Günümüzde bildiğiniz üzere sinema yedinci sanat olarak kabul ediliyor. Yeni Dalga ile yönetmenlerin bir sinema filmindeki yeri daha da farklılaşmıştı. Peki yönetmenler bu sanatı icra eden ögelerden ayrılıp sanatçı, film de sanat eseri olarak mı kabul edilmelidir, yoksa filmi oluşturan tüm elemanlar birer sanatçı mıdır ? Bir oyuncu sanatçı olarak kabul ediliyorsa onu yönlendiren, sanat eserine göre şekillendiren yönetmen, bariz bir şekilde neden sanatçı olarak vurgulanamıyor ? Sinema yedinci sanat ise, neden ülkemizde sadece güzel sanatlar fakültelerinde değil de iletişim fakültelerinde yer alıyor ?
Yönetmen bir sanatçıdır.
Sadece oyuncuyu yönlendirme olarak değil filmi oluşturan diğer önemli unsurları da içine katarak değerlendirilmeli. Mesela bir oyuncunun içinde olduğu duyguyu sana öyle bir verir ki sen bizzat o duyguyu en yüksek mertebede hissedebilirsin. Bunu çok çok farklı yollardan sunabilir ve bu yollar da onun sanatında gösterebileceği yeteneği ve kabiliyetini gösterir. Örneğin Kosmos filminde öksürükten müzdarip şahsın, Battal'ın sunduğu şifayı anladığı sahnede kamera hareketiyle, kadraj planlamasıyla, oyuncuyu mekanda yerleştirmesiyle, mekanıyla, oyuncunun kostümüyle, oyuncuya yüklediği duygu ve bunu yansıtma biçimiyle, işlediği konuyu genel olarak işleme ve yansıtma biçimiyle ve daha bir çok hareketiyle sanatını konuşturur. Bu hareket tamamıyla izleyiciye duygusal ve düşünsel hizmet sunar. Diğer bir örnek Fırat Konuşlu'nun, Başbakan İsmimi Aldı kısa filminde konuyu bize sunuş şekliyle bile sanatını konuşturmuştur.
Film, yönetmenin eseridir. O film senin üzerinde duygusal ve düşünsel iz bırakıyorsa sanattır. Bu bakımdan film ya da sinema sanat olup, yönetmeni de sanatçıdır.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Yönetmen ve bir filmin yapımında görev alan başlıca elemanların herhangi biri sanatçı olabilir de olmayabilir de.
Bir filmin ekip üyelerinin herhangi birinin sanatçı olup olmamadığı konusunda kesin yargılar sunmak zor. Ama yönetmenler için yapacağımız yorumlar bir ölçü daha kesinlik sunabilir özellikte. Örneğin (isimler hep benim fikrime göredir) Mİchael Haneke bir yönetmen olarak sanatçıdır. Ama John Carpenter bir sanatçı değildir. Ama ikisi de yönetmendir. Darius Khondji bir görüntü yönetmenidir ve gayet sanatçı mertebesinde bir isimdir. Ama Uğur İçbak bir sanatçı değildir.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Yönetmen ve bir filmin yapımında görev alan başlıca elemanların herhangi biri sanatçı olabilir de olmayabilir de.
Bir filmin ekip üyelerinin herhangi birinin sanatçı olup olmamadığı konusunda kesin yargılar sunmak zor. Ama yönetmenler için yapacağımız yorumlar bir ölçü daha kesinlik sunabilir özellikte. Örneğin (isimler hep benim fikrime göredir) Mİchael Haneke bir yönetmen olarak sanatçıdır. Ama John Carpenter bir sanatçı değildir. Ama ikisi de yönetmendir. Darius Khondji bir görüntü yönetmenidir ve gayet sanatçı mertebesinde bir isimdir. Ama Uğur İçbak bir sanatçı değildir.
Görkem uğur içbak dediğin adamın Türkiye'de ilk kez denenmiş görsel efektleri dahi 35mm üzerinde kayıt esnasında gerçekleştiridiğini, sette kurulacak her ışığın bizzat yerini ve türevini belirttiğini, yönetmenle öncesinde deneme çekimi yapıp filmin dokusuna karar kılmadan sete çıkmadığını, film için oturup filtre üretmeye kadar manyaklaştığını, içine sinmeyen sahneyi tekrar çektirebilmek için filmin yönetmenine yemek dahi ısmarlayacak kadar abarttığını, hatta ev içi estetik durmuyor deyip hokkabazdaki evi stüdyoda baştan inşa ettirecek kadar, yaptığı işe tutkulu bir görüntü yönetmeni olduğunu bilerek mi söyledin bunu? Yoksa bir isim söyleyeyim de aradan çıksın diye mi?
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
Valla Selçuk, bahsettiğin, İçbak'a ait şeylerin bir kısmını (Sinema dergisinin eski sayılarından birinde uzuuuun bir yazının konuğuydu) ama daha önemlisi İçbak'ın işlerini biliyorum. Ülkenin en iyilerinden biri olduğunu düşünmesem ismi bile aklımda kalmazdı ama boyadığı harika birçok kadraja/çekime/sahneye rağmen Eşkıya'nın ve Av Mevsiminin finallerindeki feci dokuyu ve ışığı yapan da ne yazık ki İçbak. Ve filmlerinin çoğunu da izledim, aklımda kalan, bir sanatçının elinden çıkmış hissi veren birşey hatırlamıyorum. Ha, dersen ki sanatçı adam da zırvalayabilir ve İçbak da bir sanatçıdır gözümde, eyvallah, haklı olabilirsin. İşini iyi yapmak için çok inatçı davrandığını ve (benzerine zor rastlanacak bir prensip olarak) gelişim sürecinde içinde olmadığı projeyi de üstlenmeyen bir isim olduğunu da biliyorum. Ama bana göre bu bilgiler ve gördüklerim onu "çok iyi bir zanaatçı" yapar. Sanatçı değil. Ama dediğim gibi, bana göre. "Bir isim söyliim de aradan çıksın" fikri de çok yanlış sayılmaz.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Valla içbak organize işler ile istanbul'u bugüne kadar en şık resmetmiş adamdır. istanbul kanatlarımın altında da bazı sahneler osmanlı gravürlerinde gördüklerime o kadar yakındı ki. Av mevsimi'nin sonunda bişi denemiş, olmamış olabilir tabi. Denemiş olması bile işini ileri götürme anlamında çaba olarak saygı duyulabilir.
yönetmenler paralı lejyonlardır. sen ve parayı bana ben sana dünyadaki en iyi adamları toplayıp film çekeyim istersen savaşayım ormanlarda...
Fatih SELÇUK
Bence yönetmeninden yönetmenine degişir. Her tiyatroda oynayan,resim yapan,müzik besteleyen sanatçı olamayacagı gibi her film yönetende sanatçı olamaz
Kiralık 550d + 2 lens + 2 tripot + 3 yedek batarya sadece 50 lira
Detaylar http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?t=8806" onclick="window.open(this.href);return false;
Bence yönetmeninden yönetmenine degişir. Her tiyatroda oynayan,resim yapan,müzik besteleyen sanatçı olamayacagı gibi her film yönetende sanatçı olamaz
aynen, katılıyorum. ama sanatçı olmadıgını kesin olarak belirtebileceğim kişiler, endüstri haline gelmiş dizi sektörünün yönetmenleri.
"Sanatçı mıdır, değil midir" tartışmaları başlayınca aklıma Hokusai gelir...
Hokusai kimdir? Avrupa sanatını derinden etkileyen Japon sanatçıdır.
Shakespeare kimse, Leonardo da Vinci kimse Hokusai de odur. Yani bir dehadır, büyük yetenektir. Yazarlığından ve şairliğinden önce büyük bir ressamdır o, 35 bin civarında estamp bırakmıştır geriye; ama hep fakir yaşamıştır, aç ölmüştür.
Hokusai yetmiş üç yaşına geldiğinde doğayı anlamaya başladığını düşündü.
Seksenindeyken artık sanattaki ilk gelişmelerini yapacağını umut etmeye başladı.
Doksanında yaşamın sırrını çözebileceğini düşünüyordu.
Yüz on yaşına geldiğinde de resimlerindeki eksik olan ruhu artık verebileceğini planlıyordu...
Yüz on yıl yaşayamadı Hokusai, 1849 yılında dosan yaşındayken öldü.
Ölüm döşeğinde son sözleri şöyleydi Hokusai'nin:
"Beş yıl daha yaşasaydım gerçek bir sanatçı olurdum."
Yönetmen sanatçıdır tartışması bile saçmadır.Fakat her ben yönetmenim diyene sanatçı kalıbını oturtmak gülünç geliyor.Okul konusunda gelirsek sinema ve televizyon bölümleri güzel sanatlar fakültesindedir.Ağırlık sinema eğitimidir.Haftada en fazla iki ders iletişim ve tv üzerinedir.İletişim fakültesi konusuna gelirsek radyo, televizyon ve sinema bölümü bu fakülte içindedir.Yani ağırlık olarak bir iletişim kolu olan televizyon dersi verilmektedir.Sinema ise seçmeli olarak verilmekte yada 3. sınıftan itibaren verilmektedir.Biz sinema ve televizyon bölümünde sinema tarihi, sinema kuramları, sinema türleri vs. dersler alırken radyo, tv ve sinema bölümleri iletişim dersleri almaktadırlar.Açıklayabilmişimdir umarım neden iletişim fakültesinde olduklarını.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi - Sinema ve Televizyon
Bizim Ekip Yapım Prodüksiyon / Trt Haber
ONUR KURNAZ
[email protected]