Beni tanıdığın bildiğin üzere filme gelen eleştirilere göğüs gerip açıklama yapmıyorum ama söylemek istediğim birkaç şey var. Yine beni tanıdığın bildiğin gibi... (...mış gibi kısa filminden başlayarak) Bir nasıl denir? Tavır tarz -diyelim çok ukalalık olmasın- oturtma, kendi bakış açımı yansıtma gibi bir derdim var. Yaptığım kısalarda laf komedisinden çok durum komedisini, daha doğrusu bir durumu ve karakterlerin buna verdiği tepkiyi ele almaya çalıştım. Alttür üsttür bilmem. Cidden bilmem. Bildiğim tek şey durumdur. Bu durumun en etkili bir şekilde anlatımıdır. Dramatik öğeleri kullanmaya çalışırım, sinemanın falanını filanını kullanmaya çalışırım hepsi bu. ...mış gibi'nin özeti de "iki adam hepsi bu" dur. Burada da öyle. Hepsinde öyle. Evet bir takım olaylar var. ...mış gibi de hiç olay yoktu ki benim en uç tavır filmimdir kendisi. İşin içine olaylar girmesi tavrı bozmuyor. Yeni bir şey söylemek için sanırım artık çok geç! Ya da söylemeye çalışmak için. Nasıl söylerimin peşinde olmak türleri anlamlı bir şekilde kullanmak daha çekici. Şimdi ben bu filmde şunu anlattım bunu anlattım demem. Ben böyle insanlar (filmdeki karakterler) gördüm. Arkadaş bile edindim. İkiyüzlüra kısa filmindeki gibi herkesin birbirini satmaya yalanla dolanla işini yürütmeye çalışması, akıllı geçinip bokun içine battıkça batması benim hikayedeki ilgimi çeken şeyler. Ama sadece hikayede ilgimi çeken şeyler. Senin görmek istediğin şeyler de var ilgimi çeken ama bunları sayıp dökmek tekrar ediyorum benim yapacağım şeyler değil. Seyircinin eğlenmesi benim için ön planda olan bir şey. Nedenini de söyleyeyim: ben film izlerken hangi tür olursa olsun, çok yavaş ilerliyor da olabilir, eğleniyorsam filmi beğenmiş oluyorum. Seyircinin hikayeden, ışıktan şundan bundan daha çok "seyirci" gibi filmi izlemesi o kadar arzu edilesi bir şey ki benim için. Hem teknik açıdan hem hikaye aktarılışı açısından başarılı demektir. Filmi böyle bulduğun için teşekkür ederim tekrar. Tarantino'ya gelince. Geçen lafı açıldı bir ortamda şöyle dedim: Orusbu çocuu o kadar işlemiş ki hayatımıza... Ama bu filmi Tarantino özentisi etkisi yaratmaması için o kadar kastırdım ki... Bu açıdan samimiyetime güvenmelisin. Söylemek istediğim çok şey var ama söylemesem daha iyi. Çünkü her şeyden ama her şeyden önemli tek bir şey var benim için seyircide yarattığı etki! Ben ne dersem diyeyim, seyirci ne diyorsa odur.

Anladım abi, bazı söylediklerine katılmıyorum, ama anladım, anlaştık yani.
Yani her şeyden öte misyonunu belirlemiş olan (ya da belirliyor olman) zaten iyi bir şey.
Ama bu film "mış gibi"den çok farklı. Orada en sonunda ne yapıyorsan burada o yok. Orada iki adamdan ötesi vardı, "iki çöpçü" vardı.
İşte demeye çalıştığım da bu, o filmde iki adamdan sıyrılmış başka bir boyuta geçmiştin. Benim bulamadığım o sadece.

Tarantino meselesi ile ilgili olarak da hiç olumsuz düşünmedim zaten. Dediğin gibi çok işimize işlemiş. Etkilenmedik desek bile etkiliyor.
Tarantino örneğini vermem meseleyi daha iyi anlatabilmek içindi.
Bu film Tarantino'nun Inglorious Basterds dönemi öncesi filmlerine denk düşen bir havada. O filmlerin de genel özelliği bir önceki paragrafta eleştirdiğim noktada. Karakterlerin sadece "x özellikli bir adam" olması.

