Forum

36 Dramatik Durum
 

36 Dramatik Durum

7 Gönderi
5 Üyeler
0 Likes
16.1 K Görüntüleme
(@technical)
Gönderi: 59
Başlığı açan
 

Senaryo ile uğraşanlar dramatik durum (çatışma) denilen terimin ne kadar önemli olduğunu bilirler. Ben de, az da olsa bir katkım olsun diye zamanında Gozzi'nin iddia ettiği, Polti'nin de kategorilendirip kaleme aldığı 36 Dramatik Durum'u buraya yazayım dedim. Yazı alıntıdır. Makalenin sonunda alıntı yapılan site ve bu 36 Dramatik Durum'un orjinal metinin bulunduğu linki paylaşacağım. Tabi ben burada Türkçe çevirisini paylaşacağım ve İngilizce seviyem iyi olmadığı için ne kadar iyi çevrilmiştir bilmiyorum.

1 - DİLEK: Bir zorba, bir dilenci, bir değişmeyen güç vardır. (Örnek: Öripides, Oidipus Kolonos'ta)
2 - KURTARMA: Bir kurban, bir gözdağı veren, bir de kurtarıcı bulunur. (Örnek: Wagner, Lohengrin)
3 - ÖÇ ALMA: Var olan bir suçun çevresinde, bu suçu işleyenle öç almak isteyen karşı karşıya gelir. (Örnek : Shakespeare)
4 - KAN DAVASI: Aileler ya da kişiler arasındadır, (örnek : Öripides Elektro)
5 - CEZA: Bir kaçak, bir de kaçağı yakalamayı ve cezalandırmayı amaçlayan bir kimse ya da güç bulunur. (Örnek : Tirso de Molina Don Juan)
6 - BÜYÜK TALİHSİZLİK: İyi bir kimsenin talihsizliğe ve yenilgiye uğraması durumu (Örnek : Shakespeare, II. Richard)
7 - KURBAN: Ezenle ezilen güçler vardır. (Örnek : Maeterlinck, Körler)
8 - BAŞKALDIRI: Bir tiran ve bu tirana karşı başkaldıran bir kahraman görülür. (Örnek : Schiller,. Wilhelm Tell)
9 - TEHLİKE: Yüreklilik ve gözüpeklikle tehlikeye -atılma durumu -(Örnek : Goethe, Faust)
10 - KIZ KAÇIRMA: Kaçırma olayı çoğu kez kızın erkeği istemesiyle ortaya çıkar, (Örnek : Mozart, Saraydan Kız Kaçırma)
11 - ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN SORUN: Bir soruyu soranla, o soruyu yanıtlayan yer alır. (Örnek : Gozzi, Turandot);
12 - KARŞILIK BEKLEME: Bir davranışa karşılık bir şey bekleme durumu (Örnek : Oscar Wilde, Salome)
13 - YAKININA GÜDÜLEN KİN: Kardeşin kardeşe, oğlun ya da kızın babaya kin gütmesi gibi (örnek : Shelley, The Cenct)
14 - YAKINLAR ARASINDA YARIŞMA: Kadın ya da iş konusunda yakınlar arasında yarışma (Örnek : Voltaire'in çoğu yapıtları)
15 - SONU KANLI BİTEN ZİNA: Aldatılan koca ya da karı, ölüm ya da öldürmeyle biten zina durumu (Örnek : Gozzi, Zübeyde)
16 - DELİRME: Bir deli ve bir de kur ban bulunur. (Örnek : Ibsen, Hedda Gabler)
17 - KÖTÜ SONUÇLANAN AKILSIZLIK: Bir kişinin ahlaksızlığından doğan kötü sonuçlar ve başka birinin de bundan zarara, uğraması durumu (Örnek : İbsen, Yaban Ördeği)
18 - BİLMEDEN YASAK AŞK: Kardeşe, anaya ya da babaya bilmeden aşık olmak (örnek : Schiller, Messinah Gelin);
19 - BİLMEDEN YAKININI ÖLDÜRME: Yakınını bilmeden öldürme ve iş işten geçtikten sonra bunu öğrenme durumu (Örnek: Öripides, Tphigenia Tauris)
20 - BİR ÜLKÜ UĞRUNA KENDİNİ FEDA ETME: Bu durumu işleyen oyunlar daha çok siyasal ya da dinsel temaları kapsar (Örnek: Corneille'in çoğu tragedyaları)
21 - YAKINI İÇİN KENDİNİ FEDA ETME: Çok sevdiği biri için adım, -sanını, uğraşım, parasını, toplumsal durumunu feda etme (Örnek: Shakespeare, Kısasa Kısas)
22 - HER ŞEYİ AŞKINA FEDA ETME: Aşkı için geleceğini, sağlığını, görevini ya da tahtını feda etme (Örnek : Daudet, L'Arlesienne)
23 - GÖREV UĞRUNA YAKININI FEDA ETME: Görev uğruna .aşkını, yakınını feda ya da kurban etme durumu (Örnek : Öripides, Iphigenia Aulis)
24 - EŞİT OLMAYAN KİMSELER ARASINDA YARIŞMA: Yoksulla varsıl, kralla silahşor, aristokratla köylü vb. arasındaki yarışma durumu (Örnek : Schiller, Maria Stuart)
25 - ZİNA: Birbirini aldatan karı koca (Örnek : Lessing, M/55 Sara Simpson)
26 - EROTİK SUÇ: Bu da sekiz kesimde ele alınmıştır : a) onanizm (dramatizasyonu olmaz), b) yosmalık, c) zina, ç) sapık ilişki (oğlun anaya, kız kardeşine duyduğu aşk gibi), d) eşcinsellik, e) sodomi, f) küçük çocukların erotizmi (dramatizasyonu olmaz), g) öteki sapıklıklar.
27 - SEVİLEN BİR İNSANIN KÖTÜ YANININ ÖĞRENİLMESİ: On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda sık kullanılmış tipik dramatik durum (Örnek : Shaw, Bayan Warren'in Ugraşı)
28 - YASAK AŞK: Sevenler ve buna engel olmak isteyenler arasında çıkan çatışma durumu, (Örnek : Shakespeare, Romeo ile Juliet)
29 - DÜŞMANINI SEVME: Birbirine düşmanlığı olan aile üyelerinin ya da toplum bireylerinin sevişmeleri (Örnek : Kleist Penthesilea)
30 - HIRS: Tutkulu bir karakterin yarattığı durum (Örnek : Shakespeare, Macbeth)
31 - TANRIYLA ÇATIŞMA: Antik tiyatroda sık rastlanan, Tanrılarla çatışma durumları (Örnek : Aiskhilos, Prometheos)
32 - KISKANÇLIKTAN OLUŞAN YANLIŞLIK: Kıskananın, bu duygusundan dolayı yanlış şeyler yapması durumu (Örnek : Schiller, Hile ve Sevgi)
33 - YARGISAL YANLIŞLIK: Asıl suçlunun yakalanmayıp suçsuz birinin cezalandırılması durumu (Örnek : Gozzi, Sepet)
34 - VİCDAN AZABI: Suçlu, kurban ve tanık arasındaki çatışmadan doğan vicdan azabı (Örnek : Ibsen, Rosmersholm)
35 - YENİDEN BULUŞMA: Kahramanın uzun bir süredir göremediği kimseyi bulması durumu (Örnek : Shakespeare, Pericles)
36 - ACILI YA DA YASLI OLMA: Kahramanın, çocuklarının öldürüldüğünü görmesiyle ortaya çıkan duruma benzeyen çeşitli durumlar (Örnek : Maeterlinck, Yedi Prenses)

Alıntı linki: http://www.anlambilim.net/ne-demek/otuz-alti-durum

İngilizce orjinal: https://en.wikipedia.org/wiki/The_Thirt ... Situations

Fark etmek zordur. Sorun, gittiğiniz yollarda değil, gitmeyi tercih ettiğiniz yönlerdedir.

 
Gönderildi : 19/10/2015 3:47 am
(@fulgura)
Gönderi: 5141
 

Yapısalcı yaklaşımın tipik örneklerindendir. Yalnız, bir şey 36'ya bölünüyorsa 136'ya veya 236'ya da bölünebilir. Bir noktadan sonra bu kadar başlıklandırma bence sorunlu. 24 karakter ve 36 öykü çatısı aslında yaptığımız işin beyhude olduğunun da göstergesi. Bir yanda hayatı daha iyi anlamak ve kategorize etmek için bu çabayı göstermeli ve sınıflandırma yapmalıyız; öte yandan, bu kadar çok sınıf aslında sınıflandırma çabasının boşuna olduğunun da göstergesi.

Yanlış anlaşılmasın; bu çabalar takdire şayan ama bir anlamda da bir tür boşunalığın işaretleri gibi gelmekte bana.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 19/10/2015 4:06 am
(@technical)
Gönderi: 59
Başlığı açan
 

Yapısalcı yaklaşımın tipik örneklerindendir. Yalnız, bir şey 36'ya bölünüyorsa 136'ya veya 236'ya da bölünebilir. Bir noktadan sonra bu kadar başlıklandırma bence sorunlu. 24 karakter ve 36 öykü çatısı aslında yaptığımız işin beyhude olduğunun da göstergesi. Bir yanda hayatı daha iyi anlamak ve kategorize etmek için bu çabayı göstermeli ve sınıflandırma yapmalıyız; öte yandan, bu kadar çok sınıf aslında sınıflandırma çabasının boşuna olduğunun da göstergesi.

Yanlış anlaşılmasın; bu çabalar takdire şayan ama bir anlamda da bir tür boşunalığın işaretleri gibi gelmekte bana.

Aslında hislerime tercüman olmuşsunuz diyebilirim. Senaryo yazmaya başlamadan önce ben de aşırı derecede biçimciydim. ''Önce her şeyini öğreneyim, sonra yazarım.'' modundaydım. Nitekim öyle de oldu. Önce bolca okumalar yaptım, sonra yazdım. İlk iki senaryomu tamamen okuduğum yapılar, biçimlerde yazdım ama daha sonra bir şeyler oldu ve tamamen olmasa da büyük ölçüde okuduğum biçimsel kurallardan sıyrıldım. Fakat, düşünüyorum ki, ilk baştaki o biçimselliği uygulamasaydım, bilmeseydim ya da okumasaydım şuan ki özgünlüğümü yakalayamazdım diye tahmin ediyorum.

İlk başta bu dramatik durumlar bana ''olmazsa olmaz'' gibi görünüyordu ama sonra yazdıkça hiç de böyle bir şeye gereksinim duymadığımı anladım. Şuan da benim böyle bir şeye ihtiyacım var mı? yok. Fakat bu tarz şeyler yeni başlayanların işine başlangıçta işe yarayacaktır ve -umarım ki- ilerleyen zamanlarda benim geçtiğim aşamalardan geçip kendi özgünlüklerini yakalayacaktır. Ben de bu amaçla paylaştım. Baya bir klişe olacak ama bir deyim vardır ya; ''bozuk (durmuş) saat bile günde iki kez doğruyu gösterir.'' mantığıyla paylaşmayı tercih ettim.

Fark etmek zordur. Sorun, gittiğiniz yollarda değil, gitmeyi tercih ettiğiniz yönlerdedir.

 
Gönderildi : 19/10/2015 4:21 am
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

En çok uygulanan 36 dramatik durum diye yazsalarmış daha doğru olurmuş. bir de çeviriden mi bilmiyorum bazı durumlar çatışma bazı çatışmalar durum diye yazılmış. Farklı şeyler. bence fulgura ile siz farklı şeylerden bahsediyorsunuz. sonsuz sayıda çatışma ya da durum üretilebilir. sanırım fulgura bundan bahsediyor. çatışma ya da durum biçimsel ögeler değillerdir. İçeriktir bunlar. kavramsal olarak biçimin ögeleridir. sizin bahsettiğiniz ise klasik dramatik yapıyı öğrenip sonra kendi biçiminizi uygulamak olabilir. brecht tamamen tersine çevirmiştir mesela.

bir de senaryo yazımıyla ilgili kitap okuyacaklara tavsiyem senaryo nasıl yazılır kitaplarından önce dramatik yazarlıkla ilgili kitaplar okusunlar.

 
Gönderildi : 19/10/2015 4:21 pm
(@karatasa)
Gönderi: 2457
 

bu çabalar takdire şayan ama bir anlamda da bir tür boşunalığın işaretleri...
+1

 
Gönderildi : 19/10/2015 5:59 pm
(@fturac)
Gönderi: 0
 

senaryoda tekniğe hepten karşıyım, karşıydım ve galiba hep de karşı olacağım... ayrıca filmde tartışılacak şeyin senaryo olmasına da karşıyım. bunlar tamamen kendi kişisel görüşlerim, belki de çoğu yanlıştır bilemiyorum. bir filmde senaryodan çok, anlatım dilini yani ifade ediliş biçimini önemsiyorum. konunun ne olduğu çok da önemli değil. sinema bende hayat duygusu yaratırsa beni heyecanlandırıyor. olayın başı, sonu, çatışmaları vesaire değil. hayatımda ya da daha çok "çocukluğumda" (bu büyük ihtimal bana özgü olabilir) yaşadığım şeyler, belki yaşamak zorunda kaldığım hatıralar, belki de şehvetle yaşadığım anılar, bilinçaltımda yıllardır yatarken birden alevlenmesi beni heyecanlandırıyor. yani nasıl insan kendi kaderini kurgulayıp, çatışmalar koyup, aksiyon katamıyorsa; bir hayatı izlerken de bunların nasıl yapıldığını düşünmemeyi umuyorum. nasıl ki yazgımızı yeniden yazamasak da bir açı bulduğumuzda ve o pencereden baktığımızda bizim için çok daha anlamlı hale getirebiliyorsak, bir filmde de bunu ancak karakterin iyiden kötüye, kötüden iyiye, başlangıcın verdiği endişeden, finalin verdiği çarpıcılığa göre değil, bizde oluşturduğu duyguya göre görebiliriz.

Fikir, en büyük sermayedir.

 
Gönderildi : 23/10/2015 10:09 am
(@fturac)
Gönderi: 0
 

ukalalık yapıp verilen emeği tebrik etmeyi unutmuşum.

tabii ki bunlar sadece benim görüşlerim, fulgura'nın dediği gibi çabalar takdire şayan. emeğine sağlık yine de işin bu kısmıyla çok ilgilenip çaba gösteren arkadaşlara.

Fikir, en büyük sermayedir.

 
Gönderildi : 23/10/2015 10:13 am
Paylaş: