The Bucket List 1010 ... Jack Nicholson ve Morgan Freeman bu iki devi izlerken nefesim kesildi mükemmel bir film tavsiye ederim.
The Book Of Eli - Yön: Albert Hughes, Allen Hughes
Lafı dolandırmadan direk söyleyelim: Tamamen zaman kaybı. Postapokaliptik bir evrende gördüğünüz her şey başka bir filmden koparılıp konmuş gibi. Açılış sekansı "Postman"den, yollardaki tekinsizlik "Mad Max"den, ihtiyar çatlak çift "Children Of Men"den. "Resident Evil" bile daha özgün duruyor. Belli ki bir savaş çıkmış, "gök delinmiş" ve insanlık bu hale düşmüş. Ve İncil her şeye rağmen hala bir kurtarıcı. Ama önce kendini kötülerin elinden koruması lazım. Merak ettiğim, madem insanlık dinden uzaklaşıp yozlaştığı için bu hale düştü. O zaman yaratıcının, elde avuçta kalan bu zavallı kulları için varlığını ispatlama vakti gelmiş olmaz mıydı? Postapokaliptik süreçte de mi hala bu gizem, bu görünmezlik, bu imtihan? Yoksa, yoksa, ya Tanrı yoksa?
Ayrıca Tom Waits bu filmde neden oynamış anlayamadım. O yıkık ortamda iki parça söyleseydi filmi daha değerli kılardı.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
O kadar da kötü değildi hegel ya, bir nefes. -hafif spoiler ama nedense kimse bunu farketmemiş spoilerı- Kör İsa modeli -spoiler biter- olmasa çok iyi bile olabilirmiş hatta. Sırf aksiyon olsa ya da. Aksiyon sahneleri uzun zamandır izlediğim en iyi aksiyonlardan çünkü.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
"book of eli" ı diğer filmlerle karşılaştırmadan önce daha önemli bir nokta var, oynayan bilir, filmin atmosferi ve görselliği tamamen fallout kopyası, bu bir eksi değil ama konu resmen facia, ben isterdim ki children of atom benzeri bişey olsun, ten penny olsun, g.e.c.k olsun koşsunlar peşinden, mini nuke olsun(ve atsınlar tabi),vault olsun,bubblehead olsun film başladığında heyecandan çiçek gibi oldum ama fallout görselliği ve atmosferinde yobaz filmi çıkınca filmden tiksindim açıkçası, The Road ' u bu filme 10 kere tercih ederim, gerçi o, post apokaliptikten ziyade direkt apokaliptik, viggo mortensen şovu için bile izlenir yani. Dude, abi goril aksiyon izlemek istiyosan "ninja assasin" izle, daha çok eğlenirsin 🙂
Fallout'un filmini yapmasınlar. İstemiyorum. Yapamayacaklar zaten, bari bildiğimiz gibi kalsın. Atmosfer ve müzik kullanımı güzeldi Book of Eli'ın ama işte senaryoda darmadağın oldu. O da holivud'un evangelist kanadının baskısıyla olmuştur.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Afrika Kraliçesi/1951
Zamanında kopardığı fırtınayı anlayabiliyorsunuz.
Ama ben pek etkilenmedim, izledim geçti yani. 5/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Veda 7/10
Duygularımı bir kenara bırakıp izlemem gereken bir filmdi ama beceremedim. Görüntü yönetmeninin ciddi başarısı söz konusu. Yardımcı oyuncu performansları vasat. Makyaj tasarımı berbattı bir de. Ayrıca Dolunay Soysert role uygun gelmedi pek performansı başarılı ancak . Bir Ata filmi değil de Salih Bozok filmi olarak izlemek daha mantıklıdır. Tebrikler ..
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!
Good
Gördüğüm en iyi finallerden birine sahip. Tek plan ve mesajıyla, planlamasıyla, oyunculuğuyla 10 numara... Sinema tarihinde yerini alması gereken bir finale sahip....
- baço
Abi bütün sinema tarihini senin izlediğin filmler oluşturuyor yahu 🙂
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Abi bütün sinema tarihini senin izlediğin filmler oluşturuyor yahu 🙂
Tabi abi bana soruyolar. Şaka bir yana o lafı kullanmamak için çok uğraştım ama bu sahne hakediyor be, izle de gör.... Yani görsel olarak harika bir sürü sahne vardır, ya da tek plan olarak çekilmiş, ama burda öyle bir bütün oluşturmuş ki adam, hem görsel, hem sinematografik hem de konu olarak dağılıyorsun...
The Imaginarium of Doctor Parnassus
http://www.imdb.com/title/tt1054606/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Uçmuş bir film. Johnny Depp, Jude Law, Colin Farrel (üçü de aynı kişiyi oynuyor). Filmin süprizi de Tom Waits (Mr. Nick rolünde). Lily Cole diye yapma bebek bir hatun var ki sormayın... Filmdeki tasarımlar ve efektler aşmış, takip etmekte güçlük çektim... Bu sene baya ödül alır bu...
- baço
Kelebek Etkisi 2.
Birinci filmde ki güzelim fikrin içine etmişler kısaca. 5/10
The Hurt Locker. 6/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
The Cable Guy
Ufakken televizyonda izlemiştim..hayran kalmıştım..hatta Jim Carrey'i o filmde tanımıştım.Geçen rastgele DVD'sini buldum,aldım.Yine izledim..yine çok güldüm..bence gerçekten klasik bir komedi:)
Yönetmen:Ben Sitiller
Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.
http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Offret/Kurban. Andrei Tarkovski. Kafam karmakarışık. İzleyip de konuşmak isteyen ve allah rızası için bana yardım etmeye gönüllü üyelerle aşağıda buluşalım.
2- Televizyonda izledikleri haber neyin haberi? Savaş mı çıkmış? Neden yeterince net değil bu haber?
3- Postacı Alexander'a "hizmetçin büyücü, herşey onun başının altından çıkıyor! Engellemek için gidip onunla sevişmelisin" diyor. Neden sevişme? Hizmetçi Alexander'a aşık mı?
4- Hizmetçi gerçekten büyücü mü ve herşey onun laneti mi? Hizmetçi eğer büyücü ise ve bunları lanetledi ise sebebi, sahibesinin ona fazladan iş koşturması ya da aralarındaki sınıf farkını hissettirmesi mi?
5- Hizmetçi Alexander'a "karın sana kötü mü davrandı?" falan diyor. Kıskandığı için onu delirtip tüm hayatını mutlu geçireceğini düşündüğü evini mi yaktırıyor? Hizmetçi büyücü falan değil de sadece Alexander'a mı aşık?
6- Ya da bu bile gerekli değil, kendisinden üst sınıf insanların hayatlarını felç etmeye çalışan biri mi?
7- Eğer böyleyse net olmasa da tv'deki haberi, kesik elektiriği telefonu falan o mu halletti?
8- Küçük çocuk nereye kayboldu?
Film, accayip derecede, gayet "Sağlam Tarko filmi" Ama öylesine ağır, öylesine yavaş, öylesine "garip kompozisyonlu" bir film ki, filmden kopmamak çok çok zor. Filmin hikayesi önemli değil gibi görünse de aslında çok önemli ve bu kadar önemli birşeyi, izleyiciye işkence çektirme derecesinde boşluyor, aksatıyor, "ağırdan" alıyor. Fİlm üzerine elimde ne varsa okuyacağım şimdi ve eminim ki "harikaymış yaa! Keşke daha önce izleseymişim" diyeceğim. Ama izlemesi yarı işkenceydi. Tamam, kabul. İzleme konforu beklemiyorum, gerekli değil zaten. Film akıp gitmesin, ağır ağır anlatsın derdini. Seven izlesin, zihin yoracak kişi izlesin. Enfes kadrajların, enfes görüntü yönetiminin tadını çıkaralım doya doya. Özümseyerekten gidelim. "BUrada birşey diyor Tarko ama ne?" diye de düşünelim. Hepsine varım. Ama bu kadar da değil. 2,5 saatlik film ama olan biten tek bir paragraf ve bunun anlatılan, görsellenen kısmı da yarısı. Dakikalar süren sabit kadrajda iki adam konuşurken biri diğerine aynı şeyi 4 kez ve neyi kast ettiği anlaşılmayacak şekilde söylemesin. Diğer adam da bizim gibi "ne diyor yahu bu?" diye kıvranmasın ama kıvranıyor. Tıpkı izleyici gibi.
Bilmiyorum abarttım mı a dostlar?
Çok etkileyici bir film, bu kesin. Ama insan 2,5 saat boyunca etkilenmiş halde kalamaz. Buna ne göz yeter ne beyin. Madem hikaye önemli, biraz da hikayeyi izlemek ister, bekler bu deli gönül.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Alttaki linkte filmle ilgili güzel bilgiler var.
http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=31&t=5323 " onclick="window.open(this.href);return false;
2- Bu arada yere düşer ve düş görür. Sonra kahverengi bir rengin hâkim olduğu bilinçaltı korkularını ve tedirginliklerini yansıtan felâket görüntüleri; devrilmiş araba, yerlere saçılmış eşyalar... Bütün bunlar onun korkularıdır. O bir nükleer savaş korkusuyla yaşamaktadır. Ama bu korkusu sadece kendisi için değildir. Daha çok sevdikleri için korkmaktadır. Alexander uyandığında, doğum günü için kendisine hediye edilen kitaptaki dinî bir atmosferin yansıdığı resimlere bakarken düşüncelere dalar: -Bilinçli bir belirsizlik var. Sanki savaş vasıtasıyla gerçeklik sorgulanırken, savaşın da seyirciye belli belirsiz hissettirilmesi, bu olguyu da gerçekliğin içine katarak durumun karışıklığı ve karanlığını gösteriyor.-
3- Üstteki linkte cevapların çoğu var.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer