Forum

Zaaf (2011)

100 Gönderi
42 Üyeler
0 Reactions
17.8 K Görüntüleme
(@uguratilgan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Özgür abiyle telefonla görüştüm bu akşam. Senaryonun çok eskiden yazıldığını söyledi(Hokkabaz'dan önce olması lazım). Ayrıca forumda beni yakından tanıyanlar bilirler sözüm senettir , rafta duran eski bir projeydi dedi. Ayrıca diyaloglardan da anlayabilirler senaryonun eski olduğunu dedi.
Girebildiği en kısa sürede foruma gireceğini söyledi. Geri kalan açıklamayı o yapacakmış senaryo ile ilgili.

Para sahnesi ile ilgilide elimde üç ayrı çekim vardı. Genel , yakın ve üstten alınmış bir kadraj. Fakat en uygunu yakın plandı. O yüzden onu kullanmayı tercih ettim. Yorum yapan diğer herkese teşekkürlerimi sunarım.

 
Gönderildi : 14/03/2011 11:27 pm
(@redsvienas)
Gönderi: 14
 

renk düzenlemesini yapan arkadaşı kutlarım. bu teknik imkanlarla renklerde iyi kötü bir "film look" yakalamak çok kolay değil.

bunun dışında yorum yapıp heves kırmak istemem. eleştirebilecek çok şey var. ancak yönetmen arkadaşın yeni üniversite öğrencisi olduğunu okudum. 20'li yaşların hemen başında olduğunu tahmin ederek, ve kısa film adı altında bundan çok daha kalitesiz işleri gerek burada gerek başka ortamlarda izlediğimiz gerçeğini de göz önüne bulundurarak umut kesinlikle var diyorum.

 
Gönderildi : 15/03/2011 12:14 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Allah Allah anlamıyorum ki bu detayı. Neden ve neye sinirlendiğinizi?
Evet o konuşmayı yapan ve o paranın resmini koyan adam neden olmasın. İmkan el vermiyorsa üst açı çekersin, imkan el vermiyorsa oldukça genel çalışırsın, imkan el vermiyorsa adamın yüzünü gösterirsin. Bunları anlarım da para yoktu kağıt gösterdimi çözemedim. Neye asabiyet yaptığınızı da hiç çözemedim 😀

Çok basit bir şey ben diyorum ki bu film bunun fotokopisi ama kenarında fotokopisi çekildikten sonra bir iki şey daha yazılmışı. Ha Özgür bunu atlamış olabilir. Ha hayatında hokkabazı hiç izlememiş olabilir. Ben sadece bu buna aşırı benziyor diyorum ve efendi gibi de en başta soruyorum. Bunu yapan abiler Hokkabazı izledi mi diye. İzledik ama benzerlik yok denilince de fikrimi söylüyorum.

Ha bu ağır geldiyse susalım nedir yani. Silah zoruyla mı yazdırıyorlar. Yazmamak en basiti.
Abi öyle şey mi olur. Ne yazmaması. Cevabım aykutkaragöl'eydi benim şahsen. Şimdi benzerlik demek başka çalıntı ve kakalamak fiillerini kullanmak başka. Bence ağır olan bunlar. Benzerlik konusunda sonuna kadar haklısın. Ki bunu ilk mesajımda da yazdım. Matrix de fazlasıyla Dark City'e benziyor. Ama çalıntı kelimesini kullanmak başka bir şey.

Öyle yazmamak falan deme ya.

Para meselesiyle ilgili olarak da, bence paranın hiç gösterilmemesi ve sadece miktarının zikredilmesi daha uygun olurdu.

 
Gönderildi : 15/03/2011 4:43 am
(@emrulugrc)
Gönderi: 49
 

Arkadaşlar size şukadarını söylim;
Bilmiyorum yorumlarınızı pek okumadım göz gezdirdim azıcık çalıntı benzerliklerden bahsetmişsiniz.
Ama şunu unutmayalım.
Türkiyede gördüğünün aynısını yapamayacak okadar cok beceriksiz insan varki yönetmenim diye geçinen.
Bence bu çekilen film;
Bu yaşlarda bu konumda birisi için oldukca kaliteli.
He evet biraz daha iyi olabilirdi ama şunu unutmayın Yıkıcı eleştiri yapıp insanların hevesi kaçırmak çok kolaydır.
Önemli olan yapıcı eleştiri yapıp onları sektöre kazandırıp yollarında ilerlemelerini sağlamak.
Malesef türkiyedeki ezik bir sorundur bu birileri yapılan işi beğenmez beğenmedikleri gibi ezerde ezer.!
Ordan bakıpta konuşmak kolay.
Birde bu işi yapında görelim..
Bence gayet başarılı kardeşim Ellerine sağlık bir çok konuşmasını bilipte eline kamera almayan adamdan çok daha üstünsün..
Ellerine sağlık tekrardan başarılarının devamını dilerim

 
Gönderildi : 15/03/2011 10:01 am
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Biz Uğur'u sınıyoruz ya, burada yazılanlara dayanamıyorsa bırakacak bu işi zaten :D. Yoksa ilerde dizi-film falan çekerse bunlar ne ki, bal-kaymak :D. Adamın suyunu çıkartıyorlar internette ehheh.

Ama gelecek vaadettiğini söylememek yalan olur.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 15/03/2011 12:35 pm
(@aykutkaragol)
Gönderi: 0
 

Allah Allah anlamıyorum ki bu detayı. Neden ve neye sinirlendiğinizi?
Evet o konuşmayı yapan ve o paranın resmini koyan adam neden olmasın. İmkan el vermiyorsa üst açı çekersin, imkan el vermiyorsa oldukça genel çalışırsın, imkan el vermiyorsa adamın yüzünü gösterirsin. Bunları anlarım da para yoktu kağıt gösterdimi çözemedim. Neye asabiyet yaptığınızı da hiç çözemedim 😀

Çok basit bir şey ben diyorum ki bu film bunun fotokopisi ama kenarında fotokopisi çekildikten sonra bir iki şey daha yazılmışı. Ha Özgür bunu atlamış olabilir. Ha hayatında hokkabazı hiç izlememiş olabilir. Ben sadece bu buna aşırı benziyor diyorum ve efendi gibi de en başta soruyorum. Bunu yapan abiler Hokkabazı izledi mi diye. İzledik ama benzerlik yok denilince de fikrimi söylüyorum.

Ha bu ağır geldiyse susalım nedir yani. Silah zoruyla mı yazdırıyorlar. Yazmamak en basiti.
Abi öyle şey mi olur. Ne yazmaması. Cevabım aykutkaragöl'eydi benim şahsen. Şimdi benzerlik demek başka çalıntı ve kakalamak fiillerini kullanmak başka. Bence ağır olan bunlar. Benzerlik konusunda sonuna kadar haklısın. Ki bunu ilk mesajımda da yazdım. Matrix de fazlasıyla Dark City'e benziyor. Ama çalıntı kelimesini kullanmak başka bir şey.

Öyle yazmamak falan deme ya.

Para meselesiyle ilgili olarak da, bence paranın hiç gösterilmemesi ve sadece miktarının zikredilmesi daha uygun olurdu.

Hacılamak ne demek ?

Neyse artık...

 
Gönderildi : 15/03/2011 12:52 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Ama gelecek vaadettiğini söylememek yalan olur.

Evet bu doğru. İyi bir yönetmen olma yolunda ilerliyor.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/03/2011 12:52 pm
(@yerli-film)
Gönderi: 0
 

Gayet başarılı bir film. Genel olarak diyalog üstüne kurulu bir film olmasına rağmen sıkmıyor ve görsel açıdan da gayet başarılı.Elinize sağlık...

Yalnız bir şey sormak istiyorum, oynayan kızın acaba Nokta Tiyatrosunda oyuncu olma ihtimali var mı acaba.. Geçen ilçeye gelmişlerdi bizim, tiyatrocu kıza aynı benziyordu..:)

Not:Çalıntı konusuna girmeyeceğim..keza Cem Yılmaz'in Hokkabaz'ına da çalıntı diyorlardı 🙂

Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.

http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/03/2011 2:53 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Selamınaleyki,

Ağalar beyler; Uğur'un eski standartlarının dışında eleştiriler alınıp ıncık cıncık edilmesi benim bu senaryoyu ona verme amacımı yerine getirmiş olduğunu gösteriyor bundan dolayı çok müsterihim. Açıkcası kıyıda köşede duran yıllar önce yazdığım (muhtemelen ilk draftının Hokkabaz'dan önce olması lazım) Uğur'un yeni okulunda birkaç adım önde yeralsın diye ödev mahiyetinde al çek dediğim bir işti. İşi ele alışı, süreci yaşarken benden daha titiz davrandığını görmek bile güzeldi. Benim ona izlediğimde eleştirim tarantino-stone diyaloguna benzemedi ama artık teknik açıdan elinde imkanlar arttıkça neyi nasıl yapacağını bilmeye başlayan biri var. Bunun yanında asıl işi olan oyuncuyu yönetememe atmosferi kuramama gibi bir sıkıntısı olduğunu söyledim. Filmde, özellikle girişte çok ciddi reji hataları var ama olsun. Bundan sonra kamerayı kullanmazsa halledebilir.

Gelelim "Hacılama" meselesine; Söyleyeceğim şu ki size oradan nasıl Cem Yılmaz'ın benden senaryo çaldığı iddası komik ve abes gelecekse emin olun benim Yılmaz'dan bir şey hacılama fikride bana aynı hissi yaratıyor. Buda kendi yazarlığımı ne seviyede gördüğümle alakalı bişi. Yani emin olun birşey hacılayacak olsam bu Cem Yılmaz olmaz. Bir sürü duayen var. Cem Yılmaz'ın sevdiğim tek filmi vardır o da malum Herşey Çok Güzel Olacak. Zaten Selçuk'da benziyor sadece demiş ben hala hokkabaz'a benzetmiyorum ama çok sonradan izlediğim "raydan çıkanlar" filminde aynı hisleri yaşamıştım. Diyaloglardaki yavanlıktan zaten çok eski bir iş olduğunu söyleyebilirim. Bugün yazsam muhtemelen farklı olurdu ama Uğur için yeterli gördüm. Yani tabiiki zevkler ve renkler tartışılmaz ama senaryo için artık bayat bir konu diyebilirim ama kötü olduğunu kabul etmem. Kendim hokkabazdan alaksız bir zaman dilimindfe yaptığımı bildiğim için bu durumda ya senin hokkabaz'da kötü demen lazım yada ben zaten bu işi çok evvelden kısmen kurgulamışım ne dersin?

Yazdıklarımı ekranda göremeden yazıyorum internet kafe yüzünden o yüzden hatalar olabilr. herkese selam ederim sevgiler.

dddd

 
Gönderildi : 15/03/2011 4:09 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Hacılamak ne demek ?

Neyse artık...
Hacılamak diye bir kelime geçmedi ki hiç. Neyse... Senarist geldi açıklama yaptı zaten. 🙂

Derdim, çalmak ve kakalamakla aykut. Benziyor dersen, ki ben de filmin cidden benzediğini düşünüyorum, tepki vermezdim de zaten.
Ha sen özgür ya da Uğur'la samimisindir çalmış ve kakalamış demişsindir orasını bilemem.
O noktadan sonra bana bir şeyler yemek düşer de, ilk okuduğumda, özellikle Uğur görünce kendini kötü hissedebilir diye düşündüm.
Niyetimi anlaman için söylüyorum bunları da.
Bence yanlış ifadeler olmuş yani neticede. Neyse anladıysak birbirimizi sıkıntı yoktur. Selamlar, saygılar.

 
Gönderildi : 15/03/2011 4:40 pm
(@tolga-depo)
Gönderi: 0
 

beetlejuice (Özgür) "bu senaryoyu alacaksan harfiyen çekeceksin" demediyse eğer ki yukarıdaki yazılanlardan öyle bir anlam çıkmıyor. O zaman "gelecek vaad eden" bir yönetmen adayının da senaryoyu revize edebilmesi, filmin metni hakkında fikir sahibi olabilmesi gerekir. Müdahaleyi bizzat yapmasını kastetmiyorum. Eğer bugün görülen sorunlar film daha sadece senaryoyken farkedilmiyorsa buna iyi film yönetmek denilmez bence.

Ayrıca Hokkabaz'a varana kadar tonlarca filmde kullanıldı bu yanılsama. Taze bir fikir değil, Çöpçüler Kralı'nda da vardı. Yanlış anlaşılmasın, vurun abalıya gibi bir niyetim yok. Beş aylık film yapım sürecinden çıkan bu olmamalı, afiş, film müziği, a kalite renk düzenleme, oyuncuların fedakarlığı falan çok güzel de senaryoya da önem ver bence bundan sonra, uguratilgan.

 
Gönderildi : 15/03/2011 5:31 pm
(@homeros)
Gönderi: 0
 

Yani aydemirse hacılamayı lafın gelişi söylemiştir tabi ki de ben de ona girmeyeceğim saçma olur lakin yasalara göre "esinlenmek" de bir suç değil ki bunda da Hokkabaz'dan bir esinlenmenin olduğunu sanmıyorum. Bu şablonda "ava giden avlanır" 1000'lerce film çekilmiştir belki de şu ana kadar. Yani illa esinlenildiyse de Hokkabaz'dan esinlenmiş olmak çok ama çok ufak bir ihtimaldir bence de filmin değerini azaltan bir unsur değildir (Bu arada Hokkabaz hakkında da Savaş Ay dava açmıştı benim hikayemden çalınmış diye). Bunların yanı sıra hikaye ve senaryo öyle ağım şahım bir şey de değil tabi hatta ve hatta aksine -benim kendi şahsi görüşüm ve beğenim- bayağı bir senaryo. Yani senaryo illaki bir twist-off veya şok içermek zorunda değildir ama senaryonun tek elle tutulur unsuru -yine bana göre- bu son olduğundan gerçekten şok edici bir şey olması lazım. Ki ne yalan söyleyeyim ben daha film 1. dakikasında tahmin ettim dedim bu %100 bunu kazıklamaya çalışacak, %99'da ondan sonra kendi kazıklanacak diye. He benim tahmin etmem benim g*tümümü kaldırdı, hayır lakin dediğim gibi senaryonun elle tutulur noktası bu olduğundan geriye bir şey kalmadı. Ayrıca tekrar "Hokkabaz" konusuna dönersem -yazarken aklıma geldi- şu anda ne kadar düşünsem de aklıma gelmeyen -belki de bana öyle geliyor da olabilir- ama böyle zihnimde canlanan sanki neredeyse birebir senaryosu bu filmle aynı olan bir film vardı. Dediğim gibi yanlış hatırlıyor olabilirim.

Oyunculuğa gelirsek eğer; oyunculuğun sırıttığı sahnelerin nedeni de bence senaryo, yani bazı diyaloglar çok ama çok yapay kalıyor. Özellikle mercimeği fırına verdikten sonra aralarında geçen konuşma çok ama çok gerçek dışı.

Görüntü yönetimi ise bence filmin en başarılı noktasıydı. Gerçekten filmi izlerken keyif almamın asıl sebebi çekimlerdi. 3-5 plan hariç tüm planlar gerçekten çok profesyonel duruyordu. Ana iletide görüntü yönetmeni adı özellikle belirtilmemiş herhalde görüntü yönetimini de Uğur yapmış, bu yüzden onu gerçekten kutluyorum. Çekim olarak gerçekten başarılı bir filmdi.

Kurgu konusunda ise özellikle sahne geçişleri bayağı bir fenaydı (Buna ses geçişleri falan da dahil). Yani sahneler arasında fade-in, fade-out ve tamamen kararma olayları 60'larda falan kaldı. Kararma açılma yerine artık sahne sonlarında çok geniş planlar ile bir nevi o sahnedeki konudan uzaklaşma ve sahne başlarında ise o konuya dahil olmak içine girmek adına minimal görüntüler vererek sahneler arası cut'lar yapılıyor. Çünkü kararma-açılma seyircinin bir anlıkta olsa hikayeden kopmasına uzaklaşmasına neden oluyor ve filmin başından sonuna kadar giden o büyü durmadan duraksıyor, yani özdeşleşme yok oluyor. Tabi bunu kurguda tek başına yapmak imkansız, buna çekim öncesi storyboard'da giriş yapmak lazım doğal olarak.

Ayrıca evet 6-7 dakika fazla iyimser bir rakam lakin 27 dakika'da anlatılan konuya göre çok ama çok uzun, 12-18 dakika arasında çok rahat anlatılabilirdi bu senaryo.

Özdeşleşme demişken film boyunca kimseyle özdeşleşemiyoruz. Bu yüzden de hikayeyi hep dışarıdan takip ediyoruz. Aslında bu filmin sonunda şoke olmamızın asıl nedeni de bu biraz. Özdeşleşme yani mimesis unsuru cidden çok ama çok önemli bir silah. Filmin başından itibaren kıza yakın çekimler alsan ve seyirciye aslında biraz kızda böyle bir kazıklama eğilimi olduğunu sezdirsen. Seyirci kızla özdeşleşecek ve hikayeyi bu kızın gözünden takip edecek en sonda da kız kazığı yiyince sanki seyirci o kazığı yemiş gibi olacaktı.

Ayrıca renk olayına gelirsek ben şahsen renkleri gayet beğendim. Bilerek yapılmış bir şey mi bilmiyorum ama renklerin soğuk olması hikayenin de aslında sevgi ve aşk içermeyen bir olay olduğunu sezdiriyor seyirciye. Yani izleyenler bilmeseler bile bilinçaltından hikayenin kahraman çocuk, kurtarılan kız arasındaki aşk hikayesi olmayacağını biliyorlar.

Ses konusu tecrübelerime dahil olmadığından bir yorum yapmayı yanlış buluyorum lakin bir seyirci gözüyle konuşursam; AGC'den kaynaklanan "his" sesi cidden çok ama çok rahatsız edici, öte yandan beni çok fazla rahatsız etmese de dublajdaki kaymalar biraz keyif kaçırıyor lakin dediğim gibi ses konusundaki yorumlarım, amatör bir yorumdan öteye geçmez.

Hepsini toplayıp harmanlarsak, bence daha 1. sınıfın 1. döneminde (Yanlış hatırlıyorsam düzeltin) okuyan bir öğrenci filmine göre gayet başarılı (çekim,kurgu ve ses olarak) lakin dediğim gibi senaryo çok bilindik, çok bayağı. Kısaca Uğur, başarılarının devamını dilerim, en kötü filmin bu olsun diyelim (Yanlış anlaşılmasın kötü demiyorum, öyle filmler çek ki bu en kötüsü olsun)

 
Gönderildi : 15/03/2011 6:33 pm
(@verbal_kint)
Gönderi: 0
 

Hayretler içerisindeyim 🙂
Filmi izledikten sonra Uğur'a özelden mesaj atıp doğru düşündüklerimi attım.
Tanıdığım ve fikirlerime değer verileceğini düşündüğüm arkadaşlarımın filmlerine böyle davranırım. ( ki bunların sayısı azdır 🙂 )
Tartışmak bu konuları, her şeyi "masaya yatırmak" çok güzel. Forumun da bir işlevi bu olmalı.
Ama bir örnek vermekte yarar var sanırım.
Eski Yunan'da iki tür vardır bildiğiniz üzere. Tragedya ve comedy. Tragedya bildiğimiz dram ( drama değil ).Bunda ulvi bir söz söylenmesi gerekir. Komedi de bildiğimiz komedinin daha saf hali.
Bu iki tür, bugünküne "biraz benzer" olarak biraz da şu şekilde ayrılmış. Tragedya seçkin kesimine, komedi ise daha halk takımına hitap eder.
(enjensiyon'a selam olsun )
Bu çerçevede Hokkabaz'ın kokusu var. Doğrudur. Özgür Hokkabazdan çalmamıştır. Bu da doğrudur. Uğur'da isterse 12 yaşında olsun. Film çekmiştir ve bir filme "yönetmen" sıfatını kondurmuştur. Mütevazi çocuk. Çoğu "film yapmayan" bile başını okşayıp "aferin oğlum güzel günler göreceksin" telkininde bulunmuştur. Onları da göğsünde karşılaşmış, durdurmuştur.
Bunlar kesinleştiğine göre, hadi biraz filmin biçimini tartışalım, içeriğindeki söylediğini tartışalım.
Kısadan Hisse buluşmasından sonra Sickman ve Görkem ile konuşmamızdan bir alıntı yaparsam :
Hadi biraz düşünce konuşalım. Yoksa Eski Yunandaki gibi ya tragedya izleriz, ya da komedi.
Fikir tartışmayalım mı ? Nasıl ilerleriz yoksa ?

http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/03/2011 7:00 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Günümüzde hiçbirşeye benzemeyen film yoktur. Selçuk benziyor demişti yanlış okumadıysam. Haklıdır da. ama bu, Zaaf'ın zaafı sayılmaz. Birşeylere benzemesi zerre kadar önemli değildir. HAcılamak ne demek bilmiyorum? İlk kim kullandı onu da bilmiyorum. Çalıntı olması olası değildir. Ne Özgür böyle bir adamdır, ne çalacak olsa çalacağı şey böyle klişe bir iş değildir. Memento çalınır, Annie Hall çalınır, İnception çalınır. Çalınmaya değer yani. Bu hikayeyi, hele Özgür gibi bir adam zaten çalmaz.

E öyleyse, bu çalıntı geyiği nereden çıktı yahu? Ortada çalıntı malıntı iddiası da yok benim gördüğüme göre, varsa da boşverin, görmezden gelin.

Verbal'ın dediği gibi, gelin fikir konuşalım, gelin filmi konuşalım.

Bence film, Uğur'u yetişkinleştiği, Özgür'ün çocuklaştığı bir film.

Yazacağım hemen herşey bu çerçevede açıklamalar olacaktır. Senaryosu teknik olarak gayet iyidir ama hikaye, bir senaryoya dökmeye değmeyecek bir iştir. İçinde iki tane şaşırtmaca taşıyan her hikayeye benzemektedir. Ve iki şaşırtmaca denebilecek hikaye akışının da olabilecek en kötü örneğidir. Ayrıca ciddi mantık ya da sunum hataları barındırmaktadır. O nedenle özgür gibi bir adama asla yakıştıramayacağım bir iştir.

Uğur gayet yeterli yönetim sergilemiştir. Her zaman daha iyisi vardır, o başka. Güzel bir hazırlık ve çekim çalışması yaşamıştır. İyi film yapmanın gerekliliklerini çok daha iyi görmüştür.

Ahanda özet yorumum bu kadardır. Öptüm alayınızı. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/03/2011 7:24 pm
(@verbal_kint)
Gönderi: 0
 

hemen ben örnek bir soru sorayım misal :
Uğur. Neden bu filmi çekmek istedin? Açıklamam gerekirse, Özgür'den senaryo istedin. O da sana bunu verdi. Okudun. Hmmm, ben bunu çekerim abi çünkü ......... bana göre. Bu özelliği süper, dedin. İşte neden bu senaryoyu çekmek istedin ? Seni güdüleyen neydi ?

http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 16/03/2011 3:23 am
Sayfa 4 / 7
Paylaş: