Peki 🙂

filmleri, tür altında değerlendirmediğimiz sürece hem bireysel sinemamız hem de ülke sinemamız gelişecek demektir.

edit:imla

Yeni dönem Türk Sineması evet haklısınız, Yavuz Turgul'un sıçtığı boktur.
Bu nedenle tanımlama hatalı değil.

filmleri, tür altında değerlendirmediğimiz sürece hem bireysel sinemamız hem de ülke sinemamız gelişecek demektir.

edit:imla

Abicim iyi hoş da ben hayatımda bu kadar vasıfsız eleştiri okumadım kusra bakma 😀 "O plan orda niye var onu niye öyle çektin" Ne demek? Yahu geçtim Yavuz Turgul'u bunu biri bana sorsa bu soruyu, "- sana ne lan" derim kardeşim 😀 Sana ne benim hikayemi anlatacağım formdan? Sen kim oluyorsun. Ben kalkıp bir yönetmene bu planı neden çektin denmesinin hem de bir başka yönetmen tarafından ancak vasıfsız olarak tanımlayabiliyorum. Ulan şok oldum ya! Bunu da mı görecektik 😀 Bari adam niye deri ceket giyiyor lazlar deri giymez deyin rahatlayın birader 😀

İzninizle arkadaşlar, ben de sohbete katılmak istiyorum. Çok önemsediğim birşey üzerine konuşuyorsunuz çünkü, Av Mevsimi bahane.

aydemirse.... Verbal'ın söylediği seni ne kadar şaşırttıysa senin söylediklerin de beni şaşırttı inan ki.

Aslında temelde haklısın. Yönetmen dediğin kişi, neyi nasıl çekeceğini bilen/bilebilen kişidir. Onu yönetmen yapan budur zaten. Kurduğu dünyanın tanrısıdır, orası onun dünyasıdır. Bu anlamda dediğin gibi bize kalkıp kabaca "sana ne lan!" diyeblir. Ama onu sette der, burada diyemez. Yönetmen sette tanrıdır ama burada tanıyıp sevdiğimiz 1000 tane tanrıdan biridir. BUrada kurduğu, tanrısı olduğu dünyayı bize sunan biridir sadece. Onu sevmemizi, kurduğu dünyaya ilgi göstermemizi, ona saygı duymamızı istiyor ise o da bize saygı duymak, bizi aptal yerine koymamak zorundadır. Bir kere an başta kurduğu dünyayı tutarlı ve estetik kılmak zorundadır. Eleştirdiğimiz birşeye "size ne lan!" falan diyemez. Sette eyvallah, "alayımızı" kovar, projeyi de yakar. Ama burada yemez. Ben 25 senedir Tavuz Turgul izliyorum. Ben Yavuz Turgul yönetmenliğinde/senarisltiğinde sinema öğrenmiş neslin çocuğuyum. Hiç mi değerim yok arkadaş bu herifin gözünde? Onun misyonuna sadık biriyim ki çok iyi tanıdığım bir sinemacıdır, sinema ve sanat üzerine fikirlerini de bilirim ve savunurum. Çok değerlidir Turgul benim gözümde.

Kısaca, öyle "sana ne lan!" lar kolayca söylenmez. Söylenir ama ayıptır, yazıktır, yakışmaz. Neden? Çünkü ben burada Av Mevsimi'ni kötülerken üzülerek yapıyorum bunu. Amacım Turgul'a b.k atmak, iyi yerli film yapan 3-5 kişiden birini daha yıpratmak falan da değil. Av Mevsimi'nin iyi olmaması Turgul'u sevmememe neden olmuyor. BU adam Züğürt Ağa'yı, Muhsin Bey'i yazmış, Eşkıya'yı Muhsin Bey'i çekmiş biri. Türk Sinemasındaki silkinişi, atılımı başlatmış biri. "Turgul yaramaz adam" diyeni ayaklarından asarlar taksim meydanına. Kaç tane adam var Turgul gibi sinema tarihimizde? Ama evet, kendisinin de itiraf ettiği gibi(*), bazı hataları gözümüzü pardeden kaçırmamıza neden oluyor. Yakışıyor mu kendisine şimdi? Yakışmıyor. NUri Bilge'nin, Ömer Faruk Sorak'ın, Yılmaz Erdoğan'ın sinema tecrübesi Turgul'un serçe parmağı kadardır ama onlardan "oha be abi, oha! Yuh yani!" gibi hatalar görmüyoruz da neden Turgul'dan görüyoruz? BU derece tecrübeli bir senaristten "iğrenç!" replikler duymak, hele bir de seveniyseniz koyuyor adama.

Verbal'ın dediği gibi, o sekanstaki tercihleri bence de kötüydü. Kendisi de açıkça söylüyor zaten (*)"bazen filmlerimde öyle çekimler, kareler görüyorum ki bakamıyorum, çok kötü" diyor. O nedenle yönetmenin tercihleri eleştirilmez diye birşey yok, katılmıyorum sana. Her yönetmen bir tanrı ve her film bir dünyadır. Ve büyük güç büyük sorumluluk getirir. Bu sorumluluğu taşımak da yönetmenliğin gereğidir. Gereğinde paşa paşa "evet arkadaş, bu kez s.çtım!" diyebilmek gerekir. Örnekleri de vardır.

Görkem çok güzel yazıyorsun da uzun yazıyorsun abi ya 😀

Kısaca diyorum ki, senin estetik anlayışın ona uymaz tamam, bununa dı nedir kardeşim? "Ben beğenmedimdir" Ama kalkıp "bu plan neden seçilir arkadaş ! " diye ünleyemezsin. Sevmedim ayrıdır bir sinemacının oluşturduğu dünyayı tenkit etmek ayrıdır. "sana ne lan" a takılma hiç. Çok güzel bir cümledir. Emin ol bir yönetmene kalkıp "bu plan neden seçilir arkadaş!" demek, birisine "sana ne lan" demekten daha büyük ayıptır, yazıktır, yakışmaz. Hatta en basitinden sonda ünlem değil de soru işareti bile olsa bamfarklı anlamlar çıkar ama bu halde değil. Çünkü cevabı özneldir. Aynen sinema gibi. Ben bir izleyici olarak, o planı çok sevmişsem benim beğenimi nasıl ve neden yargılıyorsun her şeyden önce? Arkadaşlar yemin ediyorum o cümleyi o filmi çektiren yapımcı dahi diyemez. Olmaz ya anlaması da güç olmasa gerek. "Bu ne cürettir" tepkimin öz Türkçesi.

Ve ne olur ne olmaz belirteyim. Ne "Gönül Yarası" ne de "Kabadayı", ikisini de beğenmemiştim. Şahsi fikrim ikisinin de olmamış olduğudur. Ama bakın şahsi fikrimdir. Bana sorarsanız ikisi de film değeri taşımaz. Ama tek bir frame'ine kalkıp bu neden böyle diye laf edemem (!) Beğenmem sadece o kadar.
Bir filmi itin dışkılama organına sokar çıkartırım rahatlıkla ama o filmdeki bir planıın, sahnenin çekilişini asla. Bilmiyorum ama çok ayıp bir şeymiş gibi geliyor. Ulan ne doluymuşum az daha uzatsam Görkem'den uzun yazıcam 😀

🙂 Uzun muzun yazmamışsın dostum. Sen yaz, devam et.

O "sana ne lan!" lafına kabalık olarak takılmış değilim, orada sorun yok. Hani belirttiğin, "sevmeyebilirsin ama tenkit etmek ayrı" diyorsun ya, o konuda sana katılıyorum ama verbal'da yönetmen yani. Sevmedim diyip geçemiyor, sen anla. Birşeyi estetik ya da ikna edici bulmayınca insan ister istemez benzer yaklaşımda bulunuyor işte.

"sana ne lan" dersin tabi, demekte ne var abi. başbakan da kendini protesto edenleri coplatıyor.
"umrumda değil, istediğimi yazarım,çekerim" dersin paşalar. Ama benim gözümde vasıfsız yönetmen olursun. çünkü bu saatten sonra kimseye göstergebilim, anlatı sanatı, kompozisyon vb gibi konuları açıklayacak değilim, akademik düşünsem bile.

"sana ne lan" dersin tabi, demekte ne var abi. başbakan da kendini protesto edenleri coplatıyor.
"umrumda değil, istediğimi yazarım,çekerim" dersin paşalar. Ama benim gözümde vasıfsız yönetmen olursun. çünkü bu saatten sonra kimseye göstergebilim, anlatı sanatı, kompozisyon vb gibi konuları açıklayacak değilim, akademik düşünsem bile.

göstergebilim, anlatı sanatı, kompozisyon vb gibi konuları açıklama zaten ne geerk var, filmlerine yedir onları izleyelim feyz alalım niye esirgiyorsun bildiklerini bizden 😀 Ha biliyoruma ma yapmıyorum diyorsan bu da vasıfsız yönetmen vasfı değil mi?

Yavuz Turgul piyasaya ve seyirciye yönelik sinema yapan biri. Bunu kendi söylemesi gerekmiyor. Sinema dilindeki kaygıdan hemen anlayabiliyoruz. Evet Yavuz Turgul sinemayı biliyor ama devamlı dev isimlerle çalışması, büyük prodüksiyonlar yapması onun asıl gücünü görebilmemizi engelliyor. Bu adam hem yönetmen hem senarist. Yani Mahsun Kırmızıgül'ü tecrübesiyle dövmesi gerekiyor. Ama Newyork'ta 5 minare ve Av Mevsimi'yi karşılaştırdığınızda Yavuz Turgul'un farkı ortaya çıkamıyorsa o zaman biz sinirlenmeye başlıyoruz. Ben Newyork'u izledikten sonra dedim ki, şimdi Yavuz Turgul'un filmi gelsinde bir sinema dili nasıl kullanılır onu izleyelim dedim. Ama yönetmenlik dokunuşu dediğimiz hiçbir büyüsü yoktu Av Mevsimi'nin. Senaryo, Türkiye'de 5000 senarist varsa, neredeyse hepsinin yazabileceği türden.

Kimse bana diyemez '' Yavuz Turgul yazdı, başka da kimse yazamaz böyle bir şaheser başyapıtı''. Ha dediğinizde benim tebessümümle karşı karşıya kalırsınız.
Hadi diyelim senaryo dramatik yönden, 2010 standartını yakalayamamıştı. O zaman Yavuz Turgul'un yönetmenlik marifetlerini görelim dedik. Bana inanın bu filmi Zeki Demirkubuz veya Nuri Bilge Ceylan çekse, öyle bir film olurdu ki, oturur kalırdık.

Yavuz Turgul, üslubu olmayan (yönetmen dokunuşu) orta düzey ama tecrübesiyle herkesi dövebilecek bir adam.

''Tanrı'nın bir yerini kanatırsan, kimse ona tapmaz.''

Görüyorum ve arttırıyorum:

Forumdaki heyecanlı liselilerin mafya filmi çeken abilerine özenmesi ile Av mevsimi'nin çekilme heyecanı benim gözümde aynı. Yavuz Turgul kendi içinde yaşadığı kendi filmografisindeki ilk değişik tür deneyimindeki orgazmını bize yaşatamamıştır. Ha gonuşuyon beş beş sen çek derseniz (ki selçuk alpe demiş) Yapmayın ağalar yapmayın beyler el insaf derim. Et ve but oranını karşılaştıralım. Elmaları armutlardan ayrı bi keseye koyalım.

SAygıyla eğildiğimiz bi adamın, Türkiye'de en iyi senarist kim deseler istisnasız herkesin birinci sıraya koyacağı birinin bu kadar mantık hatası barındıran bir senaryo yazması nasıl kabul edilir. Yazar adamsın Selçuk sen söyle abi. Bak bi sürü mantık hatası yazdım önceki mesajlarda. Bana birini izah edin. Ercan'ı geçtim onun içine cin kaçmış da, sen nası dersin bunu hacıabim.

Hala mantık diyor hala hata diyor. O dediklerin hangi mantığın hatası reis ? Bi onu de hele. Filmin kendi mantığı diyorum.
Türkiş polisiye diye bi mantık araştırmasına girsek sadece şuanki behzat ç bilgimle bile senin yazdığından fazla şey sorgularım. Ama mevzu o değil işte. O yüzden bana batmıyor bir çok şey. ( Sayfa iyi polemik yaptı he, bünyamini çağırayım mı ? kavga kızışsın 😀 )

olm filmi bilindik yapılar üzerine kurup sıçızlayan noktada benim mantığıma göre diyemezsin ki? Bi el bulduk hayatımız değişti diyen adamın 3 dakika önce bizim işimiz ceset kan vahşet faln diye çömeze nutuk atması hangi mantığın işi? Film diyorum polisiye değilse baştan itibaren soruyla çözülmesi gereken bi vakayla niye başlatıyorsun. Böyle matematik olur mu? 30 dakkada (ki aklım almıyor hala) katili açık ediyorsun. Adamdan şüphelenip deli gibi delil arıyorsun da cesedin bulunduğu yere 50 metre uzaktaki adamın evinin olduğunu, ölünün o evden biri olduğunu nası bulamıyorsun? Ercan meme uçlarını sıkıcam. Ahmet bile haklısın dedi lan 🙂

Görüyorum ve arttırıyorum:

Forumdaki heyecanlı liselilerin mafya filmi çeken abilerine özenmesi ile Av mevsimi'nin çekilme heyecanı benim gözümde aynı. Yavuz Turgul kendi içinde yaşadığı kendi filmografisindeki ilk değişik tür deneyimindeki orgazmını bize yaşatamamıştır. Ha gonuşuyon beş beş sen çek derseniz (ki selçuk alpe demiş) Yapmayın ağalar yapmayın beyler el insaf derim. Et ve but oranını karşılaştıralım. Elmaları armutlardan ayrı bi keseye koyalım.

SAygıyla eğildiğimiz bi adamın, Türkiye'de en iyi senarist kim deseler istisnasız herkesin birinci sıraya koyacağı birinin bu kadar mantık hatası barındıran bir senaryo yazması nasıl kabul edilir. Yazar adamsın Selçuk sen söyle abi. Bak bi sürü mantık hatası yazdım önceki mesajlarda. Bana birini izah edin. Ercan'ı geçtim onun içine cin kaçmış da, sen nası dersin bunu hacıabim.

Et but oranı ne ya?
Bize devlet imkan versin ağızları bunlar bidil aman diyeyim. eline boş kağıt ve kalem alan herkes aynı ette buttadır kardeşim. Ne yaşa ne başa bakar. Bari siz söyleyemin bunları. Ben et but olayına hayatımın hiç bir devresinde inanmadım. İnansaydım çok şey kaybederdim şüphesiz. bunu duymamış sayıyorum.

Mantık hatası aramadığımı, gözüme batan bir çok şey olduğunu sürprizini çok çok önce çözdüğümü bir çok repliğin daha iyi yazılabileceğine inandığımı söyledim evet. Hatta Şener Abi bile bana aynı geldi dedim kardeşim. Meziyet burada ben bu filmi hiç polisiye film izliyorum dexter sezon finali gibi olacak, CSI ın tarantinonun çektiği bölümünü katlıcak bilmem ne duygusuyla bakamadım ekrana. Filmin meselesi o değil. Film bir çok anlamda aşmış bir film. Ki teker teker de yazdım onları tekrar etmicem.

Filmi de ısrarla savunan adam pozuna girmek istemiyorum. Bana ne a.k benim filmimi eleştirse insanlar tek kelime yazmam lan kalkıp sayfalarca yazı yazıyorum. Çok beğendiğim bir filmi insanlara zorla beğendirmek için değil, çamurla sıvanmayacağına inandığım için dile getiriyorum meramımı.

Abi işte çok ince bi terazi var söylediklermiz arasında. O da şu: Sen filmin derdi o değil diyorsun ya, çok iyi niyetlisin işte. Bu öznel bi bakışolaiblir ama biz filmden çıkarken bir kişi mutlu çıkmadı abi. Tesadüf değil çünkü halkın bildiği kalıplar üzerine esrarengiz triplerle filmi açıp beceremeyince filmin derdi o değil olmasın. Mesele bu. Ben o samimiyeti alamadım alsam mantık hatalarına takılmam. Ayrıca Niyet ne olursa olsun. Mantık hatası mantık hatasıdır. Filmin kendi mantığına göre diye bir şey yok. Çekersen Terry Gilliam filmi o filmin kendi çinde bi mantığı olur. Günümüzde geçen hatta günümüzdeki cinayetlerden feyz almış bir senaryo. Olmamış. Keşke olsaydı.