Citizen Kane...
Allahım çok sıkıldım filmden, yüzyılın filmi denmiş sanırım neye göre kime göre arkadaşş!
Filmde sıkılan kadının 1000 parçalı puzzle çözmesi de ilk bu filmde kullanılmış herhalde 😀
children of men
7/10
İngiliz filmlerine zaafım var arkadaş
Skyfall 6 / 10
Drive 9/10
I, robot 7 /10
yukardaki yazıyı okuyarak 2 filmini izlemiş kadar oldum Zeki Demirkubuz'un:D
ben de Taksi Şoförünü izledim Robert De Nero'lu olan. güzel filmmiş, şimdiye kadar niye izlemedim bilmiyorum 🙂
Django Unchained 10 / 10
Silver Linings Playbook 8 /10
Django'yu 10 yaptım üzerinde biraz düşünüp aldığım keyfi hatırlayıp.
ben de Hitchcock'un To catch a thief ve The Trouble with Harry filmlerini izledim...
gerçi izlemek denebilirse, bir yandan da Hitchcock un söyleşisini okuyorum...ikisi birden iyi gidiyor, yoksa sadece filmlerini izlerken sıkılıyordum 🙂
eski pazar günleri geldi aklıma çocukluğumdaki... 🙂
Django Unchained 9/ 10
İlk kez bir filmin soundtrack'ini fellik fellik arayıp buldum. Filmden bir puan kırdım ama neden kırdığımı ben de bilmiyorum.
Şu an listemde birinci sırayı üç film paylaşıyor, bunlardan birisi de Django.
Ben sana sinema yapma demiyorum. Yap ama hobi olarak yap!!
Brave 8 / 10
Izgnanie-Andrey Zvyagintsev
Yönetmenin ilk filmi olan Vozvrashchenie 'den sonra yine beni çok etkileyen bir filmdi.Bu yönetmenin filmlerinde anlatılmaz bir haz duyuyorum nedense.
12 Angry Men 9/10
Söylenecek söz yok 🙂
exam - sınav 8/10
Tek mekan filmleri hep ilgimi çekmiştir. beğendim diyebilirim, sıkmadı.
İLK UZUN METRAJ FİLMİM : www.zamakfilm.com
http://www.yabancifilm.com" onclick="window.open(this.href);return false;
AZRAİL
http://www.youtube.com/watch?v=F68E08k_U5w" onclick="window.open(this.href);return false;
GERÇEK DÜŞ
http://vimeo.com/10479111" onclick="window.open(this.href);return false;
a room with a view...pek beğenmedim filmi...6/10
Kelebeğin Rüyası 9/10
Argo 7.5/10
Sürükleyici hiç sıkılmadan seyredilecek ama oscarlarda birincilik alacak kadar iyi bir bir film değil.
Filmin seçiminin politik amacından söz eden şu yazıyı da çok ilginç buldum
Haftalardır Oscar’la yatıp Oscar’la kalkıyor ve üzerimize vazifeymiş gibi Argo mu, Lincoln mü alır gibi manasız konularda görüş bildiriyorduk. Oysa Hollywood ve Beyaz Saray her şeyi çoktan planlamış bile, tören gecesinden anladığımız budur.
bir şekilde günümüz Amerikan politikalarına yön veren kesimin de onayladığı Argo ise, fırsat bulduğu anda dünyanın en ücra köşesi bile olsa gizli ya da açık bir şekilde müdahale etmekten çekinmeyen CIA’in farklı ve sempatik bir yüzünü sergileyerek yakın dönem Amerikan imajını makyajlıyor ve yenir yutulur bir hale getiriyordu. İşte bu da filmin Oscar gecesi taltif edilmesi kaçınılmazdı ve öyle de oldu.
ŞİDDETLE DEĞİL KURNAZLIKLA!
Bugün şunu anlıyor ve görüyoruz ki (Oscar sonrası iyice netleşen manzaraya bakarak) ABD resmi politikalarını idare eden kesim en çok Argo’nun çizdiği portreyi seviyor. Yani ABD dünyada çeşitli operasyonlara kalkışsın ama tıpkı Argo’da olduğu gibi, şiddet yoluyla değil, zekayla, kurnazlıkla ve mümkünse Hollywood eliyle yapsın yapacağını. İşin komik (ya da trajik) tarafı Hollywood da dünden razı ve hazır bu role. Yani sadece film ithal ederek yaptıkları kültürel emperyalizm (sonunda söylettiniz işte) yetmiyormuş gibi bir de CIA’nin taşeronluğunu yapmak istiyorlar, iyi mi?
Tıpkı 2006 yılında olduğu gibi En İyi Film ödülünü sunmak üzere sahneye davet edilen Jack Nicholson’ın elinde sonucun yazılı olduğu zarf vardı ama o asıl zarf değil yedek olanıydı. Asıl zarf Beyaz Saray’daydı zira. Bunu da önce ne gevelediğine pek anlam veremediğimiz Nicholson’ın arkasında bir perde inince ve etrafı genç askerlerle (dekora bakar mısınız?) bezeli Michelle Obama kameraya dönünce anladık. Sonradan öğrendik ki bu dahiyane fikrin arkasında da yine Hollywood varmış. Harvey Weinstein’ın (tanımayanlar yeni bir pencerede Wikipedia falan açsın lütfen) 17 yaşındaki kızının akıl ettiği bu sahne acilen Oscar gecesinin yapımcılarına fısıldanmış ve onlar da çok beğenerek Akademi Başkanı Hawk Koch ile paylaşmış. Koch da fikri çok beğenince iş Beyaz Saray’a danışmaya kalmış. Kendisine sunulan bu fikre çok sıcak bakan Michelle Obama da “Neden olmasın? Biz zaten Beyaz Saray’da sürekli film izleriz” deyince düğmeye basılmış.
SİPARİŞE GEREK YOK!
2 hafta önce Koch ile birlikte gizlice Washington’a giden iki Oscar yapımcısından Zadan, bakın hangi sözlerle hatırlıyor o anları: “Tıpkı Argo filmindeki gibi bir operasyondu, CIA gibiydik sanki, çok karmaşıktı.” Uzun lafın kısası Amerikan dış politikalarının tüm dünyada masumane bir aklanmasından başka bir şey olmayan Argo’nun yolculuğu, tam da olması gerektiği gibi belki de, Beyaz Saray’da bitti. İnsanın aklına filmi en başından hükümetin sipariş edip etmediği sorusu geliyor doğrusu. Ama Hollywood o kadar teşne ki son zamanlarda, siparişe gerek duymamıştır.
kaynak: ntvmsnbc.com