Başlık Hegel'e aittir. Onun bu lafı üzerine böyle bir konu açtım.Ve garabetin sinema yapmadığına inandığım için "Konu Dışı" kısmına bu konuyu açtım. Garabetin abisi garabet hakkında "Medya maymunu, ruhunu satan, tanrısı para olan, küfürbaz ve aynı soyadını taşımaktan rahatsız oluyorum" demişti. Dünyanın önemli görüntü yönetmenlerinden Rebeca Haas ile evlenip görüntü yönetmenliğini bedavaya getirmiştir. "Berlin In Berlin" biraz olsun iyiyse bunda Rebekka Haas'ın parmağı vardır. Zaten garabet o filmde cinsellik üzerinden gişe yapmaya çalışmıştır.
"Yaşamdan Dakikalar"da "Yumurta"ya "Entelektüel kabızlık" dediğinde filminin "Berlin In Berlin" filminin bir anısını anlattı: Film Berlin ya da Cannes(Tam hatırlamıyorum)'da gösterilmiş. Ama ana yarışmada değil. Mesela "Yönetmenin 15 günü" tarzı bölümler oluyor ya,o tarz bir bölümde gösterilmiş. Festivalin yetkililerinden biri sözde "Bu film çok güzel yav. Festivallik film değil" demiş. Sonrada garabet şunları söyledi "Festivallerin tutumu böyle işte. Hiç bi şeye benzemeyen, bütçesi az olan filmlere 'Ay bu yönetmene yazık. Biz buna destek olarak ödül verelim' diyerek ödül veriyorlar" demişti.
80'lerde "Dev-Yol"la takılıyordu garabet. Tabi o görüşü gerçekten benimsediğine inanmıyorum. O zamanlar o görüş popüler olduğu için takılıyordur. Sinemanın Mehmet Barlas'ı diyebiliriz onun için. Nasıl ki Mehmet Barlas hangi dönem hangi görüş güçlüyse o görüşü savunuyor, garabette aynı öyle. Mehmet Barlas iftira atar, yalancıdır, mantıklı bir olaya kel alaka bir soru sorup lafı çevirme ustasıdır. Bu özellikler garabettede mevcut. İkiside paragözdür. "Bay E" gibi rezil bir film çekmiş, sonrada "Bay E Can Dündar'dır" demiştir. "Yumurta" için dediklerini söylemiştim. "Balans ve Manevra" içinde "Türkiye'nin ilk sanat filmidir" demişti. Kapitalizmi eleştirip sonrada kapitalizmin ta kendisi olmuştur. Daha bu garabet hakkında bir çok şey söylerdimde kısa keseyim. Son olarak gazeteden çektiğim bir fotoyu sizlerle paylaşayım. 1-2 ay önce televizyonda garabetin "Romantik" filmi verildi. Gazetenin televizyon sayfası ekinde filme 1 yıldız verilmişti."Maskeli Beşler" gibi dandik dundik filmlere bile 3 yıldız veren gazetenin ilk defa bir filme 1 yıldız verdiğini gördüm 🙂
Bir yıldız yine iyi vermişler. En azından yıldız vermeye layık görmüşler.
Ama aklıma şöle bir şey geldi:
Şimdi biz burda ne kadar yazarsak yazalım bu adamın ekmeğine yağ sürmekten öteye gidemeyiz. Herif zaten bunun üzerinden besleniyor. Biz onun gözünde "Yumurta"yı seven insanlar olduğumuz için değersisiz zaten..
yanlış anlama var: ben adama garabet demedim, programa garabet dedim.. sinemasını sevmem ama garabet diyecek kadar da ileri gitmem..
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
yanlış anlama var: ben adama garabet demedim, programa garabet dedim.. sinemasını sevmem ama garabet diyecek kadar da ileri gitmem..
Ben "Garabet" sözünü sevdim 🙂 Bence o adama çok uyuyor.O adamın adını duyunca bir çok yaratıcı küfür geliyor aklıma 🙂 Onun yerine "Garabet" dedim ve garabet olduğu içinde "Konu Dışı" kısmına konu açtım 🙂 Bilerek ve isteyerek yaptım,pişman değilim 🙂 Ayrıca Kezzap'ın açtığı film müziği başlığında o adama "Garabet" demişsin:
en son sinan çetin garabeti Star'daki mucize insanlar programında kullanıyordu..
arkadaşlar forum baya hiti olan bir forum aramızda platoıda çalışan arkadaşlarda var çok su yüzünde olmasalarda. Böyle ağır hakaretler içeren mesajlar başımıza iş açabilir o zaman ayan beyan ortada olan yöneticilerin başı ağrıyabilir. Bizi bu kadar parası olan bi adamla davalık etmeyin 😀
Hegel'de o yüzden tırstı "Ben adama garabet demedim" dedi herhalde 🙂 Türk Dil Kurumu'nda garabetin anlamı:Yadırganacak yönü olma,gariplik,tuhaflık 🙂
Ben çalışmadım kendisiyle ama daha önceden çalışmış ve hala çalışan arkadaşlar var... Aşağı yukarı hepsinin söylemleri aynı yukarıdaki gibi.
Tek noktaları sevmedim hiç... Benim için sadece üç nokta vardır... Çünkü tek nokta son'u, Üç nokta sonsuzluğu anlatır...
Abisi bile "Medya maymunu,ruhunu satan,tanrısı para olan,küfürbaz ve aynı soyadını taşımaktan rahatsız oluyorum" demiş.Daha ne olsun?
Demirkubuz'un komşusuymuş. Zeki anlatıyor:
Hayatımda en büyük çelişkiyi bana yaşatan adamlardandır Sinan Çetin. Akşam balkonda bir yandan sigara içer, bir yandan senaryomu düşünürüm. Ben öyle balkonda işsiz güçsüz otururken sabahın köründe işten döner Sinan Çetin. Ben hiçbir zaman onun gibi olamam. Yani ne yaptığı ortada, ama yine de helal olsun adama. Sabahlara kadar çalışıyor.
Bir bakıma da haklı.
Ama cidden hiç sevmem ben de...
Cümleyi öyle bir kurmuşum ki, iki anlamada gelebiliyor. Ama gerçekten programa öyle dedim. Kendini de tanımam etmem, korkmam da. Ama bu tür sıfatları insanlar için kullanmayı sevmem.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Aşırı yağcı tavırları ve yaptığı hareketlerden ötürü en nefret ettiğim yönetmenlerden biridir kendisi ...
bizim bu yönetmen seçmez (seçemez) oyuncuların sayesinde kendine yol yapan, "dıraş oluyom oğlum, dıraş" sözünden bihaber... İlyas SALMAN'ı kundura getiren sade ve geniş bir birey...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Kağıt filminin fragmanını izledim. Merak ettiğim bir şey var. Filmi nasıl bir kamerayla ya da çekim tekniği ile çekmiş? Tıpkı eski filmler gibi(Görüntü açısından).
kamera arkası görüntüleri
http://www.kagit-film.com " onclick="window.open(this.href);return false; 'da var