Merhaba arkadaşlar. Ben aranıza yeni katılıyorum.
Sizlerle paylaşmak istediğim bir kaç sorum ve düşüncelerim var.
Ben inşaat mühendisliğini bırakıp yazar olmak için büyük bir kumar oynadım. Tek hayalim yazmak ve oynamak. Hayallerimle yaşamak yani. Aslında yakışıklı çocuğum ama boydan kaybediyorum hep 😳 😥 . Bu yüzden hiçbir yerde oynayamıyorum. Kimse beni umursamıyor oyunculuk konusunda. Birilerine para yedirerek olabilir diye duydum ama onu yapacak kadar da param yok. Aslına bakarsanız sigara parasını zor buluyorum. O olmadı bari yazayım dedim. Onda boy sıkıntısı yok ne de olsa(!) 😯 Onu da bir türlü beceremiyorum. Çok fazla fikrim var ilginç, güzel ve farklı. Artık hayalimde ki karakter gözümün önüne gelmeye başladı. İçimde yaşayan yüzlerce kahraman hayatta var olmak için adeta çığlık atıyor içimde. Varoluş savaşı veriyorlar ve ben onları gerçekten de görüp duyuyorum. Yani anlayacağınız kafayı yedim. Kendi kendime konuşuyorsun diyor arkadaşlar. Ama aslında içimde ki insanlarla konuşuyorum anlamıyorlar.
İşin özü kendimi sadece yazmaya veremiyorum çünkü para kazanmam gerek. Başka işlerde çalışıyorum. Para olmadan yazamıyorum, yazamadan yaşayamıyorum. Bir de oyunculuk yapmak var tamamen karışıyorum. Sizden ricam bana biraz akıl verin. Ne yapmam lazım? Ne yapmalıyım?
Bu dünyadan olmadı diyerek, öbür dünyaya mı bakayım? 🙄
Olmazlar var olsun diye, hayal kurmadık mı?
Burada hayatımı yazıp, senin kendin için üzüldüğün durumun ne kadar basit bir durum olduğunu söyleme gereği duymuyorum.
İstediğin işte para kazanmak güzel birşey ama, o işi öğrenene kadar başka işler yapmak zorundasın, ben yaptım hala da yapıyorum.
Yapacağın hiçbir iş senin oyunculuğunu ve yazarlığını engellemez, eğer iyi hayal gücün var ise, tam tersine onları güçlendirir. Tabi onun bunun dedikodusunu yapan biri değilsen. En basiti siyasetle uğraşmıyorsan, nerdeyse gördüğüm egolarını şişiren en basit eleştirmenler siyasetçiler. Neyse.
Boy sorunu dert ettiğine göre 1.50 falan olmalısın, yakışıklılık ve boy gerzek dizilerde para ediyor, çünkü karakterin özelliği yok, onla o boşluğu kapatmaya çalışıyorlar. Sen çok iyi bir oyuncu olmak zorundasın, ya da çok iyi bir yazar. Ayrıca oyunculuk ve yazarlığı birbirinden ayırmana gerek yok. Oyunculukta hiçbir sınır yoktur, tam farklı görünmen, seni farklı ve daha zengin yapar.
Oyunculukta ilerleyip sonra yazar olman daha doğru, olgunlaşıp yazmak daha doğru, yoksa heveslerini yazarsan, aldığın tepkilerle kolay vazgeçersin bu sevdadan.
Oyunculukta ilerlemeyi bekleme, diğerlerini erteleme bu yüzden. Muazzam bir şans faktörü vardır o işte. İstediğin kadar yetenekli, yakışıklı, uzun(!) ve hatta çevreli ol. Doğru zamanda doğru adamın aklına gelme ve sana uygun rol çıkma tesadüfleri aynı zamanda tutmazsa bir türlü çalışamazsın. Elbette sinema ve TV oyunculuğunu kastediyorum. Web diziler, küçük sahne tiyatrolarını değil. Oralarda oyunculuk uyuzunu istediğin kadar kaşıyacak fırsatlar bulabilirsin ama maddiyat ve kariyer anlamında yükseliş pek bekleyemezsin.
Yazabiliyorsun, ki mesajındaki dilini sevdim, bol bol yaz. O karakterlerini sıkıştırma içinde, bırak yüzeye çıksınlar. Bu ülkede yeteri kadar sinema ve dizi yazarı yok. Talebi karşılamanın çok altındalar. Herkes projeler arıyor.
Başlarda yazdıklarını okutamayacaksın bile. Olabilir. Kimi yapım şirketleri "dışarıdan senaryo almıyoruz" gibi gerzekçe bir şekilde "okumayacaklarını" bile söyleyeceklerdir. Yılma. Yazdıkların 5 yıl sonra da değerlendirilebilir. O ilk fırsatı yakalayıp çıkış yaptığın zaman hepsini çıkarırsın ortaya nasıl olsa.
Bol bol çalışmalı ve yazmalısın. Sonra her yere, her yere gönder. Copyright falan düşünme. Zaten mail ile yolladığında bir timestamp oluşacak. Yolladıklarından o kadar azı okuyacak ki, okuyanlardan da azı dönecek. Bu iş böyle. O ilk işi yaptırttığın, çektirdiğin zaman işler bir anda kolaylaşacak.
İyiysen.
Yazabiliyorsan, bunu engelleme.
Oyunculuk gibi dipsiz ve belirsiz bir kuyu içinde bekleme. O nasıl olsa gelirse gelir. Sen bir ajansa yazıldın mı ki. Ajanssız ilk fırsatları yakalayamazsın. Figürasyon ajanslarına değil, dizilere yardımcı/konuk oyuncu veren ajanslardan birine katıl. Öyle bir sürü giriş parası isteyenlerden uzak dur. Onlar giriş paralarından kazanıyor. Reklam ve dizi audition'larının hepsine git. Reklam belki 10-20'de bir olur ama en azından güzel para verir. Oyunculukta yükselişine ise bir fayda sağlamaz. Dizi FGR'si olmak da. Ama konuk roller, küçük roller sırasında bol bol o ekipteki kişiler ile tanışıp, yardımcı yönetmen, yapım koordinatörü, yönetmen, reji koordinatörü, cast sorumlusu ile tanış, çevreni böyle geliştir. Sonraki işlerde akıllarına gelebilirsin belki.
Yazmayı ise engelleme. Çalışmalısın bol bol. Hep film izle. Senaryo yazmadan önce sinopsislerini yaz. Treatman yaz. Senaryoya geçme. Aklından fırlayan cümleleri lafları treatman'ın içinde yerleştir. Komedi filmi yazıyorsan sinopsis ile satamazsın. Elbette senaryoyu yazman lazım. Ama diğerlerinde treatman'ın 20 hatta 40 sayfa bile olabilir.
Birilerine yolladığında, unutma ki onlara çoksenaryo geliyor ve yoruluyorlar uyduruk uyduruk binlerce sayfa okumaktan, 3-5 sayfalık sinopsis (2-3 daha iyi) ya da 20-30 sayfalık tretmanı daha kolay okutabilirsin.
Yaz at kenara, yaz at.. Bir gün kesin değerlendirirsin. Aklına bırakma. Kesin unutursun.
Bir yazar olarak ve projelere oyuncu seçip gönderen biri olarak, tiyatro okumuş biri olarak size şunu şiddetle öneriyorum; inşaat mühendisliğine geri dönün.
yine yazarsınız. yazarak hayatta kalamazsınız. yine oynarsınız. ajanslara gidin kaydolun. çok bir şey beklemeyin. figürasyon alırsınız sadece. ancak oynayabildiğinizde, replikli rol verirler. Tekrar edeyim, yapmayın. romantik olmayın. bilmediğiniz denizlere kendinizi atıp kaybolmayın. mesleğinizi edinin. hayatınızı idame ettirin. bunları yine yaparsınız.
Bir başka arkadaşa OYUNCULUK konusunda yazdığım bir mesajın 'bir kısmı' sizi de ilgilendirebilir.. Özellikle dizilerde hangi boyutlardaki rollerin nasıl cast edilişi ile ilgili olan kısımları.
http://www.filmfabrikasi.com/forum/post171499.html#p171499 " onclick="window.open(this.href);return false;