Forum

Sıfır Dediğimde
 

Sıfır Dediğimde

9 Gönderi
6 Üyeler
0 Reactions
3,407 Görüntüleme
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

2 Kasım'da vizyonda...
Bir www.mahkum.net yazarı ve takipçisi olarak merakla bekliyorum.
Filmin resmi sitesi:
www.sifirdedigimde.com

Fragman siteden de bulnabileceği gibi
adresinden de izlenebilir.

 
Gönderildi : 25/09/2007 6:32 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Fragman da çok kötü ama ya!

 
Gönderildi : 25/09/2007 6:35 pm
(@bttfatunga)
Gönderi: 0
 

Fragman da çok kötü ama ya!
öyle ama ben filmden biraz umutluyum . ben de bir www.mahkum.net ci olarak bekliyorum kasım ertelenmez değil mi ? çünkü daha önce de ertelenmişti ama geçen aylarda bu tarih için kesin vizyon tarihi diyorlardı umarım iyi bir başarı elde eder .

 
Gönderildi : 25/09/2007 10:56 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

-ÖYKÜ-

Aslı, Güzel Sanatlar Fakültesinde Resim bölümünde son sınıf öğrencisidir. Okulun sonlarına doğru birgün, çok sevdiği sanat tarihi hocasından antika değerinde eski tarihli orijinal bir kitap ödünç alır. Sanat tarihi hocası Müfit, çok yetenekli olduğunu düşündüğü Aslı'yı doğu tarzı minyatürler konusunda yönlendirmiştir. Ne var ki Aslı, kitabın da içinde olduğu çantasını o gün kaybeder. Aynı zamanda çantasını nerede ve nasıl kaybetmiş olabileceği hakkında en ufak bir şey hatırlamamaktadır. En yakın arkadaşı, tıp fakültesi son sınıf öğrencisi Nevin, kitabı nasıl kaybettiğini hatırlamaya çalışırken gittikçe bunalıma sürüklenen Aslı'yı bir psikiyatriste götürür. Psikiyatrist Dr.Melih, rijit bilimsel fikirleri olan bir bilimadamıdır. Aslı'yı görür görmez teşhisini yapar: Dissosiyatif Amnezi. Ve bu tanıya en iyi cevap veren tedaviyi uygulamak ister. Hipnoz. Aslı başlangıçta çekinse de hipnoz olmayı kabul eder. Melih, böylece Aslı'yı hipnoz seansı içinde, kitabı kaybettiği güne geri gönderir. Aslı o gün yaşadıklarını, zihninde tekrar yaşar. Kitabı bir telefon kulübesinde kaybettiği ortaya çıkar. Gizemli konulara meraklı olan Nevin'in ısrarları ve Melih'in, Aslı'nın bir başka psikiyatrik rahatsızlığı olup olmadığını anlamak istemesi, Melih'in hipnoz seansına değişik bir yön vermesine sebep olur: Aslı'yı telefon kulübesinin önünde bekletir ve çantasını kimin aldığını gözlemlemesini ister. Telefon kulübesinde bekleyen Aslı, kısa bir süre sonra yaşlı bir kadının çantayı farkedip, alıp ve uzaklaştığını görür. Melih, Aslı'ya telkin eder: "Yaşlı kadını takip et". Aslı takip ederken ve gördüklerini seansı takip eden Melih ve Nevin'e anlatırken, birden, korku içinde irkilir. Hipnoz dünyasının içinde tanımadığı birisi tarafından gözetlenmektedir. Dehşet içinde kalan Aslı, aceleyle uyandırılır. Reel dünyadan hipnoz dünyasına geçişlerle, gizemli karakterler ve gizemli olaylar gün yüzüne çıkacaktır. Yıllar boyunca gizli kalmış aile sırları, doğu masallarının gizemli dünyasına yapılan bir yolculuk, İstanbul açıklarındaki gizemli Burgaz Ada'ya, gecenin içinde yapılan bir vapur yolculuğuyla keşfedilecektir.

valla ben konusunu beğenmedim.. Sevmiyorum böyle filmleri. Neden çekerler anlamadım..

 
Gönderildi : 25/09/2007 10:58 pm
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Sinema salonuna koydukları kocaman kartondan afişine hayranlıkla bakakaldığım film.

Fragman çok uzundu, sıkıldım ve epey kötüydü bütün filmi vermişler neredeyse.

Bide başroldeki kıza gıcığım.

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 26/09/2007 2:57 am
(@bttfatunga)
Gönderi: 0
 

Bide başroldeki kıza gıcığım.
neden ? 😀 😀

 
Gönderildi : 26/09/2007 4:16 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

çok merak ediyorum bu filmi... produksiyon aşamasında haberim vardı. Sonun dün fragmanı izleyebildim. Buraya başlık açayım dedim ama Kezzap açmış zaten. Oktay kaynarca'nın ilk kez bi role kaynadığını gördüm 🙂 şimdilik. Umarım güzel bir yapım olmuştur. Çünkü çok ilgilendiğim bir koun üzerine. Umarım güzel işlenmiştir. Fragman'ı bende beğenmedim.

 
Gönderildi : 26/09/2007 12:20 pm
 code
(@code)
Gönderi: 0
 

Filmi Cuma günü(vizyona ilk girdiği gün) izledim. Filmden hemen sonra gelip bir yazı yazayım diyordum ama talihsiz bir darp vakasından dolayı yazamadım. Şimdi aslında Dv-art gibi şöyle uzun bir film eleştirisi yazmak isterdim ama biraz erken sanki(yani beceremem -ama o da olur inşallah birgün-). Filmin konusu bilindiği gibi hipnoz. Ve konu (bence) gayet güzel şekilde işlenmiş. Şimdi "güzel ne demek" diye sorarsanız açıklamaya çalışayım. Yani adam hipnozu almış sanki bambaşka bir dünya gibi göstermeyi başarmış. Ve bu dünyada bizi sürüklemeyi de. O flashback zincirleri içinden rahatça sıyrılıyor film ve kendi derdini çok iyi anlatıyor. Film adeta bir flashback zincirinden oluşuyor ama bu sizi hiç rahatsız etmiyor artı olarak heyecanı ve filme katılımı arttırıyor. Filmde öyle bir dünyaya giriyorsunuz ki sanki filmin finalinde çok büyük bir şey olacak ama film sizi şaşırtıyor(aslında sonunu tahmin etmiştim bitimine doğru). Film üç ana temel üzerinden ilerliyor. Bunlar; bir masal, gerçek hayat ve hipnoz. İşte film bunların hepsini beraberce işliyor ve (bence) güzel de işliyor. Filmdeki oyunculuklar nasıldı. Benim pek gözüme batan olmadı. Yani şu gerçekten çok kötü diyebileceğim biri. Sadece filmde doktor rolünde olan aktör bazı yerlerde bana yapay geldi ama o kadar da sorun olmaz sanırım. Görüntü yönetimi de öyle. Yani çok kötü fena olmuş diyebilceğim bir yer yoktu. Bazı yerlerde sanki bazı netleme problemleri vardı(ya da bana öyle geldi). Genel bir değerlendirme yapacak olursak film Türk sinemasında yeni bir soluk gibi geldi bana(özellikle konusuyla). Şimdi 10 üzerinden kaç vereyim bu filme bilmiyorum ama 8i hakediyor sanki. Bir izleyici gözüyle nacizane bir yorum...Son olarak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Salonda bir kız gördüm. Bir yerlerden hatırlıyorum ama nerden diyorum kendi kendime. Meğer filmde oynuyormuş orada görmüşüm. 🙂

 
Gönderildi : 05/11/2007 5:05 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Fiziksel gerçeklik evreninin dışında başka bir evrenin varlığı sorusunun tartışılması için “hipnoz” âlemini gerçeklik evreninin dışında bir evren olarak tanımlamak zaten “Sıfır Dediğimde” filmini baştan ilgi çekici bir hale getiriyor. Fakat her şey bu noktadan sonra başlıyor. Önemli olan filmin bu hipnoz evreninin dışına ne kadar çıkabildiği, bu evreni yan öğeler ve “farklı evrenlerle” ne kadar besleyebileceği noktasıydı. Filmi tam da bu noktadan irdelemek gerektiğini düşünüyorum.
Film üç evrenin hikâyesinden oluşmakta. Birinci evren bilinen evrensel yasaların hâkim olduğu – Dr. Melih Yurdakul ısrarla da belirtildiği şekilde- “fiziksel gerçeklik evreni”dir. İkinci evren ise, yazının başında sözünü ettiğim, fiziksel gerçeklik evreninin dışında, “hipnoz evreni” olarak tanımlanan evren. Diğeri ise masal evrenimiz. İkinci evrenin sadece fikirsel olarak bile filmi ilgi çekici hale getirdiğini daha önce söylemiştim. Filmi bu fikirsel ilgi çekicilikten alıp birkaç adım daha öteye taşıyacak öğeler ise diğer evrenlerin fikirsel yapılarının dolulukları ve biçimsel resmedilişleri ile hipnoz evreninin biçimsel resmedilişi olacaktır. Bu evrenlerin biçimleri ve özleri arasında kurulacak denge, burada ayrı bir biçimde belirttiğim evrenleri birleştirip, filmin dengeli bir bütünlüğünü sağlayacaktır.
Filmin üzerine temelini kurduğu hipnoz evreni ile başlayalım. Hipnoz seansı, hipnozu gerçekleştiren Dr. Melih Yurdakul’un hipnozun olağan işleyişini bozarak Aslı’yı hipnozda bilinç düzeyinde yaşamadığı zaman ve mekânlara yönlendirişine kadar olağan şekilde ilerlemekte. Bu yönlendirişin ardından film bir “sahip olma” hikâyesine dönüşmekte. Hipnoz âleminin kralı Oğuz ile gerçekliğin kralı Melih arasında gerçekleşen, Aslı’ya sahip olma mücadelesi ile karşı karşıyayız. Fakat hikâye oldukça müsait olmasına rağmen bu sahiplik meselesini var olma savaşı içerisindeki bir “özgürlük” mücadelesinden çok, “fiziksel” bir özgürlük mücadelesi ile sınırlıyor. Yani burada Aslı’nın “özgürlük” sorunu ile Oğuz ve Melih’in “iktidar” sorunları oldukça basit ve indirgenmiş olarak algılanıyor ki bu da zaten birazdan bahsedeceğim hikâyenin birinci evreninin yani gerçeklik evreninin oldukça zayıf ve geliştirilmemiş ilişkiler üzerinden yürümesinin bir sonucu.
Gelelim birinci evrene. Yani Aslı, Nevin ve Melih’in gerçeklikler evrenine. Bu evren, filmin temelini üzerine kurduğu evren olmamasına rağmen, hipnoz evreninden çok daha önem taşımakta, çünkü filmin ana unsuru olan hipnoz evreninin soru ve sorunlarının kuvvetini birinci evrendeki ilişkilerimiz belirleyecek. Fakat burada sorunumuz genel olarak “kayıp bir kitap” ile fiziksel gerçeklikten başka bir şeye inanmayan bir psikiyatrist ile sınırlı tutulmakta. Dolayısıyla birinci evrenimizin karakterlerinin hipnoz evrenine yansımaları da bu sınır çerçevesinde oluyor bu da daha önce yukarıda bahsettiğim “özgürlük” ve “iktidar” sorunlarını oldukça yavan olarak ele almasına neden oluyor. Oysa fiziksel gerçeklik evrenindeki karakterler arasındaki ilişkilerin soru ve sorunları daha detaylı ve kuvvetli olarak çizilebilseydi bambaşka ve çok kuvvetli bir hipnoz evreniyle karşı karşıya kalacaktık ki bu zaten kuvvetli olan hipnoz evreninin kuvvetini kat be kat arttıracaktı. Söylemek istediğim şeyin cevabı aslında filmin kendi içerisinde de mevcut. Oğuz karakterinin –ki kendisinin aslında birinci evrende de var olduğunu anlıyoruz- soru ve sorunlarının kuvvetliliği, hipnoz evrenindeki karakterlerini ve ilişkilerini de kuvvetlendiriyor. Fakat ilişki içerisine girdiği karakterlerin zayıflığı –ki zayıflığın kaynağını yukarıda belirtmiştim- filmin bütünün de bir dengesizliğe neden oluyor.
Üçüncü evren ise bu iki evrenin arasında kuvvetli bir geçiş unsuru olarak yerini alıyor, fakat sırtını yine tamamiyle Oğuz ve Müberra’ya dayıyor, çünkü daha önceden söylediğim gibi birinci evrendeki karakterlerimiz bu ağır yükü kaldıramayacak kadar hafifler. Filmin görsel bütünlüğü ve Özge Özder’in başarılı performansıyla en etkili evreni olan masal evreninin bir ayağı bu nedenle askıda kalıyor. Dolayısıyla bir başka dengesizlik daha yaratıyor.
Biçim ve özün ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünürsek bu genel dengesizlik filmin biçimsel özelliklerine de bir hayli yansıyor. Oğuz ve Müberra karakterleri oyuncuları tarafından oldukça başarılı bir yorumla canlandırılırken, Melih, Aslı ve Nevin karakterleri birkaç sabit karakter özelliğini yansıtmaktan öteye geçemiyorlar –ki bunu da oldukça göze batar biçimde rahatsız edici olarak yapıyorlar-. Aynı şekilde filmin hipnoz evreni ve masal evrenindeki biçimsel zenginlik filmin birinci evrenine taşınamıyor ve estetik bir dengesizliğe neden oluyor.

 
Gönderildi : 09/11/2007 2:34 am
Paylaş: