Forum

En Son İzlediğiniz ...
 

[Sabit] En Son İzlediğiniz Film

2,486 Gönderi
176 Üyeler
0 Reactions
404.1 K Görüntüleme
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Silent Bob da Kevin Smith'in kendisi zaten. Yalnız yönetmenin önceki filmlerini izlemediysen bu karakterler biraz havada kalabilir. Örneğin Chasing Amy'de bahsi geçen çizgiromanın yaratılış öyküsü falan vardır, yine aynı oyuncularla vs.. Karakterlerin ilk gözüktüğü yer de Clerks'dür. Hepsi KS filmleri tabii, hastasıyım ben.

Kevin Smith'i yeni keşfediyorum. Adını duyuyordum senden, filmleri de var şu an elimde. "Derinlikli" yönetmenlere fazla dalmaktan bu adamları ihmal ettik. Filmleri uzun zamandır iki amaç için izliyorum: 1- Unutmak/eğlenmek/şaşırmak vs. 2- Yönetmen neler yapmış, neler denemiş, senaryo, oyunculuk vs. Birçoğumuz böyle seyrediyor herhalde.

Kevin Smith de yaptıkları görülmesi gerekenlerden biri. Çok yaratıcı, değerli bir yönetmen.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 20/03/2010 3:53 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

KS filmleri biraz karışık bir konu. Sinema anlamında çok zayıf, ancak diyalog ve senaryo anlamında çok güçlü yanları var. Gerçi sineması da özellikle son dönemde gelişme gösterse de sıradan bir adam oluşu sinema anlamında güçlenmesini engelliyor. Sıradan bir adamdan kastım herhangi birimizden farksız oluşu. 8 10 saatini youtube'da geçirebiliyor, tuvalette 2 saat dizüstüsüyle oturuyor, saçma işlerle uğraşıyor ve bunların hepsini de smodcastlarında (podcastlarına smodcast diyor o) anlatıyor, yerlerde süründürüyor.

KS mevzusu uzun bir konu benim için, anlat anlat bitmez.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 21/03/2010 6:44 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Living in Oblivion/Tom DiCillo
Bağımsız bir filmin zorlu çekim süreci, settekiler arası karmaşık ilişkiler, sinema endüstrisi ve işlerin nasıl yürüdüğü üzerine sevimli bir iş. 7/10

Blind Side. Sandra'ya oskar kazandıran film. Fazla bir olayı yok, kötü değil, iyi hiç değil. Ama yine de sıkılmadan izleniyor. 5/10

Laura/Otto Preminger (1944) Kara film denince ilk akla gelen filmlerden biri bu. Bayağı bayağı kabullendiğim birşeyden artık emin gibiyim. 40'lar 50'ler kara filmleri benim için fazla bir anlam barındırmıyor. Double Indemnity, The Maltese Falcon, Touch of Evil, The Big Sleep.... Şimdi de Laura. (Hatta, bu akımın hakim olduğu dönemin hemen ardından gelen dönemdeki takipçisi sayılabilecek Polanski'nin Chinatown'ı) Artık izleyip de "vurulacağım" eski nesil bir kara film beklemiyorum. Kara film, başka türlere fon oluşturduğu sürece başarıyı yakalayan, kendi başına iyi filmler üreten bir ana tür değil, bir doku bana göre.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/03/2010 12:08 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Allah rızası için bir meşhur da k.çının kılları ağarmadan, nefes nefese kalmadan merdiven çıkabiliyorken, penisi hala sertleşebiliyorken, uyuşturucudan beyni ve sinirleri alkolden karaciğeri sigara ve esrardan akciğeri iflas etmeden, karısı ve çocukları için yapabileceği birşeyler varken, paraya para demiyorken, peşinde cillop gibi hatunlar varken kendine gelmeyi akıl etsin ve "bunun bunaklığı da var hafız, yeter artık" diyecek kadar zekaya sahip olsun artık! Ya da çocuk falan yapmasın, evlenmesin, arkada sadece eserlerini bıraksın, "yerlerde sürünme evresine geldiğim anda rezilliğim çıkmadan kafama sıkacağım" diye bir söz versin kendine ve sözünü tutsun. Bazı holivutçuların aç kalacağını falan da da hiç dert etmesin. Onlar malzeme yapacak birşeyler bulurlar nasıl olsa.
Crazy Heart. 6/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 26/03/2010 2:05 am
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Kafaya sıktığında nirvanaya ulaşmış olsun mu?

 
Gönderildi : 26/03/2010 3:27 am
(@finite)
Gönderi: 5
 

orjinal adı "Avaze gonjeshk-ha" türkçesi serçelerin şarkısı olan,majid majidi'nin yönettiği güzel bir filmi izledim.
http://www.imdb.com/title/tt0997246/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 27/03/2010 12:52 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Shutter Island
Kesinlikle aldığı puanı hakeden bi film.Gerilim için oldukça iyi bi alternatif..

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 27/03/2010 2:08 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

Başka Dilde Aşk. Tam bir fiyasko. Seyirciyi sıkmayalım diye aksiyonun annesini bellemişler. Bu kadar mı cesaretsiz olunur? Bir hikaye bu kadar mı zorlanır? Seyirciyi ahraz yerine koyuyorsunuz da asıl sağır dilsiz ve kör sizsiniz bu filmi yapanlar. Elimizde güzel bir hikaye var(ki evet gerçekten güzel hikaye) bundan nasıl senaryo çıkarırız diye baya bir kafa yormuşlar. Karakterler kalemle çizilmiş. Yan olaylar hikayeler tamamen Düzzzzmece. Eğer biraz cesaret edip daha suskuın bir film yapmayı deneselerdi herşey daha az yavşakça olabilirdi. Bizim Kültür Bakanlığı efendi de bu filme destek vermiş. Aferin size. Aynen böyle devam edin. Ancak bu şekilde Türkiye Sineması'nı yüceltirsiniz...
Bir tek oyuncular doğallar ve filmi sırtlanmışlar. Başroldekiler. Ama o kızı hiç mi hiç sevmediğimden sadece erkek oyuncuyu beğendim. bunun için de:

4/10

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 28/03/2010 1:34 am
(@marepictures)
Gönderi: 0
 

Egigigi yi aradım, film sorucam tabi, aga seriuos man den sonra dalmiyim sana kapa şu telefonu derken aklına benim digital davul(bateri seti) gelince sevdi beni hemen kerata 😀 neyse şaka bir yana THE BOX a gittim.

The box, hikayesi çok çarpıcı gelmişti The dude de bana aga o kısa filmi çekip uzatmışlar diyince anlamalıydım gerçekten kısa olarak kalmalıymış, ortadan çekip uzatmışlar kenarlara konu yapıştırarak güçlendirmişler hamuru ama ı-ıh olmamış, netten indirin yada dvdsini alın ama korsan olsun 🙂

10/5,5

 
Gönderildi : 28/03/2010 10:51 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

28 Gün Sonra/Danny Boyle. Çok belirgin kusurları ve eksikleri olsa da genel olarak iyi bir film. 6,5/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 29/03/2010 2:29 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

*Good Will Hunting 8.5 / 10

Ne zamandır izlemek istiyordum, izledim, çok memnun kaldım.
Karakterler harika yazılmış, çok iyi oynanmış. Normalde tiksindiğim Matt Damon, Ben Affleck ve Robin Williams'ı bile sevdim.

*The Last Temptation of Christ 8 / 10

İkinci izleyişim. 5 sene kadar önce izlemiştim. O zaman da üzerimde ciddi bir iz bırakmıştı, yine öyle oldu.
Scorcese'nin en sevdiğim filmlerinden biri. Hikaye de çok sağlam, kitap uyarlaması olmasının payı çok büyük.

*Mommo Kız Kardeşim 8 / 10

Derinden gelen, derinden etkileyen bir film. Abartıya kaçmadan, sade bir biçimde de yüreklere etki edilebileceğini gösteren, ağlatmak için illa ağlak olmanın gerekli olmadığını anlatan bir film.

*Zavallılar 8 /10

Yılmaz Güney ve Atıf Yılmaz'ın senaryosunu birlikte yazp birlikte çektikleri, harika bir yoksulluk tasviri barındıran bir film.
Yine ağlak olmadan etkilemeyi başarıyor bu film de. Kötü bir görüntü ve ses kalitesiyle izlememe rağmen fazlasıyla vurucu.

 
Gönderildi : 31/03/2010 2:41 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

The Lovely Bones/Peter Jackson

Keyifli görselliğe, çok sağlam yönetmenliğe (Jackson bu açıdan beni hiç üzmemiştir) ve aslında ne anlatmak, neye odaklanmak istediğini de belirleyebilmiş olmasına rağmen sorunlu hikayesi ve senaryosu sebebi ile kendini ciddi biçimde yaralayan bir film. 5/10

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 31/03/2010 11:59 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Global Metal” (2008) – Yön: Sam Dunn - Scot McFadyen (Belgesel)

“Metal: A Headbanger's Journey”yi (2005) çeken Sam Dunn’ın metal müzik ile ilgili sonraki belgeseli. Sırasıyla Brezilya, Japonya, Hindistan, Çin, Endonezya, İsrail ve İran’a giriş izni verilmediği için İranlı’larla görüştüğü Dubai'yi ziyaret ediyor.
Gelmiş geçmiş en büyük favori grubunun Iron Maiden olduğunu öğreniyoruz Sam Dunn’ın. Onunla aynı fikirde olmak güzel. Sonraki işinin “Iron Maiden: Flight 666” (2009) olduğunu görünce şaşırmıyoruz. Hintliler beni çok güldürdü. Klasik şarkılarıyla yapılan bir açılıştan sonra Hintli bir metal sever şunları diyordu: "Bollywood kısacası, ağaçlar etrafında bir yığın şarkı ve dansla gerçekten sefil bir film merkezi. Bu, Hindistan'daki en büyük endüstrilerden biri ve bütün Hint çocukları remiks ve İndie pop şarkılarını dinliyorlar. Ve temelde, kanallar neyi gösterirse onlar da onu alıyorlar. Sadece gençler arasında değil, boydan boya yani. Hindistan'da köylülerden en zengin adama kadar, muhtemelen hepsi Bollywood müziğinin hayranı. Ve çekici, zıplatıcı olması gerekiyor. Kalçalarını müziğe göre sallayabilmeliler. Ama günün sonunda, elde var sıfır. Hiçbir anlamı yok."
Yıllar önce parçalarını indirten siteleri mahkemeye veren Metallica’nın davulcusu Lars Ulrich’in şimdi tam tersini düşünmesi gerçekten ilginç. Bununla ilgili Southpark çok güzel dalga geçmişti: Villasının bütün metalleri altın kaplama olan Lars Ulrich, devasa havuzunun yanına çökmüş ağlıyordu.
Belgesel biraz kısa ve yetersiz ama hiç yoktan iyidir. Rusya, Türkiye ve balkanlardan bir ülkeye daha gelseydi nefis olurdu. Şöyle bir de sitesi var:

http://www.metalhistory.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Kültür Bakanlığına başvursak, "Türk Rock ve Metal Tarihi üzerine bir belgesel projemiz var" deyip prosedürleri yerine getirsek, ödenek alabilir miyiz dersiniz? Belgeselimiz Ankara görüşmeleri ile başlayabilir hatta. Bakanlığın bir odasında bıyıklı amcalara 70'leri, 80'leri izah etmeye çalışırken. Boş bakışlar, somurtmalar. Ya da tam tersi bir anlayış, hoşgörü. Çikolata ikramı, öğlen yemeğini kültür bakanı ile beraber yemek.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 31/03/2010 9:14 pm
(@beran)
Gönderi: 0
 

Good Bye Lenin ! 7/10
Değişim çizgisini mükemmel anlatan bir film. İzlenmesi gerek filmlerden. Müzikler de kral .

Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!

 
Gönderildi : 01/04/2010 11:57 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Kara Köpekler Havlarken 8 / 10

Tahmin ettiğim gibi iyi bir film. Gayet iyi. Karakterler çok gerçek yazılmış ve oynanmışlar.
Filmin senaristi ve yönetmeni Mehmet Bahadır Er, ya gerçekten yaşamış filmin mekanlarında, ya da kulaklarını iyi açmış o mekanlara.
(Filmde çok başarılı bulduğum bir kahvehane sahnesi var örneğin. En güzel örnek bu söylediklerime.)
Sırıtmıyor. Bu mekanları egzotik, uzak mekanlar değil de, canlı, içimizde mekanlar olarak anlatan böyle filmlere ihtiyacımız var.
Belki yanıbaşımızda olan bitenleri anlamamızda pay sahibi olur bu filmler.

Filmde bariz bir netlik sorunu vardı, sinemadan mı bilemedim.
Yoksa bir "focus puller" vakası mı acaba?
Ama gerçekten umrumda değil ilk etapta.

Finali de biraz zayıf buldum, bak bu biraz umrumda.

 
Gönderildi : 02/04/2010 6:30 am
Sayfa 89 / 166
Paylaş: