Merhabalar. Tartışmalara benim de katılmam mantıklı olabilir sanki 🙂 Ben batan filmin yönetmeni Orkun Eser... 🙂

Arkadaşlar öncelikle şöyle başlayayım filmin total maliyeti 600 000 civarı. Fazla mı? Fazla... Acemilik... Şimdi çeksem bu rakam yarıya düşer fakat bu rakam salt prodüksiyon ve post prodüksiyon maliyeti değil. Sonrası ve öncesi de var. Yukarıda detaylıca aydemirse özetlemiş bunlar gerçekten de giden masraflar. Senarist atılan sahnelerle birlikte yaklaşık 56 mekanda geçiyor. Bunun yanında (acemilik) birde sessiz çektik filmi. Bunun dublaj, atmosfer, foley, fx, mix, master, final mix falan filan derken girdiği masraflarda ciddi rakamlar tutuyor. Çekimler 1 yıl 8 ay falan sürdü (Param bitti) farklı zamanlarda farklı setuplar halinde çektik. Kurgu, renk, efekt, ses, dağıtım, dsp, pr, baskılı işler, organizasyon giderler, arada çalınan paralar, sık sık yenilen kazıklar 🙂 falan derken masraflar epey artıyor. Filmi çektikten sonra farkettim ki film çekmenin bir espirisi yok. Asıl marifet ve giderler sonrasında. İşte burası da asıl mevzunun başladığı yer. Malum il 3 günde 550 kişi mevzusu.... Burada devreye dağıtımcı giriyor, akabinde sinemaların talebi, hava durumu falan derken faktör çok. Biz başta filmi gişe beklentisiz bitirdik. Giden para gitsin dedim tv vs gelirleri kısa vadede olmasa da kendini kurtarır zaten. fakat ardından filme biraz ilgi olunca reklamları arttırdık, kopya sayımızda 80 ve üzeri olacak gibiydi! fakat son 3 gün kala elime gelen listeyi incelediğimde filmin vizyona girdiği bölgelerin çoğunda insan yaşamadığını farkettim 🙂 yani gerçek manada... Tatil yöreleri falan var bu dönemde nüfus epey düşmüştür oralarda. Zaten biz 30 dsp 50 bluray bastık fakat 3 dsp 27 bluray girdik (Şahane) o dakika batmıştı film zaten fakat elden birşey gelmiyordu. Üşenmedim sinemalardan birinin önünde oturum çay içtim vizyondayken film. bir buçuk saat sonunda sinemaya toplam 3 kişi girdi zaten 🙂 Filmin çekildiği şehir Konya izlenen o rakamlarda oradan bi orada düzgün sinemada var zaten gerisi Allah a emanet 🙂 Velhasıl kelam film vizyonda battı arkadaşlar fakat vizyon sonrası filmin satılabileceği çeşitli mecralar var ve bu mecralardaki satışlar sözleşme bittikçe yenilenebiliyor. Uzun bir süre filmden para kazanmaya devam edebiliyorsunuz.

Filmin izlenmesinde ülkemizde etkili olan faktörler bellidir. Komedi, korku yada aşk filmi değilse iş yapmaz. Bu tarzlardaysa işin içinde gişe karşılığı olan oyuncular yoksa yine iş yapmaz, bu oyuncular varsa fakat arkanızda büyük dağıtımcıların desteği yoksa iş yapmaz, dağıtımcın büyükte olsa sinemalar filmi talep etmezse ( ki burada işler bir garip) film yine iş yapmaz, köyde kasabada 1000 salonda bile girseniz film iş yapmaz. Filmin iş yapmasını istemezlerse o film iş yap-maz! daha doğrusu yapamaz. İstisnalar elbette var ama az. Şimdi bizim filme bakınca. Aşk korku yada komedi değil, osurup küfür eden adamlar çıpkak kadınlar inler cinler falan yok. Gişe karşılığı olan isimler de yok ( oyuncularımız gerçekten çok değerli sanatçılar o ayrı konu) büyük dağıtımcı desteği de yok, köyde kasabadayız, filmin hiç ulaşmadığı salonlar da var (ne hikmetse artık!) E tarzıda farklı, pek denenmiş bir tür değil riskli. Birde cinemaxumumlarda tepeden inme hiç yokuz. Birde çok çok nadir rastlanan bir durum olarak dağıtımcımızın aynı hafta vizyona giren 2 filmi var ve birisinin hakları kendilerinde... ( Hay Allah öyle denkgeldi demek ki). Yani senarist gişede batmak için gerekli bütün şartları ve fazlasını fazlasıyla yerine getiriyordu ve başarılı bir şekilde gişede battı. Emeği geçenlere sonsuz saygılar 🙂 Film iyidir kötüdür bu tartışılır bir konu bence güzel kimse yoğurdum ekşi demez 🙂 Sizde merak ediyorsanız gidin izleyin diyecem de bulamazsınız heralde 🙂 izleyecek adamların bulamadığı bir filme kaç kişi gidebilir yahu. Fazla uzattım sanırım fakat bir filmin gişede batması filmin battığı anlamına gelmiyor bir şekilde para kazanıyor. Film çekmeyi planlayan arkadaşlara da tavsiyem şu önce film bittikten sonrasının planını yapın ve dağıtımcınızı çok iyi seçin. Allah muhafaza batırırlar adamı 🙂

