Forum

Bir Zamanlar Anadol...
 

Bir Zamanlar Anadolu'da

97 Gönderi
32 Üyeler
0 Reactions
20.1 K Görüntüleme
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

.

 
Gönderildi : 27/09/2011 12:07 am
(@toska)
Gönderi: 67
 

Bu tartışmalarımıza bakınca üç maymun filmini düşündüm. Gayette anlaşılır bir şekilde bizim halkımızın en illet olduğum özelliklerinden birini -bilip de bilmezden gelme- kendi tarzıyla çok güzel anlatmış. Mesaj verende değil alanda olsa gerek. Şimdi bu mesajı daha nasıl anlatacaksın da halk anlayacak. Kim "Aaa bak içimiz dışımız bir olsun, kol kırılıp yen içinde kalmasın, dürüst ve açık olalım " demiştir. Yani almak istedikten sonra toplumsal mesajlar da var. (ama mesaj kaygısı yok) Ha derseniz ki hocam seviyeyi düşür anlaşılmıyor nereye kadar düşürecek. Anlaşılma eşiği ne olmalı? evet aslında doğru soru bu. madem halkın anlamadığında dem vuruyorsunuz, hangi seviyeye hitap etmeli: ilkokul, okuma yazma bilmeyen, zeka özürlü? O zaman yaş ve eğitim seviyesi ayarlanmış eğitim programları hazırlayalım, ne diye sinemayla uğraşıcaz.

Sinemaya halkı eğitmek misyonu bence yakışmıyor. Sinema seyretmek bir estetik yaşantıdır. Aslolan o yaşantının kendisidir, yaşandıktan sonrası değil.

Tartışmanın başladığı yerlerden biri de bu.Birine göre estetik olan başkasına göre özgürlük savaşıdır başkasına göre sınıfsal bir mücadeledir.Haa dersen ki ben böyle yapıyorum herhalde yok bu film çok elit bunu gösteremezsiniz demiyor kimse.Nasıl bunu yapmak tercihse eleştirmek de tercih.

" Ha derseniz ki hocam seviyeyi düşür anlaşılmıyor nereye kadar düşürecek. Anlaşılma eşiği ne olmalı? evet aslında doğru soru bu. madem halkın anlamadığında dem vuruyorsunuz, hangi seviyeye hitap etmeli "

Bu da işin içinden çıkılmaz kısımlarından ama bana göre en azından çoğunluğa, (politik tercihlerim gereği) iktidarı oluşturan asıl kesime hitap etmeli.Tabi onu da tek kalıba indirgeyemeyiz ama Fight Club'ın Zerkalo'ya göre daha anlaşılır olduğu çok açık olduğu gibi Fight Club'ın anlaşılırlığının filmin kalitesine (-) yönde bir etkisi olamayacağı da açık.Yani bir şekilde daha fazla insana anlatmak mümkün olmalı aynı şekilde çok ama çok küçük bir zümreye de.

 
Gönderildi : 27/09/2011 2:12 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Sondan başlayayım ben cevaplarıma, dün tartışmaktan yoruldum bugün devam ediyorum.

Öncelikli olarak Kafkaslı, beğenmeyenler neden beğenmediklerini anlatmaya çalışıyorlar. "Sinema eleştirmenliği" ile ilgili yazı yazdım sırf bu sebepten, nasıl olması gerektiğini düşündüğüm yönünde. Hala anlaşılmıyorsa bir şey diyemeyeceğim.

Toska ile fikirlerimiz çoğu noktada örtüşüyor, her türlü soruya benim vereceğime yakın cevaplar vermiş. :

"peki halk anlamadığı şeyden nasıl beslenecek ? Biz de bu adama sen film çekemezsin demiyoruz ki.Hatta bol bol çeksin ama bu kadar kopuk olmasın."

Katılıyorum.

Beetle buna anlama bir süreç diyerek cevap vermiş ki katılıyorum. Farazi bir Türkiye düşünün 20 yıl sonra, değişmiş bir toplumsal yapı falan, NBC'nin bu filmleri baştacı olabilir. Ama toplumun çoğu sinemaya giriş 101 düzeyinde bile değil. Ha biri çıkıp diyebilir, ki bunu mtrdgn güzel ifade etmiş, "bana ne ya, benim tercihim bu, bu sinemayı yapıyorum". Haklıdır. Boynumuz kıldan incedir zaten. Ama aslında yaklaşımımda bir iyi niyet var. Bunun özellikle görülmesini isterim. Şunu soruyorum: Ben Şahan'dan neden böyle bir film beklemiyorum, ya da Mahsun Kırmızıgül'den, ya da ne bileyim, Mustafa Altıoklar'dan, neden özellikle altını çize çize Nuri Bilge Ceylan'ı eleştiriyorum. Bu nokta işte önemli. Sizin bu adamın herhangi bir filmini değerli gördüğünüz ölçüde, "sadece sanatsal bir yapıt olarak" ben de değerli görebilirim, bununla ilgili hiçbir sorunum yok. Kendi başıma kaldığımda, üç gündür yemin ediyorum size Bir Zamanlar Anadolu'nun çözümlemesini yapıyorum, o yuvarlanan elma ne demek acaba diye düşünüyorum, ama yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor. Ben beni düşündürtebildiği kadar başkalarını da düşündürtebilsin istiyorum. Bir sürü sikimsonik dizinin insanların bilincinde yarattığı etkiyi yaratabilsin istiyorum. Bunu da özellikle NBC'den istiyorum, çünkü adama güveniyorum, yeteneklerini beğeniyorum.

Ha burada da o zaman hangi seviyeye göre film meselesine geliyoruz. Cevabım her seviyeye göre. Bir film çok katmanlı olmalıdır. (mtrdgn NBC'den Üç Maymun filmini örnek vermiş, isabetli bir örnek, benim kendisinin en sevdiğim ve en çok katmanlı gördüğüm filmidir mesela.) Birinci katman... Düz hikaye. A-B'ye gider, C'yi görür falan ve bunun anlatılış biçimi. Bu seviye eğitim seviyesi en düşük adamın bile, "hmm n'oldu şimdi, of sıkılıdım" deyip kapatmayacağı düzeyde olacak. İkinci katman... Yönetmenin ilk katmanın altına işlediği "alt metinler, mesajlar vs.". Bu ikinci katmandaki mesajların, ya da anlatıların vs. hepsini eğitim seviyesi düşük insanların anlaması pek mümkün olmayacak, ama düz hikayeyi izleyebildikleri için , yani birinci katman onları sıkmadığı için, filmi belki tekrar izledikçe, her seferinde bir şeyler kavrayacaklar, kendilerini geliştirme aşamaları burada başlayacak. (Yani beetle'ın bahsettiği yıldızlar izleyici için birinci katman olacak) Üçüncü katman... Bu da "disipliner" katman. Sinemayı bilen, sinemayı bilmese de herhangi bir disipline hakim (sosyoloji, psikoloji, fizik, matematik...) kişilerin filmi yönetmen seviyesinde hatta onun seviyesinden üstte olan şekillerde bile çözümleyeceği katman.

Bu katmanları genel olarak sıraladıktan sonra şunu söylüyorum. Eleştirimiz NBC'nin doğrudan ikinci hatta, üçüncü katmandan başlaması... NBC bu filmde, onda da pek yeterli olduğunu düşünmüyorum ama, en azından bir üç maymun'daki kadar, birinci katmana değer verseydi, bu filmle ilgili görüşlerim daha iyi olurdu. Ve emin olun ki NBC birinci katmanı daha sağlam tutarak da bu filmdeki zenginliğe ulaşabilirdi. Sinema böyle yönetmenlerle dolu. Üç katmanı da zengin yönetmenler listesi vererek bitiriyorum yazımı:

- Woody Allen
- Stanley Kubrick (kimi filmlerinde)
- Alfred Hitchcock
- Cronenberg (son dönem filmlerinde)
- Paul Thomas Anderson
- Wes Anderson
- Kevin Smith (bazı filmleri hariç, bazı filmleri sadece birinci katmana sahip gibi)
- Coen Kardeşler
- David Fincher (bazı filmleri hariç)
- Ken Loach
- Wim Wenders (bazı filmleri hariç)
- Wong Kar Wai
- Chun wook Park
- Fernando Meirelles
- Alejandro Gonzales Iniaritu
- Ingmar Bergman (bazı filmleri hariç)
- Majid Majidi
- Bahman Ghobadi
- Yeni dönem kore filmleri (yönetmenlerinin isimlerini hep karıştırıyorum)
- Angelopoulos (bazı filmleri hariç)

Bunlar hem entelektüel izleyiciye, hem de popüler izleyiciye hitap edebiliyorlar. (Kimilerinde belirttiğim üzere bazı filmleri hariç)
Bazı hiç izlemediğim yönetmenler ve ülke sinemaları var.
Unuttuklarım da olabilir.
Ama böyle yönetmenler var.

 
Gönderildi : 27/09/2011 4:29 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Bergman'ın hangi filmini starda izleyebildin abicim? Angelepolous TRT'nin kapısından girse tanımazlar. Nası hem popüler hem sanatsal. Baya sanatsal adamlar ve bu saydıklarının %99unu anneme izletemezsin. Bu büyük yönetmenlerin hepsiyle aynı ödülü paylaştı bu adam. Hatta ileri gideyim benim için belirleyici değerde bi unsur değil olmasa da olur ama Oscar'da alacak bi gün.

 
Gönderildi : 27/09/2011 4:50 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Bergman'ın hangi filmini starda izleyebildin abicim? Angelepolous TRT'nin kapısından girse tanımazlar. Nası hem popüler hem sanatsal. Baya sanatsal adamlar ve bu saydıklarının %99unu anneme izletemezsin. Bu büyük yönetmenlerin hepsiyle aynı ödülü paylaştı bu adam. Hatta ileri gideyim benim için belirleyici değerde bi unsur değil olmasa da olur ama Oscar'da alacak bi gün.
Ya abi popüler kanallarda yayınlanmasını kıstas olarak alırsan, Wes Anderson filmi oynuyor mu hiç?

Bazı filmleri diyorum. Fanny and Alexander daha popüler olabilecek bir film.
Angelopoulos'un Weaping Meadow'u da öyle sayılabilir anlattığı hikayeye bakılırsa.
Ayrıca Türkiye için değil kendi ülkeleri için söylüyorum bunu.
Türkiye'de izletememen normal, başka bir sürü faktör giriyor devreye.
Bergman ve Angelopoulos'u, aslında sanatsal olan ama popülere yakın filmler de yapabilen adamlar olarak gösterdim. (NBC bunu kısmen Üç Maymun'da yapmıştı, izleyici sayısı en çok olan filmiydi mesela.)

Aki-Mika Kaurusmaki'leri unuttum. Onlar da var.

Ayrıca oscar meselesine gelirsek. NBC oscar'ı ancak dediğime yakın bir film yapabilirse alır.
Bir Zamanlar Anadolu'yla alabileceğini sanmıyorum.
Üç Maymun'a yakın bir filmle.

 
Gönderildi : 27/09/2011 5:01 pm
(@mtnrdgn)
Gönderi: 198
 

Bence asıl konu izleyicinin ilgisini ayakta tutmak için numara yapmalı mı yapmamalı mı?

NBCnin herhangi bir röportajını izlerseniz, adamın kafasını da kessen ilgiyi ayakta tutmak için numara yapmayacak bir adam olduğunu anlarsınız. Yani üst metin ilgi çekici olsun diye adam numara yapmıyor, yoksa aslında o kadar da anlaşılmaz bir üst metin yok. Ama ilginç görünmüyor. NBC'nin filmleri üst metin için değil de alt metin ve atmosfer için seyredecek filmler. asıl ilgi ve lezzet burda. Anlamaya çalışmamak gerekiyor. Atmosfere odaklanmak, olayların akıp gittiğini izlemek. Asıl keyif bu.

Adam "Mayıs Sıkıntısı" diye filmine isim koyabiliyor. Zaten bir buhran olmazsa ettiği vaadten farklı davranarak seyirciyi kandırmış olur. Türkçede entertain kelimesinin tam karşılığı yok, genelde eğlenmek diye çevriliyor ama alakası yok. Berna Moran "Estetik Yaşantı" diyor. Bir filme sadece eğlenmeye hoşça vakit geçirmeye gidilmez. Halkın beklentisi bu yönde ama filmi sinemayı bu kadar dar bir amaca sıkıştıramayız.

Korkmak, buhran yaşamak, sıkılmak, üzülmek, tedirgin olmak, rahatsız olmak hepsi entertain. NBCyi haksız şekilde eleştirme nedenimiz burada başlıyor. Neden eğlendiren zaman geçirten film yapmıyor. Adam buhran duygusunu tercih etmiş.

Bir örnek vereyim. Eraserhead. Umutsuzluk, bunalım, karamsarlık. Filmden hiçbirşey anlamasanız bile bu atmosferi yaşıyorsunuz. Ve özellikle bu duyguları hissettirebildiği için filmi seviyorsunuz. Ya bir de eğlenceli, akıcı, anlaşılabilir olsaydı derseniz film orjinalliğini kaybederdi.

Film süresince yaşadığınız duygu bence aslolan şeydir. Sanat tartışmalarında en hararetli konulardan birisi bu. Sanatın işlevi ne. Sanat kendi başına amaçtır. Sanatla iletişim kurarken yaşadığınız estetik yaşantı bu hayatı bizim için biraz daha anlamlı kılıyor.

Sanatı araç olarak gördüğümüz anda o kadar çok başyapıtı harcarız ki yazık olur.

Halkı sanatla eğitmek bana imkansızı istemek gibi geliyor. Pazar konserleri ne kattı bize, hepimiz karaşimşeği bekliyorduk oysa.

 
Gönderildi : 27/09/2011 5:22 pm
(@onur2015)
Gönderi: 12
 

Film, diğer Nbc filmlerinden farklı. Bu filminde Anadolu İnsanını anlatmış. Yani hiç Türkiye'yi görmemiş bir insan, buradaki insan davranışları hakkında baya fikir sahibi olur. Bana göre filmi asıl farklı yapan, "Uzak ve İklimler" gibi yönetmenin kendini kanıtladığı filmlerde kullandığı uzun uzun seyrettiğimiz planların yerine artık daha kısa daha akıcı planlar seçmesi. Bu sayede 157 dk'lık film NBC filmlerinden hoşlanmayan seyirciler için daha da çekilir olmuş, Arada yapılan espriler de bunu desteklemiş. Gece çekimlerine gelince, ben film izlerken kameranın kendini belli etmesini pek sevmem; "lens flare" olmuş arada "noise" de var genel olarak ama zifiri karanlık göz önüne getirildiğinde oldukça başarılı. Oyunculukları genel olarak beğendim; özel olarak, Taner Birsel savcı, Ercan Kesal ise tam bir muhtar olmuş. Sonuç olarak bence NBC istediğini vermiş bu filmde; "memleketimden insan manzaraları" demiş. NBC'nin izlediğim 4. filmi idi.Hangi 3 ü deseler, "İklimler", "Uzak", "Bir Zamanlar Anadolu'da" derim

 
Gönderildi : 27/09/2011 5:29 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Ben bunları 2 yıl önce yazdığıda neredeydin Kezzo sen 🙂

http://www.eylemplani.com/2009/08/turk-sinemasi-uzerine-dusunceler-2/ " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.eylemplani.com/2009/12/ideal-populer-film/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Hiç destek çıkmadınız olm bana ondan bıraktım ben bloga yazmayı bak yeminlen 🙂

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 27/09/2011 5:37 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ben bunları 2 yıl önce yazdığıda neredeydin Kezzo sen 🙂

http://www.eylemplani.com/2009/08/turk-sinemasi-uzerine-dusunceler-2/ " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.eylemplani.com/2009/12/ideal-populer-film/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Hiç destek çıkmadınız olm bana ondan bıraktım ben bloga yazmayı bak yeminlen 🙂

Hadi len. 🙂 En fazla sahip çıkan benim.
Bu başlıkta bile bir sayfa önce ne yazmışım bak:

Bugün içinde detaylıca bir yazı yazmak istiyorum. Anlaşılabileceğimi umuyorum. Ama zamanında Dude'ün bir yazısı vardı eylemplanı'nda dur bakayım bulayım, hala duruyor mu:

Yazıyı tam olarak bulamadım da onun "ideal popüler film" dediği bir şey var.
Dileğim onun burada tanımladığı şeye benzer filmler görmek.
Sebeplerine değinmeye çalışacağım.

 
Gönderildi : 27/09/2011 5:49 pm
(@eraydinc)
Gönderi: 232
 

Bir Zamanlar Anadolu'da çok ama çok büyük bir film. En akıcı Türk filmlerinden de biri.

Türk genel izleyicisi, Dünya sinemasının asla umrunda değil. Entellere %1 diyorsunuz ama, evrensel sinema izleyicisinin yanında Türk genel izleyicisi %1'i bile geçemez sayı olarak. NBC bir dünya sinemacısı olduğuna göre neden bu küçük oranın hesabını yapsın. Neden kendinden taviz versin? Niye basit düşünsün?

Bu başlık altında yazılanlar FilmFabrikasına yapılmış en büyük haksızlıktır. Filmfabrikası adına kara bir lekedir. Sinema sanatı, Filmfabrikasında aşağılanmıştır.

Neyse...

Kırıcı bir şeyler yazmamak için, daha fazla uzatmıyorum. Çünkü lafla düzelecek gibi değil buradaki manzara.

eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc

 
Gönderildi : 27/09/2011 6:13 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Bir Zamanlar Anadolu'da çok ama çok büyük bir film. En akıcı Türk filmlerinden de biri.

Türk genel izleyicisi, Dünya sinemasının asla umrunda değil. Entellere %1 diyorsunuz ama, evrensel sinema izleyicisinin yanında Türk genel izleyicisi %1'i bile geçemez sayı olarak. NBC bir dünya sinemacısı olduğuna göre neden bu küçük oranın hesabını yapsın. Neden kendinden taviz versin? Niye basit düşünsün?

Bu başlık altında yazılanlar FilmFabrikasına yapılmış en büyük haksızlıktır. Filmfabrikası adına kara bir lekedir. Sinema sanatı, Filmfabrikasında aşağılanmıştır.

Neyse...

Kırıcı bir şeyler yazmamak için, daha fazla uzatmıyorum. Çünkü lafla düzelecek gibi değil buradaki manzara.
Ortada düzeltilecek bir şey yok. Sadece sen tepeden bakan burnu büyük bir tavra sahipsin. Senin övdüğün ve tapındığın yüce sinema sanatı içerisinde olmayı tercih edip, büyük burunlarla "hmm sanattan anlamayanlar" demeyi becerebilecek yetkinliğe sahip bir insan olmama rağmen (yani senin gibi davranabilirim) bunu tercih etmiyorum. "Düzeltilmesi gereken", "sinema sanatını aşağılayan" insan muamelesi görmek pahasına yapıyorum bunu.

Çok zor bir yoldayım. Çevremdeki insanlar hiçbir b.k anlamadıkları filmleri hiçbir temele oturtamadıkları düşüncelerle savunurlarken, onlar sinema sanatını yüceltenler oluyorlar, biz ise yerin dibine batıranlar.
(Bu forumdan birileri kastedilmemiştir, kendi yaşam çevremden bahsediyorum.)

Tamam ulan! Şu dakikadan sonra burada entelektüel olacağım ben de.

Hadi gelin, kare kare Bir Zamanlar Anadolu'da yı çözümleyelim. HODRİ MEYDAN!

Biri bana elmalı sahneyi yorumlasın.
Biri bana kavunlu sahneyi anlatsın.
Biri bana köpeği yorumlasın.
Biri bana çeşmeyi yorumlasın.
Biri bana filmde geçen Çehov alıntısını çözümlesin.
Biri bana filmin muhtarının simgelediği şeyi anlatsın lütfen.
Biri bana karakterler arasındaki bağlantıları anlatsın.
Ya da muhtarın kızının neyi anlatıyor olduğunu.
Bunların hepsini belli bir bütünlükte, referanslarla anlatsın ama. Tarihi, sosyolojik ve sinemasal biçimsel anlayışların ne anlama geldiğiyle falan.

(Tabi önce bu soruları sormak lazım. "Köpek köpekti işte" diyen birinin aklına karpuz kabuğu düşürmüş olabilirim. Ne mutlu bana.)

HODRİ MEYDAN!

Hadi entelektüel bir tartışma yapalım dostlar. Bütün işimi bıraktım. Sinemayı yüceltelim. Boşalalım. Bekliyorum.

Düzeltme: Şurada iki günümü şu tartışmaya ayırmışım ve önemli olduğunu düşündüğüm şeyler söylüyorum. Sonunda gelinen noktaya bak.

Entel olmak kolay. Vallaha kolay. Görün bakın.

 
Gönderildi : 27/09/2011 6:39 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ben entelektüellere değil, entelektüelliğin geldiği duruma savaş açtım.
Yoksa ben de bir entelektüelim, akademisyenim. Ama içinde bulunduğum şeyin kalıbına girmek yerine hoşlanmadığım bir şeyler gördüğüm için, dışlanmalar pahasına savaş açıyorum.
Bu bağlamda da NBC'yi bir aracı olarak kullandım.

Ben tekrar söylüyorum, bu filmin herkese hitap edebilecek bir film olarak da şu an sahip olduğu değerden daha az bir değer sahip olmayacağını söylüyorum.

Yahu bana ne! N'aparsa yapsın NBC. Bana ne.
Yazmaz olaydım ya! Ama duramadım. Şu ülkede insanların Şahan'ı değil, NBC'yi izlemesini istiyorum.
Kötü bir istek mi?
Elimde sihirli değnek yok, bütün insanları bu seviyeye çekeyim. Onun yerine NBC'nin sinemasına bazı özellikler katmasını istiyorum. Daha popüler özellikler. Kendi sinemasal dokunuşundan bir şeyler kaybetmeden bunu yapabileceğini düşünüyorum.

Son olarak da:

Ben meydan okurum, çünkü karşılaştığım tavır içinde "sinemayı aşağılamak" gibi bir suçlama var.
Size bu filmi yorumlayamazsınız demiyorum. Ama çok da iyi biliyorum ki filmi benim kadar anlamayan bir sürü insan, bu filmi yere göğe sığdıramayacak. Ve yukarıdaki soruları yöneltsem "hık, mık, şeyyy" diyecek. Ama sırf ben yukarıdaki eleştirileri gündeme getirdiğim için de sevgili entelektüellerimiz beni "sinema sanatı düşmanı" olarak adlandıracaklar.

He öyleyim, öyleyim. Yaşasın ÇILGIN DERSANE!

Not: Elbette bu sahnelerin çözümlemesini orada burada okuyacaksın.

Burada bunu söylerken ne kastettiğini anlayamadım Kafkaslı.
Ben bu çözümlemeleri sinema eleştirmenlerinden değil, filmi beğenenlerden istiyorum ki beğenileri benim için "beğendim işte'den" öte bir anlam ifade etsin.

 
Gönderildi : 27/09/2011 7:13 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Filmi izlemediğim için yorum yapamıyorum. Konuşulanlar çok önemli şeyler ancak net bir çıkarsama yapmak zor. Zaten yapılmamış gibi.

Birilerinin filmini beğenip beğenmeme, başarılı bulup bulmamaya herkesin hakkı vardır. Yani "ben sevmedim" demeye hakkı vardır herkesin. Ama bu kadar yazıp kaçarsanız da önemsenezsiniz. Sebebini açıklamanız fikrinize olan ilgi ve saygıyı arttırır. Hatta biraz kaleminiz ve birikiminiz varsa filmin incelemesini yazarsınız, insanlar hak verir ya da vermez.

Ancak bir filmden geniş kapsamlı fikirlere varmak kolay birşey değil.

Dediğim gibi filmi izlemediğim için birşey diyemiyorum. Bu film hakkındaki fikrim izleyince oluşacaktır. Ancak üzerine konuşulan bu ve benzeri konularda, genel yaklaşımla KEzzAP'la hemfikirimdir. Nedir bu hemfikirlik? Entelektüel fluluktan zerre hazzetmem, bir film ne kadar genel izleyici kitlesine hitap etmeyi başarır ise o kadar değerlidir gözümde. Yapıştırma bir entelektüelliği hiç ama hiç kabul etmem.

Ancak doğru çizgiyi tutturduğunu düşündüğüm birçok isim de vardır. Kubrick, Tarkovski, bazen Haneke gibi. Evet, bu adamların filmleri zordur, derindir, genele hitap etmez ama bu burnubüyüklüğü hak ederler. Çünkü meramlarını anlatabilmelerinin yolu zaten tutturdukları yoldur.

Nuri Bilge benim gözümde henüz netleşmiş bir konumda değil. 3 maymun çok iyiydi. Hem gayet soğukkanlı, dikkat gerektiren minimal bir anlatımdaydı. Hem de bu zorluğu haklı çıkarır derinlikteydi. İklimler ve Uzak bence vasat filmlerdi. İçerdikleri soğukkanlılığa, sakin anlatıma ve fluluğa haklı bir içerik göremedim.

BUna göre Nuri Bilge henüz benim için net fikir oluşturabildiğim bir isim değil. Bir Zaman Anadolu'da belki yeterli olanağı verir bunu yapmak için. Değerli bulursam bu konuda KEzzAP'la ilk kez zıt fikirde olurum. Değersiz bulursam da, sanırım nasıl olduğunu anlamasam da Türkiyeyi yurt dışında başarı ile temsil ediyor olmasından mutluluk duymaya devam eder, "inş sıradaki işi daha iyi olur" diye beklemeye koyulurum.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 27/09/2011 7:40 pm
(@tugrul)
Gönderi: 33
 

Hıncal uluç bugün filmle ilgili bir yazı yazmış.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2011/09/27/25-saatlik-estetik-sikinti " onclick="window.open(this.href);return false;

Hayatımda okuduğum en berbat film eleştirisi. Bir yazıda tek bir cümle bile doğru olmaz mı yahu? Bu yazıda yok valla. Hayır kendisi de bazı yerlerde tam bilgi sahibi olmadığını söylemiş. Ne cürretle böyle ahkam kesebiliyor acaba...

Umarım filmi beğenmeyenler, Hıncal Uluç'la aynı sebepleri paylaşmıyordur.

Hıncal Uluç'la aynı görüşteyim. Bu hazımsızlık nedir anlamadım herkes filmi beğenmek zorunda mı? Nuri Bilge Ceylan'ın bile filmini bu kadar savunacağını düşünmüyorum. (Adamın umrunda değil zaten filminden anlaşılıyor) Film bana göre gelmiş geçmiş en kötü filmlerden birisi evet kötü... Kişisel fikrim ve buna saygı duymak zorundasın. Demek ki seninle sanat görüşü olarak zıt kutuplardayız. Tarz meselesi sen filmi beğenmişsin evet ben buna saygı duyarım ama sen bu erdemi gösteremiyorsun tek sorun bu. Ben güzelin hakkını veririm ama bu film gerçekten olmamış. Niye olmadığını da Hıncal Uluç anlatmış.

 
Gönderildi : 27/09/2011 10:29 pm
(@tugrul)
Gönderi: 33
 

Hıncal uluç bugün filmle ilgili bir yazı yazmış.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2011/09/27/25-saatlik-estetik-sikinti " onclick="window.open(this.href);return false;

Hayatımda okuduğum en berbat film eleştirisi. Bir yazıda tek bir cümle bile doğru olmaz mı yahu? Bu yazıda yok valla. Hayır kendisi de bazı yerlerde tam bilgi sahibi olmadığını söylemiş. Ne cürretle böyle ahkam kesebiliyor acaba...

Umarım filmi beğenmeyenler, Hıncal Uluç'la aynı sebepleri paylaşmıyordur.

Hıncal Uluç'la aynı görüşteyim. Bu hazımsızlık nedir anlamadım herkes filmi beğenmek zorunda mı? Nuri Bilge Ceylan'ın bile filmini bu kadar savunacağını düşünmüyorum. (Adamın umrunda değil zaten filminden anlaşılıyor) Film bana göre gelmiş geçmiş en kötü filmlerden birisi evet kötü... Kişisel fikrim ve buna saygı duymak zorundasın. Demek ki seninle sanat görüşü olarak zıt kutuplardayız. Tarz meselesi sen filmi beğenmişsin evet ben buna saygı duyarım ama sen bu erdemi gösteremiyorsun tek sorun bu. Ben güzelin hakkını veririm ama bu film gerçekten olmamış. Niye olmadığını da Hıncal Uluç anlatmış.

Filmi beğenmemek başka bir şey arkadaşım. Bir türlü anlatamadık. Sen beğenmedin diye bir film kötü olmaz. Bak Robert De Niro 40 senedir sinema sanatının içinde. Sayısız klasik filmde başrol oynamış. Yönetmenlik yapmış. Şimdiden efsane olmuş adam. O da "Film çok iyi" deyip büyük ödül veriyor. Şimdi nasıl çıkacağız işin içinden?

Ben Robert De Niro'yu senden üstün görmüyorum. Ama sen de ondan üstün değilsin. Sana göre en kötü filmlerden biri olabilir. Beni ilgilendirmiyor orası. Git hangi filmi beğeniyorsan beğen, banane. Kim olduğunu bile bilmiyorum. İstersen git adam öldür. Seni tanımam, etmem.

Ama Hıncal Uluç başka türlü konuşuyor. Bu film cidden hiçbir bok anlatmayan, öylesine çekilmiş bir film olsaydı, o jüri kalkıp da Allahın Türk köyünün birinde geçen bir filme ödül verir miydi sence?

Biraz da diğer insanların düşüncesini anlamaya çalışın Allah aşkına. Bak ben sizi anlıyorum, neden kötü bulduğunuzu, beğenmedinizi de. Ama nasıl ki biz film hakkında kesin hükümler vermiyorsak, sen de verme, Hıncal Uluç da vermesin. Hıncal Uluç bir bok anlamadı diye, bu film bir bok anlatmıyor diyemez.

Not: Şimdi yanlış anlaşılmasın. Filmin ödül alıp almaması önemli değil. Hiçbir yerden ödül almasın, bir kişi bile beğenmesin bu filmi farketmez. Benim için şimdiye kadar yapılmış en iyi filmlerden birisidir.

Evet film birşeyler anlatıyor. Hatta filmi 2 kere izlediğimi de söyleyeyim. Ama bana göre üslup o kadar sıkıcı ki anlattığını b*k etmiş (film 80-90 dakika olsa film hakkındaki görüşlerim belki olumlu olurdu) Film ödülleri konusunda da ödüller benim umrumda değil. Son zamanlarda ödül alan filmlere baktığımda salt sanat yaptığını zanneden ama neticede hiç bile olamayan bir sürü film var. Bir film ödül almışsa, artık izlemeye bile korkuyorum.

 
Gönderildi : 27/09/2011 11:46 pm
Sayfa 3 / 7
Paylaş: