The Passenger
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Daha önce yönetmenin "Blow Up" unu ve "Le Eclisse" sini izlediğimden, sineması pek yabancı gelmedi. İzlediğim filmleriyle beraber The Passenger'i de göz önünde bulundurursam bu adamım zirvesi cidden "Blow Up" ki en sevdiğim filmlerdendir.
The Passenger de oynayan Jack Nicholson'u da Kubrick'in Cinnet'inde izledikten sonra nedense beğenemiyorum bi türlü. Özetle The Passenger'de Antoninoni zaman zaman yaptıklarıyla ağzımı açık bıraksa da beni kendine bağlayamadı. Pek sevemedim. Ama şunu söylemeliyim ki, kurgu nasıl yapılır ele tutulur örnekler görmek isteyenler varsa bu adamın filmlerini izlesinler, gerçekten çok iyi.
Ingmar Bergman'dan Persona'yı ve Yaban Çileklerini izledim. Persona gayet iyiydi ama Yaban Çilekleri küçük bir hayalkırıklığıydı. Yani, kötü bir film değil tabi ama bahsedildiği kadarbüyük bir film değil bence.
Ayrıca son zamanlarda izlediğinen ilginç film JCVD'idi. Gerçekten çok ilginç, görülmesi gereken ve bence gayet iyi bir film.
Ayrıca bir de Andrzej Zulawski nin Possession'unu izledim, yıllardır peşindeydim. Bence gayet kötü bir film, esas hayalkırıklığım buydu.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ayrıca son zamanlarda izlediğinen ilginç film JCVD'idi. Gerçekten çok ilginç, görülmesi gereken ve bence gayet iyi bir film.
Ciddi anlamda şaşırtıcı bir tecrübeydi benim için de JCVD. Özellikle sondaki sandalye yükselme sahnesi ve Van Damme'ın oradaki performansı şaşırtıyor insanı.. Benim de bayağı beğendiğim bir film.
Az önce de 13 Tzameti izledim. İlginç bir filmdi bu da.. Herkesin abarttığı kadar etkileyici bulmadım, özellikle çok fazla geniş açı kullanmaları beni çok rahatsız etti başım ağrımaya başladı bir yerden sonra.. İlginç bir konuyu yeterince iyi işleyememişler gibi geldi ama biraz daha düşünmem lazım üzerine son kararı vermek için..
a
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Black
Yönetmen: Sanjay Leela Bhansali
Kör bir kızın öğretmeniyle beraber hayata meydan okumasını konu alan bir Hindistan filmi, güzel karakterler yaratılmış.
6/10
Amatör set işçisi.
Ayrıca son zamanlarda izlediğinen ilginç film JCVD'idi. Gerçekten çok ilginç, görülmesi gereken ve bence gayet iyi bir film.
Ciddi anlamda şaşırtıcı bir tecrübeydi benim için de JCVD. Özellikle sondaki sandalye yükselme sahnesi ve Van Damme'ın oradaki performansı şaşırtıyor insanı.. Benim de bayağı beğendiğim bir film.
Ben de Eylem'in tavsiyesi üzerine izledim. Zaten Van Damme'ı severdim. Diğer dövüşçülerden ayrı yeri olmuştur benim için. Film de gayet güzel, Van Damme sevmeyenlere de tavsiye edilir.
The escapist
Yönetmen: Rupert WYATT
Bu ingilizler beni şaşırtıyor mütemadiyen.
Film bir hapishaneden kaçış öyküsünü anlatmakta, kurugusu güzel, seyretmesi elzem, beklenti olmazsa zevk maksimuma çıkartılabilir.
10/6.9
Amatör set işçisi.
Umut - Yılmaz Güney
Evde anne ve babamla birlikte tekrardan izledim. Kitlendik kaldık. Bir film ancak bu kadar iyi olabilir. Gerçeklik duygusunu içinize içinize çekiyorsunuz ve dışarı üflemek için hiç acele etmiyorsunuz. Kesinlikle izlediğim en iyi Türk filmidir. Uzak ve Otobüs bundan sonra gelir. Film bittiğinde, oturduğumuz yerden kalkmadan, annem ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:
A: Çok güzel filmdi, çok. Artık böyle filmler yapmıyorlar.
B: Evet. Ben de böyle filmler yapacağım.
A: İnşallah oğlum....(Sessizlik) Ama kimse böyle film yapıp zengin olmamış heralde.(Sessizlik) Olmuş mu?
B: ....
Böylesine güzel ve içten bir film yapamayacağımı bildiğim halde bile bile yalan söyledim. Ama değdi, film çok güzel, çok...
Ben de çok severim Umut'u..
Yaşadığım yerin 30 sene öncesini gördüğüm de çok acayip hissetmiştim.
Film, Adana merkezde çekilmiştir.
Deli filmdir cidden. Yılmaz Güney, bu filmi çektikten sonra para kazanmak uğruna bi ton dövüşlü film 😀 çekmiştir.
İki tarafı da dengelemek gerek Bilal, yapacak bi şey yok. Umut'u çek sonra da Recep'i.. 😀 Ama sadece Recep çekme gözünü seveyim.
Edit: Ulan yine mevzuyu Recep'e bağlandım ya, kusura bakmayın arkadaşlar.
Girdap
İstanbul Üniversitesi’ni kazanan Umut, Antalya’dan gelip okul kaydını yaptırdıktan sonra; kantindeki ilanlar yoluyla kiralık bir ev ve iki ev arkadaşı bulur.
İki arkadaşıyla birlikte paylaştığı öğrenci evinde yaşadığı bazı mistik, doğa üstü olaylar; Umut’un bilgilenme kaynaklarını çeşitlendirdiği gibi, bu donanım farklılığı onun arkadaş çevresini ve yaşam tarzını da değiştirir.
Karşılaştığı metafizik olaylarla başa çıkmanın bir yolu olarak; ibadetlerle ve ritüellerle örülü daha dini bir hayat tarzını seçen Umut için başlangıçta her şey iyi gitmektedir.
Fakat, bilgilenme kaynaklarının onu götürdüğü yer “Siyasal Ümmetçi” bir çevre olunca; Umut’un da dini yaşantısı, yalnızca ibadetlerle sınırlı kalmayıp “siyasallaşır” ve o artık bir “fundamentalist” olur.
Bu başkalaşım kahramanımızı; başlangıçtaki arkadaş çevresinden, kız arkadaşından ve son olarak da (seçimi sebebiyle çatıştığı) ailesinden koparır, uzaklaştırır.
Başlangıçta ve camiye gittiği günlerde sevgi ve hayat dolu olan Umut; siyasallaştıktan sonra, kin ve nefretin donattığı saldırgan bir kişiliğe bürünmüştür.
Bu ruh ve düşünce halinin Umut’u götürdüğü son; “intihar eylemcisi” olmaktır
http://www.sinemalar.com/film/7034/Girdap/
4/10
Film çok güzel bir fikrin berbat oyunculukla (Ali Sürmeli hariç!) ve berbat bir yönetimle kötü bir sonuç olarak karşımıza çıkmış hali. Muhteşem bir film olabilecekken sönmüş gitmiş...
- baço
Umut - Yılmaz Güney
A: İnşallah oğlum....(Sessizlik) Ama kimse böyle film yapıp zengin olmamış heralde.(Sessizlik) Olmuş mu?
B: ....
Offf! Bittim gece gece!
Bu nasıl bir iyi niyettir, bu ne güzel bir saflıktır, bu ne güzel bir meraktır!
Cabaret/1972....
Çok iyi bir film. Hemen her açıdan iyi. Ama özellikle Liza Minnelli.... İnanılmaz oyunculuk, inanılmaz performans ve ortaya çıkan inanılmaz derecede hoş bir karakter.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Clubbed
Yönetmen: Geoff Thompson
İngiliz sineması günü yaptım dün.
Gişe filmi, güzel bir arkadaşlık ve fedakarlık öyküsü.
10/5
Amatör set işçisi.
Dün gece Köşeli parantez içinde rec'i izledim.
Gayet iyiydi, hem korkuttu, hem şaşırttı, hem gerdi hemde sürükledi beni.
Vardı bazı eksiklikleri, yetersizlikleri ama genede gayet iyi bir filmdi.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
tabutta rövaşata
yönetmen : Derviş Zaim
filmi 2. kez izlediğim için sadece müziklerde kaldım ...İlerde büyük bir prodüksiyonda yönetmen olursam babazula ilk isim lr film mzikleri için..
10/7
Mahsun'dan Güneşi Gördüm'ü izledim.
Kötü bir film değil. Gerçekten etkileyici anların yakalandığı, kameranın gayet iyi kullanıldığı anlar var. Ama bir yandan da çok belirgin, acemice hatalar barındıran bir film bu.
Mahsun, Beyaz Melek'teki gibi değil, bu kez büyük bir senaryo yazmış. Fazla mekan, fazla karakter, fazla yan hikaye. Bunları çokta güzel kurmuş. Ama aynı başarıyla geliştirip toparlayıp sonuçlandıramadığı kesin.
Özetle kısmen keyifli, kısmen sıkıcı ama genel olarak izlemeye değer bir film Güneşi Gördüm.
Mahsun Kırmızıgül bence daha iyi işlere imza atacak. Ama bu biraz sürecek. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;