Saygılar efendim 🙂
Öncelikle geçmiş olsun, hayırlısı olsun.

Chantier'deki hanımefendilerin ellerindeki filmin seyircisiyle buluşması için yeterli seçenek ortaya koymadığını ben de düşünüyorum. Dağıtımcının bakış açısı önemli. Genelde seyirciye teslim olmuş durumda şu an ve film yapımcılarına değil salonlara çalışıyorlar. İşin kötüsü hangi seyirciye teslim olduklarını da bilmiyorlar. Bir sürü varsayımları ve onları çürüten bir dolu örnekleri var ama en iyi onlar biliyorlar. Benim anlamadığım vizyon takviminde sizin filminizin yerleşebileceği tarih ve ona bağlı salon sayısı konusunda her kararı dağıtımcıya mı bıraktınız?

Bir de şu filmler ve filimler kanalındaki çok bilmişlerin yaptıklarıyla ilgili düşüncenizi merak ediyorum.

Hocam öncelikle önceki yazımdaki özensiz yazımdan kaynaklı kusuruma bakmayın başka bir işle uğraşırken yazdım ve tekrar okuyunca farkettim ki biraz garip olmuş. Genelde işi bilen insanlar var burada o yüzden gayet açık ve samimi olacağım. Biz bu filmi çekerken sette 9 kişiydik ve geneli üniversitede öğrenciydi. Prodüksiyon sonrası sese kadar olan süreçte neredeyse herşeyi tek başıma yaptım. Kurgu, renk, efekt vs. vs. 24 yaşında çektiğim bu filmin yapımcısıda ben olunca haliyle fazlasıyla yoruldum ve geri kalan işleri dağıtımcının hakkıyla yapabileceğini düşünerek teslim oldum. İşlerine neredeyse hiç karışmadım diyebilirim, nihayetinde onlar da para kazanacak. Fakat ilk konuşmalarımızda zaten bir gişe beklentimiz yoktu ve filmin iş yapmama ihtimalini biliyorduk. İşler sonradan değişti ve ilgi olunca kopya sayısının artma ihtimali epey arttı ve bu net bir şekilde dillendirildi, doğal olarak fazladan paralar harcandı. Aslında bu durumlar gerçekleşmese beklediğimizden çok farklı bir durumla karşılaşmadık. Garip yerlerde 30 kopya değilde 4 büyük şehirde 30 kopya en kötü ihtimalimizdi normalde. işin içine girince bu durumun dağıtımcının kontrolünde değişebileceğini farkettim ama biraz geç oldu ne yazıkki. Şu saatten sonra elden pek bişey gelmiyor.

Filmler ve filimler kanalında üzerine konuşulan video filmin çekimleri henüz yarıya geldiği sıralarda ekibi şenlendirmek için öylesine bağlanmış bir fragman. Bi hatadır birkaç kişiye göstermek için internete yükledim videoyu ardından sildim fakat yayılmasına mani olamadım. Filmler ve filimlerdeki eleştiri yapılırken filmin ana fragmanı yayındaydı. Kanaldaki videoda bahsedilenlerin filmle alakası yok, eski fragmandan anladıkları kadarıyla bir eleştiri yapılmış fakat olumsuz olmasından ziyade anlattıkları filmle alakasız. İzlediklerini idda etmişlerde anlattıklarından izlemedikleri çok bariz. Neden böyle birşeye kalkışmışlar hiçbir fikrim yok çok da önemsemedim açıkcası.

öncelikle geçmiş olsun...
peki hiç vizyona sokmasaydınız gene satabilir miydiniz tv lere vs. ?

Kendine ait bir filme bu derece olgunluk ve dürüstlükle yaklaşan birilerini görmek zor bu devirde. Bence sırf şu yazdığınız birkaç mail nedeniyle bile tebriği hakkediyorsunuz. Elinize sağlık diyelim. Bu ilk ama önemli profesyonel deneyimin katkılarının daha sonra ortaya çıkacağını düşünüyorum. Burada çok sayıda kişi arada bir bir filmin çekime başlanmasından salonlara kadar olan süreci merak eden sorular soruyor. Bu gibi bunların her aşamasını yaşamış insanların anlattıkları gerçeklerin görülmesi açısından bence çok önemli.

Fragmanı izleyince insanda hem olumsuz hem ilgi uyandırıcı bir hava egemen oluyor. Bu filmi izleyebilmeyi isterdim ama gördüğüm kadarıyla şu anda erişmenin bir yolu yok.

Gerçekten de kafasındaki-hayalindeki filmi çekmek için parayı feda edecek insanlar varmış. Varsa susarım demiştim dediğim gibi susuyorum. 🙂

Orkun Bey hoşgeldiniz. Umarım forumda kalıcı olursunuz ve tecrübelerinizden faydalanırız. İlk yazınız üzerine bir kaç soru sormak istiyorum.

1. Dağıtımcılar filmin tutmasını istemezlerse tutmaz demissiniz. Bir dağıtımcı bir filmin tutmasını niçin istemez? Bunun belli başlı sebepleri var mı?

2. Dağıtım ve kopya için ne kadar harcadınız?

3. Dağıtımcı seçiminde nelere dikkat etmeli durumu sizin gibi olanlar...

Cevaplarınız icin simdiden teşekküler. Biz burada yönetmen bulduk mu sorarız, affetmeyiz. 🙂

Hoşbulduk. filmi vizyona sokmadan tv lere satabilirsiniz ama tv filmi olarak geçer literatüre fiyatlarda epey düşer. Bu konuda yeteri kadar tecrübeye sahip değilim o yüzden çok yorumlamasam daha iyi olur. Dağıtımcılar filmin tutmasını istemezlerse derken filmin iş yapmasını istemelerinden bahsediyorum, bu film iş yapmasın demezler zaten. Odak noktaları başka film olursa sizin filmi önemsemeyebilirler, filminizin iş yapmamasını istemek değil kastettiğim; iş yapması için ekstra bir çaba sarfetmemek. Dağıtım ve kopya çok maliyetli değil. Kopya başı ödedediğiniz bir dcp fiyatı var ortalama 90 dolar civarı birde master için 2000 dolar kadar ödüyorsunuz. Fragmanları da sinemalara dcp formatında usb flashla yolluyorsunuz burada flash disk ve kopyalama maliyeti giriyor işin içine. film vizyona girdikten sonra mars dağıtım dışındaki salonlarda dcp formatında girerseniz salon başı gelir 1000 doları geçtiği taktirde salon sizin gişe gelirinizden 500 dolar sinema destek bedeli kesiyor. Bu bedel salonların dijitale geçmesi sebebiyle yapımcıdan talep ettiği bedel. 1000 doların altında kazanırsa salon bu ücreti talep etmiyor. Mars dağıtımda ise bu olay biraz farklı girdiğiniz salon başı 650 dolar ödüyorsunuz. Film iş yapmasa da size bu bedel fatura ediliyor. Bu süreçte sinema tescile gerekli evraklar için ödedediğiniz bedeller var. Bu bedeller kopya sayınıza göre değişmekle birlikte ortalama 2000 tl civarı tutuyor. Blueray salonlar var ki şuanda Türkiyede 53 adet. Buralarda oynayan filmlere herhangi bir destek bedeli ödemiyorsunuz.
Yani sonuç olarak 100 kopya ile girerseniz kopya başı ortalama 600 dolar gibi bir bedeliniz oluyor ve bu bedel gişe gelirinden kesiliyor. Mars grubun sinemalarında bu rakam direk ödeniyor diğerlerinde ise belli şartlar sağlandığı zaman. Bu süreçte afiş kartonet gibi masraflar çıkıyor bunlarda azımsanacak bedeller değil aslında.
Son olarak dağıtımcı seçerken gücüne bakın, şöyle bir durumu da atlamayın eğer filminizde gişe karşılığı olan oyuncular yoksa, yeteri kadar duyulmamışsa siz dağıtımcıyı değil dağıtımcı sizi seçiyor. Nihayetinde bu adamlar da ticaret yapıyorlar ve filminizi dağıtmak istemeyebiliyorlar. Bu konuda detaylı bir başlık açıp nacizane bildiğim kadarını paylaşmaya çalışacağım.

orkun eser'in yazdıklarına ek olarak, Mars Dağıtım'dan kasıt; Mars Dağıtımı da elinde bulunduran Mars Cinema Group'un himayesindeki ve Korelilere satmayı planladıkları Cinemaximum salon zinciri. Bir Alexa'dan pahalı olmayan DCP projektörleri salonlarına koymalarına karşılık filmden dijitale geçmenin diyetini istiyorlar bir nevi. 2018'e kadar ama bu dijitale geçişten kaynaklı payların alınma süresi.

Azminize, mütevaziliğinize ve inancınıza hayran kaldım. Hedefinize ulaşmamanız bu koşullarda neredeyse imkansız. Yolunuz açık olsun.

Cevabınız için teşekkür ederim "Orkun Eser". Konuyla ilgili başlık açmanız isabetli olur. Bu konu hakkında bilinmesi gereken çok şey var. Araştırdığım kadarıyla bir biletten yapımcıya 4 TL kalıyordu. Bu durumda 100 kopya 180.000 TL olduğu için, aşağı yukarı 45.000 kişinin hasılatı dağıtımcıya gidiyor (yanlış bilmiyorsam). Umarız bundan sonra hayatımızda her şey güzel ve hayırlı olur.

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim onur duydum. Aykut bey bahsettiğiniz durum mars grup sinemaları için direk geçerli. Mars dışındaki sinemalarda DCP oynatılan filminiz salon başı hasılat 1000 doları aştığı taktirde 500 dolar destek bedeli kesiliyor. Bu rakamın altında kalırsa bu bedel kesilmiyor. Mars grup salon başı 650 doları size fatura ediyor her durumda. Şu durumda direkt olarak 45.000 salonlara gidiyor diye bir genelleme yapmak pek doğru olmaz sanırım

Malesef vizyonda kısa süre yer verildi.
Orkun beyle irtibat kurup filmi öğrenciler olarak
kendisiyle birlikte izlemek ve sohbet etmek istediğimizi söylediğimde çok nazik bir şekilde kabul etti. Fakat vizyonda kalmadigi için bu organizasyonu gerçekleştiremedik.
Bundan sonraki süreçte umarım film farklı alanlardan kazanç elde eder. Çünkü bu sinemalar ve dagitimcilarla zor.

Valla başlık ilk açıldığında gayet iyi iş başarmışsınız diyen iki tane ismin yaptığı işleri küçümsemişsiniz, sağlık olsun. Filminizi artık daha büyük bir heyecanla bulup izleyeceğim bizim inli cinli filmlerimizden, ya da küfürlü komedilerimizden daha iyi demek ki büyük bir açlıkla izleyeceğim. Sevgiler.

Hocam yanlış ifade ettimse kendimi affola. Asla küçümsemek gibi bir niyetim olmadı ki ne haddime yolun başındayım henüz fakat bu Türk izleyicisinin inli cinli filmleri recep ivedik gibi komedileri sevdiği gerçeğini değiştirmiyor. Haksız mıyım? Bir filmin komedi yada korku olması (inli cinli yada osurup küfür eden adamlar kısmını küçümsemek olarak algıladığınızı düşünerek) filmi iyi yada kötü yapmaz. Böyle bir harekette bulunup densiz yaftası yemek akıllıca bir hareket olmazdı zaten. Uzatmayayım, yalnış ifade etmişim kendimi affola tekrar. Filmi izlemek isterseniz seve seve yollarım yorumlarınız iyi veya kötü benim için çok kıymetli. Saygılar

Orkun Bey filminiz DVD olarak basılacak mı? Basılacaksa izlemek isterim. Bu arada filmin reklamını hangi mecralada yapmıştınız? Ben box office de gördüm sadece. Mesela gazete ve TV ye de vermişmiydiniz? Bu arada dağıtım süreciyle ilgili merak ettiğım bazı hususları size forumdan özel mesaj yoluyla sordum ama şayet başlık açılıp tecrübe paylaşımı yapılırsa iyi olur. Esenlikle...