muhteşemden sonraya almak da bir taktik sanırım... onunda etkisi vardır, ki araya reklam da girmedi...
Bu arada T-Shirt Tasarım Yarışmasına İlave Edilmesinde Fayda Gördüğüm Replikleri Takdirlerinize Sunuyorum.
-Sevgi İnsanlığın, Şiddet Hayvanlığın Kanunudur.
Mahatma Ghandi
-Ne Diyon Lan Sibop
Maganda Hayri
“I’m fine without you now”
Bu ne ya, yeni sünnet olmuş ergen gibi
(Aslında bunu Sayın Hepa'ya giydirmeyi düşünüyordum ama kısmet değilmiş :))
Gülü Sevdim Diken Battı,
Bir Kız Sevdim Protokolü Kalktı.
II. Versiyonu Gülü Sevdim Diken Battı, Ferideyi Sevdim Faruk İti Kaptı
Helal Sertifikalı
Sosis Bulunur.
Artizsin Dediler Kolayca Verdiler
(Volkan Atçıla Çok Yakışırdı)
Deccal, gördüm seni sobe.
Bu haftaki bölümün fragmanını gördüm bir yerden dikkatimi çekti Lost mevzusu. Normalde bırakmıştım izlemeyi ama şu fragmanın hatırına bir şans daha vereyim dedim kendi adıma.
Yaklaşık 15 dk şans verdim ama maalesef gülemiyorum. Bir de Leyla ile Mecnun'la başlayan son dönemde gülme efektli sitcomlara laf atma modası (Bu dizide rastlamadım ama geri kalan kısmı ortak) ile alternatif bir sitcom türü oluşturuldu (Ki aslında bu belki gülme efektinden daha öncedir) o da yönetmenin-senaristin veya artık yetkili kimse onun komik bulduğu yerlere gülme efekti yerine komik ses efektleri, veya komik bir melodiye sahip kısa müzik efektler vs. koyulması. Yani amaç olarak farkı nedir anlayamıyorum. İkisi de izleyene gülünecek yerleri gösteriyor ve yine aslında ortaya sitcom çıkıyor.
Öte yandan her ne kadar diziyi amatör ruhla takip edemesem de (Metin çok yavan geliyor, beni inanılmaz darlıyor ama sonuçta bu subjektif bir mevzu) profesyonel anlamda çıkarılan işe büyük bir saygım var (Kurgu, görüntü yönetimi, geçişler vs. teknik anlamda gerçekten başarılı) ki bu da objektif bir konu ki o da bence iş adına önemli bir başarı. aydemirse'ye ve yapımda emeği geçen diğer arkadaşlara da başarılarının devamını dilerim, umarım uzun ömürlü olur.
Bu akşam denk geldim çok komikti ve derli toplu bir bölümdü.
Murat'ın telefon olayına, Şinasi'ye, sadi'nin muhasebesine koptum. Büşra'nın sesini duyunca irrite oldum ilk ama sonra sahneler çok iyiydi. Kız kendini bulmuş.
Baris sen sitcom olayini cok yanlis anlamissin sanirim.durum komedisi anlamindan dolayi bunu diyorsan bilemem ama ikisi de sitcom degil bu islerin.Yaklaşık 15 dk şans verdim ama maalesef gülemiyorum. Bir de Leyla ile Mecnun'la başlayan son dönemde gülme efektli sitcomlara laf atma modası (Bu dizide rastlamadım ama geri kalan kısmı ortak) ile alternatif bir sitcom türü oluşturuldu (Ki aslında bu belki gülme efektinden daha öncedir) o da yönetmenin-senaristin veya artık yetkili kimse onun komik bulduğu yerlere gülme efekti yerine komik ses efektleri, veya komik bir melodiye sahip kısa müzik efektler vs. koyulması. Yani amaç olarak farkı nedir anlayamıyorum. İkisi de izleyene gülünecek yerleri gösteriyor ve yine aslında ortaya sitcom çıkıyor.
Öte yandan her ne kadar diziyi amatör ruhla takip edemesem de (Metin çok yavan geliyor, beni inanılmaz darlıyor ama sonuçta bu subjektif bir mevzu) profesyonel anlamda çıkarılan işe büyük bir saygım var (Kurgu, görüntü yönetimi, geçişler vs. teknik anlamda gerçekten başarılı) ki bu da objektif bir konu ki o da bence iş adına önemli bir başarı. aydemirse'ye ve yapımda emeği geçen diğer arkadaşlara da başarılarının devamını dilerim, umarım uzun ömürlü olur.
Söylemeye çalıştığımı tam anlamamışsın demek ki, zaten geleneksel anlamda sitcom olmadıklarını belirttim. Bahsettiğim olay sitcom'un durum komedisi tarafı değil zaten. Kullanılan gülme efekti mevzusu. Leyla ile Mecnun (Dediğim gibi bu dizide rastlamadım) bu gülme efekti olayına çok laf atıyorlar lakin şöyle bir durum var ki bu İşler Güçler'de gördüğüm de dizinin izleyicinin gülmesini istediği yerde gülme efekti yerine böyle komik ses efektleri, kısa parçalar girmesi. Bu da gülme efektinin yerine geçiyor bir nevi. Yine seyirciye gülünecek yerleri gösteriyor. Benim bahsettiğim nokta bu.
ha şimdi anladım kastettiğini. haklı olabilirsin ama zaten türk dizi estetiği klip tadında yani, daha genel bi sorun sanırım.
Ben diziyi en başından beri takip ediyorum. Yeni dönemde de devam edecek olmasına hem dizinin üreticileri hem de kendim adına sevindim. Birkaç bölüm art arda temposu düşse de ardından gelen bölümleri merak ettirebiliyor. Dolayısıyla bunu başarı olarak değerlendirmek gerekir. İzleyenlerin, karakterlere inanıp onlarla kendini içselleştirmesini de yoluna koymuş ki dizinin sadık bir kitlesi oluşmuş böylece. Uzun bir süre daha gideceğinden kuşkum yok. Yeni medyadaki reytingi, eski medyanın reytinglerinden daha fazla. Ayrıca sadece reytinge değil, 23.15'te yayınlanan bir dizi için share oranlarına bakmak dizinin başarısını daha da perçinliyor. Çok tebrik ederim.
Söylemek ya da merak ettim şeyse, dizinin, bundan sonra Lost'un temeli üzerinden ilerleyip ilermeyeceği. Karakterlerin Kayıp projesindeki hikâyeleri, kapsamlı olarak Lost'u izlemiş olanlara hitap edecekse çok üzülürüm. Her ne kadar Lost, İşler Güçler'in hedef kitlesinin de zaten büyük oranda izlemiş olabileceği bir dizi olarak görünse de, benim gibi birçok kişi de Lost ile ilgili hiçbir şey bilmiyordur sanırım. Dizinin bu izden gidip bir Lost parodisine dönüşmemesi en büyük dileğim. Öyle olursa ne yazık ki diziden hiçbir keyif alamayacağım. Küçük göndermeler bu işin tadı tuzu, ama bu ölçekte bir karikatürizasyon başka bir esere eklemlenme anlamına geleceği için bir parça efkâr yaratabilir bende.
Montaj ve dublajda yaşanan bazı aksaklıkların rejinin de farkında olduğunu, zaman kısıtları yüzünden yeterince özen gösteremeyebileceğini gayet iyi biliyorum. Olur da fark etmemiş olabilir diyerek değinmek istedim. Dublaj bazen sahneden ayrık hissettirebiliyor kendini.
Tekrar tebrik ve teşekkür ederim. Kolay gelsin herkese.
Aşkın'ın gitmesine üzüldük, Ecevit'in (Büşra) gelmesine daha da çok üzüldük.
Anam, ali'nin mesajlarını görmeyeli yıllar olmuş. Yine dehşetli yazmış.
Lost göndermelerine bayılmış olsam da bende yarattığı izlenim bundan sonraki bölümlerde sadece senaryoyu ilerletmek için bir araç olarak geçeceği, zira yapılabilecek tüm güzel göndermeler yapıldı, bundan sonrası artık bokunu çıkarmak olur. Ama o ilk sahnelerde nasıl güldüm nasıl güldüm.. Haftalardır zaten göndermeleri yapılıyordu, tekerlekli sandalyedir bilmem nedir :).
Aşkın'a hiç üzülmedim, hatta Murat lafları koydu giderken nasıl sevindim, nihayet biz (erkek ırkı) de bi maçı kazandık dedim, sonra suratı asıldı, yapma Murat dedim, ağzına ederim dedim.. Sonrasına spoylır vermim ama çok iyi güldüm.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
.
Hayaldi gerçek oldu.
13 Haziran 2012 tarihinde;
"Bir de mümkünse sayın Cemcir'in, her hangi bir nedenle "Filiiiz Filiiiiz" diye bağırmasını ayrıca rica ediyorum."
Dedim ve gerçekleşti.Bu yüzden teşekkür ederim.
Diğer taraftan,
Son bölüm harika başlamıştı.
Ahmet ile harika bir kreşendo,
Murat ile tüm terkedilenler için klasik olacak harika bir katarsis,
olduktan sonra Şadi için muhteşem bir final beklerken,
birden Büşra Pekin'in Showreel'i başladı.
Emir'in yoluyla dalga geçilirken, senaryoya ekleme bir bölümle sanki başka bir dizi hem de "Ardını Feriha Koydum" formatında anlatılıyormuş moduna geçildi.
"Amatör de olsa, SSS.. Sanaristim lan ben. La keşke, Büşra'nın girişi bodoslama değil de parti parti flashback şeklinde olsaydı" diyemedim ya la.
Yoksa dedim mi la.
Deccal, gördüm seni sobe.
Büşra olayı uzun tutuldu diye düşündük sanki bir an. sanki kanal değiştirdim lan gibi hissettim. Ama şimdi konuk oyuncu sokmuyoruzki kardeşim büşra yani Yakışsın der gibilerdi. Ne bileyim ya adam içinden gelmiş yapmış ya la 😀
Son bölümde "Faruk K."nin süper bir performansı vardı.
"Büşra yerine diziye o dahil olsaydı, bence çok daha iyi olurdu." diyemedim ya la 🙂
Deccal, gördüm seni sobe.