Şimdi kendi söylediğine, kendin inanıyor musun? Sen bu filmi 2 kere izlediysen, ben de bir daha Nuri Bilge Ceylan filmine gidersem en adi şerefsizim.
Akşam akşam sesli güldüm ya ilahi 😀
Bu tartışma ancak böyle biterdi. 😀
Evet film birşeyler anlatıyor. Hatta filmi 2 kere izlediğimi de söyleyeyim. Ama bana göre üslup o kadar sıkıcı ki anlattığını b*k etmiş (film 80-90 dakika olsa film hakkındaki görüşlerim belki olumlu olurdu) Film ödülleri konusunda da ödüller benim umrumda değil. Son zamanlarda ödül alan filmlere baktığımda salt sanat yaptığını zanneden ama neticede hiç bile olamayan bir sürü film var. Bir film ödül almışsa, artık izlemeye bile korkuyorum.
Şimdi kendi söylediğine, kendin inanıyor musun? Sen bu filmi 2 kere izlediysen, ben de bir daha Nuri Bilge Ceylan filmine gidersem en adi şerefsizim.
İlk izlediğimde ekşide ki yorumları görünce anlamadığımı düşünüp arkadaşımla bir daha izlemeye gittim cebimde duruyor biletler. Güzel bir film çekerse bir daha gideriz. Neyse uzatmaya gerek yok yazım tarzından anlaşılıyor her şey.
Nuri Bilge Ceylan'ın bütün filmlerini izledim. Bir sıralama yaparsam eğer, Uzak benim için en iyi filmidir. Hattâ, Türk sinemasında izlediğim de en iyi filmdir. Bir Zamanlar Anadolu'da filmini de Uzak'ın hemen yanına koyuyorum. Uzun zamandır izlediğim en güzel, en iyi, en vurucu, en heyecanlandıran filmdi. Bu filmde, önceki filmlerinde olmayan yeni bir şey denediğini ve bunda da son derece başarılı olduğunu düşünüyorum.
Muhtar'ın olduğu sahne, sanki cennet ile cehennemin arasındaki Araf gibiydi. Geceyi gündüzden ayıran ve olayların artık çözülmesini sağlayan, filmin en önemli sahnesi. Muhtar'ın rolünü ve Muhtar'ın evini çok önemsiyorum. Kızının bir melek gibi odaya girmesi, mutlaka bir kadın sorunu olan karakterleri etkileyerek onları kendilerine getirmesi ve o sahneden sonra katilin, hikâyesini anlatması... Sonra geceden gündüze geçiş. Cehennem-cennet geçişi gibi.
Filmin belki de tek sarkan bölümünün otopsi sahnesi olduğunu düşünüyorum. Ama muhtemelen bunu da ben anlamamışımdır.
Nuri Bilge Ceylan'ın filmi çok uzun olabilir, ama her şey ekonomik. Bayıldım diyemiyorum, çünkü bayıldığım için söyleyemiyorum.
Bir Zamanlar Anadolu'da benim sıralamamda birinciliği alır. Oyunculuk, senaryo-diyalog açısından diğer NBC filmlerine göre açık ara önde. Seyredeli neredeyse 1 hafta oldu hala zaman zaman filmden sahnelerle uğraşıyorum. Çok derinlikli, çok zengin bir film. Her sahnesi çok ince düşünülmüş. Filmin ses ve görüntü yönünden zenginliğini hakkıyla tatmak için mutlaka sinemada seyredilmesi gereken film.
lunapark düzenekleri gibi dönüp duran hollywood sinemasının üstüne mis gibi gitti.keyif aldım,sıkılmadım.film fabrikasının bunu eleştirecek kıvamda da olmadığını düşünüyorum.herkese saygılar
public suck,fuck hope!
lunapark düzenekleri gibi dönüp duran hollywood sinemasının üstüne mis gibi gitti.keyif aldım,sıkılmadım.film fabrikasının bunu eleştirecek kıvamda da olmadığını düşünüyorum.herkese saygılar
O zaman buraya yazmamanı öneriyorum bir daha.
Nedir bu burnu büyüklük, nereden buluyorsunuz bu kadar öz güveni?
Gidip o burundan ben de yaptıracağım bir tane ya. Herkese saygılar diyerek saygılı olunmuyor.
bu başlık zaten burundan ibaret:) o kadar juriyi,izleyeni çöpe atmak büyüklük değil,filmden keyif aldığımı söylemem mi büyüklük.yanlış anlama,sayfada tek aklımda kalan yorum eraydinçin yorumu.biraz tutarlı olmalı.film kötü hadi gidin,bitti.olay buysa da gideriz hay hay:)
public suck,fuck hope!
Filmden zevk aldığını söylemek büyüklük değil. Bu forumun bu filmi eleştiremeyecek kıvamda olduğunu söylemek büyüklük. Ama ironiktir ki bu mesajı da bu foruma yazıyorsun.
Bakın... Her yönetmen gibi, NBC'yi de herhangi bir sebepten ötürü eleştirebiliriz. Ama öyle bir tavır var ki, eleştirdiğin kişi NBC olunca desturla yaklaşmamız gerekiyormuş gibi. Ben NBC'yi kendi değer yargılarım çerçevesinde eleştirdim. Bu değer yargılarının senin için hiçbir önemi olmayabilir. Ama bunu bir çeşit "sen kimsin ki eleştiriyorsun" meselesine dönüştürürsen o zaman iş değişir.
Eleştiriyorum. Cem Yılmaz'ın deyimiyle, "filmde çapak vardı" o nedenle beğenmedim. Var mı ya ötesi?
KEzzAP selamlar. Filmi henüz görmedim ve her NBC filminde olduğu gibi, bu çalışmasında da, sinema salonunda karın ağrısı çekmektense, boş bir vaktimde göz gezdirmeyi düşünüyorum. Bilirsin ki, bu forumdan ayrılış sebebim, "Cannes fatihimizin" Üç Maymun filmine dair karaladıklarımın seni derinden yaralaması ve kısaca eleştirdiğim noktaları açıklayıp beni aydınlatmak yerine; "...Her türün kendine göre özellillikleri var..." gibi klişe ve herkesin bildiği lakırdılar etmen ya da yapılan ödül muhabbeti üzerine "...Kimse sinemadan anlamıyor, haketmediği halde ödül veriyorlar..." gibilerinden bana taş atan laflar söyleyip, filme ve içeriğine dair hiçbir kelam etmeyişinin (edemeyişinin değil!) verdiği rahatsızlık hissi idi. Ve Nihayetinde şuna benzer bir şey yazmıştım: "Hayırdır KEzzAP, çok sinir olduğun ya da tepeden baktığın, aşağıladığın biriyle muhatab oluyor gibisin. Bu güne kadarki diyaloğumuza baktığımda bana sinir olduğunu sanmıyorum. Yok ama diğer seçenekse; henüz o kadar değil..." Görüyorum ki, hâlâ o kadar değil.
Bu yazdıklarımın sende ne gibi bir karşılık bulacağını bilmiyorum, lakin dışardan bakan bir gözün naçizane tavsiyesi olarak almanı arzularım. Senin, sanıyorum bir NVGS modeli kullanarak kaydettiğin o ilk görüntüleri gördüğümde "Sen sinema yapmalısın..." gibi bir şeyler yazmıştım. Hâlâ aynı fikirdeyim. Fakat, egolarının (yüzeysel gelebilir bu sana) kabiliyetini gölgelediğini hâlâ göremediğini farkediyorum. Gölgelemeyi bırak "yok etmeye" başladığını... Bunları kimse yazmaz sana buralarda. Bilirsin hem forumların adı konmayan kurallarından biridir; mesaj sayısı çok olana ya da rengi değişik olana sataşmamak hem de bu tür yazıların kırıcı ve sinir bozucu olma ihtimali yüksektir.
Bir Yaprağı Koparmak o zaman da söylediğim gibi, son haliyle de leziz olsa da, ikinci bölümü dahil etmesen, bana göre çok daha iyi olurdu. Şan benim için olduça başarılı bir filmdi. Ama senin zaaflarına yenilmeye başlaman Süs ile oldu ki, hele ikinci versiyonu akıllara zarar. (Küfretmemeye çalış) O filme dair tek kelime karalamadım biliyorsun. Ama yine hatırlarsın ki, Şan'a dair karaladığım kısa yazının ardından, "...filmi kafandakine çok yakın analiz etmemden, bir anlamda yeniden ürettiğimden..." bahsetmiştin. Bu olumsuz yazıda da aynı hoşgörüyü bekliyorum senden.
Süs'e dair bir felsefe forumunda yazılanlara rastladım bir ara. Sanıyorum, mesela bir Yedinci Mühür'e dair o kadar karalanmamıştır. Kim, neden etmiştir o kelamları bilemem ama sana tavsiyem, buna benzer methiyeler varsa Süs'e dair, seni yoldan çıkarmasına izin verme. Tabii ki filmin içeriğinde "ağır meseleler" var ama şahsi kanaatim, egolarının daha ağır bastığı yününde. Okuyan, yazan, çizen ve tabii ki, son derece sivri düşünebilen bir insansın. Ama görüyorum ki, beynini bu derece kullanabilmenin verdiği haz, bir süre sonra senin en büyük zaafın, kibrinin ve (zaman zaman) küstahlığının menşei oluyor ki, en kötü yanı da ciddi anlamda bunun farkında olmayışın. Sık sık kendinle çelişiyor, ve feci halde rahatsız edici olabilecek bir boyutta insanlara tepeden bakabiliyorsun.
Mesela filmin seni rahatsız eden yönüne dair, hemfikir olduğunu da belirttiğin bir link vermişsin, baktım gördüm ki, son derece basit kelimelerle "hemen herkesin" kavrayabileceği bir şekilde özetlenebilecek ve esasen çok klasik bir tartışma mevzuu olan mesele alfabe ezberine dönüştürülüp, A,B,C A,B,C, diye diye adeta fikri bir "level" fışkırtması yaşatılarak forumun bebelerinin cehaletleri yüzlerine vurulmuş! Oysa, senin bu forum içerisinde, bugün bu film vesilesiyle kedere gark olmana sebep olan bu "A'dan beslenip A'ya kıçını dönme" terbiyesizliğini yapan onlarca filme dair karaladığın övgü dolu yazılar vardır. Ayrıca verdiğin yönetmen listesi şerhlerine rağmen sanki yeniden gözden geçirilmeye muhtaç gibi.
Velhasıl Fıratım, görüyorsun konu dağılıyor. Yazdıklarımı aynen NBC'yi eleştirme sebebin gibi düşün. "İyisin güzelsin ama yapma bunu be abi..." minvalinde eleştirilerin var ya NBC'ye, işte aynı açıdan bak. Hatırlarsın; Üç Maymun muhabbetinde mesela, nerden peydahlandığı belli olmayan o veletin ne kadar da zorlama bir zırvalık olduğundan ya da İklimler'de Nuri'nin komodin çekmecelerinde sabahlamalarının ne kadar da içi boş, sümsük saçmalıklar olduğundan bahsediyordum ve sen de, yine son derece küstah bir tavırla "... Her türün kendi özellileri olduğundan..." dem vuruyordun. Ama şimdi görüyorum ki, elma avına çıkmışsın, hem de iki gün boyunca! Bilmiyorum, sana şimdi "Her türün kendi özelllikleri var" Fıratım dersem, elma peşinde koşmayı bırakır mısın? Ama bu yazdıklarımı biraz düşünmeni tavsiye ve arzu ederim. Eğer o eski tartışmalardaki "talebe kavgasına" benzer bir şey yapmak niyetinde değilsen ki, (tercihim yapmaman yönünde olur) bir cevap vermene gerek yok. Hâlâ sinema yapmanı şiddetle tavsiye ediyorum fakat önce egolarını yenmelisin. İyi bak kendine...
Bir dost 🙂
Eyvallah Trape 🙂
Ama ego gibi görünen şeyin, ego olmadığı halde, "ego gibi algılanması" gayet normal. Senin de bana kastın olmadığını düşündüğümden, söylediklerinden bana yönelik "dur ulan şunu bir yıpratayım" derdinde olmadığını biliyorum. Anlaşamamışız sadece. Biraz izah etmeye çalışayım:
Ben 3 senelik bir sürece yayılan bir fikri değişim yaşadım. Bu sinemaya da yayılan bir süreçti. Dönüşümlerimi, kesin dönüşlerimi, durduğum yerleri pek saklayamayıp burada sergiliyor olmamdan ötürü herhangi bir zaman diliminde bununla karşılaşan herhangi biri, ki seninle uzun süredir görüşmüyoruz, doğal olarak n'oluyor aga gibi düşüncelere gark olabilir. Seninki de bundan kaynaklanıyor. Bir ara uzunca bir sohbete ihtiyacımız var gibi. Tepeden bakma gibi bir tavır yoktu o tartışmada, aksine tam da buradakine benzer "aga boşver, bu adamı beğeniyorlar, bırak o tür içinde değerlendirsinler, beğensinler, kötü bulduğunu anlatmaya çalışma, anlaşılmayacaktır" gibi bir tavır sergilemeye çalışıyordum sana karşı. Sebebini bilmiyorum, ne hissetmişim, ne düşünmüşüm. Ama muhtemelen kendimden tam olarak emin olamadığım o geçiş döneminin ortası bir döneme denk geliyordu. Bir dengesizlik durumu bir çeşit. Ne anlatmak istediğini tam olarak ifade edememişim.
Eskiden övdüğüm filmlerin çoğunu yerden yere vuruyorum artık işin özeti. Buna burada şaşıran eden çok var, ama herbirine "yeni keşfettiğim ve oturttuğum bir bakış açısından" bahsediyorum. Önceden kendimi beğenmeye zorladığım filmler için bu "zorlanarak beğenme" halini farkettiğimden beri bir vazgeçiş içindeyim. Evet zorlanarak beğenme diye bir şey vardı. Bir film ilk bakışta hoşuma gitmese de onları anlamaya çalışıyordum, anlıyorsam beğeniyordum. Şimdi yerlerini değiştirdim, beğenmediğim bir filmi anlıyor olsam bile, çözümlemelerimden o kadar etkilenmiyorum. Bu film de bunu anlatıyor ama beğenmedim diyorum. Anlamın değeri, beğeniyle alakalı değil yani artık bence.Tıpkı Bir Zamanlar Anadolu'da filminde olduğu gibi. Filme bir mana, hatta manalar atfedebilirim, ama bu filmin benim için "iyi" olması için yeterli olmuyor.
O linkini verdiğim site benim blogum bu arada. Biliniyor çoğu kişi tarafından. Kimseye bir şey öğretme gibi bir derdim olmadı bugüne kadar, sadece fikirlerimi paylaşıyorum. Ama bu fikir paylaşımını bu kadar net yapıyor olmam zaman zaman öğretici bir tavra sahipmişim gibi anlaşılabiliyor. Ama internet ortamı ne yazık ki böyle şeylere gebe.
oscar aday adayıysa bu film güzeldir nuri bilge ceylan adam dolu ve bir şeyler yapıyor Türkiyede birincidir bence var mı oscar aday adayı olan başka
Film ile ilgili ilginç bir habere denk geldim. Recep İvedik ve NBC atışması varmış...
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
Kezzap, senin gibi entellerle, gerçek entelleri ayıran iyi bir film olmuş "bir zamanlar anadolu'da"
Nuri babaya saygılar , sevgiler.
oscar aday adayıysa bu film güzeldir nuri bilge ceylan adam dolu ve bir şeyler yapıyor Türkiyede birincidir bence var mı oscar aday adayı olan başka
Her sene ülkeler bir aday adayı gösterir.Bu olmasaydı başka bir türk filmi aday adayı olarak gösterilecekti.
Film ile ilgili ilginç bir habere denk geldim. Recep İvedik ve NBC atışması varmış...
Haberde yazan şu ;
...Gökbakar, 'Recep İvedik 3'te; Nuri Bilge Ceylan'ın 'Üç Maymun' filmiyle dalga geçmişti. 'Recep' karakteri, korsan DVD'ciye gittiğinde, kendisine izlemesi için önerilen 'Üç Maymun' için şu sözleri sarf etmişti: "Yok, bu filmi izlemem! Çok yavaş. O kadar yavaş ki, bir sahnesi bitene kadar ben elektrik, su faturasını yatırır gelirim!"
Yanlış hatırlamıyorsam şöyle bir şeyler diyordu.
"uzak filminde adam yürümeye başladı suyu,elektriği yatırdım ortalığı topladım geldim hala yürüyordu o kadar güzel film"
Woody Allen'ın en uyduruk filminde geçse böyle bir şey yok Avrupa Sineması üzerinden Avrupa'nın durağanlığına getirilmiş harika bir eleştiri yok bilmem ne yok şöyle yok böyle derlerdi.Ama Recep İvedik olunca filmin diyaloğunu bile çarpıtıp yalan yanlış yazıyorlar.
Kezzap, senin gibi entellerle, gerçek entelleri ayıran iyi bir film olmuş "bir zamanlar anadolu'da"
Nuri babaya saygılar , sevgiler.
Kezzap gibi enteller vs gerçek enteller
Bunu biraz açabilir misin ? Gerçekten merak ettim.