uwe boll

Onlarında çokta tikinde söylemesi ayıptır 😀 (Bunu demeden edemeyeceğim 🙂

Kişilik olarakta sevmeyenler var, ama söylediğiniz bir çok isim eli öpülesi adamlar. Neden sevmediğinizide yazın bence. Ben yönetmenleri değil kötü filmleri sevmem, yönetmenlere bu kadar acımasız yaklaşmayın 🙂

Şimdi misal kalkıp biri dese Eray Dinç'i sevmem,ben derim lan ne yanlışımı gördün 😀

Misal verdim yanlış anlamayın,yönetmen olduk demiyoruz burda 🙂

Jonathan Mostow. Gayet yavan bir adam.
Son filmi taklitleri izlemedim ama yavanlığını fark etmek için Terminatör 2 ve 3'ü art arda izlemek fazlası ile yeterli.

John Carpenter'dan tiksindiğimi de daha önce söylemiştim sanırım. Marangoz işte.

John Carpenter'dan tiksindiğimi de daha önce söylemiştim sanırım. Marangoz işte.

Beni de üzdün şimdi 😥 "The Thing" de mi bir şey ifade etmiyor senin için? Açılış sekansı? "Assault on Precinct 13", "Halloween", "Escape from New York", -bu filmi çocukluğumda sinemada seyretmiştim- "They Live"... Kabul, son 20 yılda pek de iyi şeyler çekemedi. Ama ya öncesi? Carpenter'ı babam gibi severim; o yüzden yani.

hegel. Bahsettiğin filmlerin hepsini hatta daha birçok Carpenter filmini, ince ince, sabırla, dikkatle izledim. Esc New York'u hatırlayamıyorum sadece, birşey demeyeyim. Ama The Thing dışında hiçbiri vasat bile değil bence. Kötüdür. Hallowen, 13. Karakol, They Lİve (içeriği tek sağlam olan da bu film. Ama görsellik öylesine feci ki....) Hatta Carpenter'ın öyle filmleri var ki, insan izleyince şunu söylemedne edemez: BU filmi yapan bir adam, asla iyi bir filme imza atamaz! Önek: Ghost of mars. YEre göğe konamayan Sis (the Fog) hayatımda izlediğim en kötü işlerden biridir. Vampires.... HEy allahım.... Nasıl bir ücube....

İnan bana, herifin çoğu filmini izledim ama bildiğim iki tane kötü olmayan filmi var. The Thing ve In the Mouth of Madness. The Thing'i tekrar izleyeceğim ilk fırsatta ama In the Mouth of Madness'i çok iyi olarak hatırlıyordum, geçenlerde izledim, o da ancak 6/10 falanmış.

Valla bence Carpenter çok çok feci bir sinemacı, sevenlerine allah sabır versin 🙂 Sizinki gerçekten büyük bir aşk.
Ve son bir not: Filmlerinin müziklerini kendi yapıyor diye övülüyor. Hayatımda duyduğum en kötü film müzikleri de onun filmlerinde! 🙂

In the Mouth of Madness o dönem ortalığı yıkmış bir filmdir. Şimdi komik geliyor tabi ama hakikaten o dönem izleyenlerden çok dağılan olduğunu öğrendim abilerimden.

In the Mouth of Madness o dönem ortalığı yıkmış bir filmdir. Şimdi komik geliyor tabi ama hakikaten o dönem izleyenlerden çok dağılan olduğunu öğrendim abilerimden.

Ürktüğüm yegane filmlerdendir...

vallaben şööle söyliyim: çağan ırmak, ferdi tayfur, ibraam tatlıses, kadir inanır, müslüm gürses, mahsun kırmızıgül. bunlar beni dehşetlere düşüren yönetmenler. hepisinide çok beğenenzi. onlarsız sinemayı düdükliyim. ha bide orhan baba var...

Sinan Çetin den ayrı bir tiksiniyorum hani sevmemenin ötesinde karşı koyulmaz bir kusma isteği. Filmini değil vesikalık resmi yeter.

mahsun kırmızıgül

Scott'lardan Ridley'in tarzını bir türlü sevemedim ama neden kıl olduğumu unutmuş biçimde filmlerinden uzak duruyorum. 🙂

Sinan Çetin, Nuri bilge Ceylan.

bence değil ama yine de yönetmen dendiği için Togan Gökbakar

Steven Spielberg
James Cameron
Michael Bay
Sinan Çetin