.
Tecavüz olayı ne?
Polanski, bir dönem 18 yaşından küçük bir bayana tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanmış ve suçlu bulunmuştu. Mahkum olmamak için ABD'den kaçtı.
Polanski mutlaka önemli, saygıdeğer bir isim. Ama şahsen ben övülen tüm o filmlerine ortalama 6-7/10 gibi dereceleri uygun görüyorum. Mesela birçok eleştirmenin öve öve bitiremediği, görmeyenlerin de meraktan çatladığı Kiracı'sı, gayet tekdüze ilerleyen, zerre çarpıcı bir görsellik içermeyen ve belki de gayet sıkıcı bir film. Çin Mahallesi de oyunculukları ve karakter sunumları dışında türün diğer iyi örneklerinden hiçbir üstün tarafı olmayan bir filmdir. Rosemary'nin bebeği, sinema tarihinin en iyi korku filmlerinden biri olarak görülür ve aslında resmen toplamda 1 sekansta korkutan, tüm süresini "komşular şöyle mi/böyle mi?" sorusunun cevabını arayan titrek bir kadına ayıran sıkıcı mı sıkıcı, derinliksiz bir filmdir. Piyanist eh, fena olmayan, etkileyici birçok an barındıran bir film belki ama bence ne yazık ki iddia edildiğinin aksine bazı anlarda duygu sömürüsü barındıran bir işti. (Kestane kadar çikolatayı bir ailenin paylaşıp yemesi) Ama yine de muhtemelen en iyi filmidir Polanskinin. Ama tek bir rakibi var ki belki de Polanski'den izleyebileceğiniz tek "farklı" ve gerçekten eğlenceli film: Korkusuz Vampir Avcıları. Bu film bir korku parodi/komedi. Yİne genel yapı itibarı ile biraz sıkıcı ilerleyen bir film ama bazı anlar, sekanslar, oyunculuklar (Polanski Kiracı'daki gibi burada da oyunculuk yapıyor ve çok iyi bir performans veriyor) gerçekten çok komik ve keyif verici. Piyanist belki daha iyi bir film ama Kork. Vamp. Acv. kesinlikle Polanski'nin elinden çıkmış en "izlenesi" film.
Özetle, Polanski'nin hak ettiğinden çok daha fazla saygı gördüğünü düşünüyorum. Kötü bir yönetmen ve yazar değil elbette. Ama genel olarak görsel tarafı zayıf, hikaye kurgularını sürükleyici kılamayan bir isim bence. Favorilerim arasında değil diyip noktayı koyayım.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Evet bazı noktalarda haklı olabilirsin.TES de bir o kadar sıkıcıdır. ama Rosmaryin bebeği biraz farklı. giderek yükselen bir tansiyon ve güvenli olduğunu düşündüğünüz yaşam alanınız ki bir de yeni gelecek bebek olunca ve bu güvensizliğin yaratıcısı da en yakınınız yani kocasıysa bu film sıkıcılıktan çıkar. çok benzeri vardır bu tür bir daralan çemberin ama ilki bu filmdir. tabi çıktığı yıla göre değerlendirmek lazım evil dead serisinden zamanında korkarken şimdi gülüyoruz. Şeytan da öyle kalp krizi geçirten filmmiş 70lerde ama şimdi izle kılın kıpırdamaz. dediğim gibi aslında durgun bir su gibidir bu adamın filmleri ama buz gibi de bir huzursuzluk film boyunca en derin çukurda sizi bekler. Polanski iyidir demek lazım; kategorisiz, sadece içten filmleri olan iyi bir yönetmen yönetmen. tabi unutmamak lazım ki ayrıntılarda çok orjinal çekim teknikleri vardır. bu da alakadarlara..
Ok. Roman Polanski kötü bir yönetmen:))))
"Sudaki Bıçak", "Macbeth" gibi sağlam filmleri de var.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Yine mahkemelik oldu, 86 yılında 16 yaşındaki oyuncusuna taciz ettiği iddia ediliyor. İngiltere'de yapaydı bari, orada yasal.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
polanski amcada baya bi roman yazmış.en olgun çağı çocuk edebiyatı üzerine. ilkelerini sevdiğim romancılar bunlar, bul çocuğu al romansı. bul çocuğu sokustratus kobrayı
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=23208&y=DucaneCundioglu " onclick="window.open(this.href);return false;
Başları sıkıcı ortaları ilginç bi makale.
Yazı iyi güzel de sinemadan konuşmak da bence en iyisi. Yoksa yaşayan tüm insanlığın sadece kendisinin bildiği o sır gibi sapkınlıklar sihirli bir değnekle bir anda ortaya dökülüverse Polanskiden aşağı kalır yanımız olmadığı zaten ortaya çıkar. Şanssız adam Polanski film platformunda bile adamın penisini tartışıyoruz. Yakalansın cezasını çeksin. interpolü var bilmemnesi var madem ortada suç var teslim edilsin. anlamadan bilmeden herkes konuşuyor. Film konuşacaksak film konuşalım. Konuşmayacaksak da Polanskinin penisi hali hazırda ortada buyurun..
Ben bişey konuşmuyorum. Bilgim olan bi konuda değil. Denk geldiğim makaleyi adamın başlığında paylaştım. Çünkü bu yazıda filmlerinin başarısız olduğu da iddia edilmiş. Yani filmde konuşuluyor.
Polanski'nin filmleri 'kuru' filmlerdir. Gizem, mistik, büyü bile filmlerinde anlaşılır tarzda, insana/doğaya özgü gibi gösterilir. Polanski filmlerinde de, hayatında da insanın 'gidebileceği' yere kadar gider. Bundan sanki zevk almak için değil de, ne olacağını görmek ister gibi, bir deney gibi yapar. Genel ahlak kavramları içinde 'taşlanmayı hak eden şeytan'dır elbette. Ama yüzyıllar sonra, herşeyin göründüğünden farklı olduğu ortaya çıkarsa attığımız taşlar bizi de yaralar.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Son filmini izledim demin, hegel'in dediği gibi kuru bir film. Üzerine konuşulacak bir şey değil.
Roman Polanski'nin hayatında, küçükken yaşadığı olayların büyük bir izi vardır. Yahudi bir ailenin çocuğudur ve küçücük yaşında Alman'ların elinden kaçmayı başarmıştır. Ailesi öldürülmüştür. Ayrıca Eşi, tam adını hatırlayamadığım , kendilerine "Bilmemne Şeytan Çetesi" diyen bir grup tarafından öldürülmüştür.
Böyle bir adamın hayatından, kendini toplama çabasından ve filmlerinden söz ediyoruz. İlk filmlerinde story board kullansada, daha sonra bunun yanlış olduğunu düşünmüştür. Çünkü bir kıyafet dikip ona göre adam bulmak saçmadır. Önce adamı bulup sonra ona göre kıyafet dikmek daha olasıdır. Bu onun kendi cümleleridir. İyi bir yönetmendir benim gözümde, hikayeleri anlatış biçimi ve oyuncuları gerçeğe olabildiğince yakın oynatması sevdiğim yanıdır. Pianist filminde başrol oyuncusunu aç bırakmış ve herkez ısınırken onu soğukta bırakmıştır. Böylece elleri donarak piano çaldığı sahne aşmıştır...
Kolay gele 🙂