Ama tabii ki kimse karakterlerini sosyolojik/tarihsel/ekonomik vs. çerçevede ele almak zorunda değil.
Sinema bunu yapmaktan bilerek kaçan adamlarla dolu.

Benim söylediğim sadece benim bunu sadece tercih etmiyor, beğenmiyor oluşum.
O yüzden eleştirim filme gibi gözükse de değil aslında. Film vesilesiyle bir tarza.

 
Gönderildi : 24/06/2011 2:41 pm
(@melihk)
Gönderi: 0
 

Çok çok güzel çok beğendim ben sıkılmadan 21dk geçirdim emeği geçen herkesin ellerine sağlık 🙂

vimeo.com/melihk

 
Gönderildi : 24/06/2011 3:13 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

KEzzAP ve enjeksiyon'un sohbeti ile bağlantılı gibi olacak yorumum. Alttür, Tarantino vs.

Teknik işçilik, oyunculuk ve yönetim olarak gayet iyi, senaryo olarak ise ne yazık ki "sorunlu" bir film....
Erkan'ın sinemacılığını gayet iyi tanırım. Neyi neden yaptığını da gayet iyi biliyor ve takdir ediyorum.
Ama bu filmdeki tek ama tek bir kusur, filmin neredeyse tüm güzelliklerini örtüyor.
Kusur ne? Şu:

Bu filmin odağında olan "yerdeki ceset etrafında toplanmış, ne yapacağını bilemeyen serseriler" olayı, hikaye gelişimini, ayrıntısını, öncesini, sonrasını önemsememek, boşvermek, göstermemek, anlatmamak için çok yanlış bir seçim! Yani burada ...Mış Gibi'deki gibi "iki adam hepsi bu".... Yemez arkadaş! Olmaz, olmamış.... O ceset açıklanmalı. Ne olmuş? Nasıl olmuş? Onlar nasıl oraya gelmiş? ...Mış gibi'deki gibi, hikayeyi boşverip atmosfere, tiplere, an'lara takılabileceğimiz bir hikaye değil bu. Nokta!

Başka hiçbir açıklama ve inceleme kriterine/açısına/ölçeğine ihtiyaç duymadan, çok da üzülerek söylüyorum ki kocaman bir hayalkırılığı benim için.... Tüm ekibi ve yönetmen Erkan'ı can-ı gönülden kutluyorum. Ve hepsi adına senarist Erkan'ı bi yakalarsam.... 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 24/06/2011 4:31 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 1450
Başlığı açan
 

KEzzAP ve enjeksiyon'un sohbeti ile bağlantılı gibi olacak yorumum. Alttür, Tarantino vs.

Teknik işçilik, oyunculuk ve yönetim olarak gayet iyi, senaryo olarak ise ne yazık ki "sorunlu" bir film....
Erkan'ın sinemacılığını gayet iyi tanırım. Neyi neden yaptığını da gayet iyi biliyor ve takdir ediyorum.
Ama bu filmdeki tek ama tek bir kusur, filmin neredeyse tüm güzelliklerini örtüyor.
Kusur ne? Şu:

Bu filmin odağında olan "yerdeki ceset etrafında toplanmış, ne yapacağını bilemeyen serseriler" olayı, hikaye gelişimini, ayrıntısını, öncesini, sonrasını önemsememek, boşvermek, göstermemek, anlatmamak için çok yanlış bir seçim! Yani burada ...Mış Gibi'deki gibi "iki adam hepsi bu".... Yemez arkadaş! Olmaz, olmamış.... O ceset açıklanmalı. Ne olmuş? Nasıl olmuş? Onlar nasıl oraya gelmiş? ...Mış gibi'deki gibi, hikayeyi boşverip atmosfere, tiplere, an'lara takılabileceğimiz bir hikaye değil bu. Nokta!

Başka hiçbir açıklama ve inceleme kriterine/açısına/ölçeğine ihtiyaç duymadan, çok da üzülerek söylüyorum ki kocaman bir hayalkırılığı benim için.... Tüm ekibi ve yönetmen Erkan'ı can-ı gönülden kutluyorum. Ve hepsi adına senarist Erkan'ı bi yakalarsam.... 🙂

Teşekkürler diğer yorumlar içinde şunu söyeyeyim sadece: Panpa filmin devam bölümleri var çekilecek öptüm 🙂

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 24/06/2011 4:40 pm
 togi
(@togi)
Gönderi: 79
 

Ekibe teşekkürler... Önemsenmiş ve farklı birşeyler yapılmış film piyasada o kadar azki açıkıcası seyredince sevindim...ellerinize sağlık güzel olmuş...

 
Gönderildi : 24/06/2011 5:15 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Son hali içime fazlasıyla sindi. Kurgu aşamasında eleştirel izliyorduk hep, o yüzden kusur arıyorduk. Şimdi o duygulardan sıyrılıp izleyince baya tatmin oldum.

Tebrikler herkese.

 
Gönderildi : 24/06/2011 5:52 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 1450
Başlığı açan
 

Son hali içime fazlasıyla sindi. Kurgu aşamasında eleştirel izliyorduk hep, o yüzden kusur arıyorduk. Şimdi o duygulardan sıyrılıp izleyince baya tatmin oldum.

Tebrikler herkese.

Ben de filme olan desteklerin için sana ayrıca teşekkür ederim 🙂

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 24/06/2011 5:55 pm
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Bu filmin odağında olan "yerdeki ceset etrafında toplanmış, ne yapacağını bilemeyen serseriler" olayı, hikaye gelişimini, ayrıntısını, öncesini, sonrasını önemsememek, boşvermek, göstermemek, anlatmamak için çok yanlış bir seçim! Yani burada ...Mış Gibi'deki gibi "iki adam hepsi bu".... Yemez arkadaş! Olmaz, olmamış.... O ceset açıklanmalı. Ne olmuş? Nasıl olmuş? Onlar nasıl oraya gelmiş? ...Mış gibi'deki gibi, hikayeyi boşverip atmosfere, tiplere, an'lara takılabileceğimiz bir hikaye değil bu. Nokta!

Ben buna tamamen karşıyım. Hele hele bu film için hiç de gerekli değil. Hikaye öyle başarılı sunuluyor ki yedire yedire ne olmuş, ne bitmiş, daha sonrasında ne olacak anlatılıyor zaten. Yani illa öncesini sonrasını bize göstermesine gerek yok ki. Zaten öncesinde ve sonrasında ne olduğunu, ne olabileceğini seyirci tahmin etmekte zorlanmıyor. Gözümüze o kadar da sokulmasına gerek yok. Bana ne öncesinden, hem olay orada başlıyor ve işte kısa filmlik bir hikaye de o noktada kendini gösteriyor.
O ceset açıklanmalı. Ne olmuş? Nasıl olmuş? Onlar nasıl oraya gelmiş? .

Cesede ne olduğu, nasıl olduğu veriliyor. Onların nasıl oraya geldiği de veriliyor, zaten yer adamların mekanı. Diyaloglar çok zekice dizilmiş. Seyircinin kafasında bu tür soruları cevaplıyor.

Ha filmde illa bir kusur aranacaksa o da dayı ve kadının don giyme sahnelerinin tutturulamaması. Açık etmişler, belli etmişler...

Bi de enjeksiyon sana iki adet özel mesaj atmıştım bir bakabilir misin?

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 24/06/2011 6:06 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Az önce de iki arkadaşla aynı şeyi konuştuk.

"Kİme göre neye göre" fikri bir yana.... Tamam, eğer bir izleyici, bu filmi izlerken "e sonunda cesede ne oldu ki?" diye düşünmüyor ise sorun yok. "Bunlar neden telaş yapıorlar ki? NEden yürüyüp gitmiyorlar?" diye düşünmüyorsa da. "Neden onların üstüne kalıyor ki?" diye de tabi. "Sevişmesinin ortasında rahatsız edilen baba tip kimdir" acep? Merak etmiyorsanız sorun yok.

Tamamen ve kesilnikle eksikli bir filmdir. Çünkü: Görünürde bu film, Erkan'ın tanıtmaktan, anlatmaktan çılgınca bir keyif aldığı (ve çok da iyi ettiği) karakterlerin hayatlarını, hal/hareket ve tavırlarını, kendi aralarındkai konuşma, diyaloglarını, o kişilerin ait olduğ dünyayı anlatma motivasyonunda bir film. Ama bunu yapmıyor ki.... Biz bu krakterleri tanımıyoruz. ONların dünyalarıı da tanımıyoruz. Bir kısmı anlatılan hikayedeki odağa karşı naısl tepkiler veridklerini izliyoruz. Hayatlarını, zevklerini, kişiliklerini yine bilmiyoruz. Ortadaki cesede ve ceset olayındna kurtulmaları bağlamında tanıyoruz onları. BUradan hareketle, Sessiz Gece'nin, Erkan'uın hikayesini anlatmaktan keyif aldığı kişilikleri anlatan bir film olarak göremeyiz. Olayın olduğu gece onların hayatlarında herhangi bir an değil ki....

Tüm bu yazdıklarımı Erkan'In ilk ve en iyi filmi olan ...mış Gibi'yle bir arada düşünürseniz durum net biçimd eortaya çıkar. "İki adam, hepsi bu!" BU çok ama çok yerindeydi. İKna ediciydi. Ortada bir düğüm, bir sorun, bir gerilim yoktu. Ama burada dağ başında bir sebeple toplanmış tipler var. "Masanın altında bir bomba var. Ama biz masada oturan tiplerin dünyasını tanıyoruz" demek hiç mi hiç ikna edici değil.

HHK, "Hikaye öyle başarılı sunuluyor ki yedire yedire ne olmuş, ne bitmiş, daha sonrasında ne olacak anlatılıyor zaten." demişsin de. Ne olmuş kısmını ben göremedim? Sen gösterirsen sevinirim. 🙂 NE olmuş? Daha sonrasında ne olacak belli mi? Söyler misin ne olduğunu?

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 24/06/2011 6:54 pm
(@sickman)
Gönderi: 3651
 

Tamamen ve kesilnikle eksikli bir filmdir. Çünkü: Görünürde bu film, Erkan'ın tanıtmaktan, anlatmaktan çılgınca bir keyif aldığı (ve çok da iyi ettiği) karakterlerin hayatlarını, hal/hareket ve tavırlarını, kendi aralarındkai konuşma, diyaloglarını, o kişilerin ait olduğ dünyayı anlatma motivasyonunda bir film. Ama bunu yapmıyor ki.... Biz bu krakterleri tanımıyoruz. ONların dünyalarıı da tanımıyoruz. Bir kısmı anlatılan hikayedeki odağa karşı naısl tepkiler veridklerini izliyoruz. Hayatlarını, zevklerini, kişiliklerini yine bilmiyoruz.

Bence senin bakış açında bir eksiklik-yanlışlık var. Bu motivasyonla film izlenir mi yahu? Öncesini bilmiyoruz, adam niye yatıyor bilmiyoruz. Yani yönetmenin sana anlatacağı şeyi sen mi seçeceksin bro, olur mu öyle şey. Adam bir hikayenin bu kadarlık kısmını anlatmış işte. Belli ki bir başı var bir sonu var ama adam burasını anlatmış, yani böyle eleştiriyi ben ilk defa gördüm valla. Sen bilmek istiyorsun oraları da adam anlatmak istemiyor belki yahu. Hayır ben baya bir sefer izledim filmi ama hiç böyle bir şey aklımın ucundan geçmedi, bu motivasyon çok başka bir şeymiş Görkem.

Ha bu arada filmin üzerinden değil eleştirinin üzerinden yazıyorum ben. Filmi ne savunurum, ne överim, ne söverim, yapılmış bitmiş iş. Yönetmenin malıdır, bana kalsa kendimi eleştirsem bir kaç ölümcül hata söylerim belki ama genelde söylemem. Benimkisi Görkem'in fikriyatına bir bakıştı yani.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 24/06/2011 7:44 pm
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Az önce de iki arkadaşla aynı şeyi konuştuk.

"Kİme göre neye göre" fikri bir yana.... Tamam, eğer bir izleyici, bu filmi izlerken "e sonunda cesede ne oldu ki?" diye düşünmüyor ise sorun yok. "Bunlar neden telaş yapıorlar ki? NEden yürüyüp gitmiyorlar?" diye düşünmüyorsa da. "Neden onların üstüne kalıyor ki?" diye de tabi. "Sevişmesinin ortasında rahatsız edilen baba tip kimdir" acep? Merak etmiyorsanız sorun yok.

Tamamen ve kesilnikle eksikli bir filmdir. Çünkü: Görünürde bu film, Erkan'ın tanıtmaktan, anlatmaktan çılgınca bir keyif aldığı (ve çok da iyi ettiği) karakterlerin hayatlarını, hal/hareket ve tavırlarını, kendi aralarındkai konuşma, diyaloglarını, o kişilerin ait olduğ dünyayı anlatma motivasyonunda bir film. Ama bunu yapmıyor ki.... Biz bu krakterleri tanımıyoruz. ONların dünyalarıı da tanımıyoruz. Bir kısmı anlatılan hikayedeki odağa karşı naısl tepkiler veridklerini izliyoruz. Hayatlarını, zevklerini, kişiliklerini yine bilmiyoruz. Ortadaki cesede ve ceset olayındna kurtulmaları bağlamında tanıyoruz onları. BUradan hareketle, Sessiz Gece'nin, Erkan'uın hikayesini anlatmaktan keyif aldığı kişilikleri anlatan bir film olarak göremeyiz. Olayın olduğu gece onların hayatlarında herhangi bir an değil ki....

Tüm bu yazdıklarımı Erkan'In ilk ve en iyi filmi olan ...mış Gibi'yle bir arada düşünürseniz durum net biçimd eortaya çıkar. "İki adam, hepsi bu!" BU çok ama çok yerindeydi. İKna ediciydi. Ortada bir düğüm, bir sorun, bir gerilim yoktu. Ama burada dağ başında bir sebeple toplanmış tipler var. "Masanın altında bir bomba var. Ama biz masada oturan tiplerin dünyasını tanıyoruz" demek hiç mi hiç ikna edici değil.

HHK, "Hikaye öyle başarılı sunuluyor ki yedire yedire ne olmuş, ne bitmiş, daha sonrasında ne olacak anlatılıyor zaten." demişsin de. Ne olmuş kısmını ben göremedim? Sen gösterirsen sevinirim. 🙂 NE olmuş? Daha sonrasında ne olacak belli mi? Söyler misin ne olduğunu?

Burayı cevaplamak çok güç hakkaten, bir anda yorulduğumu hissettim. Sorduğunuz soruların cevabı var, sorun bu filme neden böyle davranıyorsunuz. Tamamen farklı bakıyoruz. Ve bu farklılığımız iletişimimizde de benden yana yorucu geçiyor. Filmde replik olarak geçen yerlerde sorularınızın cevabı var zaten.

Peki o zaman şöyle yapalım. Bu yazı spoiler içerir haberiniz olsun.
"Bunlar neden telaş yapıorlar ki? NEden yürüyüp gitmiyorlar?" ve "Neden onların üstüne kalıyor ki?"

E abi mekan zaten onların ve güvenlik görevlisinin replikleri bile bazı şeyleri açıklamaya yetiyor. Ceset, onların arkadaşı. Polisin ilk araştıracağı şey bir, elemanın neden öldüğü; sonuç: ot içmekten (ya da bu tip yasa dışı kafa yapıcı şeyler işte). İkinci araştıracağı şey, bunun arkadaşları vardı bilgisinin üzerine diğer elemanların aranması ve onların da içici olması ve olay anında orada olmaları. Bu kadarı bile bu olaydan çekinmelerine yeterli bir sebep. Altında daha fazla mana aramak seyircinin kendi tercihine kalmış bir şey. // Daha ilerletelim polis araştırmasını, elemanlar bu malları nereden aldılar. Elbet satanı edeni vardır. Belki de kendileri de satıyordur. Ayaklarım titremeye başladı, altıma sıçmadan soruşturmayı kapatalım. 😛 Zaten // işaretine kadar anlattığım yer kafi geliyor. Daha çok // işaretine kadar olan cümle önemli.

"e sonunda cesede ne oldu ki?"

Ha tamam bu kısma açıkça ve kesin bir şekilde ben cevap veremem yukarıdakiler gibi. Ama bazı şeyleri deneyelim. Burası çok olasılıklı ve tamamen seyirciye bırakılmış bir durum. En kuvvetli olasılık, cüzdanı ve telefonu alındığına göre ve daha öncesinden de araba çağrılma sebebine binaen Ozan'ın planı uygulanabilir. Ama işin bu kısmı o kadar önemli mi ki? Ceset kalktı ortadan bitti. Belki hiç kimsenin bilmediği bir yere attılar, belki parçaladılar, belki de gömdüler. Hem artık o ceset elemanlardan çıkıp dayıya geçiyor. Dayının bir cinayeti daha. Ortalığa o kadar kurşun döken birinin ilk cinayeti olmasa gerek ve de ilk yok edeceği ceset de olmaması gerek. İşte burada bile senaryonun dahiliği ortaya çıkıyor ve yaratılan karakter senaryoyu daha önemli kılıyor.

Buna benzerini de geçtim daha ötesinde de filmler var. Yönetmenin seyirciye oynadığı oyunlar oluyor. Açıklanmayan bir olay üzerinden, film ilerleyebiliyor. Burada da cesedin ne olduğu konusundaki durum senaryoyu neden kötü yapsın ki anlamadım.

Ek olarak da Filmin devam serüveni de gelecekmiş, muhtemelen orada da bir yerde geçebilir. Hatta ikinci serüven bu ceset olayından kaldığı yerden, devam edecek belki de.

Biz bu krakterleri tanımıyoruz. ONların dünyalarıı da tanımıyoruz. Bir kısmı anlatılan hikayedeki odağa karşı naısl tepkiler veridklerini izliyoruz. Hayatlarını, zevklerini, kişiliklerini yine bilmiyoruz.

Tanımamız gerçekten bu kadar önemli mi? Bu yolla kısa film çekmek bile çok güçleşir. Karakterleri tanımama gerek yok ki, ortada iyi hazırlanmış bir olay var. Bilemedim şimdi bu cümle pek anlamlı gelmiyor bana.

Cevaplarını bildiğim sorular üzerine ilk defa bu kadar yoruldum. Klavyeye tıklayan ellerim titriyor artık. Yorucu olan cevapları vermem değildi, bu cevapları bu kadar farklı bakan ve uzlaşamadığım birine nasıl verebilmemdi.

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 24/06/2011 8:14 pm
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Tamamen ve kesilnikle eksikli bir filmdir. Çünkü: Görünürde bu film, Erkan'ın tanıtmaktan, anlatmaktan çılgınca bir keyif aldığı (ve çok da iyi ettiği) karakterlerin hayatlarını, hal/hareket ve tavırlarını, kendi aralarındkai konuşma, diyaloglarını, o kişilerin ait olduğ dünyayı anlatma motivasyonunda bir film. Ama bunu yapmıyor ki.... Biz bu krakterleri tanımıyoruz. ONların dünyalarıı da tanımıyoruz. Bir kısmı anlatılan hikayedeki odağa karşı naısl tepkiler veridklerini izliyoruz. Hayatlarını, zevklerini, kişiliklerini yine bilmiyoruz.

Bence senin bakış açında bir eksiklik-yanlışlık var. Bu motivasyonla film izlenir mi yahu? Öncesini bilmiyoruz, adam niye yatıyor bilmiyoruz. Yani yönetmenin sana anlatacağı şeyi sen mi seçeceksin bro, olur mu öyle şey. Adam bir hikayenin bu kadarlık kısmını anlatmış işte. Belli ki bir başı var bir sonu var ama adam burasını anlatmış, yani böyle eleştiriyi ben ilk defa gördüm valla. Sen bilmek istiyorsun oraları da adam anlatmak istemiyor belki yahu. Hayır ben baya bir sefer izledim filmi ama hiç böyle bir şey aklımın ucundan geçmedi, bu motivasyon çok başka bir şeymiş Görkem.

Ha bu arada filmin üzerinden değil eleştirinin üzerinden yazıyorum ben. Filmi ne savunurum, ne överim, ne söverim, yapılmış bitmiş iş. Yönetmenin malıdır, bana kalsa kendimi eleştirsem bir kaç ölümcül hata söylerim belki ama genelde söylemem. Benimkisi Görkem'in fikriyatına bir bakıştı yani.
Sickman çok güzel özetlemiş. Kısaca anlatmış...

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 24/06/2011 8:21 pm
(@fulgura)
Gönderi: 5141
 

Film güzel. Bu hakkı tekrar teslim edelim.

Ama senaryo ve öykü altyapısı söz konusu olduğunda "Neden?" sorusunun cevapsız kaldığı belki 10 yer var. Bu "Neden?"ler öylesine her şeye yapıştırılan sıradan "neden"ler değiller. Öyküdeki karakterlerin yaptıkları şeyleri yaptıran ve dedikleri şeyleri dedirten temel mantıkta sorunlar var, bu doğru. Senaryo yada öykü ya da roman farketmez bir anlatıda olay örgüsü kurulurken bu nedenler tam oturmazsa izleyici/okuyucunun "gönüllü ikna olma süreci" sekteye uğrar. Bu nedenle de gerçekten sanki temel bir konu ortaya konmuş ve karakterler bunun etrafına örülürken temel bazı gerçekliklerden kopuk kalmışlar. Filmi çok sevip bu tür soruları görmezden gelmek yani ikna olma sürecimizi bayağı esnetmek başka şey, bir öykü kurulmasında dikkat edilmesi gereken en temel kuralları yoksayıp "anlamıyorsunuz, kavramıyorsunuz, bu adamlar sizin beklediğiniz şekilde hareket etmek zorunda değiller" demek farklı şey. Benim beklediğim şekilde hareket etmesi zorunlu olmayan karakterler yine de akıl ve mantık sınırları dahilinde "kendi içlerinde anlaşılabilir" bir şekilde hareket etmek durumundalar. Örnek:

Ben ve benim bildiğim aklı başında hiçkimse "hatun düşer" mantığıyla bir haberin peşine takılıp gittiği bir izbelikte yerde yatan ve ölü olduğu herkesçe bilinen ve ortadan kaldırılması konuşulan bir bedenin etrafında oturup tanımadığı kimselerle "CEO ile genel müdür aynı şey mi?" diye bir tartışma yapmaz. Biri de bana "senin kafan basmıyor. Bu adamlar farklı. Sen gibi değiller, bak pornocu mornocu... O kadar farklılar ve o kadar bitirimler ki..." diye lafa girip ikna etmeye çalışırsa da durur ve ikna etmekten vazgeçerim. Pornocu da olsa, bitirim de olsa, sapık da olsa o davranışın arkasında yatan "neden?" hala cevapsız. Çok yakın 2-3 kişinin dışında aklı başında (ya da değil) kimsenin orada 1 saniye daha fazla kalmasının bir nedeni olmalı ve ben bu nedeni bulabilmiş değilim. "Kankalık" vb bir cevap olamaz. Anlaşıldığı kadarıyla sonradan katılan iki kişi kendi aralarında önceden konuşmaksızın arabanın kimin olduğu yalanını durumdan kurtulmak üzere uydurmuşken biri diğerini tanımadığı adamlara anında satıyor. Bunu da kendini durumdan kurtarmak için yapmıyor, tam aksine orada kalıyor ve rahat rahat muhabbetine devam ediyor. Neden? Bayılan arkadaşını alıp ya da almadan da olsa arabayı alıp gitmesi gerekmez mi? Elde bir ceset varken bir de güvenlik görevlisi eklendi. İnsan iyice tırsmaz mı?

Şimdi, akıl vermek gibi olmasın, ama o yerde yatan adam malın/bir para çantasının nerde olduğunu biliyor ve söylemeye ramak kalmışken kendinden geçmiş olsa bunu duyan herkes için "acaba uyanır da söyler mi?" diye bir kalma motivasyonu doğar. Burada bu yok. Yine akıl mantık sınırları dahilinde izbelik de olsa bir güvenlik görevlisinin insan seslerini taa nereden duyarak bakmaya geldiği bir yerde bir silah patladıktan sonra durulmaz. Kalanlar birşey olmamış gibi neden kalıyorlar? Artık kaçmak için bir sürü nedeniniz yok mu? Davranışlar bir suçlu/kaçak tipine bile uymuyor bu noktada.

Film güzel diye bütün nedenleri boş bırakıp geçmek olmaz. Benim edindiğim izlenim bu öykü kurulurken biraz modüler düşünüldüğü ve bir devam filminin söz konusu olabileceği. Böylece şimdi gerçekten ortadan kaldırılması gereken ceset, elinde kasediyle bir kız ve bir şantaj öyküsü, ve artık birbirinden şüphe etmesi ve hatta ortadan kaldırması beklendik olan bir grup adam olur. Böylece peşpeşe olacak olan çok kötü şeylerin beklentisine girmiş olduk. Umarım devam kısmında öykü kurulurken masa başında bu "neden?" sorularına biraz daha dikkat edilir ve bu film hali hazırda olduğundan çok daha iyi bir hale gelip hepimiz için daha gurur hissettirici bir film olur.

Emeği geçenlere tekrar saygılar...

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 24/06/2011 10:39 pm
Sayfa 2 / 4
Paylaş: