Forum

Duyulamayanlarım
 

Duyulamayanlarım

59 Gönderi
19 Üyeler
0 Reactions
8,197 Görüntüleme
 exx
(@exx)
Gönderi: 294
 

O yüzden ''tekniğin üzerinde duralım daha eğitici olur'' mantığı sadece DSLR ve ekipmanlarını aldırır sonra sahinden.com'da çok az kullanılmış olarak düşük fiyata sattırır.

Dengeyi iyi kurmak gerek.
🙂 güzel

 
Gönderildi : 27/09/2012 8:31 pm
(@tolga-depo)
Gönderi: 0
 

eraydinc yanıtlamış zaten, yazdığımı sildim.

exx'in antipatik film olduğuna katılmıyorum yorumu için de şunu söyleyeyim: Entellektüelliğin kendi antipatikliği var, Ayberk'in de bahsettiği, bunun üstüne yapay anlatım da eklenince, tabi ki bana göre, antipatik durmuş.

 
Gönderildi : 27/09/2012 8:40 pm
(@homeros)
Gönderi: 0
 

@barisferah

"Herkes bir senaryo yazabiliyor, otur yaz yani ihtiyacın olan kalem ve kağıt ki artık ona bile gerek yok bilgisayar tek başına yetiyor. Ki insanlar bunu da yapınca kendini senaryo, hikaye yazabiliyor sanıyor. Orası ayrı bir mevzu." demişsin ya,
eline kamerayı alan herkes de bi şeyleri çekebilir, adobe priemere yi biraz karıştırmış herkes de montaj yapabilir diyeceğiz o zaman.

herkes senaryo yazamıyor kusura bakma, hele Türkler senaryo yazma fakiri...
hem uzun filmleri hem kısaları klişelerle dolu, yüzeysel Türk filmlerinin...herhalde bu da "otur yaz, basit bu iş" bakış açısından kaynaklanıyor...

Sen dediğimi çok yanlış anlamışsın benim dediğimde aynı bu zaten "basit bu iş yaz" bakış açısı. Ben işte buna karşıyım. Herkes iyi yazabildiğini, süper olduğunu zannediyor. Ama bırak yaratıcı yazarlığı, doğru düzgün dil bilgisiyle bile yazabilenler o kadar az ki. İş kurguya, görüntüye yani teknik konulara geldiğinde bunu insanların görmesi ve anlatabilmesi daha basit oluyor. Zaten çoğu kişi kendini hemen eleştirebiliyor bu konularda. Ama iş senaryoya geldiğinde anlatması ve anlaması çok zor hale geliyor. Hemen "yok siz anlamıyorsunuz", "benim amacım farklı", "hollywood sineması hede hödö" denebiliyor.
Barışcım yanımda tabiki de ND filtre vardı. Fakat aslında her şey o kadar basit ki sadece bu atmosferi sevmem sonucu oluşan şeyler bunlar. Ki kurgu masasında bile denediğimde patlamalar azalıyor. Yani gözden kaçmış ve amatörce yapılmış kocaman bir hata olarak görmediğimin farkına varabilirsiniz.

Ve ne yazık ki sinematografi de yoruma dayalıdır. Bu yüzden herkes isterse senaryoyu isterse de tekniği yerden yere vurma hakkına sahiptir.

Iron Man 2 filminin başlarında Mickey Rourke kapıdan içeri girdiğinde kameranın gölgesi yüzüne vuruyor.
Bu cümleyi okuduğunuzda insan yediremiyor di mi böylesine üst düzey bir filmin böyle bir hata yapmış olduğuna? Yaptığı şaryo hareketlerindeki titremeleri söylemiyorum bile.

O yüzden ''tekniğin üzerinde duralım daha eğitici olur'' mantığı sadece DSLR ve ekipmanlarını aldırır sonra sahinden.com'da çok az kullanılmış olarak düşük fiyata sattırır.

Dengeyi iyi kurmak gerek.

Sanatsal, düşünsel taraflar da tartışılabilir, hatta tartışabiliriz de benim için hiçbir sorun yok. Ama dediğim gibi daha doğru düzgün elle tutular 10 tane işin çıkmadığı bir yerde ne kadar sağlıklı olabilir. Bu sokaktaki adamın Picasso hakkında "ne var lan ben de yaparım böyle yamuk yumuk" demesi gibi bir şey. Adama şunu göstersen;

Ve Picasso'nun desen senle 3 gün tartışır Picasso yamuk yumuk çiziyor lan sen bilmiyorsun diye. Bu da öyle bir durum. Picasso da bu kafaya ulaşana kadar her adımı geçmiş. Önce diğer ressamlar gibi çizmiş, ardından kendisi bir şey geliştirmiş ama alt yapısı olmadan değil. Bir anda hiç bir şey bilmeden ve bilmediği için öyle çizmiyor.

Evet bizim forumda bu kadar da yontulmamış birini bulacağımızı sanmıyorum. Kimse alınmasın yani. Ama üzgünüm eğer teknik konulardan sanata geçecek kadar iyi olsaydık en azından 5-10 tane şuradan iyi film çıkmış olurdu. Ve her şeyden öte bu tür şeyler dediğin gibi yoruma dayalıdır yani subjektiftir. Objektif tartışmalar tekniği geliştirir, subjektif tartışmalar ise tarzı geliştirir. Aradaki farkı anlamak gerekir. Daha bizim tekniğimiz oturmamış ki kendi tarzımızı geliştirmeye başlayalım.

Öte yandan daha önceki mesajında shutter 400'e çıkacağı için buna kalkışmadığını söylüyordun şimdi ise böyle tercih ettiğini. Benim sadece kafam karıştı bu konuda onu belirteyim.

 
Gönderildi : 27/09/2012 8:48 pm
 exx
(@exx)
Gönderi: 294
 

barış kardeşim iyi güzel de, bir de şöyle düşün;
film çekenlerin büyük bir kısmı öykü ve anlatımda özürlü. kadrajı açısı ışığı vs ne kadar güzel olursa olsun film kendini izlettiriyor mu peki? hayır. sonra böyle bir kaç denemeden sonra adam ipin ucunu bırakıyor, zira anlatacak bir şeyi yok ya da anlatmayı beceremiyor. e nerde kaldı o güzelim kadrajlar ışıklar renkler planlar?
sonra da eray'ın dediği gibi soluğu sahibinden.com'da alıyor maalesef.

bence öyküsü iyi olan ve anlatmayı da becerebilen, teknik olarak gelişimini kolay tamamlar ama tersi olduğunda elinde pahalı oyuncakları olan bir çocuk gibi oynar sadece.

eraydinc yanıtlamış zaten, yazdığımı sildim.

exx'in antipatik film olduğuna katılmıyorum yorumu için de şunu söyleyeyim: Entellektüelliğin kendi antipatikliği var, Ayberk'in de bahsettiği, bunun üstüne yapay anlatım da eklenince, tabi ki bana göre, antipatik durmuş.
anladım dostum bu bağlamda haklısın.

 
Gönderildi : 27/09/2012 10:14 pm
(@homeros)
Gönderi: 0
 

İşte tamamlanmıyor, onu diyorum. Ben 2 seneden daha uzun bir süredir üyeyim buraya. Diyorum ki teknik anlamda vasatı geçebilecek (Dikkat çekiyorum iyi değil vasatı geçebilecek) film sayısı 2 elin parmakları kadar, bilemedin 2-3 tane daha vardır. Sinemalarda -Özellikle Hollywood sinemasında- her film iyi bir senaryoya sahip değildir hatta %70'e yakını anca vasattır, %10 iyi denebilir, %20'si ise berbattır. Ama bu filmlerin %90'a yakını teknik anlamda standartları korur. Bunun aksini iddia eden varsa açıklasın.

Çünkü birisi tekniktir, birisi yaratıcılıktır. Yaratıcılığın hala daha kazanılabilir bir şey olup olmadığı tartışılıyor (Ki ben kazanılabileceğini düşünenlerdenim) ama teknik kadar stardart çizgileri kesinlikle yoktur. Yaratıcı olmakla ilgili öğretim kitapları yoktur (Elbette vardır, ama benim bahsettiğim teknik eğitimler gibi kesin olmadığı) ama teknik ise konu vardır. Çünkü belli standartları vardır, okursun, araştırırsın öğrenirsin. O yüzden teknik önemlidir ve en çok konuşulması gereken budur bence. Ve eğer tekniğini oturtanlar olursa elbette artık konu sanata, yaratıcılığa gelebilir bence.

Ne kadar iyi kadraj olursa olsun izlettirir mi hikaye kötüyse diyorsun. Nuri Bilge Ceylan izlettiriyor. 3 Maymun'a kadar senaryo anlamında gerçekten vasatı geçemeyen filmler çıkarmıştır (Bence!), lakin görüntüleriyle kendini izlettirmektedir. Baraka filminde 1 dirhem konuşma geçmez ama görüntüler kendisini izlettirir ve hatta sadece görüntüyle derdini anlatır.

Eğer hikaye yönünü geliştirmek istiyorsa zaten çekmeye bile gerek yok. Yazsın, sadece yazsın. Çekmeye ne gerek var? Bir senaryonun iyi olması için filminin çekilmesine gerek yoktur ki senaryoyu okurken zaten kafanda canlanır. Sadece senaryoyu yazsın buraya biz de tartışalım aa şurası şöyle burası böyle diye. Ama konu burada bir film. Film deyince bu görüntünün, senaryonun, kurgunun, oyunculuğun, yönetmenliğin vs. hepsinin karışımı olur. Eray'a şu konuda katılıyorum o da "Dengeyi iyi kurmak" lafı. Bence bu konular -senaryo, tarz vb.- konuşulmamalı demiyorum. Konuşulabilir ama bundan önce ortada başka bir konu var, bunlardan önce gelen. O tamam olmadan diğerlerine geçilemeyen. O da teknik. 1. sınıftaki çocuğa alfabeyi öğretmeden ismini yazdırmaya çalışmak gibi bir şey.

Benim dediğim kısaca şu, eğer olay film eleştirmek (negatif anlamda değil, konuşmak tartışmak anlamında) ise konu senaryoya bağlı olmamalı ve hatta senaryodan da başlamamalı. Bence tartışılacak şey öncelikle teknik taraflar olmalı. Bunun da sonuna kadar arkasındayım. Ki senaryoyu yazan da Eray değil sanırsam. Adam yönetmiş ve görüntü yönetmenliğini yapmış. Elindeki senaryo ile de bence temiz iş çıkarmış.

 
Gönderildi : 27/09/2012 10:56 pm
(@bager)
Gönderi: 265
 

Filmi izledim, senaryoyu çok iyi bulmasamda görüntülerin akışını epey beğendim. Hele hele kullanılan müzik fevkelade!Senaryo üzerine eleştirilerim; sade bir tarzda ele alınmış. Bu sadelik çok mu gerekliydi? bence değildi. Yanlızlık üzerine kurulmuş bir tema ve bu temadan da hiç sapılmamış. Yer yer felsefik olunmaya çalışılmış ama pekte başarılamamış. Bu filmden açıkca anlaşılıyor ki senaristi ile yönetmeni bir değil. Çünkü yönetmen yer yer görsel ile anlatmaya çalışmış ama senarist senaryoyu, konuşarak aktarmayı tercih etmiş bu gözüme çarptı. Tebrikler, temiz bir iş çıkarılmış.

Film hakkında yazılanları okudum, herkes haklı kendisince.

Barış senin son yazdıklarına epey takıldım. Diyorsun ki, hollywood'da teknik iyidir ama senaryosu iyi olanlar daha iyidir. Birde diyorsun ki, teknik önce konuşulmalıdır sonra senaryo konuşulmalıdır. Elbette tartışılabilecek bir konu lakin seninle hemfikir değilim. Neden değilim?.. Buda sanırım neden yönetmen olmayı tercih ettin sorusu ile alakalı.

Eğer sinema ile uğraşıyorsan, anlatacak birşeylerin olmalı arkadaş! İsyan etmelisin, dert yanmalısın, anlatmalısın anlatmalısın ama 'hep' anlatmalısın. Anlatacak birşeyin olmalı ki çekmelisin. Yoksa gidip dağı taşı bir hikaye olmadan güzel bir teknik ile çekersen ne anlamı var? Elbette ki yok'!' Bir elin on parmağını geçmeyecek kadar iyi filmlerin çekildiğini söylemişsin. Ee bunun sebebi ney? Sence tekniğin mi kötü olması? Yoksa gerçektende anlatacak birşeylerin olmaması mı? Şu ayırt edilmeli, ben demiyorum ki anlatacak birşeylerin olsun yeter. Elbette ki teknik hatalar göze çarpmamalı! Belli başlı kuralları çiğnememelisin. Ama öyle olağan üstü ahım şahım bir tekniğede gerek yok. Kısaca; sinema birçok enstrümanların bir arada kullanılmasıyla yapılacak bir sanat dalıdır.

Duvarlar… Görüyor musun? Duvarlar yükseliyor. Şşşşş, bağırmayı bırak sessiz ol! Bak bak, duvarları daha çok yükseltiyorlar...

 
Gönderildi : 27/09/2012 11:40 pm
(@homeros)
Gönderi: 0
 

Diyorsun ki, hollywood'da teknik iyidir ama senaryosu iyi olanlar daha iyidir.

Bunu nerede demişim?
Birde diyorsun ki, teknik önce konuşulmalıdır sonra senaryo konuşulmalıdır.

Bu ve devamında gelen bazı şeylere katılıyorum özellikle de "sinema birçok enstrümanların bir arada kullanılmasıyla yapılacak bir sanat dalıdır" lafına ki Eray'ın da aynı yere çıkan bir lafına ("Dengeyi iyi kurmak") daha önce katıldığımı söylemiştim. Ama iş "yönetmek" ise önce teknik gelir. Eğer konu hikaye ise filmi çekmesine gerek yok dediğim gibi paylaşsın senaryoyu okuyalım, kafamızda canlandıralım filmi söyleyelim fikrimizi. Ama bize film sunuyor. İyi bir senaryo da olsa yeterli teknik olmadan çekilmişse o film onu bize izlettirmez. Ama şuna da katılırım vasat bir senaryoyu dünyanın en iyi yönetmeni gelse adam edemez.

Ben son kez şunu söylüyorum ve cevap verecek birileri de varsa lütfen önce şu dediğimi çürütsünler veya yanlış desinler çünkü sanırsam 3. kez yazıyorum ve hala daha birileri bu dediğime karşı çıkacak bir şey sürmeden sadece akıllarına eseni yazıyorlar. Elin Amerika'lısı en boktan senaryoyu bile ter temiz çekiyor mu çekmiyor mu (Dediğim gibi arada bir çıkan %10'u bile geçmeyecek saçmalıklardan bahsetmiyorum)? Çünkü bu işin temeli bu film çekiyorsan eğer, yok kabul etmiyorsan git senaryo yaz sadece. Yahu Picasso'dan girdim, bilmem nerden çıktım. O filmlerin kötü olmasının sebebi tekniğinin kötü olması, senaryosunun değil. En kötü senaryoya sahip filmler bile kendini en azından 5-10 dk izletir. Ne zaman bir Hollywood filmini 2. dk'sından kapattığınızı hatırlıyorsunuz, en kötüsünü bile? Çünkü 15-20 dk'lık süre uzun metraj da sizin hikayeye alışma sürecinizdir ki kısa metrajların en büyük avantajı genelde bu süre içerisinde konuyu bitirmesidir. Yani siz normalde alışmak için ayırdığınız sürede tüm filmi izleyip bitiriyorsunuz. Bu süre içerisinde sizi filmi kapatmaya teşvik eden nedir? Görüntü, ses vb. zımbırtılar yani teknik detaylar. Çünkü siz aslında filmde hikayeden önce görüntü ile, ses ile tanışırsınız. Önce onlarla ilişki kurarsınız. Daha sonra karakterler, ondan sonra da senaryo gelir. O yüzden seyirciyi kapmak için öncelikle teknik oturtulmalıdır.

Artık lütfen şu dediklerime adam akıllı, dayanak noktası sunarak cevaplayabilecek kişiler cevaplasın yada cevaplamayın. Yani ben burada bir şey yazan herkesi ciddiye alıp uzun uzadıya her mesaja 15-20 dk ayırarak bir şeyler yazıyor. Ama çoğu kişi scrooll ile 2 defa aşağı kaydırıp, bir mesajı üstün körü bir defa okuyup hemen 2 dk'da bir şey yazıyor. Ve sadece yazıyor. Yani ne bir dayanak noktası var, ne bir örnek var, ne de başka bir şey.

 
Gönderildi : 28/09/2012 12:35 am
(@tolga-depo)
Gönderi: 0
 

Kendi tarafından bakıyorsun barisferah. Sen dikkat ediyorsun diye herkesin dikkat edeceğini sanıyorsun. Seyirci (Film yapımıyla ilgisi olmayan) anlatılana, karaktere, olaylara, durumlara bakar. Işık nerden gelmiş, niye bu açı kullanılmış, filtre kullanmış mı falan bunlara bakmaz. Hollywood filmleri diyorsun da Cloverfield de Hollywood filmi, Paranormal Activity de. Var mı bu filmlerde standart sinematografi?

Savunduğun şeyin dayanaksız olduğunun sen de farkındasın ama işte bir kez söylemiş bulundun diye arkasında duruyorsun. Sinema, birçok öğeyi içinde barındırabilen bir hikaye anlatma sanatı özünde. Görüntü o öğelerden sadece biri.

 
Gönderildi : 28/09/2012 1:20 am
 exx
(@exx)
Gönderi: 294
 

şimdi tamam sen tutup hiç bir kurala dikkat etmeden alıp eline kamerayı palas pandıras çekersen elbette ki öykün sağlam da olsa ortaya izlenebilir bir iş çıkmaz. burası tamam.

ama şu var, genel kurallara uygun çekilen ve öyküsü anlatımı sağlam iş her zaman kendini seyrettirir, işin uzmanları dışında da hiç kimse efendim burada neden soft ışık kullanılmadı neden burada öznel değil de nesnel açı kullanıldı, şurada bakış çizgisini kaçırmışsın vs demez.
buraya kadar gelen adam bu eksiklerini çok çabuk ve kolay derleyip toplar. ama adamda bir sanatsal ruh, bir tahayyülat yoksa emrine üniversal stüdyolarını versen ne olur?

ama diğer taraftan da düşünelim şimdi, resim yapmış herkesin eli fırça tutar boyaya batırır ve tuvale bir ev, bir dere ve tepeler ağaçlar yapar. ama bakarsın geçersin. oradan bir adam öyle bir ambians verir ki apışıp kalırsın hayran olursun. resimde ışığı kullanması, renk geçişleri, gölgelendirmeler ve renk harmonisi bu başarıda büyük etkendir. burada senin dediğine geliyoruz.

fakat ters çevirip baktığında daha beter bir manzara var, örnek vereyim adam gelir efendim iyi fs bilirim corel kullanırım der, hakikaten programlara hakimdir tıkır tıkır kullanır, ama verirsin doneleri hadi bir kapak tasarla hadi bir iç sayfa dizaynı yap dersin bön bön bakar. e ne anladık şimdi bundan? ben sana bir de neyi nasıl çizeceğini objeleri nerelerde kullanman gerektiğini mi göstericem onu sen hayal gücünü kullanarak şekillendireceksin. ama hayalgücü yok adamda, eli mausta bekliyor nasıl olacak?

a seperation fimini örnek alalım öyle ahım şahım bir teknik altyapısı var mı, yok. ama adam oskar aldı ve zeki demirkubuz "son 20 yılda izlediğim en iyi film" dedi. gerçekten de filmde öykü anlatım akış şahaneydi. demek ki herşey teknik değil. ama belli bir teknik normu yakalamanın önemi de elbetteki yadsınamaz bir filmi iyi bir film yapabilmek için.

başarıya akış açısından sanatsal bir kaygı taşımayan adamın teknikle geleceği yer bellidir. ama diğeri, bugün teknik hatalar yapsa da yarın o hataları çok kolay düzeltir, anlatım kabiliyetinin üzerine bina eder ve sivrilir.

 
Gönderildi : 28/09/2012 2:10 am
(@ilkersn)
Gönderi: 0
 

iç ses olmasaymış iyiymiş yazarın konuşmasında.

Bir de bazı replikler (hani şu edebi sanatsal felsefi) türde. Oyuncuların ağzında çok emanet durduğu yerler var. Aynı senaryoyu, al haluk bilgineri, özgü namalı çek bomba işte 😀

ışık çatlamaları patlamaları falan filan önemli değil zaten iki tuşa bassan düzelirmiş dediğin gibi 😀 Çekerken gördün aman yeaaa dedin demek. yada hoşuna gitti ne bileyim...

Bide şu var "Birisi için saçma olan, anlamsız olan, veya yanlış olan, diğeri için sanat olabilir."

filmleriniz için müzikler

Son Kısalarımız: tesir Kader Eris
Kısa filmlerimiz, ücretsiz müzikler ve kendin yap videoları

 
Gönderildi : 28/09/2012 2:48 am
(@homeros)
Gönderi: 0
 

Kendi tarafından bakıyorsun barisferah. Sen dikkat ediyorsun diye herkesin dikkat edeceğini sanıyorsun. Seyirci (Film yapımıyla ilgisi olmayan) anlatılana, karaktere, olaylara, durumlara bakar. Işık nerden gelmiş, niye bu açı kullanılmış, filtre kullanmış mı falan bunlara bakmaz. Hollywood filmleri diyorsun da Cloverfield de Hollywood filmi, Paranormal Activity de. Var mı bu filmlerde standart sinematografi?

Savunduğun şeyin dayanaksız olduğunun sen de farkındasın ama işte bir kez söylemiş bulundun diye arkasında duruyorsun. Sinema, birçok öğeyi içinde barındırabilen bir hikaye anlatma sanatı özünde. Görüntü o öğelerden sadece biri.

İnsan kendisi nasılsa karşısındakini de öyle kabul edermiş. Kendine bu "sığlığı" yakıştıran sensin. Ben bu forumda defalarca bilmediğim bir konu olduğu zaman söyledim, bir şeyi yanlış bildiğimi gösterdiyse biri kabul ettim. Normal hayatımda da böyleyimdir. İnsanlar ışık nereden gelmiş, açı nasıl, filtre ne diye bakmaz evet ama sonuca bakar. Buna da algı denir. Yeterince film izledikten sonra birinde bu konu üzerinde algı oluşur. Filmi güzel yapan şeyi bilinç olarak bilmez ama bilinçaltında bilir ve buna göre yargılar.

Cloverfield (Ki Sony Cinealta ile çekildi aslında), Paranormal Activity ve asıl bu filmlerin ağa babası The Blair Witch project ise bambaşka bir konu zaten orada olay insanlara film izletmek değil, insanlara olayı gerçekmiş gibi yansıtmaya çalışılıyor. Böyle bir durumda sinema standartlarında bir çekim istediklerini vermeyeceklerdi. Ki bunu söylememe bile gerek yok sinemadan bir dirhem anlıyor olsan zaten bunu kendin de çözebilirdin. Öte yandan da Paranormal Activity ise bağımsızdır, daha sonra Paramount'a satılmıştır lakin bağımsız bir prodüksiyondur. Bunu bilmemek de senin ayıbın.

Tekrardan kalın olarak işaretlediğim noktaya gelirsek, işte senin gibiler yüzünden bu ülkenin sineması gelişmiyor. O yüzden etrafta bir sürü film bile denemeyecek boktan görüntüler var. Çünkü filmin, sinemanın ne olduğunu bile anlamıyorsunuz. Eğer film sadece hikayeyi anlatmak demekse bunda sanat nerede? Yaratıcılık nerede? Demek ki milletin yıllarını verip saçlarını ağarttıkları sanat dalı sinema sanat değil bir zanaatmış. İş filme görsel yorumlar katarak seyirciye vermek değil, hikayeyi görsel hale getirmekmiş.

Lütfen bir şeyi eleştirmeden önce bir şeyler bilin, öğrenin üstüne düşünün. Düşünmeden yazan insandan hikaye anlatması nasıl beklenebilir? Paranormal Activity'de, Cloverfield'da Sinematografi var mıymış? Yahu cidden ya ben şunu yazsam utancımdan bir daha elime kamera almam, amatör olarak bile sinema ile ilgilenmem bir daha. Bu kadar saçma bir şey nasıl yazılabilir anlamıyorum. Ya üzgünüm normalde insanlara karşı daha nazik olmaya çalışırım ama hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım gerçekten duymadım. Ve bunu inanarak yazdıysan ve hala arkasındaysan gerçekten çok vahim bir şey senin adına. Üzgünüm ama gerçek bu.
şimdi tamam sen tutup hiç bir kurala dikkat etmeden alıp eline kamerayı palas pandıras çekersen elbette ki öykün sağlam da olsa ortaya izlenebilir bir iş çıkmaz. burası tamam.

ama şu var, genel kurallara uygun çekilen ve öyküsü anlatımı sağlam iş her zaman kendini seyrettirir, işin uzmanları dışında da hiç kimse efendim burada neden soft ışık kullanılmadı neden burada öznel değil de nesnel açı kullanıldı, şurada bakış çizgisini kaçırmışsın vs demez.
buraya kadar gelen adam bu eksiklerini çok çabuk ve kolay derleyip toplar. ama adamda bir sanatsal ruh, bir tahayyülat yoksa emrine üniversal stüdyolarını versen ne olur?

ama diğer taraftan da düşünelim şimdi, resim yapmış herkesin eli fırça tutar boyaya batırır ve tuvale bir ev, bir dere ve tepeler ağaçlar yapar. ama bakarsın geçersin. oradan bir adam öyle bir ambians verir ki apışıp kalırsın hayran olursun. resimde ışığı kullanması, renk geçişleri, gölgelendirmeler ve renk harmonisi bu başarıda büyük etkendir. burada senin dediğine geliyoruz.

fakat ters çevirip baktığında daha beter bir manzara var, örnek vereyim adam gelir efendim iyi fs bilirim corel kullanırım der, hakikaten programlara hakimdir tıkır tıkır kullanır, ama verirsin doneleri hadi bir kapak tasarla hadi bir iç sayfa dizaynı yap dersin bön bön bakar. e ne anladık şimdi bundan? ben sana bir de neyi nasıl çizeceğini objeleri nerelerde kullanman gerektiğini mi göstericem onu sen hayal gücünü kullanarak şekillendireceksin. ama hayalgücü yok adamda, eli mausta bekliyor nasıl olacak?

a seperation fimini örnek alalım öyle ahım şahım bir teknik altyapısı var mı, yok. ama adam oskar aldı ve zeki demirkubuz "son 20 yılda izlediğim en iyi film" dedi. gerçekten de filmde öykü anlatım akış şahaneydi. demek ki herşey teknik değil. ama belli bir teknik normu yakalamanın önemi de elbetteki yadsınamaz bir filmi iyi bir film yapabilmek için.

başarıya akış açısından sanatsal bir kaygı taşımayan adamın teknikle geleceği yer bellidir. ama diğeri, bugün teknik hatalar yapsa da yarın o hataları çok kolay düzeltir, anlatım kabiliyetinin üzerine bina eder ve sivrilir.

Yahu zaten burada aynı şeyi diyoruz. Ben sanatsal olmayacak hayır demiyorum. Hangi mesajımda demişim lütfen göster bana! Ben diyorum ki teknik oturmalı üstüne tarz ve sanat inşa edilmeli. "A seperation" filmini izlemedim IMDb'den baktım, listeme aldım en kısa zamanda izleyeceğim ama fragmanı izledim ve gördüm ki gayet temiz bir iş. Teknik açıdan bahsettiğim illa ki mükemmel bir teknik inanılmaz olmak zorunda değil, temiz iş çıkmalı. Bunu da daha önceki mesajlarımda defalarca söyledim arkadaşlar lütfen okuyun yahu n'olur okuyun adam akıllı cevap verin. Yani aynı anlamsız, söylemediğim şeyleri söylemiş gibi aksettiren şeyler yazmak zorunda kalmayın. İnsanlık binlerce senedir yazıp, okuyor lütfen bu kadar basit bir şeyi bile bu kadar zor hale getirmeyin.

 
Gönderildi : 28/09/2012 2:49 am
(@halostendap)
Gönderi: 4108
 

neyse filme dönelim,
Eray bu işi iyi yapıyor olsa gerek ki hepimiz buradan bir yere ayrılmıyoruz abi 😀
tekrardan ellerine sağlık, yeni kısalarını bekliyorum/z 🙂

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 28/09/2012 3:03 am
(@ayberk-olgay)
Gönderi: 0
 

Gökyüzünü patlatmak nasıl bir sinematografi anlayışı bilemiyorum da, madem o kadar patlayacaktı iphone'la çekseydin keşke filmi Eray.

 
Gönderildi : 28/09/2012 3:10 am
(@eraydinc)
Gönderi: 232
Başlığı açan
 

Gökyüzünü patlatmak nasıl bir sinematografi anlayışı bilemiyorum da, madem o kadar patlayacaktı iphone'la çekseydin keşke filmi Eray.
Cevap vermemek gerekiyor bu tür spamlere.

Diğer yandan şu an tartışılan konu üzerine de detaylı bir yazı yazacağım.

Fakat bilinmeli ki genel bağlamda sinematografiye amaç değil araç diye bakmak yani ''tabiki kamera tekniği muhteşem'' olacak yaklaşımı bizi biraz kuralların içinde sınırlandırdı. Bir filmi başlı başlına sinematografik açıdan hazırlamak ve bu bağlamda anlam kazandırmak birçok yönetmenin aradığı şey oldu ki ben kendi filmlerimde de (yazıp yönettiğim) genelde kamera-seyirci ilişkileri üzerine işler hazırlıyorum. Bu bağlamda da üslup dediğimiz şey hissedilebilir bir hale geliyor. Zaten kişisel tarzlar ortaya kendi kendine çıkıyorsa yönetmenlik adına büyük bir koz ele geçirmişiz demektir.

eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc

 
Gönderildi : 28/09/2012 4:05 am
 exx
(@exx)
Gönderi: 294
 

Yahu zaten burada aynı şeyi diyoruz. Ben sanatsal olmayacak hayır demiyorum. Hangi mesajımda demişim lütfen göster bana! Ben diyorum ki teknik oturmalı üstüne tarz ve sanat inşa edilmeli. "A seperation" filmini izlemedim IMDb'den baktım, listeme aldım en kısa zamanda izleyeceğim ama fragmanı izledim ve gördüm ki gayet temiz bir iş. Teknik açıdan bahsettiğim illa ki mükemmel bir teknik inanılmaz olmak zorunda değil, temiz iş çıkmalı. Bunu da daha önceki mesajlarımda defalarca söyledim arkadaşlar lütfen okuyun yahu n'olur okuyun adam akıllı cevap verin. Yani aynı anlamsız, söylemediğim şeyleri söylemiş gibi aksettiren şeyler yazmak zorunda kalmayın. İnsanlık binlerce senedir yazıp, okuyor lütfen bu kadar basit bir şeyi bile bu kadar zor hale getirmeyin.
dur yahu hemen kızma 🙂
aslında seni çürütmeye çalışıyor değiliz. ben kendi namıma öyle. burada aslında şunu tartışıyoruz; başarılı bir işte başarıyı tetikleyen etmenlerde öncelik nedir?

sen dedin ki "ve eğer tekniğini oturtanlar olursa elbette artık konu sanata, yaratıcılığa gelebilir bence." şimdi şu söylediğinden ben, senin önceliği tekniğe verdiğini anlıyorum yanlışsa düzelt. önceliği tekniğe veriyorsun ve görselde kalite olmadan (mükemmellik değil) gerek öykünün gerekse de anlatımın tek başına yeterli olmayacağını savunuyorsun. tamam haklılık payı var elbette ama iş önceliğe gelince işte orada zurna zırtlıyor.

şimdi biz a seperation'u, paranormal'i, üç maymun'u vs bir kenara bırakalım ve bir şeyler yapmaya hevesli arkadaşları baz alalım.

şimdi adam bir 550d, 7d, 60d artık herneyse dslr aldı. follow focus'undan lens setine kadar düzdü, kaliteli tripodunu, fluid kafasını da aldı, 2 soft box, red head, reflektörüydü, fresneliydi, uzatmiyim karınca kararınca ışığı da ayarladı. gitti bir de sinematografi kitabı aldı onu da yaladı yuttu sinemada ışığından açılara kadrajlara kadar onları da pratik olmasa da teoride öğrendi. ekran kartı işlemcisi güncel sistemi de topladı, ssd diski olmasa da raid0 kurdu, cs6 master collection da kurulu, kurgusuydu efektiydi onları da öğrendi.

e hadi bakalım neyi çekecek neyi nasıl sunacak meselesi kapıya dayandı. yani zurnası zırt dedi. senaryo peşinde koşan böyle yığınla arkadaş var işte bu forumda da var. senaryoyu bulsa anlatım güdük, kopuk. orada da eksikler var. diyeceksin ki senaryo da bir tekniktir görselle aynı kategoride değerlendirilmelidir. tamam iyi güzel. ama senaryo yazım tekniğine hakim olmakla birlikte, bir şeyler anlatacağım derken gerek sosyolojik gerek ideolojik gerek mistik, içeriği her ne olursa olsun onca hezeyan savuran arkadaş var ki, insanları film izlemeye tövbe ettirmiyorlar mı?

şimdi burada bir açmaz var o halde, bunun aralanması gerek. öncelik ne? ne neyin üzerine bina edilmeli? sanatsal maharetlere teknik mi ankre edilecek, yoksa teknik geliştirilip ilham mı beklenecek? sanatsal kaygı taşımayan ama tekniğe hakim arkadaşlar nasıl birer malick olabilecekler, malick'de gökten zenbille inmedi o da sen ben gibi bir insan. adam sinema eğitimi almadı mı, aldı tamam. ama o the new world filmindeki enfes sunumu teknikten öte bir şey.
yukarıda diyorsun ki "ben diyorum ki teknik oturmalı üstüne tarz ve sanat inşa edilmeli". şimdi şu soruyu soracak o halde yukarıda vasfettiğimiz tarzdaki arkadaşlar; tarzım ne olmalı, sanatsal kaygılarım ne olmalı? e hadi buyur. bunu da öğretecek değilsin ya adama? yoksa "siz gidin düğün, manzara, anı videosu çekin" mi denecek, ne denecek nasıl olacak?
ha, adamın zaten bir vizyonu, tarzı varsa tamam sıkıntı yok tekniği nasıl olsa geliştirir. ama olmayanlar önceliği neye verecekler, başarıyı nasıl yakalayacaklar? ortam, ekipmanını satmasa bile rafa koyup seyreden arkadaşlarla dolu maalesef.

katılıyorum haklı olduğun pek çok nokta var ama eğer 'öncelik nedir'i tartışıyorsak epey bir sallantılı zemindeyiz gibi görünüyor.

 
Gönderildi : 28/09/2012 5:47 am
Sayfa 3 / 4
Paylaş: