the big lebowski.
Çok iyi tercih çok, gerisini izlemesen de olur :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
the big lebowski.
Çok iyi tercih çok, gerisini izlemesen de olur :).
The Dude usta ben de seninle tam zıt düşüncedeyim.
Nuri Bilge Ceylan'dan İklimler'i izledim.
Bu beni biraz rahatsız etmiyor değil ama itiraf etmem lazım, minimalizmle bir türlü kaynaşamadım. Gerek hikaye olarak, gerek görsel tasarım olarak dikkatle inşa edilmiş bir film olduğu kesin ama hiçbir açıdan tatmin edici bulmadım. Oyunculukların iyi oluşu dışında hiçbir açıdan başarılı olarak göremediğim bir film oldu İklimler. 4/10
Birkaç gün önce de Haneke'den Benny'nin Videosu'nu izledim. BU filmde birçok açıdan minimalist bir film aslında. Ve yine keyifle izleyip (rahatsız edici olması da keyif vericidir bu anlamda) tatminle başından kalktığım bir film olmadı Benny'nin Videosu da. Çok önemli meselelere deyindiği, ciddi bir düşünsel altyapı içerdiği kesin ama bunları işleyiş ve aktarış biçimi yetersiz bence. 6/10
İki film için de söylemek istediğim birşey var: iki filmde anlatmak istediklerinin büyük çoğunluğunu, izleyicinin zihninde var etmesini, kaba anlatımla "varsaymasını" talep ediyor. Adam ciddi biçimde pişman mı? Bunu masada oturup uzaklara düşünceli biçimde bakmasından anlamak zorundasınız. Çocuk ciddi bir duygusuzlaşma, hayatı önemsememe ve yapaylaşma yaklaşımında mı? Bunu sokak manzarasını pencereden değil kameradan izliyor oluşundan anlamak zorundasınız. Bunlara mecbursunuz, çünkü aksi takdirde filmlerin sizin için hiçbir anlam olmaz. Ama bence bunlar illa yönetmenin kullanmaya çalıştığı anlama gelmeyebilir. Birçok durumda birçok kişiye göre gelmez de. Ve birşeyleri, yönetmenin anlatmak istediğinden farklı anlamlara çekmek birşeyleri anlamamak demek değildir. Haneke'nin birşeyi bir amaçla kullanması onu izleyenin aynı anlamla algılayacağı anlamına gelmez. Ve bu durum "salaklık" değildir. Haneke'yi anlamamak değildir.
Hikayelerin anlatmak istediklerini illa göstererek anlatması taraftarı değilim ama yönetmenin plastik malzemeyi böylesine gönlünce ve haklılık bekleyerek kullanmasını doğru bulmadığım için favori anlatım tarzım bunlar değil. Tecrübe etmekten memnunum ama tatmin edici bulmuyorum.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
the big lebowski.
Çok iyi tercih çok, gerisini izlemesen de olur :).
The Dude usta ben de seninle tam zıt düşüncedeyim.
Madem zıt, niye de? :). Ben espri yaptım zaten oradaki filmlerin yarısına hayranım. Lebowski'nin yeri ayrı ama. Her açıdan kusursuzdur Lebowski çünkü. Ders niyetine izlenmeli. Keyif için sömürüldükten sonra tabii.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Nuri Bilge Ceylan'dan İklimler'i izledim.
Bu beni biraz rahatsız etmiyor değil ama itiraf etmem lazım, minimalizmle bir türlü kaynaşamadım. Gerek hikaye olarak, gerek görsel tasarım olarak dikkatle inşa edilmiş bir film olduğu kesin ama hiçbir açıdan tatmin edici bulmadım. Oyunculukların iyi oluşu dışında hiçbir açıdan başarılı olarak göremediğim bir film oldu İklimler. 4/10
Birkaç gün önce de Haneke'den Benny'nin Videosu'nu izledim. BU filmde birçok açıdan minimalist bir film aslında. Ve yine keyifle izleyip (rahatsız edici olması da keyif vericidir bu anlamda) tatminle başından kalktığım bir film olmadı Benny'nin Videosu da. Çok önemli meselelere deyindiği, ciddi bir düşünsel altyapı içerdiği kesin ama bunları işleyiş ve aktarış biçimi yetersiz bence. 6/10
İki film için de söylemek istediğim birşey var: iki filmde anlatmak istediklerinin büyük çoğunluğunu, izleyicinin zihninde var etmesini, kaba anlatımla "varsaymasını" talep ediyor. Adam ciddi biçimde pişman mı? Bunu masada oturup uzaklara düşünceli biçimde bakmasından anlamak zorundasınız. Çocuk ciddi bir duygusuzlaşma, hayatı önemsememe ve yapaylaşma yaklaşımında mı? Bunu sokak manzarasını pencereden değil kameradan izliyor oluşundan anlamak zorundasınız. Bunlara mecbursunuz, çünkü aksi takdirde filmlerin sizin için hiçbir anlam olmaz. Ama bence bunlar illa yönetmenin kullanmaya çalıştığı anlama gelmeyebilir. Birçok durumda birçok kişiye göre gelmez de. Ve birşeyleri, yönetmenin anlatmak istediğinden farklı anlamlara çekmek birşeyleri anlamamak demek değildir. Haneke'nin birşeyi bir amaçla kullanması onu izleyenin aynı anlamla algılayacağı anlamına gelmez. Ve bu durum "salaklık" değildir. Haneke'yi anlamamak değildir.
Hikayelerin anlatmak istediklerini illa göstererek anlatması taraftarı değilim ama yönetmenin plastik malzemeyi böylesine gönlünce ve haklılık bekleyerek kullanmasını doğru bulmadığım için favori anlatım tarzım bunlar değil. Tecrübe etmekten memnunum ama tatmin edici bulmuyorum.
Genel olarak bu yönetmenlerin sordukları sorulara cevap bulmak derdinde olmayıp sadece soru sormakla ilgilenmeleriyle alakalı.
Ha dediğin gibi tercih ettiğin şey bu olmayabilir. Bu da dediğin gibi beğeniyle alakalıdır.
Fakat bahsettiğin bu iki film de benim sevdiğim filmlerdir.
Benny's Video'ya 7.5 veririm mesela, İklimler 7'dir.
Bu filmleri benim gözümde değerli yapan tam da sordukları sorular ve bu soruları soruş biçimleridir.
Benny's Video'da, Haneke temel derdi olan "görüntü ve şiddet"e toplumun genel yaklaşımını bir aile çerçevesinde göstermekte. Kaydedilmiş şiddet, ortadan kaldırılırsa, yani gösterilmezse hafızalardan silinir mi?
Özellikle her şeyin kanıtının görüntüde olduğu bir dünyada, hafızalarımız da video görüntüleri kadar uçucu mu?
İklimler'de adamın aslında gerçekten pişman olmadığını (bence) belirten çok güzel bir sahne var.
Kadının rüyasını anlattıktan sonra adamın verdiği tepki.
Pişmanlık yapılan davranışlardan pişman olmak mıdır, yoksa pişman olan kişi kendinden mi pişmanlık duymalıdır?
Karakterimiz sorunu davranışlarında gören bir karakter. Davranışlar için özür dilemek, bir şeyleri düzeltmek, aynı kişi tarafından yapılınca ne kadar anlamlıdır?
Bunlar da benim kafamda canlanan sorular bu filmleri izledikten sonra.
Ben dediğim gibi bir şeylere cevap veren filmleri sevmiyorum.
Daha çok soru soran ve olası cevaplar için bizlere ipuçları sunan filmleri seviyorum.
Bu filmlerde de bu fazlasıyla var gibi geliyor bana.
Transformers 2'ye gittim, ben ettim siz etmeyin derim. Baco kesin hastası olur.
Ben en son bir osuran bir de Megan Fox'un ayağını becermeye çalışan Transformer gördükten sonra intiharı düşündüm. Bu fikri düşünen senarist hemen vurulmalı.
10 dakikada Mısır'a hava, kara ve denizden çıkarma yapan (izinleri ne ara aldılar hiç bilmiyorum, onu geçtim nasıl motorları var o araçların ki 10 dakikada Mısır kıyılarına geliyorlar) Amerikan Ordusu'nu ayrıca tebrik ederim. Kaç milyon dolar yatırdılar bu filme acaba..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Transformers 2'ye gittim, ben ettim siz etmeyin derim. Baco kesin hastası olur.
Niye yaw?
- baço
İlkini beğenmemiş miydin? İlkini beğenen buna bayılır sanırım..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Çocuk filmi abi...
Efekt dersen efekt ama patlamış mısırlık filmler bunlar 🙂
- baço
Körlük 8.5 / 10
Tam bir yönetmenlik dehası. Körlük sinemaya uygulanması çok zor bir eser olmasına rağmen yönetmen öyle bir görsel dil oluşturuyor ki tapınmamak elde değil. Şimdiden bu sene izlediklerim arasında en iyilerden biri oldu. Muhakkak izleyin derim.
Şahane bir deneyim. Tanrıkent'te (City of God) de harikalar yaratmış olan Fernando Meirelles'i yakından takip etmek gerekiyor sanırım.
En kısa zamanda The Constant Gardener'ı da izlemek istiyorum haliyle.
Bu arada City of God, IMDB'de 17.sırada. Ses getiren bir filmdi de, bu kadar olduğunu bilmiyordum.
Copying Beethoven 7.5 / 10
Bir güzel film daha. Özellikle ortasındaki senfoni sahnesinde yönetmen bildiğiniz döktürmüş. Açtım defalarca izledim. Ed Harris harika oynuyor, Diana Kruger çok güzel. Senaryo, Beethoven'ın hayatını anlatmaktansa ruhunu anlatmaya adanmış, bu da filmi herhangi bir biyografik film olma özelliğinden kurtarıyor. Ed Harris aklıma yerleşmiş bir oyuncuydu, bu performansıyla katladı.
Gothica 5 / 10
İyi başlayan, güzel geren, fakat klişe bir biçimde kötü biten bir film. Son yarım saati, yani olayların bağlandığı kısmı biraz daha
klişeden uzak olsa 7 alabilecek bir atmosfere sahip filmin başları. Sonrasında öcüüüü diye korkutmaya kalkıyor ve başlarda yaşadığımız o psikolojik gerilim-korku etkisinden uzaklaşıyoruz.
Körlük 8.5 / 10
Tam bir yönetmenlik dehası. Körlük sinemaya uygulanması çok zor bir eser olmasına rağmen yönetmen öyle bir görsel dil oluşturuyor ki tapınmamak elde değil. Şimdiden bu sene izlediklerim arasında en iyilerden biri oldu. Muhakkak izleyin derim.
Şahane bir deneyim. Tanrıkent'te (City of God) de harikalar yaratmış olan Fernando Meirelles'i yakından takip etmek gerekiyor sanırım.
En kısa zamanda The Constant Gardener'ı da izlemek istiyorum haliyle.
Bu arada City of God, IMDB'de 17.sırada. Ses getiren bir filmdi de, bu kadar olduğunu bilmiyordum.
Bu sene izlediğim en kötü filmlerdendi benim. Sıkıntıdan ölmek üzereydim bittiğinde artık. Görüntüleri kenara koyarsak gerisi nerdeyse tamamen çöptü.. Hapishane sonrası hadi yine nispeten..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Körlük 8.5 / 10
Tam bir yönetmenlik dehası. Körlük sinemaya uygulanması çok zor bir eser olmasına rağmen yönetmen öyle bir görsel dil oluşturuyor ki tapınmamak elde değil. Şimdiden bu sene izlediklerim arasında en iyilerden biri oldu. Muhakkak izleyin derim.
Şahane bir deneyim. Tanrıkent'te (City of God) de harikalar yaratmış olan Fernando Meirelles'i yakından takip etmek gerekiyor sanırım.
En kısa zamanda The Constant Gardener'ı da izlemek istiyorum haliyle.
Bu arada City of God, IMDB'de 17.sırada. Ses getiren bir filmdi de, bu kadar olduğunu bilmiyordum.
Bu sene izlediğim en kötü filmlerdendi benim. Sıkıntıdan ölmek üzereydim bittiğinde artık. Görüntüleri kenara koyarsak gerisi nerdeyse tamamen çöptü.. Hapishane sonrası hadi yine nispeten..
Hadi ya.
Yine ayrı düştük. 🙂
Hapishane sonrasını izlerken, "aha" dedim, "Eylem bu kısmı sever", yanılmamışım.
Köprüdekiler - Aslı Özge
Bu sene içinde izlediğim en kötü filmdi sanırım. Hikaye anlatışındaki ciddi sorunların yanında görüntü olarak da tam bir facia. Elle tutulur pek fazla bir şey göremedim. Festivallerde Hayat Var'ın hakkı yeniyor gibime geliyor. İlle yenilikçi birine ödül vereceklerse de "Kara Köpekler Havlarken" daha elle tutulurdu. Garip şeyler oluyor vesselam. Mommo falan oralara hiç girmiyorum.
William Friedkin'den The French Connection'ı izledim.
Zamanında birsürü oscar almasını anlayabiliyorum ama günümüz için biraz eskimiş bir film.
Kötü değil tabii ki, sıkılmadan izledim ama ününe yakışık bir film olmadığı kesin bence. 6/10
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
39 steps
Defalarca farklı kişilerce yeniden çekilmiş bir film (Hitchcock dahil). Aslında konu olarak çok tipik bir İngiliz filmi. 1910'larda geçiyor, casusluk hikayesi. Başları oldukça güzel ve keyifli. Sonlara doğru çok klasiğe sarıyor. 4/10 veririm.
http://www.imdb.com/title/tt1282016/ " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço