Kısaca ve kesin olarak sana soruyorum Ali, yanlış anlama tamamen iyi niyetle soruyorum çünkü adam yerine koyup tek cevap veren sensin gibi. Nuri Bilge Ceylan neden iyi bir yönetmendir? Yukarıda dediklerime de tabi ki cevap ver, vermeni de isterim ama ben bu sorunun cevabını merak ediyorum ve başından beridir bunun cevabını almak istiyorum.
Başta söylediklerine yanıt veremeyeceğim çünkü "Aslında evet Nuri Bilge Ceylan'ın yönetmenliğini tartışmam biraz yanlış çünkü "3 Maymun" dışında yönetmenliğinin ne seviyede olduğunu tartışabileceğimiz bir senaryo vermedi şu vakte kadar." böyle bir yorumdan sonra inan bir şey söyleme ihtiyacı duymadım. Sen de yanlış anlama, tamamen iyi niyetle söylüyorum.
Ben Nuri Bilge Ceylan'da insanı çok net görebiliyorum. Bu duyguyu bana veren bir de Oğuz Atay var. Dolayısıyla sorunun yanıtı da bu. Teknik ve analitik gözlemler için Uzak yazısından zaten almışsındır alacağını.
Sen de artık cevap vermiyorsan kimse de cevap vermez ben de şunu diyerek bitiriyorum artık, insanı gösterebilmek iyi bir sinemacı olmaya yetiyorsa ben de buna bir şey söyleme ihtiyacı duymuyorum...
Uzak filmi her anlamda sağlamdır diye düşünüyorum ben. Senaryosu da gayet güzel ilerleyen, işlevsel duran bir senaryo. Wes Anderson'un senaryoları gibi; şu tren yolculuğu olan filmi düşünün. Belli bir zamana yayılmış, giriş-gelişme-sonucu olan bir film. Plan-sekansı seven bir adam. Fotoğrafçılıkla başlamış; o durağanlığı seviyor, mümkün olduğu kadar o hissi uzatarak korumak istiyor. Sık kesmelerle dağılsın istemiyor. Kurgu masasına da kendi oturuyordu bu filmlerde. Tahminimce sen biraz hareket görmek istiyorsun filmlerinde. Karakterlerin bu kadar ağır oluşunu, kızmamamalarını, kavga etmemelerini öykünün çatısını oluşturan "çatışma" eyleminden yoksunmuş gibi görünmesini yavan buluyorsun. Her filmi de böyle ilerleyince sıkılıyorsun ki, buna da birşey denemez. Adamın tercihleri böyle. Bu yüzden 3 maymunu kendine daha yakın buluyorsun. Uzak filminin ilk senaryosunda filmi hareketlendirecek kısımlar varmış; hatta çekilmiş de ama sonra dokuya uymadığını düşünüp filmden çıkarmış NBC. Üst katta oturan biri öldürülüyormuş.
Cannes'da el üstünde tutulması, dünya piyasasında iyi bir yönetmen payesi almasını sağlamıştır. Her filminin yurt dışında kolaylıkla satılmasını sağlar. "Neden iyi yönetmen" sorunun iki cevabı var: Biri yurt içinden, filmlerini çektiği topraklardan. Biri de yurt dışındaki bakış açısı. Yurt dışı, özellikle avrupada tutulmasının sebebi, orada artık modernliği ve ilişkileri tüketmiş insanlara ilginç şeyler gösterebiliyor olması. İnsan ilişkileri açısından, kendileri gibi batılılaşmaya çalışan yurdum insanını seyrederken bir haz alan batılı insanı var karşımızda. Üçüncü dünyaya bakış açısı. İzlemesi keyif veren, bir tür sakat simülasyon. NBC'nin filmlerinden "hayat aslında güzelmiş, biz batılılar ne kadar da gelişmişiz bak herkes bizim gibi olmaya çalışıyor, kendimizin kıymetini bilelim" gibi duygularla çıkıyorlar batılı izleyiciler. Bir de eleştirmen boyutu var, yazılan çizilenler. Postmodernist bir hava, Orhan Pamuk ile desteklenen bir yapı, Türkiye profili vs. -yanına biraz İran sineması kat- tüm bunlar NBC'nin üst düzey bir yönetmen olduğu havasını oluşturan bir durum. Bunun ispatı demiyorum; bunun ispatı olmaz zaten.
İçerden nasıl bakıldığına gelince. Filmlerinin gişe yapmamasından anlaşılamadığı, tutulmadığı ortada. Ali'nin Kozmos için hissettiklerini, bir çoğumuz da NBC filmleri için hissediyor olabiliriz. Filmlerindeki durağan dünya, hızla gelişmekte olan ülkem insanına yabancı. Mizah, aksiyon, çatışma, olay örgüsü eksikliği bir yavanlık duygusu veriyor. Yurt içinde onu iyi yönetmen olarak görenlerin büyük kısmı, üstte de açıkladığım gibi batıdan -merkezden- gelen bir tanımlamanın, alınan ödüllerin etkisiyle bunu söylüyorlar. İyi bir yönetmen olup olmadığı, aramızda seçeceğimiz bir filminin tüm yönleriyle masaya yatırılmasıyla biraz daha netleşebilir ancak. Yine de bunun ispatı olmaz; sanat bunu kabul etmez.
Aslında ben de istiyorum, bizim de bir Sevenımız olsun, Taxi Driverımız olsun. Hem derinlikli, hem de karakterler arası çatışmaların doyasıya yaşandığı, zengin senaryoları olan, vurucu karakterleri olan filmler. Belki biz çekeriz, kim bilir.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Nüri iyi bir fotoğrafçıdır.
Bilge iyi bir senaristtir.
Ceylan da iyi bir yönetmendir.
NBC Bir zamanlar anadoluda ile ödülü aldı yine... tebrikler 🙂
En büyük temennim en az 3 maymun kadar (yaklaşık 130.000 kişiydi) bu filmin de gişe yapması. Bu adamın yaptığı filmler art h. işlerdendir deyip oraya sıkıştırmak haksızlıkmış gibi geliyor bana. Seyircinin de izleyeceği işler. Hiç sanat filmi izlemeye gelemeyen bana bile her filmini en az iki kere izletmiştir adam. Bahtı gişede de bol olsun inşallah tebrikler.
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
dünyanın en iyi yönetmenleri arasında olduğunu bir kez kanıtlamıştır bu ödülle.
biz hala yönetmenliğini,senaristliğini falanını filanını tartışıyoruz.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
dünyanın en iyi yönetmenleri arasında olduğunu bir kez kanıtlamıştır bu ödülle.
biz hala yönetmenliğini,senaristliğini falanını filanını tartışıyoruz.
+1
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Babam gibi sevdiğim Nuri Bilge'nin ödülü hayırlı uğurlu olsun memleketime.
dünyanın en iyi yönetmenleri arasında olduğunu bir kez kanıtlamıştır bu ödülle.
biz hala yönetmenliğini,senaristliğini falanını filanını tartışıyoruz.
BENCE yanlış bir düşünce neden: Adam dünyanın en iyi yönetmenlerinin arasında diyorsun onu bu noktaya kim taşıdı? Atıyorum Ali Ahmet Ayşe peki bu üç kişi onu buraya taşıdı diye biz adamı tartışmayacak mıyız? O zaman bu dogmatik bir unsur olmaz mı? Hiç anlayamıyorum, insanlar bir film yapıyor ve bazı insanlar bunu ödüle layık görüyorlar okey peki çoğu insan o filmden bir .ok anlamadan bu filmi nasıl kabulleniyor. Ya arkadaşım bir düşünsene bu film sende ne bıraktı? (Verbal sana değil bu, genel) Nasıl bir ruh hali oluştu sende? Yok o adamlar açıklıyor sana bak şurda bunu yapmış burda bunu yapmış böyle hissedeceksin şöyle göreceksin. Ödüllü film lan bu mutlaka güzeldir. Ödüllü ama ben bir .ok anlamadım olsun ödülü var kesin göremediğim bir şeyler vardır. İşte burda aslında sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorgusuna yaklaşıyor insan.
Ordan adamlar ödül verdi burdan adamlar pohpohladı ee ben açtım baktım filme benim dişimin kovuğuna yetmedi? O zaman gitsin o filmi ödül verenlere, belli bir zümreye yapsın, madem onlar karar veriyor iyi filme ve biz ona göre yön veriyoruz kendimize direk oraya oynasın
gece gece ne saçmaladım bilmiyorum böle ama amma dolmuşum ha 🙂 yukardaki yazılar benim fikirlerimdir saygılar sevgiler...
3 2 1 Akııyoorrrr!
Gurur duydum.
ntv'de filmle falan alakalı bir röportajı yayınlandı biraz önce.
filmi özellikle uzun yaptım sıkılanları ilk yarıda elemek istedim diye bir şey söyledi yok yok hatta aynen böyle söyledi.
dünyanın en iyi yönetmenleri arasında olduğunu bir kez kanıtlamıştır bu ödülle.
biz hala yönetmenliğini,senaristliğini falanını filanını tartışıyoruz.
BENCE yanlış bir düşünce neden: Adam dünyanın en iyi yönetmenlerinin arasında diyorsun onu bu noktaya kim taşıdı? Atıyorum Ali Ahmet Ayşe peki bu üç kişi onu buraya taşıdı diye biz adamı tartışmayacak mıyız? O zaman bu dogmatik bir unsur olmaz mı? Hiç anlayamıyorum, insanlar bir film yapıyor ve bazı insanlar bunu ödüle layık görüyorlar okey peki çoğu insan o filmden bir .ok anlamadan bu filmi nasıl kabulleniyor. Ya arkadaşım bir düşünsene bu film sende ne bıraktı? (Verbal sana değil bu, genel) Nasıl bir ruh hali oluştu sende? Yok o adamlar açıklıyor sana bak şurda bunu yapmış burda bunu yapmış böyle hissedeceksin şöyle göreceksin. Ödüllü film lan bu mutlaka güzeldir. Ödüllü ama ben bir .ok anlamadım olsun ödülü var kesin göremediğim bir şeyler vardır. İşte burda aslında sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorgusuna yaklaşıyor insan.
Ordan adamlar ödül verdi burdan adamlar pohpohladı ee ben açtım baktım filme benim dişimin kovuğuna yetmedi? O zaman gitsin o filmi ödül verenlere, belli bir zümreye yapsın, madem onlar karar veriyor iyi filme ve biz ona göre yön veriyoruz kendimize direk oraya oynasın
gece gece ne saçmaladım bilmiyorum böle ama amma dolmuşum ha 🙂 yukardaki yazılar benim fikirlerimdir saygılar sevgiler...
bu mantıkla Bergman'ı da eleriz, Dali'yi de Beethoven'ı da.
Ceylan 'ın Taşra Üçlemesi DVD setinden çıkan kitabın açılış yazısı Fırat Yücel 'in "Nuri Bilge Ceylan filmleri nasıl izlenmeli?" yazısı. İnternette yazı yok ama alıntıların olduğu iki link var.
http://oneolaki.blogspot.com/2011/02/yazms-ki_23.html " onclick="window.open(this.href);return false;
http://yoncakirimli.blogspot.com/2010/10/nuri-bilge-ceylan-filmleri-nasl.html " onclick="window.open(this.href);return false;
dünyanın en iyi yönetmenleri arasında olduğunu bir kez kanıtlamıştır bu ödülle.
biz hala yönetmenliğini,senaristliğini falanını filanını tartışıyoruz.
BENCE yanlış bir düşünce neden: Adam dünyanın en iyi yönetmenlerinin arasında diyorsun onu bu noktaya kim taşıdı? Atıyorum Ali Ahmet Ayşe peki bu üç kişi onu buraya taşıdı diye biz adamı tartışmayacak mıyız? O zaman bu dogmatik bir unsur olmaz mı? Hiç anlayamıyorum, insanlar bir film yapıyor ve bazı insanlar bunu ödüle layık görüyorlar okey peki çoğu insan o filmden bir .ok anlamadan bu filmi nasıl kabulleniyor. Ya arkadaşım bir düşünsene bu film sende ne bıraktı? (Verbal sana değil bu, genel) Nasıl bir ruh hali oluştu sende? Yok o adamlar açıklıyor sana bak şurda bunu yapmış burda bunu yapmış böyle hissedeceksin şöyle göreceksin. Ödüllü film lan bu mutlaka güzeldir. Ödüllü ama ben bir .ok anlamadım olsun ödülü var kesin göremediğim bir şeyler vardır. İşte burda aslında sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorgusuna yaklaşıyor insan.
Ordan adamlar ödül verdi burdan adamlar pohpohladı ee ben açtım baktım filme benim dişimin kovuğuna yetmedi? O zaman gitsin o filmi ödül verenlere, belli bir zümreye yapsın, madem onlar karar veriyor iyi filme ve biz ona göre yön veriyoruz kendimize direk oraya oynasın
gece gece ne saçmaladım bilmiyorum böle ama amma dolmuşum ha 🙂 yukardaki yazılar benim fikirlerimdir saygılar sevgiler...
bu mantıkla Bergman'ı da eleriz, Dali'yi de Beethoven'ı da.
Neden bu insanları kabul ettiğimize göre değişir. Yani şöyle ki Bergman'a Ahmet başarılı sıfatını yakıştırıyorsa ve Ahmet dünyaca ünlü bir kurumu simgeleyip ödül veriyorsa, geri kalan herkes Bergman'ı eleştirmeden ya da Bergman'ı benimsemeden bunu kabul ediyorsa neden elemekten çekinsin ki? Adam film okumayı bilmez, nasıl bir kurgu mantığı olduğunu anlamaz sırf Ahmet dedi diye onu kabul eder. Ha bir başkası sorgular eder adamın filmini okur kabul eder ona sözüm yok. Demek istediğim Ahmet Mehmet dedi diye kabullenmek yerine kendi değerimize göre düşünüp hak ediyor mu sorusunu yanıtlamak gerek.
3 2 1 Akııyoorrrr!
Dali deyince aklıma geldi, mesela Dali değil de Picasso için bu nasıl ressam falan diye düşünürdüm ama yavaş yavaş sanat tarihini inceledikçe, adamın gelişimini gördükçe, yapmak istediğinin, yaptığının ne olduğunu öğrendikçe neden adamın bu kadar büyük ressam olduğunu ve tutulduğunu anladım. Ama bir tek millet "Aaa harika, süper" dediği için hiçbir zaman Picasso iyidir demedim, o vakitlerde de Picasso neden iyi bir ressam açıklayın diyorum, kimse de bir şey demiyordu aynen böyle yorum yapıyorlardı "Aa yani tüm dünya kabul etmiş adamı", "Herifin bir tablosu 100 milyon dolara satılıyor yani", "Adam koskoca Kübizm'i yaratmış" (Aralarından en iyi cevap bu ama Kübizm neden iyidir diye sorunca da bir öncekilere benzer aptalca sorular alınca olmuyordu), vs. yani bu şekilde gidiyordu ama kimse de çıkıp neden iyi bir ressam olduğunu açıklamaya çalışmadı. İşte ben de buna karşıyım. Bir şey iyiyse neden iyi olduğu açıklanır, neden kötü olduğu değil. Eğer öyleyse her şeyin en başta mükemmel olması sonradan kötü olması gerekir. Ama öyle değildir biz bir Tabula Rasa'yızdır ve zamanla bu levhayı doldururuz. Özellikle de felsefe ile ilgilenen arkadaşların "Neden kötü olduğunu sen açıklayacaksın" demesi bana bu yüzden garip geliyor. Öte yandan bana filmin bir çözümlemesini de göstermeyin, yani burada kimseye bok atmıyorum yanlış anlamasın kimse ama yani bir fare, oedipusluk bilmem ne. Yani en kötü, en saçma Rus filminde bile bunun 20 katı kadar alt metine rastlarsınız. Yani alt metin, kodlama vs. bir yönetmenin/senaristin iyi olmasını sağlamaz. Öyle diyorsanız Nochnoy Dozor'u izleyin derim. Nuri Bilge'nin filmlerinin en az 2 katı kadar göndermeye rastlarsınız.
Yani kısaca "Bildiğini düşündüğün kadar şey bilmiyorsundur, kanıtlayabildiğin kadar şey biliyorsundur", eğer bir şeyi kanıtlayamıyorsan bilmiyorsundur. Ayrıca ben art niyetli biri değilim, buradaki derdim NBC'yi kakalamak değil ki hani ben kakalasam bile herif beni çüküne bile takmaz. Benim derdim şu; gerçekten iyiyse bana neden olduğunu söyleyin ki ben de öğreneyim. Ama tartışmadan da her denileni lök diye kabul edemem. Ama tartışınca da sanki üste çıkmaya çalışıyormuşum gibi algılanıyor ki alakası yok.