İlginç bir yazı..Gerçekten çok ilgin..Yorum size kalmış..
İyi senaryo bize uymaz!
Birkaç yıl önceydi.
Bir televizyonda yönetici olan bir zat-ı muhteremi ziyarete gitmiştim.
Sohbet ederken, bir gözüyle de odasındaki televizyonu izliyordu.
Ekranda, kanalı için yeni çekilen bir dizi vardı.
Zat-ı muhterem yönetici, biraz sonra bana dönüp dedi ki:
- Bunlara kaç kez söyledim, senaryo entel olmasın diye. Bizim seyircimiz; fazla kaliteli, akıllı, uslu işleri sevmez.
İster inanın, ister inanmayın, dizi filmin fazla kaliteli olmasından şikayet ediyordu.
Daha sonra ne mi oldu? O dizi film, televizyonda gösterildi. 5-6 bölüm sonra da yayından kaldırıldı.
ŞEMSİ YÜCEL/TAKVİM
evet hocam. bi kaç dizisi kalkmış bi ortamın üyesi olaraktan hak veriyorum. Bizim toplumumuza dayıycaksın antin kuntin mayfa hikayelerini veya uzun bacaklı hatunları.. diyalog, kurgu, görsellik. bunlar ikinci planda.
Hem haklısınız hem de değil. 🙂
Evet kaldırılan çok kaliteli diziler oluyor, ve beğenilen çok dandik diziler de.
Ama bunun yanında çok kaliteli ve çok tutan diziler de var, unutmayalım.
"İkinci Bahar", "Süper Baba", "Yeditepe İstanbul", "Çemberimde Gül Oya" gibi.
O yüzden "bizim halka döşüycen şunu bunu" demek yanlış bence. Kaliteliyi vermek lazım, halkı yönlendirmek lazım. Bu sözlerim size değil yanlış anlaşılmasın, böyle düşünen yöneticilere, yapımcılara.
Was it the good life when you died, enough to base a movie on?
Bende , 2001-2002 yıllarında show tv program müdürünün ağzından duymuştum. Kimseye zengin göstersin diye 10 beden büyük bi elbiseyi veremezsiniz...("Reha muhtar dan haber spikeri mi olur diye çıkışan bir arkadaşa"..)
Hem haklısınız hem de değil. 🙂
Evet kaldırılan çok kaliteli diziler oluyor, ve beğenilen çok dandik diziler de.
Ama bunun yanında çok kaliteli ve çok tutan diziler de var, unutmayalım.
"İkinci Bahar", "Süper Baba", "Yeditepe İstanbul", "Çemberimde Gül Oya" gibi.
O yüzden "bizim halka döşüycen şunu bunu" demek yanlış bence. Kaliteliyi vermek lazım, halkı yönlendirmek lazım. Bu sözlerim size değil yanlış anlaşılmasın, böyle düşünen yöneticilere, yapımcılara.
o dizilerin tutmasinin ana sebebi kaliteli konu veya yonetimden ziyade tanindik unlu isimler,yada 'halka hitap eden' konular anlatmasidir.
mesela turk televizyon tarihinin en kaliteli yapimlarindan sidika dizisi sirf bu yuzden yayindan kaldirilmis,sonradan kult olunca yuksek butceyle daha basitlestirilerek yeniden cekilmeye kalkilmisti ve basarili olamamisti.
cunku kanal yoneticileri konulari anlatilanlari 'torpulemek' isterler. fazla suya sabuna dokunmayan aga dizileri,yasli teyzelerin sevecegi ask dizileri,sacma sapan 'genc ve holding yoneticisi yakisikli karizmatik,duygusal delikanli' dizileri, gibi diziler o yuzden her zaman karsiniza cikar.
turkiyede kaliteli seyler yapmak zor netekim.ozellikle kaliteden hoslanmayan bir yonetici kesim varken.
www.medyatava.net adresinde günlük ratinglere bi bakmanızı tavsiye ederim... tüm grupta ve ab grubu var biliyonuz ab grubu biraz daha seçkin bir izleyici grubu..bi bakın tüm grupta devamlı ilk 3 te olan şebelek prog "ya şundadır ya bunda " ab gurubunda ilk 10 a bile girmemiş..ama kırık kanatlar gibi kaliteli bir dizi ab grubunda 2 sırada iken tüm grupta ilk 10a bile girememiş..bunu kanal yöneticileride görüyo sonuçta reklamverende ona göre tercihini yapıyor..dizi film sonuçta ticari bi faaliyettir ama onunda kendine göre bi kalitesi vardır..bi dizi filmin iyi rating getirmsi çok faktöre bağlanır..yapım kalitesi cast senaryo ve dış faktörler (saati, günü, kanalı) ki bu dış faktör meselesi önemli..o yüzden biraz şans faktörüde var kendileri bile itiraf ediyorlar gerek osman yağmurdereli gerek osman sınav ve diğerleri...
birde şu an sanırım www.internetdizisi.com diye bir yer var ordanda herkes bir bölüm çekebiliyor ayrıntıları okursunuz dizi deyince o geldi aklıma
Yorgunluk üstüne orman türkçesi ,korktum kendimden ;
Affınıza sığınarak düzeltiyorum;
Bir örnek ,kesinlikle dizide türkiye seyircisinin seveceği bir aile şablonu sokuşturmak lazım, bu örnekler çoğaltılabilir,
yapmcıların umrunda değil zaten dizinin ne kadar kaliteli olduğu,misal yapımcının teki senaryo hocama "nurgül yeşilçaya göre dizi yazarmısnız" dedi bende orada film koptu
sokuşturmak lazım yapımcının umrunda değil ne kadar kaliteli olduğu yapımcının teki senaryo hocama
Bu kısmı anlamadım.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Yıllarca millete dandik işleri daya, her koldan medya bombardımanı ile topyekün milleti salak et, tv olan evleri konsantrasyon kampına çevir, sonra da "bizim millet bunu sevmez, onu sevmez".
Bunun böyle olduğunu bilen çok iyi deneyimli kanal yöneticisi de doğru saptamayı yapar tabi: millet "entel işleri sevmez" ...
madem öyleydi de zamanında Aşk-ı memnu (Salih Güney ve Müjde Ar'ın oynadığı), Kartallar yüksek uçar, Yıldızlar gece büyür (Atilla İlhan'ın romanından uyarlama ve TRT-2 gibi o zamanın daha az seyredilen bir kanalında) sokaklar niye hep boşalırdı o saatlerde ?
ve o durumdan buralara nasıl bir toplumsal değişim geçirmişiz ki ?
Yayıncı değilim ama seyirciyi hep akıllı uslu ebeveynlerinin (yapımcılar, kanallar) büyüttüğü bir çocuk gibi gördüm.aile terbiyesi, görgüsü verilen iyi eğitilen çocuğun büyüdükten sonra daha rafine talepleri oluyor.
Saldım Çayıra Mevlam kayıra şeklinde büyüyen çocuğun da bu dünyaynın tehlike ve tuzakları arasında yitip gitme olasılığı yüksek...
ve belki de yitip gitmiştir ?
Ama yine de belli bir plan ve programla toparlamak mümkün.
Tabi seyircinin de istemesi alışması ne kadar zaman alacak kimbilir...
ogni suono diventa realta...
zamanında türk filmleri için de aynı önermeyi sunuyorlardı, sonra tüm piyasayı amerikan filmlerine kaptırdılar.
şu anda da her şey yeşilçam mantığıyla yürüyor zaten. ama ben fabrikada çalışan işçilerle de konuşuyorum. herkes lost'tan, 24'ten haberdar. bu düzeysizlikle uzun vadede de zannediyorum ki piyasayı amerikan dizilerine kaptıracaklar. star bir tane vermeye başlamıştı en son.
Suçu hiçbir yerde aramayın bence. Asıl suç 80'lerde gündüz vakti yayımlanan Brezilya dizilerinindir. O diziler ki eşini işe, çocuğunu okula gönderen 20 yaşından 70 yaşına kadar tüm ev kadınlarının tek (evet "tek") eğlencesiydi. Sadece ona ait bir zamanda yayımlanan aşk, nefret, ihtiras vs hikayeleri. "Kadınlar drama bayılır" demişti bir yazar zamanında, "eğer hayatlarında dram yoksa hiçbir kadın nefes aldığını hissedemez". Gayet doğru bir söz.
İşte o diziler Türk dizi tarihini bir anda şekillendirdi. O dizilerle algısı o yönde gelişen kadınlar 90 sonları ve 2000 başlarındaki dizi gelişimini de o yönde etkiledi. Bir dizi ne kadar Brezilya dizilerine benzerse o derecede tutuyordu ve olan oldu, neredeyse tüm diziler o yöne evrildi (3-5 istisna elbette vardır).
Yani demem o ki tv'deki dizi tarzını kadınlar belirler. Bu barizdir. Ki o yüzden de şu an en tutan dizilerin senaristleri de 10 yıldır kadınlardır. Erkek senaristlere ise komedileri yazmak düşmüştür (3-5 istisna elbette vardır).
a.
b.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Suçu hiçbir yerde aramayın bence. Asıl suç 80'lerde gündüz vakti yayımlanan Brezilya dizilerinindir. O diziler ki eşini işe, çocuğunu okula gönderen 20 yaşından 70 yaşına kadar tüm ev kadınlarının tek (evet "tek") eğlencesiydi. Sadece ona ait bir zamanda yayımlanan aşk, nefret, ihtiras vs hikayeleri. "Kadınlar drama bayılır" demişti bir yazar zamanında, "eğer hayatlarında dram yoksa hiçbir kadın nefes aldığını hissedemez". Gayet doğru bir söz.
İşte o diziler Türk dizi tarihini bir anda şekillendirdi. O dizilerle algısı o yönde gelişen kadınlar 90 sonları ve 2000 başlarındaki dizi gelişimini de o yönde etkiledi. Bir dizi ne kadar Brezilya dizilerine benzerse o derecede tutuyordu ve olan oldu, neredeyse tüm diziler o yöne evrildi (3-5 istisna elbette vardır).
Yani demem o ki tv'deki dizi tarzını kadınlar belirler. Bu barizdir. Ki o yüzden de şu an en tutan dizilerin senaristleri de 10 yıldır kadınlardır. Erkek senaristlere ise komedileri yazmak düşmüştür (3-5 istisna elbette vardır).
a.
b.
Geçenlerde gecenin geç bir saatinde yayınlanan bir Brezilya pembe dizisine rastladım. Şu sıralarda Türk tv'lerinde dönen dizilerden, ne senaryo ne olay kurgusu ne görüntüler açısından hiç bir farklılık göstermiyordu neredeyse aynıydı. Pes dedim
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...