Senaryoyu iyi kılan nedir? Ben senaryo yazıyorum, sizce yazdığım senaryonun iyi olup olmadığını nasıl anlarım?
Güzel ve zor bir soru. Bunun net bir ölçütü yok. Eğer olsaydı herkes yazdığı şeyin iyiliğini kötülüğünü ölçerdi ve bildiğimiz tüm senaryolar iyi olurdu. Ama böyle bir durum yok. Uzun uzadıya işin felsefi tartışmalarına boğmak istemiyorum, özetle söyleyeyim, bence kendin değerlendiremezsin bunu. Çok fazla farklı film izlemiş sinema görüşüne güvendiğin insanlara senaryonu gönder ve eleştirilerini dinle. Kendin de çok fazla film izlemeli ve farklı tarz tür ve akımları izlemeli anlamaya çalışmalısın. Yazdığım şey iyi mi kötü mü diye düşünmediğin bir an gelecek bunun neticesinde. İşte orası iki ucu keskin bıçak. O noktada tavsiyem hala senaryolarını birilerine göndermen ve fikir alman olur, ama pek çok kişi bunu “bence oldu” diye düşünerek yapmıyor. Zaten kötü senaryolar da öyle oluşuyor. En iyisi birden fazla insana okutmak. Kendin bir ölçüt olamazsın, çünkü olsaydın, zaten o şekilde yazmazdın.
Sorunun kısa bir cevabı yok. En kısa cevabı şu, iyi bir senaryo, iyi bir hikayeyle var olabilir. Temelin, iskeletin sağlam olması gerekiyor. Bunu test etmenin de birden fazla yolu var. Birinci ve en kolay yol, "iyi ve beğenilmiş" hikayelerin neden sevildiğini anlamaya çalışmak, yani tümden gelmek. İkinci yol, litaratürdeki "hikaye ve senaryo yazma" kaynaklarını araştırmak, okumak ve anlamak, yani tüme varmak. Maalesef bir reçetesi yok. Burada aslında sorulması gereken ne yazdığın. Konunun ne olduğu. Örnek veriyorum, başından geçmiş enteresan bir olayı, biraz da abartarak ve zenginleştirerek yazarsan, bu okuyanda "evet böyle bir şey olabilirmiş gerçekten" dedirtirse ve gerçekten de okunmak/izlenen bir şeyse iyi bir hikaye/senaryo olur. Tamamen fantezi ürünü bir şey yazdığında (bilim-kurgu gibi), ya da gerçek hayatta geçen, gerçekçi bir şey yazdığında ama tam olarak hakim olmadığın bir konuda yazdığında (polisiye, seri katil hikayesi gibi), hikayenin ve senaryonun kötü olma ihtimali ciddi anlamda yükseliyor. Yani kısacası, yazdığın şeyin daha iyi bir alternatifi yoksa iyi bir yerde, eğer yazdıklarının daha iyi alternatifleri varsa kötü bir yerde oluyorsun. O yüzden kişisel, özgün, samimi ve orijinal hikaye/senaryolar iyi bir çıkış yapman açısından önem arz ediyor. Ne yazdığını bilmen, yazdığına hakim olman lazım. Ufaktan başlamak lazım. Çok büyük konular, olaylar yazmak yerine, 1-2 karakterli "ekonomik" hikayelerle başlamak gerekiyor. Mesela ben bu konu tartışıldığında hep lise anılarıma dönüyorum. Sınıftan bir arkadaş gelirdi pazartesi sabahı, hafta sonu başından geçen "inanması güç" olayları anlatırdı, kimi inanırdı "vay be" derdi, kimi de "atma lan" derdi. Genellikle "attım kızı eve, tam o sırada annemler geldi, sakladım tabii hemen" ya da "beş kişilerdi ama çok pis dövdüm, öyle böyle değil" tarzı hikayeler olurdu. Hikayenin inanılabilir olması, kalitesini ve sürükleyiciliğini doğrudan etkiliyor. Bazen çok sıradan gözüken bir konu bile çok sevilebilir ve çok izlenebilir. Örneğin iyi bir senaryonun olmazsa olmazı "çatışma unsuru" olarak kabul edilir. Ne kadar çatışma içerirse bir hikaye, o kadar izlenir. Gerçek hayatta da öyle değil mi? Haberlere bakıyorsun, hep bir dram, bir ölüm, bir kaos. Bir trafik kazası olduğunda, sokakta bir kavga çıktığında, itfaiye aracı sirenlerini çalarak bir yere gitmeye başladığında herkes dönüp bakar, çünkü çatışma olağanın dışında/ilginç bir durum olarak algılanır.
duygu ve düşünceleri karşı tarafa yansıtmak ve olayın karakteriymiş gibi hissetmek.