Forum

SON UMUT Filmi İçin...
 

SON UMUT Filmi İçin Soner Yalçın'ın Yorumu

10 Gönderi
6 Üyeler
0 Reactions
3,443 Görüntüleme
(@lethaldoze)
Gönderi: 318
Başlığı açan
 

Çok yerinde buldum ve burada paylaşmam gerektiğini düşündüm.

OKUNMASI GEREKEN HARİKA BİR YAZI...
"Türk’ün Türk’e düşmanlığı!
Adı, Russell Crowe…
7 Nisan 1964 Wellington, Yeni Zelanda doğumlu.
“Gladyatör” filmiyle Oscar aldı. Altın Küre ve Bafta ödüllerini de kazandı.
Tanıyorsunuz; dünyaca tanınmış bir aktör…
İlk yönetmenlik denemesinde bizden bir hikaye anlattı: Son Umut…
Filminde; aynı zamanda başrol oynadı; Çanakkale Savaşı’nda kaybolan üç oğlunu aramak için Anadolu‘ya gelen Yeni Zelandalı çiftçi bir babanın hikayesini konu etti.
Filme gittim. Şaşırdım…
Russell Crowe gibi bir dünya yıldızı, ülkesinin hikayesini anlatırken bizim Kurtuluş Savaşı’mızla ilgili şu tespitlerde bulunuyordu:
- İngilizler işgalcidir.
– Yunanlılar katliamcıdır.
– Mustafa Kemal Türkiye’nin geleceğidir.
Kuvayı Milliye’ye katılmak için Ankara’ya giden Binbaşı Hasan’ın (Yılmaz Erdoğan) gözlerindeki ateş ile sözlerindeki umut yanaklarımı ıslattı.
Belki ben görmemişimdir, bilemiyorum; ilk kez bir yabancı filmde bizim insanlarımız iyi-güzel-haklı gösteriliyordu.
Bir haftadır film üzerine düşünüyorum.
İstedim ki filmle ilgili bir değerlendirme yazısı okuyayım. Yok. Bulamadım.
Filmden önce neler neler yazılmıştı; tabii çoğu magazin olan.
Film vizyona girdi; medyadan ses kesildi.
Anladım; Russell Crowe büyük hata yapmıştı; Türkleri aşağılasa idi, medyada ne çok haber olurdu. Hayır, dış basını değil bizim medyadan bahsediyorum.
Hiç yazılmadı değil; “Son Umut”un gişesinin kötü olduğu, Avustralya’da bile seyredilmediği gibi yalan haberler yaptılar!
Fatih Akın’ın, Türkleri “Ermeni soykırımcısı” olarak gösterdiği “Kesik” filmiyle ilgili yazıları bizim medyada (ki kimi gazetelerde manşet bile oldu) okudukça şunu sordum; “Türkler, neden Türklere bu derece düşman!”
İşte İlyas Salman’ın büyük başarısı…
87. Oscar Ödülleri’nde, “En İyi Yabancı Film” dalında yarışacak 9 film arasına giren “Mısır Adası” filminin başrol oyuncusu.
Bu başarısı nedeniyle İlyas Salman’ı kaç gazetede ve TV’de gördünüz?
Göremezsiniz… Çünkü; o bu ülkenin sanatçısı olmakta, düşüncelerini açıklamakta inat eden, bu topraklara bağlı bir devrimci. Türkleri aşağılamıyor itibarıyla, medyada yeri yoktur!..
***
"Bir ulusun, ulusal bilincini, ulusal duygusunu ve reflekslerini nasıl yok edersiniz? Bunun denenmiş, sınanmış bir yöntemi vardır: O ulusun tarihsel varlığını sorgulamaya açarsınız! Yani o ulusun tarihini yeniden tartışırsınız. Mesela, Türkler kendilerini kahraman bir ulus olarak mı görüyorlar? Onlara ne kadar korkak bir ulus olduklarını göstermek gerekir! Ya da Türkler Atatürk’ü çok mu yüceltiyorlar? Onlara Atatürk‘ün ne kadar sıradan birisi olduğunu göstermeye çalışırlar.
Farkındaysanız son on yıldır böylesi bir dönemden geçiyoruz…
İşte psikolojik harp budur arkadaşlar…”
Evet… Bu sözlerin yazarı(Prof. Dr. Kerem Doksat…) sosyal medyada en çok saldırıya uğrayan bilim adamıdır!
Sonuçta:
Gazetelerini okuyorsunuz…
TV’lerini seyrediyorsunuz…
Ve sonra yakınıyorsunuz!
“Son Umut” filmindeki Binbaşı Hasan’ın…
Sorbonne Üniversitesi öğrencisi Hasan Tahsin’in mücadele ruhunu taşımıyorsanız daha çok ağlarsınız!"
SONER YALÇIN

“Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.”

Jacques Tati

 
Gönderildi : 22/01/2015 1:41 pm
(@ilkersn)
Gönderi: 0
 

güzel yazı olmuş, filmi izlemedim ama ingilizler işgalcidir ve yunanlar da katliam yapmıştır, tarih okuyan az çok tarih bilgisi olan bunu bilir zaten, ki bristol raporunda da bu yer almaktadır, kurtuluş savaşı sonrasında amiral bristol amerikadan geldi, bağımsız bir göz ile bu durumu raporunda yansıtmış yunanların katliam yaptığını ve azınlık olduklarını dolayısıyla haksız olduklarını belirtmiştir.

filmleriniz için müzikler

Son Kısalarımız: tesir Kader Eris
Kısa filmlerimiz, ücretsiz müzikler ve kendin yap videoları

 
Gönderildi : 22/01/2015 1:59 pm
(@lethaldoze)
Gönderi: 318
Başlığı açan
 

Zaten bilinen şeyler, gerçi biz kendi tarihimizi ters düz etmekten yabancılara fırsat vermiyoruz ki zaten.
Bu gün yeni bir şey daha öğrendim, ilginç gerçeklerden bir tanesi, kanım dondu.
"Atatürk Arabistanda 48 kere Lawrance ile görüşmüş ve Arapları kışkırtan Lawranceyi yıllardır arayan kendi hükümetine yani osmanlıya bildirmemiş. Büyük vatan hainliği" diye 🙂
Sayısı bile belli 48 ...

“Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.”

Jacques Tati

 
Gönderildi : 22/01/2015 10:43 pm
(@kertenkelebek)
Gönderi: 170
 

Ne yapalım sorgulamayalım mı? Kendimizi övelim mi sürekli? Şu "ülkeyi kötüleyenler başarılı oluyor" lafı kadar saçma bi klişe görmedim, duymadım. Tamam batı oryantalizmden hoşlanır ama kendi yaptıkları filmlere veya diğer sanat eserlerine bi bakın öncelikle. Özeleştiri konusunda bize tur bindirmiş durumdalar malesef. Hep söylüyorum gazla çalışan bi milletiz. Soner Yalçın gibiler de bu damarımızdan yapıştı yıllardır emdikçe emiyor, emdikçe emiyor.

 
Gönderildi : 23/01/2015 3:57 am
(@lethaldoze)
Gönderi: 318
Başlığı açan
 

Bence sen yanlış anlamışsın, ben okuyunca bu dediklerinizle bağdaştıramıyorum. Yoksa bende hep kızarım, şöyle büyük milletiz, biz şöyle iyi yaparız laflarına. Öz eleştirimiz zaten sıfır. Bu ülkede herkes yaptığı hatanın farkına varınca, eyvallah hata yapmışım deyip dönse zaten bu konumda olmazdı ülke.

“Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.”

Jacques Tati

 
Gönderildi : 23/01/2015 3:56 pm
(@jupiter)
Gönderi: 226
 

Güzel bir tespit yapmış Soner Yalçın. Daha önce başka yerde yazmıştım. Russel Crowe böyle bir film yapmakla ciddi risk aldı aslında. Her şey bir yana adamın aldığı bu risk bende büyük bir saygı hissi oluşturdu. Yabancı forumlarda, Youtube'da fragman ve tanıtım videoları altında bazı olumsuz mesajlar gözüme çarpmıştı. Elbette tarihi kuyruk acısı olan malum ülkelerden geliyordu bu tepkiler. Russel Crowe gibi başarılı bir oyuncu bu tepkilerin geleceğini biliyordu elbette buna rağmen böyle bir projeye imza attı.
Şovenizme ben de karşıyım. Hamaset edebiyatından hazzetmem. Milletçe bulunduğumuz durum ortada. Hal böyleyken aç tavuk kendini buğday ambarında görür misali böbürlenmelerimizi hiç ciddiye almam. Ancaak şu da var. Milletçe çok ciddi bir önyargı ve dışlanma ile muhatap olduğumuz gerçeğini de yadsıyamam. Bu milleti eleştirmek hatta eleştirmenin ötesinde yerin dibine batırmak prim yaparken, milleti yüceltenler nedense görmezden geliniyor. Çok hatalarımız var, çok eksiklerimiz var doğrudur. Ben şahsen dünya üzerinde hiç bir milleti diğerinden üstün ya da seçkin görmem. Neticede hepimiz insanoğluyuz, aynı bokun soyuyuz. Sadece iyi yönetilen toplumlar var bir de kötü yönetilen toplumlar var. Neyse dalmayalım bunlara. Sosyolojik mevzular derin.

En büyük ihaneti biz kendimize yapıyoruz aslında. Hani derler ya Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur diye.. Aslında Türk'ün en büyük düşmanı yine kendisi. Bunun bir farkına varsak her şey daha güzel olacak. Bu yüzden bu güzel ülkemizde hiç bir başarı cezasız kalmıyor, hiç bir ihanet de mükafatsız bırakılmıyor. Her şey bir yana önce bunu çözelim...

Alfred HITCHCOCK...

 
Gönderildi : 28/01/2015 10:39 pm
(@kuzeydeniz)
Gönderi: 0
 

Satılmamış ve vicdanını yitirmemiş herkesin bu milletin yaptığı onurlu varolma savaşına saygı duyacağını düşünüyorum...
Onun dışında görüş bildiren ya işbirlikçi yada yemini başkalarından alıyordur.
Aklıma, Hitlerin "Kavgam" adlı kitabında okuduğum bir bölüm geldi.
" Almanya'yadaki gazeteleri okuduğumda hiç bir sanat ifade etmeyen eserlerin yükseltildiğini, modadan, diğer programlara kadar içi boş eserlerin yükseltildiğini gördüm. Sonra araştırdıkça; o boş sanat eserini yapanların Yahudi, onların yayınlayan gazete patronlarının gizli ortağının yahudi olduğunu gördüm. Almanyanın evlatlarının yaptığı eserlerin ise; birkaç küçük satırda yayınlandığını, bazen değersiz görüldüğü ve alay edildiğine şahit oldum... " ana fikir buna benzer bir ifade geçiyordu....

Ülkemizde olan durum da budur. Bu millete ait bir haber yapacağız diye medyanın ödü kopuyor. Ha, Yahudi anlamında söylemiyorum. Onların olduklarını düşünmüyorum...
Ama onlardan daha tehlikeli; İşbirlikçi ve torosçu 🙂 olduklarını, Türk milletinin algısını, tv'den medyaya kadar, sosyal medyadan başka alanlara da dahil ( eğitim, sanat, bilim vs ) tamamen kuşatıldığını, büyük bir perdeleme olduğunu düşünüyorum....:)

Bu aslında; güzel bir proje konusudur... Uzun süre önce bununla ilgili " Kuşatma " adıyla bir senaryoya başlamıştım. Halen yazmaya devam ediyorum...

Türkiye'de aslında vampirlerin bulunduğu karanlık düzenin krallarıyla, saf ve hiç bir şeyden haberi olmayan " Aziz Nesin'in bile uyandırmaya kıyamadığı " güzel Milletimin "Kanlı " bir savaşı var...
Tarih kimin kazanacağını zamanla gösterecektir...
Bize düşen ise; ne tarafta yer alacağımıza karar vermek...

======================
www.e-senarist.com
[email protected]

 
Gönderildi : 01/02/2015 9:29 pm
(@lethaldoze)
Gönderi: 318
Başlığı açan
 

kuzeydeniz eyvallah, güzel yorum. Kavgam'ı okumamıştım ama güzel bir alıntı yapmışsın.

“Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.”

Jacques Tati

 
Gönderildi : 02/02/2015 3:01 am
(@kuzeydeniz)
Gönderi: 0
 

kuzeydeniz eyvallah, güzel yorum. Kavgam'ı okumamıştım ama güzel bir alıntı yapmışsın.

Teşekkür ederim. Sevgiyle. Kavgam'ı okuduğunuzda aslında aynı tezgahın çoktan ülkemiz içinde kurulduğunu göreceksiniz:) Fikir olması için tavsiye ederim.
Tekrar sevgiler.

======================
www.e-senarist.com
[email protected]

 
Gönderildi : 02/02/2015 12:51 pm
(@lightshadow)
Gönderi: 0
 

Dokunaklı bir hikaye gibi dursa da klişeden kurtulamamış bir film olmuş "Son Umut". Tahminim Russell Crowe ilk yönetmenlik deneyimini asgari risk alarak yapma yolunu seçmiş ve bunun için hem ülkesi Y.Zeland-Avustralya hem de Türkiye'de belli bir oranda ilgi çekebilecek bir senaryo kullanmış.

Hikayede çok boşluklar var. Bu nedenle olaylar, tesadüfler üzerinden birbirine bağlanarak akıyor. Film çok aceleye getirilmiş. Bunun nedeni muhtemelen 2015 tarihinin çanakkale savaşının yüzüncü yıldönümü olması ve bu konuyu işleyecek türk filmlerinin vizyona girecek olması olabilir. Bu da Russell ın filmi erkene almasına neden olmuş olabilir. Filmi izlerken bunu anlayabiliyorsunuz.

Soner Yalçın'ın yazısına gelince. Herkesin tatmin olma eşiği farklıdır. Soner Yalçın'ın tatmin olması için bir iki zorlama mesaj yeterli olmuş.

Sinema ile uğraşanların yönetmenlerin ve senaristlerin çok iyi bildiği iki şey vardır. Mesaj verme kaygısı ile senaryo yazılmaz. İkincisi de, "anlatma, göster" ilkesidir.

Şahsi kanaatim, senaryodaki bu kısımlar sonradan eklenmiş, muhtemelen Russell'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaretlerden sonra senaryo biraz değişmek zorunda kalmış. Yoksa bu kadar zorlama bir sahne ancak bizim yeşilçamın yaptığı Turgut Özakman tarzı filmlerde yer alırdı.

“The first draft of anything is shit.” Ernest Hemingway

 
Gönderildi : 17/02/2015 11:52 pm
Paylaş: