Forum

99 Francs / 9,90 YT...
 

99 Francs / 9,90 YTL / Jan Kounen

14 Gönderi
6 Üyeler
0 Reactions
4,143 Görüntüleme
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

http://sinema.milliyet.com.tr/Film.aspx?FilmNo=2022

Octave dünyanın en büyük reklâm ajansında çalışmaktadır: Ross & Witchcraft, nam-ı diğer “La Ross”. Paraya para demez, etrafı kızlarla çevrilidir ve kokainin hasını kullanır. Yine de içi rahat değildir.

İki olay Octave’ın hayatını altüst edecektir. Ajansın en güzel kızı olan Sophie ile yaşadığı aşk ve reklâm filmi satmak için gittiği süt ürünleri devi Madone şirketindeki bir toplantı.
Yetenekli Octave, aklını oynatır ve bu büyük reklâm kampanyasını sabote ederek kendisini yaratmış olan sisteme isyan etmeye karar verir.

Octave, ajans patronlarının pazarlık ettiği Paris, antidepresan etkisi altında reklâm filminin çekildiği Miami, Saint-Germain-des-Près ve Orta Amerika’nın bilinmeyen bir adası arasında altın kafesinden kurtulmayı başarabilecek midir?

http://www.imdb.com/title/tt0875113/

- baço

 
Gönderildi : 29/08/2008 2:29 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Bu film hakkında olumlu şeyler duydum ben de. İzlemek isterim.
Merak ettiğim 99 Franc gerçekten 9.90 YTL mi?
Kurlara bakmaya üşendim şimdi.
Gerçi her gün değiştiğini düşünürsek filmin ismi de değişmeli o zaman...
Bence saçma çevirilerden biri.

 
Gönderildi : 29/08/2008 2:32 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Ordaki espri sanırım şu, 10 YTL demek yerine reklamcılar rakamların psikolojik etkisini kullanarak az görünsün diye hep 9,90 yazarlar ya, ya da amerika fiyatlarından $9,95 vs. Ona gönderme var sanırım.

- baço

 
Gönderildi : 29/08/2008 2:39 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Bu adam nedense en sevmediğim adamlardan birisidir benim. "Aşkın ömrü üç yıldır" ve "ecstasy öyküleri" gibi romanları Tuna Kiremitçi'nin kitap isimleri gibi ilgi çekici olabilir ama içleri bana göre boştur.

Ha kimden bahsediyorum? Frédéric Beigbeder'den. Yani 99 francın yazarından. Kitap ilk çıktığında 3900 diye satılıyordu. Sonra 4900 oldu adı. 2001de 3900, 2002ye doğru 4900, 2004te 9900 olmuştu en son. Şİmdi 17900 falan olması lazım düz mantıkla ama hala 9900 demek ki.

Bir de bu reklamcılıktan çıkıp yazar olanlara sinir oluyorum. Salman Rüşdi'yi bile bu yüzden sevememiştim. Ve hatta Vedat Özdemiroğlu'nun uykusuzda yazmasına da karşıyım. Sözde kapitalizme, medyaya karşı çıkan bir dergi ama orta sayfasında kapitalizmin göbek kordonunda çalışan bir adam yazıyor. Bu ne perhiz, bu ne düdük makarnası.

Kısaca izlemeyeceğim bir film olacak bu.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 29/08/2008 2:47 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Öyle bi demişssinki V.Ö. Reklamcıyken mizahçı oldu anlamı çıkmış.

 
Gönderildi : 29/08/2008 3:05 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Meslek tarihçesini bilmiyorum. Ki belki Beigbeder bile ilk önce roman yazmaya başlamıştır, sonra reklamcı olmuştur. Orasını da bilemem. Zaten Beigbeder (emine s beder) ile vö'yü sevmeme sebeplerim bazı yerlerde kesişse de kümeleri tamamen farklı.

Uykusuz gibi bir dergide yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü VÖ gibi bir adamın çalışması bana çok abes geliyor. Sinan Çetinin kankası bir adamdan bahsediyoruz burada. Olmadı çetin de yazsın.

Edit: Ha, çetinin kankasıysanız illa çetin gibi mi olacaksınız gibi bir soru gelirse bilemem. Bushun kankasıysanız ırakta boku bokuna ölen bir milyon canda sizin de günahınız vardır benim jargonumda. Düz mantık bir adamım ben.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 29/08/2008 3:10 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Abi senin gibi bbi adamın LeMan kültürü nasıl olmaz ki.

Yılların Leman yazarıdır Vedat Özdemioğlu. Buradaki durumundan ötürü yeteneklerinden istifade etmek isteyen Alamet-i fahrika şirketi adama teklif götürmüş oda yazarlığını ticarete dökmüş. Sen şimdi Doğan grubunda sitcom yazmıyacak mısın dürüstce cevap ver?

Ha tartışılması gereken "idealist kalabildiğin kal" mantığına destek vermek yada vermemek sen vermiyorsun anladığım kadarıyla. Uykusuz dergisi eski mizah dergileri kadar Solcu mu sanıyorsun. Bence uzaktan yakında alakası yok gündemle ilgili tayyibi kılıktan kılığa sokmak yeterli bir solculuk değil. Biz leman'da her hafta Nihat Genç ne yazacak diye kıvranırdık beklerken...ki hiç acımazdı.

 
Gönderildi : 29/08/2008 3:16 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Hem Özgür'e hem de Eyüp'e katılıyorum.
Vedat Özdemiroğlu konusunda Eyüp ile hemfikirim. Hatta dün Uykusuz'un son sayısını okurken Eyüp'ün verdiği tepkiye benzer bir tepki verdim. Vedat Özdemiroğlu, sağcı kimliğinden kaynaklı Engin Ardıç'a sataşan bir yazı yazmış ve de genelde yazıları solcu kimliğini ön plana çıkaran yazılar. Böyle sert bir tavır sahibi bir insanın reklamcı olmasını ben de anlayamıyorum. Uykusuz'da yazdığı için değil. Uykusuz Özgür'ün dediği gibi LeMan kadar solcu kimliği ön planda olan bir dergi değil. -Bu arada dip not olarak belirteyim, LeMan'ın büyük L'si ve M'si Leninist-Marksist demektir.- Hayır reklamcı olursun, ama artık daha softsun demektir, o zaman öyle emperyalizmdir, kapitalizmdir, liberalizmdir falan filan bunları kötülemeyeceksin. Bir sosyal demokrat edasında takılacaksın. O zaman bir şey demem. Ama sen kapitalizmin göbeğinde bir reklamcısın o zaman bu tarz yazılar mana dışıdır. Yani benim derdim yaptığı işle değil, yazdığı yazılarla.

 
Gönderildi : 29/08/2008 3:44 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Abicim adam okulunu okumuş yani 😀

Ayrıca içerideki irlandalı olarakta düşünülebilir.

Eğer bu tavırla düşünürsek adım atamayız. Ben de solcu bir ailede yetiştim babamın işkence görüdüğünü söyleyebilirim ama belediye imkanlarıyla festival düzenliyorum. Onlar düzenlese din propagandası yapsa daha mı iyi. Şimdi benim asıl mesleğim senaristlik. Doğan grubununda yanlı medya oldugunu herkes bilir. Bana teklif gelse napıcam? Aynı soruyu Eyüp'e de sordum cevabını merak ediyorum.

Bu mecralar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kötü güçlerin elinde evet. içerisinde bir iki tane duyarlı adam olması eleştirmekten başka hiç bir icraatı olmayan karşı görüş mecralarından belli anlarda daha kritik ve etkili şeylere imza atabilir.

 
Gönderildi : 29/08/2008 3:54 pm
(@shalala58)
Gönderi: 0
 

aahaha 😀

filmin adını ne güzel Türkçeleştirmişler 😀 😀 yazık yau

gun-ay-yıL

 
Gönderildi : 29/08/2008 4:10 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Bunun için bir şey demedim ben zaten Özgür. Bu tartışmayı çok yaptım ben kafamda. Ve senin dediğine yakın benim fikirlerim de. Solcular hep fakir olsun sürünsünler diye bir şey olabilir mi ya? Burada benim kıstasım yaptığı işi para için mi yapıyor diye bakmak. Para kazanmak yaptığın işin bir sonucudur. Yani ben çok para kazanacağım, ulan haydi solcuyum da o zaman böyle bir film çekmeyeyim çok para getirecek çünkü diye mi düşünmeliyim. Kesinlikle hayır. Fakat Özdemiroğlu meselesinde karşı çıktığım olay, adamın bir yandan çok sert eleştiriler getirirken bir yandan liberalizme bir yandan sektörün göbeğinde bulunması.

Ben demokratik sosyalist biri olarak tanımlarım kendimi illa tanımlayacak olsam. Ama hiçbir zaman direkt ve de ana hedefim kapitalizmin kendisi değil. Tipik bir marksist gibi sınıf çelişkisine inanmıyorum çünkü pek. Çözülmesi gereken çok daha derin çelişkiler olduğuna inandığımdan (biraz Foucault'cu bir tavrım var) kapitalizme bok atmam, en nihayetinde onun nimetlerinden sonuna kadar faydalandığımın zaman zaman onun esiri olduğumun da bilincindeyim. Yani solcu adam reklamcı olmaz diye bir şey söz konusu değil benim kafamda. Ama reklamcı adamın kapitalizmi eleştirmesi komik.

 
Gönderildi : 29/08/2008 4:23 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Benim durumumsa her ikinizinkinden de biraz farklı aslında. Reklamcılara özel bir antipatim var, bunun tamamen ayrı bir altyapısı var bende. Kapitalizmin içinde ayakta kalmaya çalışan antikapitalistliğin paradokslarına hiç girmeyeceğim. Bunlar zaten hep konuşulan şeyler. Bugün bana aynı firmadan teklif gelse ya da çeto bana bir dizisi ya da filminde yardımcı senaristlik teklif etse ne yapacağımı şu an tahmin etmeniz çok zor.

İnanç olarak büyük kırılmalar yaşadığım bir dönemdeyim. Azıcık aşım kaygısız başıma gelmiş ve o kaygısız başımla düşünce alemlerine dalmış durumdayım. Şu vakitten sonra reklamcılık gibi ya da sinan çetin gibi kapitalizmi besleyen göbek kordonları ile birarada bulunabileceğimi ya da o kordonlarla kendimi de besleyebileceğimi zannetmiyorum.

Sinemadan ya da dizilerden elbette bahsetmiyorum. Bunların her ikisi de benim kendi inancımın misyonerliğini yapabilecek şeyler. Ama reklamcılık asla böyle bir şey değil. Bugün doğan medyadan bir senaristlik teklifi gelse elbette dizinin içine kendimden bir sürü şey sokarak yazarım. Olur ya da olmaz, bilemem.

Anlatmak istediğimi anlamışsındır umarım Özgür. Şu an kazandığım para benim karnımı doyururken inancımın lekelenmesi pahasına sırf biraz daha para kazanmak için bu adamlarla ya da reklamcılık sektöründe çalışamam. Reklamcılık sektörü de bir nevi misyonerliktir diyebilirsin ama ben bu sektörün yapısındaki çiğlik ve insanlıkdışılık yüzünden bu fikri kabul etmem. Ve reklamcılardan tiksinme hakkımı saklı tutarım. Hem reklamcılık hem de solculuk yapan adama da arka tarafımla güler ve nefret ederim. Reklamcılık neden kötüdüre ise hiç girmiyorum. Bunu biraz düşünmek lazım tam olarak ayırdına varmak için.

Ama dediğim gibi sinema ve tv olayında iş biraz daha farklı. Bu farkı daha fazla açmaya gerek duymuyorum. Subjektif görünüyorsam da şu an için yaşadığım kırılmalara veriyorum.

Not: Başlıkla alakalı olarak "shalala58", bu çeviri filme değil kitaba ait. ve kitap 2001den beri piyasada. Önce 3900 (üçmilyondokuzyüz), sonra 4900, sonra da 9900 adıyla piyasadaydı. Yeni adı ise 9.90 ytl.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 29/08/2008 5:17 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Toscani'nin "reklam size sırıtan bir leştir" çok sıkı bir kitap. Şahsen beni çok çarpmıştı. Adamın reklamlarındaki mesajlar da çok etkiler hep. Tabi her işini bilmiyorum ama çok sıkı işleri var biliyorsunuzdur.

Mesela bir reklamı vardı görmüşsünüzdür belki. Bir sosyetik kadının belinden alt kısım kadrajda ve bir elinde bir kadeh bir elinde de bir kürk var. Kürkü yerde sürükleyerek yürüyor ve kürk yerde kan izi bırakıyor. Üstünde "bir kürk yapmak için 40'a varan aptal hayvana ihtiyaç vardır" yazar. Altında ise şu yazar: "Giymek içinse bir tane yeter..."

- baço

 
Gönderildi : 29/08/2008 5:35 pm
(@alice)
Gönderi: 0
 

kimse film hakkında birşey yazmamış ama cok etkiliyiciydi,özellikle uyuşturucu sahneleri ve harika sonu.

i've been twelve forever

 
Gönderildi : 03/09/2008 9:21 pm
Paylaş: