Forum

Issız Adam
 

Issız Adam

106 Gönderi
32 Üyeler
0 Reactions
19.5 K Görüntüleme
(@edwood)
Gönderi: 0
 

İzleyiciyi ağlatacak kadar inandırıyor, içine alabiliyor, gerçekçilik sunuyor ve dramatize ediyorsa bir yerde evet doğru denebilir, belli koşulları sağlamıştır çünkü en azından. Ağlatan bir film yapmayı denesene bi...

izleyiciyi ağlatmanın çok zor olduğunu düşünmüyorum. ben yaparım demiyorum ki zaten ben eleştirdiğim şeylerin daha iyisini yapabileceğimi düşündüğüm için eleştirmem. ayrıca bu filmi izlemedim bile. kötüdür demiyorum, belki ben de çok beğenirim izleyince ama ağlatan filmin iyi olduğu kanısına katılmıyorum.belli konularda insanları ağlatmak çok kolaydır diye düşünüyorum hatta.

çağan ırmak gerçekten bu filmde erkekleri ağlatmayı amaçlamışsa bence bir daha böyle saçma amaçlar için film çekmesin. önceden de iyi film çekiyordu zaten...

nereye baksak "gidin ağlayın", "doya doya ağlayın", "ağlamaz denilen kişiler bile ağlıyor", "ağlamak istiyorsanız muhakkak gidin".......................
böyle reklam mı olur anlamıyorum ya, filmi sadece ağlamak üzerine kurmuşlar gibi her yerdeki eleştiriler, film önerileri, yorumlar bu yönde...heralde bende bi gariplik var

...murat...

 
Gönderildi : 23/11/2008 12:15 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Tebrikler murat! Yalnız değilsin.

Filmi izlemeyi düşünüyorum, umarım bu sefer beğenirim. Bence Çağan Irmak'ın en iyi filmi Mustafa Hakkında Her Şey.

 
Gönderildi : 23/11/2008 1:36 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

Sadece ağlatmayı amaç edinmiş bir film mi bu yani... Neyse en güzeli izledikten sonra konuşmak.

- baço

 
Gönderildi : 23/11/2008 2:50 am
(@ozan-kurt)
Gönderi: 0
 

Abi insanları ağlatayım diye film çekilirmi yaaa? Adam işini öyle gerçekçi öyle hayatın içinden ve samimi yapıyorki, insanlar duygulanıyor. Sinema dediğin, 2 saat boyunca ekrandaki görüntüleri takip edip, hoparlörlerden çıkan sesi dinlemek değildir ki. Değerli film, insana bir şeyler katmalı, insanı derinden etkilemeli, belkide içine birşeyler oturtmalı. Çağan Irmak sinemamız için çok değerli işler yapıyor. Hürriyette, son yılların en etkileyici aşk filmi yazmışlar Issız Adam için (nie verdiysem şimdi bu örneği :)) yani demek istediğimm gidin arkadaşlar bu filme, böyle bir film her hafta vizyona girmiyor...

 
Gönderildi : 23/11/2008 4:14 am
(@umudumungemisi)
Gönderi: 43
 

1 saat önce filmden çıktım.Hala etkisindeyim.Çok güzel bir film.Böle bir film her hafta vizyona girmiyor demiş ozan arkadaşım , bence böyle bir film her sene vizyona girmiyor.

http://www.emreberkun.com

 
Gönderildi : 24/11/2008 1:59 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Çok derin bir irdeleme yapabileceğim türden bir film değil.

Filmi 3 gün önce izledim. O dakkadan bu güne kadar ki olan sürede daha bi güzelleşiyor gün içinde filmden kareler gözümün önüne geliyor. Çok mutlu oldum böyle bir film izlediğim için. Filmin beni bu kadar etkilemesi içinde bulunduğum duygusal dönemin ve ıssız adamın yaşantısının kendiminkiyle benzerliğinin birebir olmasından kaynaklı sanırım. Yoksa Çağan Irmak (özellikle ilk 1 saatte) yine o bi türlü sevemediğim bana göre dünyanın en yapay konuşma dilini önümüze dayamıştı. Filmin ikinci yarısında karakterleri iyice sevince geldikleri nokta ve hedefine ulaşmış bir finalle yine ağlatmayı başarıyor.

Filmin bu kadar ses getirmesini şuna bağlıyorum. Belki sinemayla alakalı bizim gibi kimselerin avrupa sinemasında çok defa izlediği hatta benimde kezzapın süs filminde sarfettiğim bir diyalogdaki gibi "post modern şehirlerde bireyin toplum içinde yalnızlaşması" temasını seçmesi izleyicimiz için taze bir konu oldugundan herkesi özendirecek bir bohem hayatı göstermesi etkili olmuştur. Büyük ihitimalle herkes plakçılara sahaflara hucum etmeye başlayacak. Velhasıl kelam filmin bir kaç sahnesi benim ömrümde yer edecek güzellikte. Bahsettiğim sahnelerde filmin en gerçekçi oynandığı sahneler.

Yapay diyaloglardan vazgeçerse çağan ırmak iyi bir anlatıcı olma yoluna girmiş. ( bu arada ben mustafa hakkında herşey'den iyi buldum bu filmi kezzabım.Ha bu filmin başrolünde Fikret Kuşkan oynasa manyak olurmuş.)

 
Gönderildi : 24/11/2008 5:53 pm
(@selcukkuru)
Gönderi: 0
 

çağan ırmak çok iyi bir yönetmen mi bilmiyorum ama çok iyi bir senarist bence... müzik seçimleri de gayet yerindeydi..

özgür abi'nin de dediği "yapay diyalogları" bir kenara koyduğumuzda filmde çok güzel sahneler, diyaloglar vardı...
güldüm, şaşırdım, buruldum, imrendim, v.s...

çok güzel bir film kesinlikle...

"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."

 
Gönderildi : 28/11/2008 3:45 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

birgün herkes ozan.kurt olacak 😀

 
Gönderildi : 28/11/2008 12:32 pm
(@ozan-kurt)
Gönderi: 0
 

😀

 
Gönderildi : 28/11/2008 3:08 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Çağan Irmak’ın son filmine layık bir seyirci olamadım korkarım. Olamadığım gibi, sineması hakkındaki merak defterini de kapattım. Üç film yeter. Biseksüel ve fakat ‘alta yatmayan’ (aferin ona!) Alper’in ruh taşrası, kendine kilitlenmişliği beni çok, çok sıktı. Bunun uzantısı olarak içinde yaşadığı ve ‘dünya’ sandığı klişe Beyoğlu’nun şirinliği gözümü yordu.
70’ler Türk popu, havuçlu kek, titrek sevdalar ve kendine acımalardan inşa edilmiş iç dünyası içimi bayılttı..........

Fatih Özgüven http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ArticleID=908115&Yazar=%20&Date=04.12.2008&PAGE=

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 04/12/2008 1:21 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Okuduğum en zorlama yazılardan biriydi valla Fuat abi. Benim yorumumda şu vardı avrupa sinemasının doyduğu hikayelere sinemayla yeni tanışan bi ülkede kakalamak çağan ırmak'ın yaptığı bence. Belden aşağı bi teknikle öyle biyerden kancayı takıyorki (belli oranda bi kitleye) filmin kötü olduğunu bile bile gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz. iyi niyetli kötü niyetli bilmiyorum orasını ama amacına sonuna kadar ulaşıyor. kulaktan kulağa reklamını yaptıran bunun dışında tek bir reklamına rastlamadıgım babam ve oglum, ıssız adam. milyon dolarlık gelirler.

 
Gönderildi : 04/12/2008 2:35 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
 

Bugün seyrettim filmi ve filmden çıktıktan sonra arkadaşımla karşılıklı söylediğimiz ilk söz "Olmamış." oldu. Çağan Irmağın önceki filmlerini ben sevmiştim açıkcası. Anlatmak istediklerini iyi gösteriyodu, görsel anlatımı güçlüydü, zaten hep çok iyi oyuncularla çalıştığı için oyunculkularda da bi sorun yoktu. Bu filmde de oyunculuklar çok iyiydi ama oyuncunun mimikleriyle çok güzel bişekilde anlattığı duyguları bile karakterin iç sesiyle seyirciye duyurmak arzusu, yönetmenin filmdeki görsel anlatıma güvenmediğini gösteriyor bence ki görsel anlatım gayet iyiydi.

----SPOİLER--------

Alper karakteri, gündelik hayatta herkesin tanıdığı, sevdiği, dolmuşta yanına oturduğu bir karakter, hatta bu karakter izleyicinin ve yönetmenin kendisi. "Eğer birini, güzelliğin simgesi, hayatındaki mutlu anların bir görseli olarak görüyorsan o kişiye aşık olmuşsundur. Sevgi budur ve sevişmek sevmekten gelir." durumu filmde çok güzel anlatılmış. Bunun yanında Alper'in Ada olmayan zamanlarındaki hali, kendine küsmesine, kendini kendinden gizlemesine, yaptıklarının iyi olmadığını bilerek "Ben böyleyim. Ben kötüyüm." diye kendinden vazgeçememesine sebep olmuş ve Ada gibi güzelliği simgeleyen bir sembolun kendisini temsil etmediğine inandırmış onu. Bu kısım da Alper'in Ada'yla uyurken stresli bi şekilde uyanıp kalkıp bi sigara içmesi ve hatta fahişenin kapısına kadar gidip geri dönemsi, en son da Ada'yı hala çok sevdiği halde ondan ayrılmak istemesiyle gayet güzel anlatılmış.

Karakterlerin iç sesleriyle anlattıkları şeyler beni filmin dışına çıkardı açıkcası. Ada'nın Alper'den ayrıldıktan sonra gidip onun doğduğu evi gezmesi görsel olarak da filmde vardı bunu niye bi de karakterin iç sesiyle anlatmışlar bilmiyorum. İç seslerin anlattıkları duygulu şeylerdi, seyirciyi hüzenlendirdi ama o olmadan seyirci yine hüzünlendirilebilirdi. Hatta hiç doğduğu evi gezme olayını karıştırmadan kadrajdan çıkıp, sonra dönüp tekrar birbirlerine sıkısıkı sarılmaları her şeyi anlatırdı seyirciye.

Ben filmin anlatımını dizilerdeki anlatıma benzettim. Bir yandan yemek yaparken bir yandan da ekranda ne olup bittiğini anlayabileceğimiz bi film yani. Tabiki bir diziye göre çok daha derin ama bir sinema filmine göre olması gerekenden, en azından benim beklediğimden daha sığ bir anlatımı var.

----SPOİLER--------

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 05/12/2008 2:50 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

SPOILER olabilir

Bir mutfak gurusu olan Alper'in işyerindeki tavırları ve replikleri bir dönem ülkemizde de gösterilen Kitchen Confidantal (Mutfak Sırları) adlı dizinin kendileri de aşçı olan kahramanlarına benzetiliyor.

Ada'nın Alper'e gerçekten hissederek sevişmeyi öğrettiği sahne ise başrollerini Keanu Reeves ile Charlize Theron'un paylaştığı; başkalarına hatta kendisine bile soğuk hayattan bezmiş, herkese karşı mesafeli bir erkekle onun tam tersi bir karaktere sahip bir kadının bir aylık ilişkisini anlatan Sweet November (Kasımda Aşk Başkadır) adlı filme benzetiliyor.

Filmin en kilit noktalarından birini içeren sahne de bazı sinemaseverlere başka bir filmi anımsatıyor.

Alper'in Ada'ya aniden ayrılmak istediğini söylemesinden sonra genç kızın hayal kırıklığı içinde sarfettiği "Karda uyuduğunu sanıyorsun ama öldüğünün farkında değilsin" repliği Paris J'etaime (Paris Seni Seviyorum) adlı filmden birebir alıntı olduğu iddia ediliyor.

Issız Adam'ın bir tür klişeler kolajından ibaret olduğunu iddia eden sinemaseverler kumsaldaki sahnenin Le Temps Qui Reste (Veda Vakti) filminden, Alper’in karakterinin About A Boy (Bir Erkek Hakkında) filmindekmi Will'i çağrıştırdığı, Ada’nın, sevgilisinin yatağına uzandığı sahnenin de Los Amantes del Circulo Polar (Kutup Çizgisi Aşıkları), adlı filmlerden esinlendiğini iddia ediyor.

http://www.hurriyet.com.tr/kultursanat/10517906.asp?gid=229

Çağan Irmak yine araklamış ama güzel araklamış anlaşılan 🙂

- baço

 
Gönderildi : 06/12/2008 4:33 pm
(@embpictures)
Gönderi: 0
 

filmi eleştirmeden sadece bulduğum bir birşeyi paylaşmak istiyorum (ekşisözlükeN)

spoiler-

+ olum bak gel lan buraya.
- buyur ağbi.
+ şimdi bak bi film yapacaz pastayı götürecez. özellikle karılar bayılacak.
- yapalım ağbi de, nasıl bişe olcak?
+ dinle lan hırbo; şimdi hatunların yapmak istedikleri değil de, hemen hemen hepsinin geçmişte yaşayıp unutamadığı olaylara benziyen bi hikaye yapçaz.
- nası yani.
+ şimdi bu hatunlarin efendi adam yerine pic tercihi var ya?
- he
+ konu bu paralelde ilerleyecek.
- anladım ağbi valla zekisin.
+ biliyom, dinle. şimdi bizim bu hatun milleti efendi adamı pek adam yerine koymazlar. sanki kendileri çok bişeymiş gibi onları hakir görürler.
- he valla benim başıma gelen de bu.
+ iyi gördün mü? erkekler için işin vurucu yanı da bu. neyse, bu hatunlar gidip bir piçe abayı yakarlar ya. öyle bir şey. adamımız bu. puştun teki.
- puşt ağbi.
+ tam puşt. az biraz da seksomanyak. neyse sözümü kesme. adı ne olsun. alper... alper olsun. ne iş yapsın, ne iş yapsın... hah tamam. bu new york ta sonbahar filminde richard gere ne iş yapıyodu? restoranı vardı.
- hatırladım ağbi.
+ bööle disiplinli patron; kendi yemek yapıyordu falan, ama çalışanlarıyla da tatlı sert bir arkadaş tandansı vardı.
- tandans ağbi.
+ kız kimdi lan
- şey winona ryder.
+ afferin len adam olucan.
- heh heh heh
+ tamam ona da ne diyelim, popüler ne isim var lan bu aralar?
- ağbi babaannemin eski duvar takvimi var orda yazar.
+ lan s.ktirgit sokacam babaannene şimdi tööbe tööbe. lan olum pratik düşün belki üç beş kişi filmden çok etkilenirler çocuğuna o ismi koyar. dur lan hah ada olsun.
- olsun ağbi. yalnız kız ne iş yapacak.
+ winona ryder ne iş yapıyodu. şapkacıydı. bu da ne olsun kostümcü diyelim hatta çocuk kostümcüsü olsun. çocuk, şirinlik falan.
- ağbi süpersin.
+ süperim dimi. neyse. şimdi eleman tesadüfen bu hatunla tanışır, görür görmez vurulur. başlar kovalamaya.
- kovalasın ağbi.
+ lakin kızın geçmişten bağrı biraz yanıktır. geçmişte bir kazık yemiş yoğurdu üfleyerek yemekte, bu yüzden ilkin oğlana biraz mesafeli davranmaktadır. oğlan biraz maymunlukla beraber aynı richard gere gibi kek, pasta, börek, çörek yaparak bi şekilde kızın kalbine girer. kız dayanamaz yelkenleri suya indirir. sonra da fiki fiki anladın?
- anladım yalnız kız ne zaman ölücek?
+ ne ölmesi lan?
- ağbi winona ölmüyor muydu?
+ lan olum dur oraya bi el atıcaz. şimdi tamamen aparırsak belli olur. zaten türk dizilerinde ölen ölene. bayar yani. zaten demedim mi lan ben sana izleyen her hatun vay benim de başıma gelmişti diyip duygulanacak diye. orası farklı olum.
- dedin ağbi.
+ sonradan kadraja herifin anasını alacaz, şöyle güneyli birşey olsun sıcak anne tripleri. sonra kızlan anne feci anlaşacak, oğlan hop hop noluyoruz bu gidişat iyi değil olacak.
- sonra.
+ sonra herif kıza tekmeyi basacak, orda müzik girecez.
- orrroooosssspppuuu çççooocccuuuuu
+ hah olay bu, herkes aynı şeyi söyleyecek.
- şerefsiz oğlu şerefsiz. gitti kıza o kadar dil döktü, sonra da bafileyip şutladı. yalnız kız da çok malmış be ağbi. yani bile bile lades.
+ olum bu işler böyle. yalnız hatun milleti ona sevgi diyor
- sokayım böyle sevginin içine.
+ dimii, olucak lan bu iş.
- olur ağbi tutar valla.
+ sonra da bir beş yıl sonra onları kafa kafaya getiriz. kız evlenmiş, herif unutamamış, melankoliye kalmış. içsesler falan. olum büyük sinemacıyım lan ben.
- büyüksün ağbi.
+ bir de yetmişlerden plak koyarız nostaljik olur. ayla dikmen, nil burak falan.
- sezen aksu da koyalım mı ağbi. hastayım o karıya valla.
+ koyalım lan hergele, seni mi kıracam. onno tunçlu bişey koyarız, gerisi yaramaz zaten, o çakkıdı çakkıdı falan sırıtır.
- haklısın ağbi. hamiyet yüceses olur mu?
+ istersen abartmayalım.
- peki ağbi.
+ tutar mı lan?
- tutmak ne kelime. millet bayılır.
+ herifler mala vurmak için piç olmalıyım diyecek, karılar geçmişteki kırıklarını hatırlayacak. süperim lan ben
- süpersin ağbi, yalnız filmin adı ne olacak istanbulda sonbahar koyalım mı?
++++++şşşııırrrrraaaakkkkkk+++++++
- pardon ağbi.

---

 
Gönderildi : 07/12/2008 1:44 am
(@aydemirse)
Gönderi: 0
 

spoiler falan olabilir (gerçi olsa ne olacak)

evet olsa ne olcak kız piçin birine tutuldu piçlik yaptı bitti gitti. Konu bu kadar. Hikaye hikaye diye tutturan kız ise hikayesiz dandik bir filmin içinde gıdılı abla olarak kladı o kadar.

Hayatımda gördüğüm en kötü sevişme sahnesi bu filmdeydi heralde. Elimi hisset hangisi benim hangisi senin ayırt edemeyeceksin - aşkım seni seviyorum " Lan bi yürü git! hani adam piçti, hani grup sexten tut her zevki tadarım tuttuğumu öperim pozlarındaydı dandik bir sex mi kıza aşık etti herifi, hayır kızın söyledikleri duygusal olmaktan zaten çok uzak bir de komikti güldük biz tüm salon.

Yerlerde bir sanat yönetimi de cabası ya üst kültür(maddi gelir anlamında) evi dediğin tuğla duvar kağıdı desenli olurmuş,Ama tüm mekanlar restoran da kızın evi de kendi evi de ulan yeter! Bu mu yapacağınız sanat yönetmi? Tüm iç meknları tuğla kapla hafız duvar kağıdı var öle metrekaresi 13 lira hem ucuza gelir!

alper karakteri yüz, sakal, giyim kuşam, tavılar ve yer yer konuşmasıyla bobo dan daha çok (ki ayıcığa bobo dedirterek ironi mi yaptı çağan o da ayrı bir muamma) arabesk bi yapısı vardı herifin. Bu tamamen kişisel bir eleştiridir, özneldir.

Yer yer aşırı kötü hatta amatörce çekilmişcesine duran sahneler filmden öyle kopartıyordu ki adamı. Alperin adayı terk ettiği sahnede kızın kameranın göz bebeğine doğru oynadığı cut kurguyla daha da beter yapılmış dandik sahne hele. Evlerden ırak.

Karakterler tamamen karton, Alper'in ada'da ne bulduğu neden ille de o kız diye bir müddet ısrar ettiği tam muamma. Kızın meyletmesi, ikisinin de ağzında acaip yapmacık duran replikler;

- nasıl olmuş yemek
- (kız ağzında dilimlenmiş hıyar varken) ŞİİR GİBİ

ya bi git ya! Hani dobraydı kız, hani delikanlıydı hani açık sözlüydü hani her tür numaraya kapalıydı, zekiydi, keskin dilliydi ne oldu bi anda Türkülerle memleketim sunucusu pozuna girdi hatun.

İlk sevişme sahnesi de zaten alper denen abimizin karton hallerinden birini sergiliyor, binlerce kadınla yatmış kendine güenen, grup seks yapmaya gitği evde selam bile vermedenn kasının açtığı kapıda kocasının olduğu oldaya fermuarı indirerek giren testeron yuvası gtmiş. 16 yaşında ilk deneyimini yaşayan çocuk gelmiş,öf be kardeşim

Filmin sonundaki iç sesler, öznel kameralar, dizilerde pek çok rastladığımız mekanı dıştan göster içine gir dışına çık ucuz numaraları. film her yönüyle aksıyordu işte. Şükrü Avşar çok ama çoook zeki bir insanmış ben bunu bilir bunu söylerim. bu adamın iki atımlık mermisi olduğunu çözmüş gibi geldi bana.

Kız evlenmiş, çocuğu olmuş 3 yaşında yurt dışındaymış ve snat yönetmeni çok becerikli ya siyah giydirmiş buna olgun gösterir diye saçı da kesilmiş kızın yıllar geçti çünkü. Doğum yapmış bir annedeki değişiklikleri yapmak hem vakit hem de nakit alırdı ne gerek var uğraşmaya kıza kilo aldırmaya falan hem çocuk 3 yaşına gelmiş kız vermiştir kiloları. has oğlanla sinema girişinde karşılaşırlar. Kız nefret ettiği O ADAM tiplemesine der ki; Ben de şimdi seninle yaşıyorum, birlikte olduğum insana her sarılışımda aslında sana sarılıyorum. Ve kız da masumiyetini kaybediyor filmde. Hani hep kullanılan taraf olan, üzülen taraf olan, sempati duyulacak tek karakter (anneyi saymazsak) bir anda kocasına kızına sadakati, sevigisini sorgulatacak bir cümle kuruveriyor. Filmin sözde en masum güzelliği bile bu kadar masum.

Filmdeki müzik geçişleri, eski müzikler müziğin devamının arabada verilmesi. Görüntüler akarken kız ve çocuğun konuşması ve Ada'nın dükkanındaki uzun BELKİ li konuşmalar. bana Ali İlhan'ın belkisini anımsattı. Tek fark Ali İlhan'ın Belkisi bi kaç gömlek üstün bir filmdi bu filmden...

yazarken bile filmden kareler geliyor gözümün önüne tahammül edemiyorum, ulakta masalsı bir atmosferin vardı replikler öyle güzel yiyordu ki bir hikaye anlatma sevdalısı vardı ve oluyordu , babam ve oğluma söz bile söyliyemem. Issız adamı çeken adam nasıl oldu da o filmi yapabildi hala şaşkınlık içerisindeyim. Ulak'ı izledikten sonra bu adam kussa gidip izlerim demiştim. Sözümü tuttum kustu ben de gittim o iğrenç şeyi izledim.

Yapmacık replikler, karton karakterler, beylik ve büyük cümleler, iç sesler, öznel kameralar... Bana Çağan'ın ilk filmini anımsattı; bana şans dile... Bundan sonra gerçekten ihtiyacın var...

Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul

 
Gönderildi : 07/12/2008 7:11 pm
Sayfa 2 / 8
Paylaş: