kimsenin savunuculuğunu yapmak adına değil de son zamanlarda forumda bu muhabbet geçti diye söylüyorum,
Türkiye'de cinsiyet karmaşası yaşayan bir karakteri böyle gözler önüne seren ve bu kadar gişe yapan kaç film oldu?
why so serious?
sayı mı istiyorsun gerçekten 🙂
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
sayı mı istiyorsun gerçekten 🙂
Hitler üç esir yakalamış; İngiliz, Fransız ve bir Yahudi.
- "Size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş.
İngiliz'e sormuş:
- "Titanik kaç yılında battı?"
İngiliz hemen cevap vermiş:
- "1912" diye.
Hitler göndermiş İngiliz'i. Fransız'a sormuş bu kez:
- "Titanik'te kaç kişi öldü?"
Fransız cevap vermiş:
- "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış.
Ve Yahudi'ye dönmüs:
- "Say lan isimlerini...
8)
why so serious?
Herif bir de artı 1 vermiş 🙂 (Klavyede artı tuşunu bulamadım gavur laptopları bir garip)
Arkadaşlar bildiğin faşistlik mertebesinde tepkiniz. Adam senin benim cebimden almıyor ki parayı, kendi parası çekiyor işte. Kendi hikayesi, adam sırf arabesk-fantazi müzik geçmişine sahip diye bu denli tepki göstermeniz bana mesnetsiz geliyor açıkçası. sinemacısınız la siz, nerede hoş görü gençler? Gerilmeyin ya az rahat olun.
Ha kalıbımı basarım (ki ben bir yere kalıbımı basarsam orada sağlam iz bırakırım) dandik bir film olacak. (Gerçekten ön yargı değil, benimki önbilgi)
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
Ben bunu unutmadım, ağzıyla kuş tutsa da beş paralık adam değil. Çıkıp Gülten Kaya dan, "o basireti gösteremediğim için özür dilerim" diyemediği sürece de adam olamaz. Serdar Ortaç tan bi farkı yok yani.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2010/07/23/keske_ellerin_kirilsaydi_mahsun_kirmizigul " onclick="window.open(this.href);return false;
Geçen sefer de yazmıştım, bu adamın tek amacı yeni Yılmaz Güney olmak, şu an da popüler bir kürt sinemacı olmadığı için aklı sıra o açığı dolduracak tavuk kadar yüreğiyle yapay yiğidomuz, prestij in iflası ve dijital ortamın albüm satışlarını sıfıra indirmesinden sonra, bu ve bunun gibi zibidiler, eskisi gibi miktarlar kazanamamaya başladı, konserler de yorucu ve gerektiği kadar para bırakmayan organizayonlar olduğundan, daha güzel bir gelir kapısı bulundu, nedir ? Sinema ! "Güneşi Gördüm" 2000 yılından önce çekilmiş olsa bi değere sahipti, o zamanlar kürt düşmanlığı para eden bir akımdı, vatan millet sakarya edebiyatıyla coşuyordu millet, herkesin söylediğinden farklı bişey söylemek g.t istiyodu değil mi ? Eee, şartlar değişti artık, şimdi de kürt yalakası olmak para ediyor(barış taraftarı değil), bu adam da yeni modadan payını alıyor işte. Demek ki neymiş, politik sinemayla politikanın sineması aynı şeyler değilmiş, semizotu ile ıspanağı karıştırmamak gerek imiş.
Tek bir sorum var. Neden Handan İpekçi gibi bi yönetmen lanetlendi, filmleri sansürlendi, bütün gelir kapıları kapatıldı da, mahsun kırmızıgül gibi bi karambolcü göklere çıkarıldı ??? Neden ??
Şoklardayım!
kıskançlık açılımı nefretle anlatılmasın sakın...
bilgiye kartal olup havada kapacaksın.
"Eser sahibi ile onun eserinin ayrı ayrı değerlendirilmesi" konusunun önemi ne zaman anlaşılacak, merak ediyorum. Eğer eser sahibine bakarak onun ürettiği eserleri değerlendireceksek, sevdiğimiz birçok eseri de unutalım o zaman. Çünkü yaşantısı bayağılıklar ve düşkünlüklerle dolu olup, güzel eserler ortaya çıkarmış birçok kişi var. Edebiyat, felsefe, müzik, sinema gibi dallarda bunun örneğini görebilirsiniz.
Kişiliği beni ilgilendirmez ama son filmi "Güneşi Gördüm"deki kesmeler çok acemi işi. Birilerine özenmiş ama becerememiş; çünkü yeteneği ve yaratıcılığı sınırlı. Çok kötü demesek de vasat bir yönetmen. Ve vasat bir yönetmenle kötü bir yönetmen arasındaki mesafe, yaratıcı bir yönetmen ile vasat bir yönetmen arasındaki mesafeyle mukayese edilemeyecek kadar kısadır. Çok iyi yönetmenlerin sayısını ve filmlerini, diğerlerinin rakamlarına vurduğunuzda farkı apaçık görürsünüz.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Çok kötü demesek de vasat bir yönetmen. Ve vasat bir yönetmenle kötü bir yönetmen arasındaki mesafe, yaratıcı bir yönetmen ile vasat bir yönetmen arasındaki mesafeyle mukayese edilemeyecek kadar kısadır..
On numara açıklama olmuş...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Valla bu adamın hiç bir filmini izlemedim. Lakin Beyaz Melek isimli ilk yaptığı filmi çok övüyor çevremdeki insanlar ''kesinlikle izle'', ''ben böyle film görmedim'' tarzında değil tabi ama söyleyenlerin %90'ı o filmde ağladıklarını söylüyorlar. Bence bir yönetmenin ilk filminden ağlatabilmesi öyle her babayiğidin harcı değildir. Tabi oyunculardan da kaynaklanır ama filmi izlemediğim için kendimi eksik hissettim bugüne kadar.Lakin buradaki yorumları okuyunca da tam tersine döndü durum.
Sorun benim çevremde mi acaba 😀
Bence bir yönetmenin ilk filminden ağlatabilmesi öyle her babayiğidin harcı değildir. Tabi oyunculardan da kaynaklanır ama filmi izlemediğim için kendimi eksik hissettim bugüne kadar.
Ağlatabilmek o kadarda babayiğitlik isteyen bir şey değildir. Bizler, eskiden Emrah'a bile ağlardık dimi... Ağlatmak zor değildir.
Sana bahsedilen filmde yönetmen acaba ne katmış ki? Ağlayan insanlara sebep yönetmen becerisi mi yoksa hikaye mi (bu film için çok iyi oyuncu ve müzik destekli) ?
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Bu eleman Boyut Filmi kurdu, Beyaz Melek, Güneşi Gördüm, N.Y'da 5 Minare yi yazdı yönetti ve yapımını yaptı. Süreçte Beran saatli Gecenin Kanatları'nı yeni sinemacıların baş tacı Serdar Akar'a emanet etti film kendini dahi kurtaramadı. 200 bin de mi ne çuvalladı. Beren'in göğüsleri ve sevişme sahnelerine rağmen kötü gişe getirdi. Herif Romantik Komedi diye bir film çıkarttı, klasik Amerikan romantik komedisi formülüyle ilerleyen, rezil oyunculuklarla bezeli kolay bir film ile 800 bini kapakladı gişeden.
Resme böyle bakında, adam ciddi ciddi sinema sektörüne girişmiş durumda. Her tip filme de eğer ki ticari bir anlamı varsa atlıyor. Çok basit bir denklem ile adam parasını sinemaya yatırıyor, yine sinemadan kazanıyor bazen de film batırıyor ama ticari filmler yaptıkları.
Daha önce de dediğin gibi, diğer filmlerinin (ki gecenin kanatlarının senaryosu ona ait) bu denli gişe yapmıyor oluşu oyuncu kadrosunda Mahsunun olmamasıdır. Çok açık ve net. Bizim sinemamız uzunca bir süre türkücü sinemasıydı. İbo'nun, Mahmut Tuncer'in, ipsiz sapsız Ümit Besen filmlerinin falan fink attığı bir sinemaydı. Şimdi de aynı olay TV de var gerçi... Haliyle Mahsun bunun bir ürünü olarak geliyor bana. Senaryosunu ve yönetmenliğini yapıp oynamadığı bir film yapsa o da batar Gecenin Kanatları gibi...
Arabeskçi seviyoruz biz, çeksin filmini yapsın duygu sömürüsünü, ezilmişi yüceltsin, bize martaval okusun gider izleriz. Ama bütün bunlar bu başlığının inanılmaz manasız olduğu gerçeğini değiştirmez. Herif yönetmendir. Gişe açısından bakarsan müthiş başarılı bir yönetmendir. Öznel yaklaşırsan da en fazla vasat altı yönetmen dersin ama bu title'ı adamın elinden alamazsın.
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
@HHK
Ağlatabilmek o kadarda babayiğitlik isteyen bir şey değildir. Bizler, eskiden Emrah'a bile ağlardık dimi... Ağlatmak zor değildir.
Filmi izlemediğim için tam olarak bir şey diyemiyorum. Ama eskiden ağladığımız Emrah'a şimdi gülüyoruz.Yani bir zihniyet değişimi de var yani bizim izleyicimizde.Dolayısıyla ben hala bir hikayenin (heleki bu devirde) ağlatabilmesi için ya çok sağlam olması gerektiğini düşünüyorum ya da iyi yönetilmesi gerektiğini; en kısa zamanda filmi izleyeceğim ve hikayeyi kendim gördükten sonra kesin bir kanaate varacağım. Bir bakalım bakalım nesi varmış Mahsun'un. Gerçi bu kadar insan aynı fikre sahipse muhtemeln bilinen bir şey vardır ortada.
İşin en enteresan ve şerefsiz yanı; zamanında Ahmet Kaya kürtçe söyleyecem ve bir de buna klip çekecem dediğinde; bu herifin Sertaç Ortaç'ın yanında Ahmet Kaya'yı protesto edenlerden farksız oluşuydu. O da Ahmet Kaya'yı eline alsa neredeyse parçalayacak tavır takınmıştı. Ama bakın görünkü adiliğe, filmlerini şimdi Kürt meseleleri üzerinden yapıyor.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)