Filmin hiç bir tarafı iyi değil bence. Hikayesi de, yönetimi de, müzikleri de.
Şarkısında anlattığı gibi filmler bekliyorum ondan:
"Serseri Aşıklar - J.L. Godard"
Hani çok sevdiğin o filmi gördükten sonra
Kısacık kestirip saçlarını, içtin ilk sigaranı
O papatya, yüzümün haline bak
Seninle kim kalacak, ışıklar kapanınca?
Benden çok uzakta
Şarkı Rıza Erekli'nin şarkısıdır. Teoman'ın değil.
Dancer in The Dark / Lars von Trier
8.5 / 10
Trier'in bir filmini bu denli seveceğimi hiç düşünmemiştim.
Trier sineması beğenmediğim bir biçime sahip olsa da, bu filmde hikayeyi gerçekten desteklemiş. (Zoom'lara ise hala anlam veremiyorum. 🙂 )
Fakat film beni özellikle amaçlanan gerçeklik duygusunu da veriyor olmasıyla alakalı olarak etkiledi.
Bjork'ün oyunculuğu ise çok başarılı.
Etkileyici, iç acıtan, bir yandan da adalet kavramı üzerine ciddi sorgulamalara sahip bir film.
Şiddetle tavsiye ederim.
Düzenleme: Altın Palmiye de almış, bilmiyordum.
Şarkısında anlattığı gibi filmler bekliyorum ondan:
"Serseri Aşıklar - J.L. Godard"
Hani çok sevdiğin o filmi gördükten sonra
Kısacık kestirip saçlarını, içtin ilk sigaranı
O papatya, yüzümün haline bak
Seninle kim kalacak, ışıklar kapanınca?
Benden çok uzakta
Şarkı Rıza Erekli'nin şarkısıdır. Teoman'ın değil.
Neyse işte öyle filmler istiyorum Teoman'dan. Derdim oydu.
Jarhead'i de fena değil bence.
Jarhead'e sadece fena değil demek çok ayıp olur..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Jarhead'i de fena değil bence.
Jarhead'e sadece fena değil demek çok ayıp olur..
Ben Amerikan Güzeli'yle karşılaştırınca öyle dedim.
Yoksa yayınladığı sene en iyi filmlerden biriydi benim için, foruma da yazmıştım.
Hatta, Amerikan Güzeli'ni Jarhead'ten sonra izledim ben.
Aha dedim bu adamın bu filmi böyleyse ödüllü filmi nasıldır kim bilir diye...
American Beauty 8.5'sa mesela, Jarhead 8 falandır benim için.
Full Metal Jacket'ın ardından örnek verebileceğim iyi savaş psikolojisi filmlerinden biridir.
Laf etmedik Düüd 🙂 Yanlış olmasın. 🙂
Tony Scott'ın Domino'sunu izledim. Çok sevdiğim Scott'ın yine sinematografisini abarttığı, gereksiz yere hokkabazlık yaptığı, filmi, efekti, kamerayı bol bulup saçtığı bir film çıkmış ortaya. Öylesine gereksiz ki tüm bu hengame anlaşılır gibi değil. BU muhteşem herifin yaptıklarını yapabilecek başka bir adam tanımıyorum ama tüm bu hazineyi böylesine yanlış yerde kullanması da öylesine salakça ki insanın siniri bozuluyor.
Keira Knightley zaten iyi bir oyuncu değil, olamadı ve bana olamayacak gibi görünüyor. O itici gülümsemesini yüzünden silmedikçe. Fİlmin en büyük hatası zaten bu kadını merkeze alıyor olması.
Her neyse, çok sevdiğim bir yönetmenden başka bir hayalkırıklığı. 5/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
O filmin en ilginç tarafı yazarının Richard Kelly olması bence.. Onun dışında çok vasat bir filmdi diye hatırlıyorum.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
O filmin en ilginç tarafı yazarının Richard Kelly olması bence.. Onun dışında çok vasat bir filmdi diye hatırlıyorum.
Evet, Richard Kelly yazmış. Senaryo olarak deha eseri olmasa da çok kötü değil aslında. Ama yönetmenlik! 🙁
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
O filmin en ilginç tarafı yazarının Richard Kelly olması bence.. Onun dışında çok vasat bir filmdi diye hatırlıyorum.
Evet, Richard Kelly yazmış. Senaryo olarak deha eseri olmasa da çok kötü değil aslında. Ama yönetmenlik! 🙁
Evet! Richard Kelly ve Mickey Rourke'u görünce, üstlerine bir de Tony Scott'ı ekleyince büyük bir ümitle orjinalini satın almış, izleyince de "ben bu filmi niye aldım" diye üzülmüştüm, iki-üç yıl önceydi. Yazın. Hey gidi günler! 🙂
Ulysses' Gaze(Ulis'in Bakışı) - Theo Angelopoulos
Yunanistan'ın ilk filmi olduğu düşünülen banyo edilmemiş 3 bobin filmin peşine düşen sürgündeki bir adamın, savaşın ortasındaki enteresan yolculuğu. Çok şiirsel, çok edebi. Uzun sekanslar, genel planlar seyirciyi zorlasa da biraz mola verilerek izlenmeli diye düşünüyorum.
Angelopoulos gibi duyarlı bir adamın hala hayatta olmasından dolayı çok mutluyum. Var bu adam, bağırıyor. Sınırları sevmiyor, savaşı sevmiyor. Bunu sessizce ve kederli anlatıyor. Filmlerini izlemek kafam kadar kalın kitap okumak gibi bir şey. Ama bölük pörçük de izlense bu adam izlenmeli ve anlamaya çalışılmalı diye düşünüyorum. En azından denemeye değer. İnşallah bizim topraklarımızdan da böylesine güzel adamlar çıkar.
The Obama Deception (Obama Aldatmacası)
Obamayı ümit olarak görenlere çok feci bir cevap. Gerçekten şok edici şeyler var filmde. Mutlaka izlemenizi öneririm.
http://www.obamadeception.net/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Özellikle şu kısmı şoke edici:
Belgeselde dediğine göre, tüm devletleri bağlayan bir dünya bankası kurularak karbon bazlı yakıtların dünyayı kirletmesi ve global ısınmayı körüklemesi nedeniyle vergi alınacakmış. Arabalardan, ineklere kadar. Ve diyor ki; küresel ısınma ile insanın hiçbir alakası yok. Bu bir periyoddur ve güneş lekelerinin/patlamalarına bağlıdır. İnsan ile alakası yoktur. Bu vergilendirme için bir aldatmacadır. Ben de arattım ve bu konuda çok şeye rastladım nette.
- baço
Bu bir periyoddur ve güneş lekelerinin/patlamalarına bağlıdır. İnsan ile alakası yoktur.
Bu doğru değil. Dünyanın belirli periyodlarda ısınıp soğuduğu doğru ama son 150 yıldır yaşanan ısınma, yeryüzü tarihindeki ısınma dönemleri içerisinde hem yanlış bir dönemde meydana gelmekte hemde mevcut sıcaklık artışları doğan nedenlerden olamayacak kadar hızlı.
Şu an dünya, "sıcak" bir dönem içerisindeki "serin" bir dönemi yaşıyor. BU serin dönem yaklaşık 100.000-150.000 ya da eğer kendini biraz daha özel kılabilirse 250.000 yıl sürmesi beklenebilecek dönem. Bu serin dönemin içerisinde bulunduğu "sıcak" dönem ise 1-2 milyon yıllık bir dönem. Görüldüğü gibi son 150 yıldaki sıcaklık artışını bu dönemsel değişimlerle bir tutmak doğru değil.
Güneş lekeleri meselesi ise apayrı. Güneşteki lekeler yıllık, aylık dönemlerde artıp azalabilir ancak kesin olarak belirlenmiş, daha eskilerden gelipte 150 yıl önce etkisini kaybetmiş ve güneşin dünyaya daha fazla enerji göndermesini sağlamış bir güneş lekesi duymadım ben. Ayrıca günel lekelerinin oluşma sıklık ve dönemleri dünya tarihindeki iklim salınımları gibi belirgin dönemleri, tarihleri gözetmez ve çok geniş süreçleri kapsamaz. Yani 5-3 milyon yıl önce şu dönem, 3-1 milyon yıl önce bu dönem, 1 milyon, 500.000 yıl önce falancası gibi bir periyod asla sözkonusu değildir güneş lekelerinde.
Bu ısınma gayet ve kesinlikle sanayi devrimi ile birlikte fosil yakıtların tüketiminin artması ile bağlantılıdır. Aksini gösteren bilimsel bir kaynak görmedim. Ve son bir not: eğer ısınma güneş lekeleri ile bağlantılı olsaydı, diğer gezegenlerin sıcaklıklarında ve iklim şartlarında da benzer değişimler olmalıydı. Ama böyle birşey söz konusu değil.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Bu konuyla ilgili olarak değil ama ben hepsine şüpheyle bakıyorum. Baco'nun yazdıkları şüpheci bir akıl yürütmenin sonuçları, illa ki buna katkıda bulunacak kanıtlar falan vardır içerisinde. Seninki ise bilimsel bakış, tabi bunun da kendine göre kanıtları var ama ben ona senin kadar inanmıyorum. O büyük bilim kurumlarına üye bilim adamları falan, baco'nun bahsettiği tez kadar palavra olma şansı var benim için onun da. Onlar dedi diye inanamam.
İngiltere'de Kraliyet Akademisi'nde bir bilim adamının yaptığı araştırmaların sonucunda bir Amerikan şirketinin ürünlerin (gdo) kansere yol açtığını dillendirmesi ile bizzat Busht'un Blair'i arayarak "nooluyo lan" demesi sonucunda işinden kovulmuş ve hakları elinden alınmış. Bunu anlatan adam, "bu adam benim arkadaşım" diyen Oktay Sinanoğlu. He Oktay Sinanoğlu'da komplocu oldu zaten bizim ülkede ya, ne durumda olduğumuz oradan da anlaşılır.
Öyle bir zamandayız ki resmen bilgi bombardımanı altındayız. Ve bilgi bu kadar fazla olduğu için artık hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğu birbirine girdi. Ben dünya yönetiminde yer alan biri olsaydım bilgiyi öyle bir karıştırırdım ki ne alternatif kişilere ne de bilimadamlarına gram güven olmazdı. Ki yapılan da bu sanırım.
Daha önce dünyanın sonu üzerine tartıştığımız başlıkta da yazmıştım. Ama yanlış yazmışım. Rockefeller vakfının toplam serveti 4 trilyon dolarmış ve 3 trilyon dolar servete sahip olan rotchild vakfıyla birlikte dünyada karışmadıkları en ufakiş yok deniliyor. Ki dediğim gibi ben olsaydım karışırdım. Ortaya o kadar fazla birbirinden farklı fikir öne sürerdim ki aralarında doğru olan olsa bile hiçbiriniz anlayamazdınız hangisinin doğru olduğunu.
Hatta içlerinden en doğrusu "oha uçmuş lan bu adam, tam bir komplo teorisyeni" olarak nitelendirilirdi.
O yüzden boşverin. Nefes alabileceğiniz gün kadar nefes alın, tadını çıkarın ve ölün. Elimizden başka hiçbir şey gelmez.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...