Çok önemli bir adam. Ben pek sevmem, ama çok önemli.
Kayıp kuşağın belli bir kısmını, daha çok "popüler kültür" ile eğlence / yasadışılık üzerinden ilişkiye giren
kesmini oldukça iyi temsil ediyor filmleri. Popüler kültürü, özellikle Amerika'yı anlamak istersek bu adam
çok önemli gibi geliyor bana.
Fakat karşısına aşağı yukarı benzer kuşakların filmini yapan Jarmusch'u koymayı her zaman tercih ederim.
Bu karşılaştırma anlamlı çünkü ikisi de aşağı yukarı aynı dönemlerde parlamış Amerikan bağımsız sinemacıları ve dediğim gibi aynı kuşağın filmini yapıyorlar. Fakat Jarmusch'u daha çok bu kuşağın eğlenceli / melankolik tarafını temsil ettiği için seviyorum.
Jarmusch'ta Pop-Kültür sadece basit bir temas noktası oluyorken biliyoruz ki Tarantino'da her zaman merkezde.
Kahve ve Sigara'yı ele alırsak şunu söyleyerek derdimi anlatırım sanırım:
Kahve ve sigara... Pop-Kültüre rahatlıkla eklemlenebilecek iki nesne. Jarmusch bu nesnelerin etrafında dolanıp insana odaklanıyor.
Eğer Tarantino'ya böyle bir film çek deselerdi, yani içinde kahve ve sigara olan, kesin Starbucks göndermesi olurdu içinde mesela -ya da benzeri-. Yani Tarantino daha çok kültürün kendisine eğilirken, Jarmusch o kültürün içindeki insana eğiliyor.
Bu ikisinin bu anlamda karışımı olarak gördüğüm bir diğer çok sevdiğim yönetmen Kevin Smith. O hem kültürel referansları iyi kullanıyor, hem de melankolik havayı hissettiriyor. Clerks ne güzel filmdir ya!
Tarantino Didem Erol'dan ayrılmış...
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=25197&rid=2368&hid=12190526 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Tarantino Didem Erol'dan ayrılmış...
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=25197&rid=2368&hid=12190526 " onclick="window.open(this.href);return false;
Fotomontaj değil mi bu?
Bana öyle geldi.
Yok canım manitasıydı ya... Linke baksana.
- baço
Yok canım manitasıydı ya... Linke baksana.
Bu hatun sıkıyor zaten abi.
Yok John Cusack'le filmi çıkacakmış yok Tarantino bir dahaki filminde bunu oynatacakmış.
Takip ediyorum ne zamandır söyledilklerini.
Bence gecelik bir ilişkinin ardından pek sallanmamış olmanın travmalarını yaşıyor.
Foto da fotomontaj gibi geldi ama değilmiş.
Öyle koşullanmışım demek ki.
.....................
Service'i .... ......................................
Hem de.........
Bana PTV (periyodik tokuşturma vakası) gibi geldi daha çok 😀
Ya bu amca bir ara Miro Sorvino ile değil miydi? Yazık yazık...
- baço
Bana PTV (periyodik tokuşturma vakası) gibi geldi daha çok 😀
Ya bu amca bir ara Miro Sorvino ile değil miydi? Yazık yazık...
Periyodik tokuşturma. 😀
Avrupa galasını Almanya'da yapmış ve Alman bir hatunla katılmış gazetede okudum.
Didem Erol da "arkadaşıdır, hala benimle birlikte" diye açıklama yapmıştı.
Yine gülmüştüm. 🙂
Ben kesinlikle çok severim. Belki biraz bana benzediği içindir 😛 Filmleri arasında ki bağlantılar hoşuma gider. Özel zevklerini de filmlere yansıtması ayrı hoşuma gider. (bkz. kılıçlar ve ya ayak fetişi) Bunlar biraz bizim tabirimizle pislik biri gibi görünmesine neden olsa da bana göre değil. Kılıçlar benim müthiş ilgimi çeker zaten diğeri de öyle 🙂
En sevdiğim özelliği de filmlerinde ki ufak ama çözdüğünüzde sanki 95000 parça puzzleı tamamlamış hissi veren müthiş ayrıntılar. (bkz. pulp fiction filminde ilk sahnede restoranda vincent'ı tuvalete giderken görebiliriz.)
Bu sebeplerden onu ilah ilan etmesemde bi sempatim var
Pulp Fiction filmini izledikten sonra önümü iliklerim saygımı duyarım.Önemli yönetmenler arasına da sokarım...
Bir çok insan abartılan bir yönetmen olduğunu ve özgün olmadığını savunmuştur ama konuyu başka bir taraftan bakmak gerekirse,lise mezunu bile olmaması ve kendini sinema üzerine geliştirmesi,pulp fiction,reservoir dogs,kill bill gibi filmlere imza atması bence takdir edilmesi için yeterlidir.
Tarantino, coen kardeşler, sam raimi ilham aldığım yönetmenler..
aramızdan bir tane quentin tarantino çıksada filmlerini dünya izlese keşke... Ne yazıkki bir tane dengini göremedik şimdiye kadar türk sinemasında.. kafamı kurccalıyorum karışık pizza filminden birkaç sahne geldi şuan. Biraz daha.... Ağır roman. Evet ne yazıkki... Bay-e biraz gariplik içerir eşkiya vardı... Gemide, lalelide bir azize, güneşin oğlu vardı (haluk bilginer, özgü namal falan oynamıştı) bunlar hani benzer filmler adamın tarzına en yaklaştırabileceğimiz...
Ama yok bir desparado ile kafa kafaya gelecek, pulp fiction ın yanına yaklaşacak, from dusk till down, haşa huzurdan.
Katil doğanlar, Jackie Brown, Soysuz piçler... Öğrenecek çok şeyimiz var sadece filmlerini izleyerek. Ders alacak olan varsa ne mutlu ona.
tarantino,
seyirciyle oynamayı seviyor bu adam 🙂
adam sinemacı. kim ne derse desin.
ama adamın filmlerinde oynamasına gıcık oluyorum.
pulp fiction'da ev sahibi rolüyle samuel l. jackson'la travolta'nın o canım sahnelerinin içine etmişti o berbat oyunculuğu ve tipiyle. orada yaman bir zenci iyi giderdi. senin neyine gerek be adam. reservoir dogs'da gene öyle. hiç yakıştı mı o tipiyle ve oyunculuğu ile michael madsen'in, steve buscemi'nin, tim roth'un, harvey keitel'in yanına?
desparadoda beyni dağılıyordu yanlış hatırlamıyorsam 🙂