Forum

"Genel"in...
 

"Genel"in görüşüyle zıtlaştığınız filmler

41 Gönderi
12 Üyeler
0 Reactions
9,707 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Trafik.... Bir sürü oskar aldı, hasılat yaptı, bana göre accayip sıradan bir filmdi.

Abuzer Kadayıf.... Herkes rezalet dedi ama ben hoşuma giden çok şey gördüm filmde.

David Lynch'in birçok filmi. Mavi Kadife, Wild at Heart. Bana göre hiç de öyle başyapıt değil bu filmler.

Star Wars serisinin alayı. Hele hele ilk üçleme bana göre gayet sıradan filmler. Hadi ayırım yapayım, Bölüm 3, Darth Vader gibi bir şahsiyetin doğumunu anlattığı için iyi denebilir. 7/10. Bölüm 4, efsaneyi başlatan film olarak bir ölçü daha iyi, 6/10. Ama geri kalanı 5'in altında. Bölüm 5 ve 6 zerre kadar keyif almadığım filmler. 1 ve 2 eh işte. Yarış sekansları Darth Maul falan olmasa hiç çekilmez.

John Woo'nun Van Damme'lı Zor Hedef'i. HErhangi bir sulu zırtlak salak aksiyon gibi görülüyor. Ama değil. Enfes yönetilmiş, keyifli anlarla dulo bir film.

Antonioni'nin Blow Up'ı. Tamam, kötü değil hatta iyi bir film ama öyle başyapıt da değil yani. Zaten Fellini, Antonioni filmlerinin birçoğu beni hep hayalkırıklığına uğratmıştır. Ama herkes önlerinde eğilir, hiç anlamam.

Kubrick'in Lolita'sı. Başyapıt başyapıt! Nesi başyapıt yahu?

Oliver Stone'un Kazanma HIrsı. imdb notu falan düşük gayet. Adı bile anılmaz, unutulmuş bir film. Ama bana göre enfestir. Ara ara döner izlerim mutlaka.

Rosemary'nin Bebeği. Ve hatta Roman POlanski'nin birçok filmi. Mesela Kiracı. Accayip sıkıcı, çok yavaş ilerleyen, psikolojik gerilim değil, insanın psikolojisini çökertip uyutan filmler. Hele hele Kİracı için millet "gizli başyapıt!" falan diyor. Birçok eleştirmen izleyemediklerine üzülüyorlarmış falan. Alın, sizin olsun. Uyku sorununuz var galiba.

Birçok Hitchcock filmi. Mesela Arka Pencere, İp. İyiler tamam, ama başyapıt değiller yani.

Maymunlar Cehennemi. Eskisinden bahsediyorum, yenisi de genel olarak sevilseydi ondan da bahsederdim. Tamam, sonu vurucu kabul. Ama Michael Bay ya da John Carpenter yönetse anca bu kadar kalasça yönetilir. Post apo film bu yahu. Bütün film üçayakta geçiyor, biraz duygu, gerilim, heyecankatın. Mekanlar tiyatro sahnesi gibi, dekorlar rezalet. Hikayesi başyapıt, kabul. Ama sinematorafisi rezalet.

Son Durak serileri. HEp iyi hasılat yapıyorlar. Bana göre gayet kötü filmler.

Slumdog Millionaire. Aslanlar gibi filmdi. Aşk hikayesi klişeymiş, ağızlara bir parmak bal'mış. Umrumda değil. Yönetmenliği, kurgusu, müzikleri, oyunculukları enfesti. Dark Knight ve The Reader hariç yılın en iyisiydi.

Scary Movie serisinin alayı koşarak kaçtığım, çok kötü filmler.

Testere serisi. Herkes seviyor, sevmeye devam etsin. Sadece 1. bölümü izledim, yetti. Devamlarını bilmiyorum, ilk bölüm kötü değildi ama bu kadar vahşete gerek yok. Ki o filmi iyi yapan şeyin çoğu kişi farkında değil: Sinemadaki "sürpriz final" olgusunu, anlatımın bir parçası haline getiren film. Testereyi iyi, çok iyi, eğer öyleyse başyapıt yapan budur. Hiçbiryerde böyle bir yorum duyan var mı? Yok. Bana göre istediği kadar iyi olsun, vahşeti, pornografi ölçüsünde kullanan ve bundan prim yapan bir film. Böylece, anlatım tekniğindeki yenilikleri de bu salaklığına kurban eden bir film.

İndiana Jones serisi. Yine ilk film neyse. 6-7/10 falan. Ama iki devam bölümü resmen kötü. Üçüncü bölüm hatırlayamadığım kadar kötü. İkinci bölümün çok kötü olduğunu iyi hatırlıyorum. Bu son, 4. bölüm de yeterince kötüydü zaten. Trilyon tane hayranı var bu serinin. Garip....

Aklıma geldikçe yazarım daha.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 05/11/2009 12:45 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Trafik.... Bir sürü oskar aldı, hasılat yaptı, bana göre accayip sıradan bir filmdi.
Aynen.
Star Wars serisinin alayı. Hele hele ilk üçleme bana göre gayet sıradan filmler. Hadi ayırım yapayım, Bölüm 3, Darth Vader gibi bir şahsiyetin doğumunu anlattığı için iyi denebilir. 7/10. Bölüm 4, efsaneyi başlatan film olarak bir ölçü daha iyi, 6/10. Ama geri kalanı 5'in altında. Bölüm 5 ve 6 zerre kadar keyif almadığım filmler. 1 ve 2 eh işte. Yarış sekansları Darth Maul falan olmasa hiç çekilmez.
Serinin ilk filmini sıkılıp kapattığım için hala bilmem bu filmlerin neyi anlattığını.
Kubrick'in Lolita'sı. Başyapıt başyapıt! Nesi başyapıt yahu?
Buna da katılıyorum.
Maymunlar Cehennemi. Eskisinden bahsediyorum, yenisi de genel olarak sevilseydi ondan da bahsederdim. Tamam, sonu vurucu kabul. Ama Michael Bay ya da John Carpenter yönetse anca bu kadar kalasça yönetilir. Post apo film bu yahu. Bütün film üçayakta geçiyor, biraz duygu, gerilim, heyecankatın. Mekanlar tiyatro sahnesi gibi, dekorlar rezalet. Hikayesi başyapıt, kabul. Ama sinematorafisi rezalet.
Hikayesi bana yetiyor da artıyor.
Slumdog Millionaire. Aslanlar gibi filmdi. Aşk hikayesi klişeymiş, ağızlara bir parmak bal'mış. Umrumda değil. Yönetmenliği, kurgusu, müzikleri, oyunculukları enfesti. Dark Night ve The Reader hariç yılın en iyisiydi.
Bu yanlış örnek olmuş. Genelin görüşü, hatta izleyenlerin %99.9'u bu filme bayılmış. Ya da benim tanıdıklarım öyle. Yüzlerce tanıdığım arasında filmi tek sevmeyen benim ve bu yüzden de çok küfür yedim.

Benim ekleyebileceğim ise Robocop'un ilk filmi olur. Şimdiye kadar gördüğüm en iyi sistem eleştirisini bu film yapmıştır. Ama nedense kimse de bilmez.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 05/11/2009 1:03 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Ben de Hitchkock kısmı dışında katılıyorum.

 
Gönderildi : 05/11/2009 2:14 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Hitchcock meselesi zaten karışık. Girmeyeyim hiç.
Slumdog belki de yanlış örnektir ama sitemizde çoğunluk sevmemişti, hatırlayın.

Devam ediyorum.

Benim kabaca "meşrutiyet" filmleri dediğim üçleme. Süt Kardeşler (Ertem Eğilmez 1977), Tosun Paşa (Kartal Tibet 1976) ve Şabanoğlu Şaban (Ertem Eğilmez 1977) Üçü için de "enfes!" denir. Hayır, ayırın bakalım bir. Ertem Hoca'nın yönettikleri enfestir, evet. Ama Tosun Paşa gayet kötüdür. Kartal Tibet'inki yani. Kemal Sunal'ın sahte paşa olduğu film. Oyunculuklar, espriler, senaryo hep kötüdür. Ama Süt ve Şabanoğlu Şaban müthiştir.

James Cameron'ın True Lies'ı. Genelde çok sevilir. GErçek bir Cameron hayranı olmama rağmen zerre hazzetmem bu filmden.

Spielberg'in Jaws'ı en iyi filmlerinden biri olarak görülür. Bence de iyi bir film. Ama ben ondan daha iyi 7-8 tane Spielberg filmi sayabilirim.

Michael Mann'in Son Mohikan'ı. Her hatırlandığında övülüyor. Ama ben güzel saçlı bir Daniel'dan başka birşey göremedim filmde.

Cher ve Nicholas'ın bir sürü oscarlı Ay Çarpması filmi. Yuh Artık! Ay Çarpmışmış. Güneş çarpmış bu akademiyi, haberleri yok.

Scarface'i kötü bulduğumu 5 sayfa anlatmıştım, bir satır daha eklememin mahzuru yok.

Bu biraz farklı bir madde. Şöyle özetleyeyim: Dünyayı Kurtaran Adam'ın önderliğiyle ortaya çıkan, "kötü eksi yerli filmleri sempatik ve sevimli bulma yaklaşımı"na toptan karşıyım. Ne sevimli, ne sempatik, ne şirin, ne şu ne bu. Rezalet ötesi, iğrenç, abukluğun daniskası filmler. "Biz zaten absürt komedi yapmıştık" oldu Cüneyt Amca. Yuttuk biz de bunu. Seveni anlayabiliyorum, kimsenin zevkine birşey demem. 3 Dev Adam'ı izlerken gülmekten geberdiğim anlar oldu. Ama bu filmlere, herhangi bir açıdan/sebeple iyi diyen varsa, hazır şu an muhatap yokken rahatça yazayım: Ben öyle zevke....

Zemeckis'in Yeni Hayat'ı.... Yİne 3 sayfa yazdım, bir satır daha yazayım: Hiç de iyi bir film değil. Ve Tom Hansk iyi ki bu filmle değil, Forrest'la aldı oscarı. (Eleştirmenler aksini düşünüyorlar)

Tarantino'nun Rezervuar İt'leri. Sevene eyvallah, ben almiim. "En iyi ilk filmler" seçkilerinin kralıdır bu film. Başyapıtı falan geçtim, iyi bile değil bana göre.

Oliver Stone'un İskender'i. Tamam, çok iyi bir film değil. Devasa hataları var. (Angeline nasıl Colin'in anası olur lan? Aralarında bir yaş var) Ama görsel olarak accayip sağlam, çalışılmış, özenli, keyifli bir filmdi. BU yüzden "izlemesi keyifli" sınıfına sokmak yanlış değil.

Jim Carrey'nin sulu komedileri. Genelde çok iyi olmayan ama komik filmler olarak görülürler. Bence tam tersi. O kadar komik de değiller ama hepsi belli bir kalitenin üzerinde, iyice filmler.

Meg Ryan'lı ve Tom Hanks'li falan romantik komediler. Sleeples in Seattle bile kötü. Hatta bana göre ortaklaşa bir "izlemeye değer romantik komediler" başlığı yapalım ki dostlarımızı, sevdiğimiz insanları bu türün gazabından bir nebze olsun koruyabilelim. Ne de olsa bir elin parmaklarını zor geçer izlemeye değecek kadar iyi olanlar.

Slahser korku tütü. (Kesici aletlerle cinayet filmleri) Ve özellikle Teen Slasher'lar. (Daha çok gençlerin kesilip biçildiği filmler) Sinema tarihinde gayet sağlam bir yere sahipler. Ben bir tane bile çok iyi örnek görmedim. Hallowen falan bana göre bir yıldız. Bir yani. 1. Kötü. Bu tür hiç var olmasa da olur. Wes Craven ve John Carpenter da kötü yönetmenler. Ya da Wes eh işte, John kötü. Son olarak: "Wes Caprenter" diye övünülerek senaryoya eklenmiş bir ismin geçtiği bir filmi ben nasıl başyapıt olarak göreyim?

Devam edeceğim, hoşuma gitti bu başlık. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/11/2009 6:55 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Jaws'ın başyapıt ilan edilmesinin sebebi biraz da psikolojiktir zanlımca zira günümüz Hollywood sistemini yeniden yorumlayıp günümüze getiren filmdir. Bunu başka hiçbir filmin yardımıyla yapmamıştır. Tamamen tek başına oluşturmuştur. O nedenle çok saygı görür ama dediğin gibi bence de öyle baş tacı edilecek bir film değil.

Hitchcock'u kavrayamamış olman ise çok normal. Hiç Akademi Ödülü almamış olmasının sebebi de budur zaten (gerçi 6 adaylığı var, bir de en iyi film aldı). Hitchcock/Truffaut kitabı çıkana kadar Cahiers du cinéma yazarları dışında kimse Hiçkok'u sinema sanatı anlamında incelememiştir. Para yapan sıradan bir yönetmen olarak görüldü uzun yıllar Amerika'da. Amerikalı bir eleştirmen Truffaut'ya "New York'a yabancı biri olarak, Greenwich Kasabasını bilmediğin için Rear Window'u beğeniyorsun" der. Truffaut'nun cevabı çerçevelenip duvara asılası türden "Rear Window Greenwich'le ilgili değil, sinemayla ilgili bir filmdir ve ben sinema biliyorum."

Hiçkok'un değeri ancak bu kitap çıktıktan sonra anlaşılabilmiştir (1967), bu tarihten sonra da zaten oskarlık bir Hitchcock filmi gelmedi ne yazık ki. Yine de ödüllendirilebilirdi tabii. Kitap da ufuk açıcı bir kitap, bulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim. Bulamazsanız da blog yazılarımı bekleyin :D.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 09/11/2009 7:56 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Hayır Eylem. Mesele kavrayamamış olmak falan değil. Ben Truffaut'un çerçevelenipo asılası cümlesine katılmıyorum. Arka Pencere sinema ile ilgili bir film olabilir ama bu onu başyapıt yapmaz. Sadece sinema ile ilgili olduğu için bunu söylemiyorum, Truffaut ne kast ediyorsa ben de onu kast ediyorum.

Hitchcock denince izleyebildiklerimin arasında iki film bana göre gerçek birer başyapıttır. Kuşlar ve Sapık. Daha önce de saydım İp, Arka Pencere, Vertigo, 39. Basamak, North By Northwest falan da hep başyapıt olarak anılırlar ama bana göre değillerdir. Rebecca, Şüphe gibi diğer aday başyapıtlarını edindim, henüz izlemedim.

Hitchcock'tan bahsederken söylediklerim kendisi üzerine değil. Yani Hitchcock'un, hak etmediği bir ilgiye mazhar olduğunu iddia etmiyorum. Ama filmlerinin bazıları için aynı fikirde değilim, mesele bu.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/11/2009 8:29 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Yok, konuda ben de sana katılıyorum. Sorun şu bana göre, önce açtım bu Truffaut'nun kitabını, 39 Steps'le ilgili dediklerini okudum, sonra açtım filmi izledim. Aradan geçen 75 yılda, sinema inanılmaz değişmiş. Truffaut'nun "muhteşem bir gerilim vardı, yeniden çevrimde diğer yönetmen daha farklı bir yol izlemiş ve tüm gerilimi yoketmişti" vs. diyor. Ulan aynı sahneyi ben izliyorum, adamın böyle paragraf paragraf anlattığı sahne 3 saniye sürüyor, hiç de gerilmiyorsun. Sonra bir sahneyi öyle bir anlattılar ki "ustalığa gel be" dedim, sonra filmi açıyorsun, yine 5 saniye ve anlattığı etkiyi yakalamak imkânsız. Bunun tek sebebi de değişen sinema anlayaşımızdır (bireysel anlamda demiyorum).

Kurguda ortalama plan uzunluğu denen bir olay var. Adı üstünde, bir filmin tüm planlarının uzunluğunun ortalamasıdır bu. 1930-60 yılları arası filmlerin genel OPU'su 8-11 saniye iken, günümüzde 3 saniye altındadır ve her sene 2 saniyenin de altında birkaç film çekiliyor. Bu tek bir filmde fazla etki göstermeyebilir ama her sene düzinelerce film izleyen bizleri düşünelim. Sinema algımız çok değişiyor. Pek çok "sıradan" seyircinin eski film izleyemesinin en büyük sebeplerinden biri bana göre OPU'dur. Başka sebepler de tabii ki var.

Yukarıdaki örnek konuyla çok bağlantılı değil ama bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı eski filmleri tam olarak algılayamıyoruz gibi geliyor bana.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 10/11/2009 2:35 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Yukarıdaki örnek konuyla çok bağlantılı değil ama bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı eski filmleri tam olarak algılayamıyoruz gibi geliyor bana.

Kesinlikle. Güzel tespit.
Eğer algılamak gibi bir derdimiz varsa, biraz emek istiyor bu yüzden.
Kimse bu emeği verebilir mi, vermeli mi, bu ayrı bir tartışma.
Ama Eylem önemli bir noktayı işaret etmiş.

Tabi eski filmlerden OPU uzunluğu çok çok daha uzun olanlar da var orası ayrı konu.
Yenilerde de var aynı şey gerçi.

Yani aslında başta olan çok da değişmemiş bu anlamda da.

 
Gönderildi : 10/11/2009 2:50 am
(@osmanxx)
Gönderi: 0
 

Benim ekleyebileceğim ise Robocop'un ilk filmi olur. Şimdiye kadar gördüğüm en iyi sistem eleştirisini bu film yapmıştır. Ama nedense kimse de bilmez.

Bu filmi kafam eserse açar açar izlerim. 5-10 dakika bakayım derken film yarınlanmış olurdu.

Yeni Robocop'u Darren Aronofsky çekecek. Bu yeni filmden de umutluyum. Yazar David Self (Road to Perdition)...

 
Gönderildi : 10/11/2009 6:39 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Recep İvedik serisi. İyi filmdir demiyorum, ama fazlasıyla önemli buluyorum. Gündelik hayatta fazlasıyla dışlanan tiplemelerin temsilini çok üst kültürlerin yaşamları içinde kurguladığı için. Abartılıdır, rezalet kısımları vardır, ama sosyolojik açıdan çok mühimdir. Daha iyi bir ekibin elinden, biraz daha özenilerek yapılsa müthiş bir filme dönüşebilecek potansiyele sahiptir. Bu halleri bile benim için 6 / 10

 
Gönderildi : 10/11/2009 4:28 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

V for Vendetta... Beğenmeyeni çok vardır bu filmin. Benim için ise ara ara açılıp izlenecek bir filmdir. Filme ideolojik olarak bakmamak mümkün değil tabi ki, belki ondan beğenilmiyordur. Aynı The message (çağrı) gibi birşey bu film benim için. Tam tersi The man from earth ise bilimkurgudur ve ona ise asla ideolojik bakamam. O yüzden ona da bayılırım.

Europa, çok yapmacık gelebilir çoğu kişiye ama benim için çok farklı bir atmosferdir, farklı bir aleme sokar beni. Hele o dış ses.. birazdan boğulacaksın dediğinde... off... ne buluştur...

The signs... Bunun da çoğu beğenmeyeni vardır ama bence Shayamalan'ın en iyi filmidir. Çok derin bir film bence, Mel Gibson'ın oyunu da bu derinliği ortaya çıkarmış. Çok özel gelir bana. Özellikle uzaylı gibi "manşetlik" bir konunun yan konu olarak ele alınması, aslında inancı sorgulayan bir film olması çok çarpıcı geliyor bana.

- baço

 
Gönderildi : 13/11/2009 11:18 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

V for Vendetta... Beğenmeyeni çok vardır bu filmin. Benim için ise ara ara açılıp izlenecek bir filmdir. Filme ideolojik olarak bakmamak mümkün değil tabi ki, belki ondan beğenilmiyordur. Aynı The message (çağrı) gibi birşey bu film benim için. Tam tersi The man from earth ise bilimkurgudur ve ona ise asla ideolojik bakamam. O yüzden ona da bayılırım.

Yapma be abi. İlk defa birisinden V for Vendetta'nın birileri tarafından beğenilmediğini duyuyorum. Çarpılırsın valla. O filmi beğenmeyen çıkmadı daha Tokat'tan. Candır, kandır herkes için V.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 14/11/2009 3:28 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Benim için değil. 🙁
Ben sevmiyorum pek.

 
Gönderildi : 14/11/2009 3:36 am
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Dakka 1, gol 1. Sevilmez mi abi o film. Her "fikirler kurşun geçirmez" dediğinde "helll yeahhhh" diye sokağa fırlayasım geliyor benim.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 14/11/2009 3:53 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

2 iyi laf bir filmi iyi yapmaz ki. Pek çok dandik filmde muhteşem sahne görürsün ama bu onları iyi film yapmaz. Örnek:
https://www.youtube.com/watch?v=

V'yi ben ilk çıktığında izleyip fena değildi demiştim sanki, tekrar izlemem lazım, kesin gaza gelirim o ayrı..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 14/11/2009 4:32 am
Sayfa 1 / 3
Paylaş: