mahsun'un sinema ile yan yana anılması bile acınası.ülke sinemasında kimlik olmayınca, söylenecek söz kalmıyor.geçirmişler olsun 10 milyon dolar.

bunun nedenini çok merak ettim yahu sence neden sinema ile yan yana bile anılması acınası?

Final de ki silah sahnesi efsane, ötesi boş.

sistemin boşluklarını ele verdiği için.
bugünkü sabah gazetesinde ümit efekan, "mahsunu kıskanıyorum. eskiden hemen yönetmen olamıyordun. 10 15 sene usta çıraklık vs vs " diyordu. öyle geri zekalılık ki bu durum, hem adamın söylediği doğru, hemen yırtık dondan çıkar gibi yönetmen olunmaz, hem de çırak usta vs olaylarıyla insanlar ezilmez.
kuzeye bakmak lazım biraz. kafayı kaldırıp. güneye değil.

sistemin boşluklarını ele verdiği için.
bugünkü sabah gazetesinde ümit efekan, "mahsunu kıskanıyorum. eskiden hemen yönetmen olamıyordun. 10 15 sene usta çıraklık vs vs " diyordu. öyle geri zekalılık ki bu durum, hem adamın söylediği doğru, hemen yırtık dondan çıkar gibi yönetmen olunmaz, hem de çırak usta vs olaylarıyla insanlar ezilmez.
kuzeye bakmak lazım biraz. kafayı kaldırıp. güneye değil.

öyleyse zaten Türkiye'de tek tük olan yönetmen sayısı bundan sonrada gelişemeyecektir. 10-15 yıl çıraklık vs yapmak süpermiş 10-15 yıl çıraklık yapan yönetmen oluyor mu sertifika mı veriliyor? Bana böle sınıflama yapmak saçma geliyor şimdi yırtık dondan çıkar gibi neden yönetmen olunmasın pek ala olunabilir örnekleri de vardır. Çok kısa sürede güzel işler yapılabilir lakin bir insan pişerek de yönetmen olabilir ama mahsun için bu da uygulanamaz sanırım çünkü mahsunla sinema yanyana konulamaz acınası duruyor çünkü Ben görüşünüze saygılıyım fakat çok çok ön yargı var gibi. Ha haklı olabilirsiniz haklı olmayabilirsiniz adamın avukatı değilim biz burda bunları konuşurken adam belkide amacına ulaştı adından söz ettirdi. Belkide bişey elde edemedi, ama bana göre bir sinemacı bu işle ilgilenen bir insan bu kadar ön yargılı olmamalı bu da benim fikrim saygılar sevgiler

pat diye yönetmen olunur.bunun aksini söylemedim.15 sene 2.yönetmenlik yapılır,ondan sonra da bir yönetmen sıfatı alabilirsin.bunda da sorun yok. ama sonuçta ülke sineman olmaz.kimliksiz, taklit eden, anlatım dilin oturmamış, içeriği boş ve çalıntı yapıtlarla dolu "sanat"ın olur. bunu da herkes alkışlar,ona buna destek olurlar.
bakanlığın destekleri bile şaibelerle doluyken ülkede sinema sanatı var demek biraz yanlış. eğer sinema sanatı varsa da, ki bence hala biraz tencerenin dibinde az buçuk var, o "sinema sanatını" da mahsun ile yan yana anılması,acınası,hatta utan verici.

pat diye yönetmen olunur.bunun aksini söylemedim.15 sene 2.yönetmenlik yapılır,ondan sonra da bir yönetmen sıfatı alabilirsin.bunda da sorun yok. ama sonuçta ülke sineman olmaz.kimliksiz, taklit eden, anlatım dilin oturmamış, içeriği boş ve çalıntı yapıtlarla dolu "sanat"ın olur. bunu da herkes alkışlar,ona buna destek olurlar.
bakanlığın destekleri bile şaibelerle doluyken ülkede sinema sanatı var demek biraz yanlış. eğer sinema sanatı varsa da, ki bence hala biraz tencerenin dibinde az buçuk var, o "sinema sanatını" da mahsun ile yan yana anılması,acınası,hatta utan verici.

açıklık getirdiğin için teşekkürler bu daha iyi oldu:)

...bugünkü sabah gazetesinde ümit efekan, "mahsunu kıskanıyorum. eskiden hemen yönetmen olamıyordun. 10 15 sene usta çıraklık vs vs " diyordu. öyle geri zekalılık ki bu durum, hem adamın söylediği doğru, hemen yırtık dondan çıkar gibi yönetmen olunmaz, hem de çırak usta vs olaylarıyla insanlar ezilmez.
kuzeye bakmak lazım biraz. kafayı kaldırıp. güneye değil.

verbal_kint, alıntı yaptığın bu düşünceye katıldığını söylüyorsun. O halde, çektiğin filmlerde kendini neden "yönetmen" olarak tanımlıyorsun? Ayrıca bir sonraki yazında da "yönetmenlik sıfatı" diye bir şeyden söz etmişsin. "Yönetmen" bir sıfat mıdır? Türkçede böyle bir sıfat var mıdır?

***

Aslında bu konuştuklarımız da bu başlığın konusu değil. "Yönetmenler" bölümünde bu konu için başlık açılmış ("Mahsun Kırmızıgül Yönetmen midir?"). Yetkili arkadaş filmle ilgili olmayan yorumları oraya taşırsa daha uygun olur. Ben de o konuyla ilgili görüşlerimi o başlıkta paylaşacağım.

İlk Haftasonu
(3 Gün) Seyirci
703.330 kişi
http://boxofficeturkiye.com/film/2010537/New-Yorkta-Bes-Minare.htm " onclick="window.open(this.href);return false;

Box office sayfasındaki mahsun fotosuna bayıldım.

İzleyeceğim er geç. Görmüş olmak için izleyeceğim en azından.

Ancak Mahsun'la ilgili fikirlerinizi, görüşlerinizi ve yaklaşımlarınızı nasıl desem.... biraz "muftak sohbeti" olarak görüyorum. Bakın, Mahsun'u övmek ya da filmlerine sempati ile yaklaşmak için hiçbir nedenim yok aslında. Zerre de sevmediğim, hiçbirşeyinden hoşlanmaıdğım bir adam. Ama bu derece negatif yaklaşımlar zaten "bir de adama pozitif bakmaya çalışsak?" sorusunu doğuruyor. Hoşlanmıyorum ama yaptıklarına ilgi gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. "BU herif hanzonun biriydi, bak sinemacı oldu" görüşü zaten zerre umrumda değil benim. Olmasın, banane? Hanzoysa gitsin çiğ köfte yapsın İbo gibi. Bundan dolayı sempati duymak en yanlış şey. Ödül mödül aldı da "beni aranıza aldığınız için tşk ederim!" falan dedi bu. Ne kadar komplekslice bir yaklaşım? Ne demek araya almak? Beyaz Melek'i çekerken ülke sinemacıları bir otobüse doluşup, sete gidip "bu filmi yapıyorsun ama senin aramıza almayacağız!" mı dedi sanki yahu? "Sen öküzün tekisin, biz enteliz, aramıza giremezsin!" mi dendi bu herife sanki?

Mahsun'un çok fazla şeyi zaten baştan falsolu. Zaten ama zaten maça 3-0 malup başlıyor. Ve galip bitirmesi için, saygı görmesi için gereken incelik, kişilik, zanaatkarlık falan yok bu adamda, bu çok net.

Ama bu kadar da Mutfak sohbeti ile bakmayın adama arkadaşlar yaa. Mutfak ne demek? Mutfak üretim yeridir mecazda da. Sİnemanın mutfağı gibi. Yani hepiniz birer sinemacı olarak konuşuyorsunuz. Yani sanki hepimiz Mahsun film çekerken setteyiz ya da pc başında senaryo yazarken yanındayız, onun setteki halini, senaryolarını yazarkenki motivasyonunu falan inceliyoruz. Ya da ne bileyim, oyuncularını teknik ekibini filmine katarken tavrını inceliyoruz. "Al parayı, fazla konuşma, geç işini yap!" diyor sanki bu adam. Haluk Bilginer gibi, başka bir başlıkta övgüden geberttiğimiz herif bu filmde başrol oynuyor, adını anan yok. Hemen her üyemizin hayranlığını gizlemediği bir adam değil mi Haluk Bilginer? Mahsun filminde başrolde oynuyor bu herif? Paraya para demediğini, paraya ihtiyaç duyan bir adma olmadığını biliyoruzdur herhalde? Neden oynuyor? Haluk Bİlginer, Mahsunla ilgili sizin gibi düşünüyor olsa oynar mı bu filmde acep?

Tek bir allahın kulunun kadraj kullanımından bahsettiğini görmüyorum. Kurgu konuşulmuyor. Senaryonun matematiği, görüntü yönetimi konuşulmuyor. Acemice kesmeler demiş bir arkadaş, o kadar. "Bas parayı, kur en iyi ekibi, görsel olarak iyi bir film zaten iyi olur" diyordu Bidıl. BU Mahsun'un başarısı değildir" diyordu. O zaman diyin ki "Mahsun kötü ama film iyi. Bu da teknik başarı. Gerek Beyaz Melek gerek Güneşi Gördüm bana göre 4-5/10 notu hak eden filmlerdi. Senaryoları falan basitti, vasattı. Görsel işçilikleri fena değildi. Yani ayrıım gerekirse içerikler 3-4/10. Görsellikler 5-6/10 falan. İyi değil ama nefret uyandıran, rezalet falan da değildi filmlerdeki hiçbirşey. Hatta bazı sekanslar gayet hoş çekilmişti. Temelde evet, alayı gişe filmiydi ama yeterli ya da yetersiz kendilerince birşeyler söylemeye çalışan, Mahsun'un kişisel fikirlerini de yedirdiği ve çoğu önermesinin de pek yanlış olmadığı, sadece fazla klişe olduğu filmlerdi. Bir oğlu asker bir oğlu terörist baba figürü klişe gibidir. ama gerçektir ve büyük bir meseledir bu. "Yaşlılarımızı sevelim, onlara iyi davranalım" fikri klişedir ama doğrudur. Ki ben bu görüşte biri bile değilim ama Mahsun'un bunun üzerine bir film yapmasını "s.ktir şerefsiz, para için duygu sömürüsü yapıyorsun!" olarak görmüyorum. Adamın fikri bu. Ve yanlış değil. Fİlmlerinde de sinemasal olarak fena olmayan bir zanaatkarlık ve emek var. Sanat değil bu tabii ki ama hesap ve kitap var.

Özetle.... Mahsun'un filmleri hep negatif bir önyargıyla karşılanacak, bu olmasın isterdim. Atıyorum "Destere" çekildi, bitti, unutuldu gitti mesela. Kİ rezalet seviyesinde kötüymüş. Mahsun'Un filmleri de öyle olmalı bence. İzleyen izler, "fena değildi ya. Şurası iyiydi. Şurası da kötüydü. Adam da türkücülükten nereye geldi haa! Eki eki!" diyip geçen bir kitlenin filmleri bunlar bana göre. Bu kadar. Ötesi tamamen gereksiz. Ama yapımcı yönetmen Mahsun olunca bu kadarla kalmıyor işte. Fİlmleri dğeil adamı konuşuyoruz. Bu hoşuma gitmiyor. BUradan hareketle şunu söyleyeyim: Acaba bu adam "Ekrem Şekerci" diye hayali bir yönetmen olarak sinema piyasasına girseydi de bu filmleri yapsaydı ne olurdu? Hİçkimse Mahsun'u bu filmlerin arkasında görmeseydi neler konuşulurdu acaba? ÇOk merak ediyorum....

Eğer Ekrem Şekerci isimli arkadaşın da filminin bütçesiyle ortaya çıkan iş ters orantılıysa aynı şekilde pata küte girişirdim. Mahsun, Gani Şavata'nın paralısıdır.

Edit: İzleyici tarafından bakmıyorsunuz demişsin. Gir ekşi gibi izleyici yorumlarının yapıldığı siteye. 3 filmininde yorumlarını bi ele al bakalım.
Hiç bi sempatikleştirme çabası yeteneksiz olduğu fikrimi değiştirmez. Bu onun suçu değil, memleketinde sinema kültürün olmayınca, yetenekli 5 tane yönetmen varla yok arasındayken (ki bunların ikisi, üçü Türkiye'de bile değil) Mahsun kafasında iyi filmin "amerikan filmi gibi çekek" düzeyinde olması onun suçu değil. Bu memleketteki sorunlu her meselenin bi sonucu.

mahsunun çektigi filmlerde çalıştıgı görüntü yönetmenleri çok başarılı .peki mahsun film çekerken yoldan geçen birnimi oturtuyor görünü yönetmenin koltuguna.bir istegi var görmek istedigi ışık renk derinlik var birileri ile görüşüp bu isteklerini ifade etmesi bile.bir meziyet bence.10.cu filmini çekmiş hala alan derinliginde haberi olmayan çiğ çig renklerle lustre masasından haberi olmadan izleyiciye sunulan dünya kadar ,uzunuda var kısasıda.bence yönetmenlik güzeli görebilmek demek ,gördügü güzelligi insanlara anlatabilmek demek bunu 10tane yada 1 tane film çekmekle bence pek alakası yok birisnin yanında pişmek, sadece setteki iş akışını ögrenmesine faydalı olabilir.ama adam öyle yada böyle şarkıcı kimligi ile mahsun kırmızı gül olmuş klip çektirmiş yönetmen yapımcı tanımış ,gider bir ikli sette takıl çay kave içer yönetmenin set amiri ile yada görüntü yönetmeniyle nasıl iletişim kurduguna bakar derdini nasıl anlatması gerektigini ögrenir.Ya sonrası evet işte sonrası bence bu adamda var.2000-2001 yılında MMC'de (müzk kanalı) VJlik yaptım bir dönem ozaman o kanalın ortagıydı cidden çok beyfendi ve görgülü birisi.buda kendisi hakkında küçük bir izlenim

prot un söyledigine bende katiliyorum zamaninda Prestij den albüm cikarmis ve uzun süre onlarla calismis bir arkadasim her zaman Mahsun u digerlerinden ayirirdi.Bakma türkücü olduguna cok kültürlü ve bilgili bi adam ama piyasa bu yönünü bilmiyor diyodu.
Ayrica filmden bende pek memnun ayrilmadim.Yerlere vurmam ama keciboynuzu gibi geldi biraz.Bir gram seker icin hepsini yedik

...bugünkü sabah gazetesinde ümit efekan, "mahsunu kıskanıyorum. eskiden hemen yönetmen olamıyordun. 10 15 sene usta çıraklık vs vs " diyordu. öyle geri zekalılık ki bu durum, hem adamın söylediği doğru, hemen yırtık dondan çıkar gibi yönetmen olunmaz, hem de çırak usta vs olaylarıyla insanlar ezilmez.
kuzeye bakmak lazım biraz. kafayı kaldırıp. güneye değil.

verbal_kint, alıntı yaptığın bu düşünceye katıldığını söylüyorsun. O halde, çektiğin filmlerde kendini neden "yönetmen" olarak tanımlıyorsun? Ayrıca bir sonraki yazında da "yönetmenlik sıfatı" diye bir şeyden söz etmişsin. "Yönetmen" bir sıfat mıdır? Türkçede böyle bir sıfat var mıdır?

***

Aslında bu konuştuklarımız da bu başlığın konusu değil. "Yönetmenler" bölümünde bu konu için başlık açılmış ("Mahsun Kırmızıgül Yönetmen midir?"). Yetkili arkadaş filmle ilgili olmayan yorumları oraya taşırsa daha uygun olur. Ben de o konuyla ilgili görüşlerimi o başlıkta paylaşacağım.
dilbilgisi kurallarında yönetmen diye bir sıfat yok.
düşünceye katıldığımı söylemedim.eksik olduğuna dikkat çekmek istedim.
kendimden yönetmen olarak söz ediyorum çünkü yönetmenim.
beni anlamadığın aşikar, keza herkes hitabım anlayışıncadır.elin adamı için de forumda durduk yere saçma sapan gerginlik çıkarmanın da bir ehemmiyeti yok.
o yüzden uzatmadan huzurlarınızdan ayrılıyorum.

Filmin sonundaki ajitasyon sahnelerinde sinemadakiler gülmüş.

Bence arkadaşların insanların neye güldüğünü anlayamamış 🙂 Filmin sonunda Haluk Bilginer'in oynadığı karakter 30 yıl sonra annesini görüyor. Annesi kör. Karısını tanıştırırken "Türkçe bilmez anne, gavurdur" diyor. İnsanlar ona gülüyor. Yoksa o cümleye kadar herkes salya sümük 🙂 Haluk Bilginer'in ağlama sahnesine gülüyosa insanlar, Mahsun yönetmen midiri geçersiniz siz artık, Haluk Bilginer oyuncu mudur u tartışmaya başlarsınız 🙂