Bu sözlere söylenecek çok şey olabilir ama en garibi Bilginer'in tavrı. Bu tavır saçma sapan bir tavır. Yani söylediklerinin hepsi doğru olsa bile "oyuncuarın hepsi y..vşaktır" ne demek? Üçkağıtçı mı? Onursuz mu? Ne demek y..vşak? Bit yavrusu ne demek yani? 🙂 "K..çımı yesin herkes" ne demek yaa? Bir meydanda toplanmış "babası öldüğü halde sahneye çıkabilecek bir Aluk İlginer istiyoruz" diyen bir kalabalık mı var?

Buradaki gariplik söylenenlerin doğruluğu yanlışlığı kadar adamın tavrı. Gereksiz, anlamsız ve içi boş bir çıkış bu.

Öncelikle tamamını okumak lazım. Burada yazanlar özeti gibi:

NE demiş Haluk Bilginer?

“Rolümden etkilendim diyen aktör ya yalancıdır ya ruh hastasıdır”.

“Oyuncular ustalık sahibi olmadan efsane olmaya çok meraklıdır”.

“Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekidir”.

“Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes”.

“Eski tiyatrocular, ‘Tahta valizle Anadolu’yu turlarken parasızlıktan otelde rehin kaldık’ der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu, salaksın, beş parasız tiyatro yapıyorum diye kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’da öğretmenlik yap”.

Durup duruken söylememiştir. Ortam müsaittir ondan öyle konuşmuştur. Birisi de çıkıp işgüzarlık yapmıştır. Kapalı kapılar ardından kimlere neler diyoruz 🙂 söylediklerin hepsine kocaman bir "adam haklı beyler" demek istedim okuyunca. Bir neslin tamamını töhmet altına almamıştır ki. Belli kişiler bu tanıma girer... ki bence cuk oturan bi tanım.

Oyuncuların hepsi yavşak mı?

Çoğu yavşak... Bunu bilerek de yapanlar var. Yani bazı oyuncular sınır tanımamazlığını yavşaklıkla sağlar ki oyunculuğunu bu sınır tanımamazlık sayesinde yürütürler. Diğer yavşak kesim hakkaten yavşaktır, hatta Bilginer az bile söylemiş denilebilir. Özellikle Devlet Tiyatro oyuncuları için bu söz tam da oturmuş. (not etmek isterim son zamanlarda bu yavşak kelimesini çok sevmeye başladım). Merak edenler DT'nin provalarındaki yavşaklığı, hatta bizzat sahnedeki yavşaklığını görebilirler.

Şimdi gelelim yakının rahmetli olması nedeniyle sahneye çıkan oyuncular ve ardından "yav ben babam öldü gene sahneye çıktım" dillendirmeleri. Arkadaş ailem bir yana dünya bir yana. Benim başıma böyle bir olay gelse böyle bir günde oyuna çıkmamışmışmış aslında çıkması gerekirmişmiş olmaz böyle şeymişmiş falan; bu durumda hakkaten herkes benim kıçımı yesin! Zaten günümüzde her şeye ulaşmak çok kolay; o oyun daha çok oynanır. Bu durumlar oyunculuğu kutsallaştırma yollarından en gereksiz hareket.Oyuncu sahneye çıkar oyunu sittin kere de oynar ama böyle bir maneviyat..... (not etmek gerekir; Adile Naşit oğlunu kaybedince, İzmir'den İstanbul'a gidip cenazine katılıyor ve tekrar İzmir yapıp sahne alıyor).

Günümüzde gelişen iletişim nedeniyle seyirci bile oyuncunun yakınını kaybettiğini bilir, oyuncuyu sahneye her çıktığında izlemesi gerektiği rolde değildi onu sosyal yaşamdaki hakiki şahsi olarak görür; bu durumda oyunun değeri nerede? Bu da mı ayrı konu acaba?

Bilmiyorum değişen konjöktür nedeniyle mi böyle oluyor. Eskiden bireylere toplum için fedakarken, şimdi tamamen bireyselcilik... Bu da tüm hareketlerimizin ana kaynağı olan ayrı bir konu...

Görkem abim, e tabi bunlar Halukcuğumun canı sıkıldı, ortaya bir göt de ben sallayım cinsinde çıkmamıştır heralde...

Bir arkadaşım bana "yavşaklık" ve "yavşak insan"ın tanımını yapabilir mi? Saf ayağına yatmıyorum. "Bit dna'sıyla insan dna'sının uygun koşullarda birleşmesinden...." falan gibi gerzek espriler de yapmayacağım. Ama kim neden böyle saçma sapan bir kelime ile bir konu üzerine büyükçe, cüretkar, önemli açıklama yapmak ister ki? Ne demek yavşak?

Ve neden? "Oyunculaırn alayı ..rospudur" dese anlarım. Çünkü ..rospunun ne olduğu belli. "Oyuncuların alayı şerefsiz, adi" dese de anlarım. Anlaşılır, belirlenir, özetlenir kelimeler bunlar.

Yavşak ne demek söylesenize? Haluk Bilginer'in yaptığı şey, CERN'in "CERN'de cillop gibi makine yaptık hafız, fır fır dönüyo cihaz valla. Anasını belleyeceğiz kuarkların" gibi bir demeç vermesi gibi birşey. Cillop? Fır fır? Anasını bellemek? Ne demek bunlar? Kİ bunlar bile daha net kelimeler, bir bilimsel formülde kullanılamayacak olsalar da.

Haluk Bİlginer haklıdır haksızdır demiyorum, yüksek olasılıkla haklıdır zaten. Saçma kelimelerle önemli şeyler söylemiş ve demecini değersizleştirmiş, saçmalamış diyorum.

KUTSAL'A MI DOKUNDUM?

Bir mesleği kutsallaştırmak çabası nedendir acep?

Mesleği doğru dürüst icra etmek yerine, mesleklerini kutsallaştırıp, göz boyamak isteyenlere ayna tutulmuş gibi mi oldu?

Bir marangoz övünmüş müdür hiç? Babam öldüğünde atölyeye gidip, iki masa bir büfe zımparaladım, diye.

Bir aşçı böbürlenmiş midir? Anamı kaybettikten sonra mutfağa girip bir tepsi baklava açtım, diye.

Oyuncu niye aynı durumu kullanarak farklı bir algı yaymak isteğindedir dersiniz?

Oyunculuk niçin kutsaldır da, inşaat işçiliği değil? ...

Kendi suretini aynada görüp de aynayı kırmaya çalışana ne demeli? ...

Haberi kaynağından okumadan, hatta haberin sahibine sormak gerekirken, nasıl bir gaza gelmektir bu?

Sansasyonel başlık atmak gazeteci refleksidir mutlaka..

Konuşma anında, öfkeyle, bir durumun altını çizmek adına sarfedilmiş sözleri alıp, içeriğinden bağımsız kullanmak yazanın tasarrufudur tabii ki.

O başlığın altındakini okumak zahmetinde bile bulunmadan, hangi bağlamda, kimler ve hangi durumlar kastedilerek sözün sarfedildiğini araştırma zahmetine katlanmadan nasıl bir saldırıdır bu? ...

Nasıl ve ne sebeple bir nefret birikmiştir ki, o düğmeye basıldığı anda patlar?

Yıllardır söylüyorum söylediklerimin aynısını, tık yok!

Konunun içeriğine bakmadan, neler söylendiğine kulak asmadan, tartışmaya girmekten kaçınarak, sadece "YAVŞAK" la ilişkiye girip, salyalar akıtmak...

Alakalı, alakasız birsürü insan...

Aynı meslekten sayıldıklarımız nereden çıkardılar seyirciye laf ettiğimi? ...

Nasıl bir niyet okumadır bu?

O laf konunun muhataplarınadır, seyirciye değil, haberiniz ola ...

AMA ....."YAVŞAK " da ne kadar güzel bir sözcüktür, değil mi?

YAV- diye alt perdeden başlayıp. Ş harfinden aldığı güçle surata tokat gibi patlar ....

Gözünü sevdiğimin Türkçesi ...

HALUK BİLGİNER

Demecini değersizleştidiği konusuna katılıyorum ama ısrarla bunun söylendiği ortamla alakalı olduğunu söylüyorum. Yani bunu basını çağırıp yaptıysa eyvallah haklısın. Bir rakı sofrasında duyulmuşsa önemli yok.

Bak ben sana "insanın yavşaklığı" tanımını yapayım. Kafanda cuk oturacak herşey, mis. Eğer ki bir insan belli bir konuma gelmek için hani seninde sözünü ettiğin kendini önemli göstermek uğruna bir çok değeri hiç sayıp, kendinin dahi inanmadığı yada gözü kapalı şekilde inandığı donanımına değer verecek kurula altı dolu olmayan bir sunum yapıyorsa yavşaklık yapıyordur. Yani for egzempıl: altındaki jeep'le kominist geçinmek. acıların cocuguyum diye garibanın duygularından beslenip şatoda oturmak. Kötü oyuncu olup yıllardır dublaj sanatçılarının kalitesiyle bi yerlere gelip günümüz teknolojisinde sıçtığını gördüğün halde ordan hala ekmek yemeğe çalışmak. Tahta valizle gezdim edebiyatı ile büstünü diktirmek istemek. Bi saatçı bunların telaşına düşmez. (aman diyim örnekler üzerinden müzikal tartışmalar başlatmayın çok uzun konu.)

dediiiiğim andaaaa... yeni beyanatı ne kadar doğru anladığımı kendime kanıtladı...

Yavşak kelimesi bana hep kaypak kelimesini çağrıştırır. Ki Türk Dil Kurumu'na göre de GEVEZE demekmiş.
Her anlamda haklıymış o vakit Haluk Bilginer. Kaldı ki ÇOĞU diye bir tabir var. Sivaslıların çoğu Pezevenktir abi diye bir genelleme de var ama hiç alınmadım üstüme. Alınanı da görmedim.
Adam bir dünya oyuncu tanıyor senden benden fazla oyuncu tanıdığı kesin ve diyor ki bunların çoğu yavşak kardeşim. E güzel bir bilgi al kullan.

Adam haklı beyler. Şukuleta veriyoruz Haluk abimize. Bundan böyle reyisimizdir.

Saçma kelimelerle önemli şeyler söylemiş ve demecini değersizleştirmiş, saçmalamış diyorum.

Görkem sen bu saçmalama olayına taktın galiba ya bu ara, her şey saçma geliyor sana :D.

Yavşak ne demek diye soru mu olur yau. Ben beetlejuice gibi karmaşık açıklamak istemiyorum, temiz yoldan gidicem. Yüzyüzeyken şöyle bir diyalog olur mesela.

- Olm oyuncular bıdı bıdı vıdı vıdı çoğu yavşaktır.

-Yavşak ne abi?

-Yavşak olm işte, bildiğin yavşak.

Şimdi sen bu örnekte verilen herkesin bildiği yavşağı bilmiyorsan oksijen çadırında falan büyüdün moruk demek ki :D.

Bir de İstanbul'a gelen Sivaslı hikayesiyle bitireyim. Hani Sivaslı'lar pe..venktir lafından hareketle. Şimdi bir Sivaslı arkadaş gelmiş İstanbul'a. Demiş aga beni mektebe götürün. Almışlar elemanı götürmüşler işte meşhur sokağa. Bu arkadaş oradaki muhabbet tellalı arkadaşlardan birinin yanına gitmiş ve olaylar gelişmiş.

- Abi

- Ne var la

- Abi , ben de Sivaslıyım ya

- Lan, siktir git.

+1

Ya sick.... Bidılın dediği lafa geliyoruz. Ben de herkes kankalarla oturup laflarken laçka konuşur. Bu laflar rakı sofrasında gayet anlaşılır olur. Ama bir yayın organına konuşuyorsanız durum farklıdır. Ben o yüzden "yavşak ne demek?" diyorum. Oksijen çadırında büyümedik tabii ki. Hatta size klişe gelecektir ama benim büyüdüğüm mahallede 30 yaşını görmek başlı başına bir başarıydı, pc külliyatından sonra sokaklarda çocuk görmemeye başladığımızdan beri biraz değişti bu durum. Neyse.... O ayrı konu. Mesele "çoluk çocuğa kötü örnek oluyorsunuz" da değil zaten. Ama farklı eğitim-kültür seviyesinden insanlara sesleniyorsunuz. Önemli bir konu üzerine önem arz eden şeyler söylüyorsunuz ve zaten o mecrada önemli birisiniz. Bu şartlar altında daha net, daha açık, daha açıklayıcı olmanız gerekir. Sadece fikir olarak değil, söylem olarak da kayda değer şeyler söylemeniz herkesin hayrına olur. "Oyuncular i.netor lan. Alayı kapçık aazlı. Geçen lavuğun teki gelmiş racon kesiyo. Bi poz bi poz, böle bir takım areketler. De get len dedim.... " Bilginer'in konuşması bu sınıfta bir söylem. Bu ne yahu? Ne gereği var?

Yoksa dediğim gibi, haklıdır, kandır candır Haluk Abimiz.

Bana göre burada Halukcuğum bu sözleri söylerken, herkes bu dediğimi anlasın derdinde değildir. Laf yerini bulacaktır zaten; ilgili dışındakiler anlasalarda olur anlamasalarda olur...

Gelelim yeşilçam oyuncularına; son dönemde bu olay, şahıslar üzerinde de yapıldı. Şu iyi bir oyuncu değil, bu iyi bir oyuncu değil. Bu işin sonu Eğilmez ekibi ve etraftaki bazı oyuncular dışındaki tüm oyunculara kadar inecek gibi...

Ya benim anlamadığım, yani kişisel görüşümdür, ben bu adamı ve oyunculuğunu sevmiyorum.

Polis filmini açtım, 5 dakika sonra, senaryodan mıdır? Oyunculuktan mıdır? Benim ön yargılarımdan mıdır? (ki hiç sanmıyorum) kapattım. O açılış sahnesi, diyaloglar, tipler, duruşlar, dövüş figürleri vs. vs. yani ben 5 dakika çok bile tahammul ettiğimi düşünüyorum. Ve bu adam bu filmde, önce oynamayı kabul ediyor, sonra ödül alıyor. Yeşilçam ödüllerindede aday gösterildi.

“Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekidir”.

Kesinlikle kendisine katılıyorum... O filmle ödül almak, aday gösterilmek, gerçektende (hani deriz ya "yavşaga bak ya nasıl yapmış acaba?" diye) yavşaklık gerektirir...

Kimsede gelip bana demesin, "Ulan yavşak filmin tamamını mı izledin?" diye. Çünkü gerçektende tahammül sınırlarını (en azından benimkini) zorlayan bir 5 dakika. O saaten sonra, isterse tüm zamanların en iyi filmi olsun, devamını izleyebilieceğimi sanmıyorum.